"Abi ne diyorsun sen? Ben çalışamam daha."

Zümrüt yeşilleri tabağından kalktı ve direkt kardeşini buldu. O gözlerin içerisinde barınan o yoğunluğa karşılık biraz durulmak uzun sürmemişti. Yakıcı etkisi bana bakmasa bile, bedenime etki ederken derin nefes alıp vermek zorunda kalmıştım. Arkadaşım ise dumur kesilmiş abisine tatlı kedi bakışları atmakla yetiniyordu.

Demre yenilmişti.

Zümrüt yeşilleri ise zafere ulaşmıştı. O anda anladım ki bu adamın elde edemeyeceği hiçbir şey yoktu. Kendinden o kadar emindi ki o kadar amacına odaklı ilerliyordu ki itirazı duyamayacak kadar kendisini programlamış, makineden farksız gibiydi.

Bu garipti. Çevremde (Demre'nin arkadaşları ve ben olarak bunu ayırıyorum) hiç böyle insanlar barınmazdı. Onlar gençti ve baba paraları yemeye aç insanlardı.

"Çalışırsın."

Demre yerinde kıvranırken, gözleri beni buldu. O yardım bekleyen çocuk gibi bakan mavişleri gözlerimi kırpıştırmamı sağlarken, ona ne yapabilirim dercesine baktım.

Tamam, onu her kötü yerden kurtarabilirdim ama abisi... Orada dur Maviş. Çünkü ben canımı seviyorum. Bir şey yapamam dercesine omuz silkerken, neredeyse ağlayacak gibi yüzünü buruşturdu ve tabağına döndü.

Ben de önüme dönüp balığımdan didiklenirken Demre'nin biraz daha kendisine güvenen sesi ilişti kulağıma. Ama bu başımı hızla kaldırıp dehşetle kendisine bakmamı sağlamıştı.

"Hamra benimle çalışmazsa hayatta gelmem."

Öyle kendinden emin konuşmuştu ki bir ona bir de abisine baktığımda kaşları çatık adam zümrüt yeşillerini düşünceli bir şekilde kardeşine dikmişti. İtiraz edeceğini anlayıp, çektiğim derin nefesi rahat bir şekilde bırakırken bana döndü. O yeşiller karnımda bir sızlama oluşturdu yine. Bu hiç iyi değildi o bakışların bende böyle etki yaratması hiç güzel değildi.

Dikkatle beni incelerken bakışlarımı ondan bir an bile kaçıramıyordum. Tanrım! Âdeta kilitlenmiş gibi hissediyordum. O ise beni alıcı gözüyle inceliyordu sanki.

Ah! Hayır hayır. Kesinlikle olmaz...

"Pekâlâ. O da gelir."

Gözlerim kocaman Demre'ye döndüğümde, rahatlamış bir şekilde arkasına yaslanmıştı. Zararın neresinden dönersem kârdır anlayışına dayanan arkadaşım, az önce tam olarak beni satmıştı.

"Ama ben... Siz medya üzerinde..."

"Önemli değil. Staj yapmadan da seni iyi bir yere atayabilirim." dediğinde gözlerim kocaman açıldı.

Paranın gözü kör olsun diyesim gelirken, onun kendisinden emin çıkan sözlerine karşılık ne yapacağımı şaşırmıştım.

Bir yanda iyi bir yer derken az bir meblağdan bahsetmediğini kesinlikle anlamıştım. Onun mal varlığından ve ününden haberdardım. Ama bana sunduğu teklif ise hiç geri çevrilecek durum değildi.

Sorun şuydu ki patron bu adamdı ve ben bu adamı her gün gördüğümde jartiyerle beni gördüğünü düşünerek utançtan renkten renge giremezdim.

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now