Bir gecelik eğlence için bu kadınla yan yana olmak kötü bir fikirdi orası net. Yine de gecenin böyle biteceğini tahmin edemezdi ki. Ne de olsa Ahzal, onun daha öncesinde bir sürü erkekle birlikte olan rahat bir kadın olduğunu düşünüyordu.

Üzerini giyen Hamra kesinlikle odasından gidecekti ve onu ne kadar durdurmak istese de durdurmak için bir hamlede bulunmadı. Çünkü onu durdurursa bir şeyler söylemesi gerekiyordu ki kendisi ne söylemesi gerektiğini kesinlikle bilmiyordu.

Ve genç kız, arkasını dönüp odadan gitti. Ama ardından kapıyı kapatana kadar, o an bir şey söylemediği için çok pişman olacağını anlayamadı. Anladığında ise çok geçti. Hamra gitmişti.

-*-

Ertesi gün, Ahzal ne yapacağını bilmez bir hâlde lobide Hamra'yı bekliyordu. Eşyalarını toplamış, iki saat sonraki toplantısına şimdiden hazır bir hâldeydi ama aklı dün geceden beri kızıl kadındaydı. Odasına defalarca gitmek istemiş, nasıl olduğunu görmek için can atmıştı ama bir türlü cesaret edip gidememişti. Şimdi ise sonunda onu görecekti. Acaba kendisine nasıl davranacaktı?

Derin bir nefes aldı ve saatine baktı. Yarım saat olmadan uçakları kalkacaktı ama Hamra hâlâ ortada yoktu. Tam da o sırada açılan asansörden inen kadın dikkatini çekti. Saçını sımsıkı tepeden toplayıp topuz yapmış, üzerine boynuna kadar gelen kapalı bir büstiyer, belini ince gösteren, metal detayları olan kalın, korse gibi bir kemer ve siyah mini, pileli bir etek giymişti.

Yutkundu genç adam. Topuklularının üzerinde kuğu gibi süzülen kadını incelerken nefesi çoktan boğazına dizilmişti bile. Yüzüne dikkatlice baktı. Dün geceden bir iz aradı ama Hamra, hiç oralı bile olmamıştı. Ellerinde tuttuğu küçük valizi ile ilerlerken sanki dün gece bir bozguna uğramıştan ziyade çok güzel uyku çekmiş gibi dinç bir hâlde adımlıyordu.

Bu daha kötü, diye düşündü Ahzal istemsiz. Dün geceden sonra kendisi bir saniye bile uyuyamamışken bu kadın nasıl bu kadar dinç oluyordu?

Makyaj da yapmıştı. Gözlerini daha çekik gösteren eyeliner ve dudaklarına da rengini daha ortaya çıkaracak bir parlatıcı... Gerçekten çok iyi duruyordu.

Bu adamın sinirlerini bozsa da bir yandan rahatlamıştı. Demek ki tahmin ettiği kadar bu durumu önemsememişti.

"Günaydın." diyen genç kız gözlerinin içerisine bir saniye baktı. Hemen ardından etrafına bakındı ve valizini alacak birisini aradı ama kimse yoktu.

"Araba hâlâ gelmedi mi?" dediğinde Ahzal, derin bir nefes aldı ve etrafına bakınıp karşısındaki kadının hâlini unutmaya çalıştı ama sinirleri bozulmuştu.

"Geldi, dışarıda bizi bekliyorlar. Valizini ben taşıyabilirim." diye uzanmasıyla Hamra valizini kısa bir hamlede geri çekti. Yaptığı bu hamleyle şaşıran adam merakla yeniden yüzüne baktığında ise Hamra düz bir yüzle kendisine bakıp konuştu.

"Teşekkür ederim. Kendim taşıyabilirim. Gidelim mi? Toplantıya..." dedi ve kolundaki ince saate baktı. "İki saatten az kalmış." demesiyle Ahzal artık dayanamayarak derin bir nefes aldı ve Hamra'ya önden gitmesine izin verdi. Madem kendisine soğuk yapıp hiçbir şey olmamış gibi davranmak istiyordu, o da öyle yapardı.

Önünden yürüyen kadının zarif bir şekilde salınmasına karşılık istemsiz etrafına bakındı ve bu kızıl kadının saece kendisinin mi dikkatini çektiğini merak etti. Lobide gözüne ilişen çoğu insanın genç kadını izlediğini fark etti. Bu, bedeninde istemsiz bir kıvılcım olmasına neden olurken dönüp karşısında yürüyen kadına yeniden baktı. Üzerindeki kıyafetler öyle açık denilecek şekilde değildi. Eteği biraz kısaydı ama Antalya gibi bir yerde dikkat çekecek kısalığı kesinlikle yoktu. Ama biçimli vücudu dikkat çekecek kadar göze hitap ediyordu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now