BÖLÜM -2-

Mulai dari awal
                                    

"Bak! Sorun çözüldü..."

Fikrimi sormadı. Direkt kendi kararıyla ilerledi ve benim şalterler ise çaktı. Yerimde dikleşip çatal bıçağımı bıraktım ve adama baktım.

"Kusura bakmayın ama ben başvurduğum yerlerden birisinde çalışmayı ve tecrübe edinmeyi planlıyordum."

Cesaretim sonuna doğru azaldı. Karşımda duran adam zümrüt yeşillerini bana kaldırınca, büyük yoğunluk ve sertlik bedenimi yakarken dilim tutulacaktı neredeyse.

Dilim kurumuştu. Nefesim kesilmiş ve beynim bulanmıştı. Sorsalar az önce ne söylediğimi bile hatırlamayacak durumdaydım.

"Hamra... Seni daha iyi yerlere yerleştirebileceğimi söylüyorum."

Adımı söylemesi ile kalp atışlarım hızlanırken, öylece durup kalmıştım. O güzel kıvrımlı dudaklarından öyle hoş ve mükemmellikle duyulmuştu ki ilk defa adımın bana ait olmasına bu denli sevinmiştim.

Tanrım! Bu adam bana neler yapıyordu böyle?

"FDR ile çalışmak istemez misin? Ravza ailesinde samimi olduğum birinci el insanlar vardır." dediğinde daha da şok geçirirken bana doğru hafif eğilmesi ve güzelce konuşması ile sesli bir şekilde yutkunmuştum. Ayıp ve kesinlikle hoş görülmeyecek bir şekilde gözlerimi adamın o güzel dudaklarına dikmişken, çıkan sözlere karşın daha da şaşırmam uzun sürmemişti. FDR mi demişti o adam?

Tanrım! Rüyada mıydım?

"Onların dünya çapında çalıştığını duymuştum. Daha kapsamlı elemanları almaktan çekinmezler." diyerek titrek ve hafif boğuk çıkan sesimle itiraz etmeye çalıştığımda, dudağının kenarı kendisini bilirmişçesine yukarıya kıvrılmıştı. O anda sağ yanağında beliren çukur ile birlikte gözlerim bu sefer yanağına kaydığında, gözlerimi kırpmadan adamı izler olmuştum.

Ceketinin iç cebine uzanıp gözlerini benden ayırmazken âdeta göz yarışına girmiş gibiydik. Keyfi yerinde gibi, âdeta bana meydan okurken çıkardığı telefonun ekranını açtı ve birkaç yere girdi.

Sonrasında kulağına götürdüğü telefonla anlamayan bakışlarla ona bakarken ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Merhaba Selim... Evet, geldim. Evet, çok iyi. Yanımda şu anda, çok yakın bir arkadaşı da var... Sana sormak istediğim bir konu var aslında Selim... Demre'nin arkadaşı Hamra, şu anda tam karşımda oturuyor ve çok akıllı bir kız..."

Beni övüp okuduğum okuldan tutun yaşıma kadar söylediğinde, gülerek diğer tarafta adamı dinlemişti.

"Evet, onu kardeşimin yanında çalışmaya ikna etmeye çalışıyordum. Evet... Bir sene sonra mezun olacaklar... Teklifimi geri çevirmediğin için sana borçlandım... Teşekkürler..."

Sonunda telefonu kapattığında şaşkınlık ve kızgınlıkla ona bakıyordum.

"Bu yaptığınız çok saçmaydı, benim yüzümden birisine borçlanmanız istediğim bir şey kesinlikle değildi."

Karşı çıktığım adam keyifle kazanmışlığın zaferini bana sunarken, sadece omuz silkip erkeksi bir eda ile geriye yaslanmıştı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang