"Evde seni bekliyordum. Gelmeyince merak ettim." dediğinde sesindeki o tını, hem Demre'nin hem de Ahzal'ın içini sömürmüştü âdeta.

Bu kızıl kadın, içleri ağlatacak kadar çok üzgündü.

"Ben... Özür dilerim. Aklımdan tamamen çıkmıştı." diyen Ahzal duvardaki saate baktı. Gideceği saatten çok daha fazla zaman geçmişti. Evet, ne diyecekti şimdi? Bu kadına ne söyleyecekti? Yüzü yoktu ki konuşmaya. Öğrendiğinden beri Hamra'ya ne diyeceğini düşünüp duruyordu çünkü.

Derin bir nefes aldı Hamra. İçine işleyen o korku tohumlarını filizlenmesinin verdiği alışkanlıkla konuştu.

"Anlaşılan gelmene engel olacak kadar büyük bir sorun var."

Genç adam yutkundu. Yanlarına gelip ne olduğunu anlamaz bir şekilde bakan yabancı kadın ise ortalarında dikilmiş ikiliye bakıyordu. Az çok anlamıştı bu kızıl saçlı kadının kim olduğunu. Kim anlamazdı ki o bakışan çiftin aralarındaki elektriği?

"Evet." dedi Ahzal.

Tek kelime. 5 harf! İnsanın içini sömüren o tek kelime... Bütün hayatlarını sığdırmıştı sanki oraya.

İçinde yangın başlayan genç kadın dişlerini sıktı başta. Ne diyeceğini bilmeksizin kadına döndü ve karnına baktı. Hamileydi. Ondan mıydı peki?

"Senden mi?" dedi hiç uzatmadan.

Ahzal, o an, orada, ruhunu bu kadına hapsetmek istedi. Ne olursa olsun onunla olmak için bedeninde verebileceği en değerli varlığını ona sunmak istedi ama yapabildiği tek şey çaresizce öylece durmaktı.

"Öyle olduğunu söylüyor."

İçi yandı genç kadının. Dudaklarında ise yangının izlerini taşıyan buruk bir gülümseme belirdi.

"Anlaşılan sen de olabileceğinden şüphelisin." dedi ve derin bir nefes alıp döndü, en yakın arkadaşına baktı. O bakışın altında bir yakarış vardı. Kurtarılmak için bir çığlık!

"Hamra!" dedi Ahzal. O da anlamıştı kadının yakarışının nedenini. Gitmek istiyordu. Cevabı olmayan sorusuna cevap bulamayacağını bildiğinden ardına bakmamaya karar veriyordu.

Gitmesindi. Gitmemesi için canını verirdi ama ortada duran o hamile kadın... Her şeyi altüst etmişti işte.

Genç kadın, ne diyeceğini bilmeksizin derin bir nefes aldı. Sevdiği adamın adıyla seslenmesi bir feryattı. Biliyordu. İçi gitti o kendisine seslenirken.

"Hamra, gitme!" dedi Ahzal gözleri dolmuş bir halde olduğu yerde dururken. "Belki benden değildir." dedi son çare.

Genç kadın, beyninden vurulmuşa döndü. Evet, böyle bir ihtimal vardı değil mi? Ahzal'dan olmama ihtimali vardı. Belki de bu kadın yalan söylüyordu. Ama hayır! Derin bir nefes aldı. Bu üzgünlüğünün nedeni o yeşil gözlü dev adamdan başkası değildi. Onun yüzünden hep bu şekilde üzülecek miydi yani?

Ama durmadı. Demre, en yakın arkadaşının koluna girerken sevdiği adama arkasını dönmesine bizzat yardım etti. Çünkü bir tek Hamra değildi bu adama öfkeli olan. Bir tek Hamra değildi bu adam yüzünden hayal kırıklığına uğramış olan.

"Hamra!" dedi Ahzal elindeki bardağın yere düşmesini önemsemeden ardından gitmeye yeltenirken. Ama hayır. Ne onu tutabilecekti ne de onu durdurup ayaklarına kapanabilecekti. Çünkü o an onu kolundan tutan Sophia, aralarındaki o ince çizgiyi çoktan bozmuştu.

Gidiyordu. Sevdiği kadın, ardına bakmadan gidiyordu.

Haklıydı da.

Ama keşke gitmeseydi.

Keşke nefesine nefes verse, gözlerini açtığında o mavilerini bir kez daha su niyetine içmesine izin verseydi.

Elleri olsaydı da kendisini tutmaya cesaret etseydi mesela.

Gözleri olsaydı da gittiğini gördüğünde içindeki yanan zelzeleyi anlasaydı.

Dudakları olsaydı. Gitme dediğinde boğazındaki düğümlerin verdiği acıyı tatsaydı.

Kendi olsaydı o an.

Her adımında onu daha çok özlediğini, her saç telinin milimine kendini kurban vereceğini, aşkı yüzünden onun ellerinde yeniden var olmak için hayatını sunabileceğini bilseydi keşke.

Ama bilemedi.

Çünkü o kadın, ardında bakmadan gitti.

▪️BU BÖLÜM BİR FİNAL DEĞİLDİR!▪️

Bölüm nasıldı?

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now