Hamra, tedirgin bir şekilde arkadaşının ne yaptığına odaklanmışken o da etrafına bakındı ve Ahzal'ı görmeyi bekledi. 

Gitmiş olmasını diliyordu. Ortalık o kadar karışıktı ki buradaki en büyük kaos, Mirza ile Demre'nin aynı anda otelde olmasıydı ve bunu Ahzal'a nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Bir de Demre'nin otelin ortasında durmuş Mirza'yı aradığını gören Ahzal'ı düşündüğünde... 

Kalp atışları çok hızlanmıştı. Evet, birazdan spazmdan yere yığılması büyük bir ihtimaldi. 

"Demre, ya Hilal senin burada olduğunu görürse?" 

"Aman, görsün! Muşmula surat. Görsün de saçlarını elime dolayıp tek tek yolayım." dedi ve bir anda arkadaşına dönüp çok ciddi bir konudan bahsedecekmiş gibi konuştu. 

"Kaşara kaşar isminin koyulmasının sebebi resmen. Kopmayan peynir mübarek. Sündükçe geliyor. Kurtulamıyorsun. Kopunca da bok gibi yapışıyor. Yapışınca da kokusu da lekesi de çıkmıyor." dediğinde Hamra, duyduklarına karşın şok olmuş bir şekilde arkadaşına bakıyordu. 

"Yaratıcılıkta çığır aştın. Sana bir şey söylemek istemiyorum." diyerek rahat bir nefes bıraktı. Evet, Ahzal ortalıkta görünmüyordu. Bu iyiye işaretti. 

Muhtemelen. 

Umarım! 

Mirza, resepsiyona Hilal'e birlikte gelmişti ama kadınla muhatap bile olmuyordu. Telefonunu eline almış bir şeyle uğraşırken bir anda Demre telefonun cebinden çıkardı ve gelen mesaja baktı. 

Ah! Şimdi de iki kıskanç çiftin konuşmasına şahit oluyordu iyi mi? 

Ahzal neredeydi? Ne güzel onunla vakit geçirip günün gün edebilirdi ama Demre cadalozu bir şekilde olaya el atmayı başarmıştı. 

"Ortada durmuş adama bakıyorsun. Burada röntgencilik yapamayacağım hayatım. Üstelik birazdan toplantım var." diyen Hamra ile anında gözlerini kocaman açarak kendisine bakan beyaz saçlı kadın, hayal kırıklığı dolu gözlerini kendisine dikmişti bile. 

"Ama... Amaa... Olmaz ki. Daha havuzda sevişecektik. Bu benim en büyük hayallerimden birisi." dedi ve Hamra onun imalarına alışmış bir şekilde bakarken Demre kendisine göz kırptı. 

"Anlarsın ya. Kızıl hatunu kapan şanslı..." dediğinde Hamra artık dayanamayarak nefesini sesli bir şekilde dışarı bıraktı. 

"Asla büyümeyeceksin. Libidon ise ergenlikten sanıyordum. Yıllardır geçmek yerine daha da yükseldi."

"Sen ne anlarsın ki? Cahil cühela." dedi ve umutsuz bir vakaymış gibi arkadaşına baktıktan hemen sonra telefonundan gelen bildirime geri döndü. 

Hamra, Demre'nin modunda olduğunu fark edip onunla uğraşmayı bırakmaya karar verdi. 

"Ben gidiyorum." 

"Toplantın ne zaman bitecek? Ben çok sıkılırım burada." dedi.

Hamra bir an şaşırmadan edemedi. Ne de olsa Demre, otellerde bütün animatörleri bulur eğlenirdi. 

"Git eğlen işte. Tatil istiyordun ne zamandır. Havuzda bir sürü kaslı adam gördüm." demesine karşın Demre bir an hayatının üzgünlüğünü yaşıyormuş gibi üzgün gözlerle arkadaşına baktı. 

"Annenin başı bağlandı. Bir süre piyasaya kapılarını kapattı. Benim yerime onlarla eğlenip bana gelişmeleri anlatmaya ne dersin?"

Hamra artık pes etmişti. 

"Seninle başa çıkamıyorum. Gerçekten. Git ne hâlin varsa gör. Benim işim var." diyerek bezmişliğini bariz bir şekilde Demre'ye belli ettiğinde Demre oralı bile olmadan omuz silkti. 

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now