Gönderilen: Ahzal Remizade
-    Sizinle çalışmak istemiyorum. Yarın kendinize başka bir asistan bulmak zorundasınız.

Merdivenlerden çıkarken adamın yazdığına dair üç nokta görünüp kayboldu.

Gönderen: Ahzal Remizade
-    Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.

Hamra, bu mesajla bu sefer de yukarıdaki katın koridorunda duraksamak zorunda kalmıştı çünkü mesajın özgüveni kafasında istemsiz bir soru işareti oluşmasına neden olmuştu. Bir an aklına imzaladığı sözleşme geldi. Kahretsin, böyle şirketlerde her defasında ayrılmadan önce şirkete on beş gün kadar öncesinden haber vermek zorunda olunduğuna dair ibare olurdu ve bu adam da buna güvenerek yazmıyorsa bir şey demiyordu.

Telefonunda olan yedek sözleşmeyi kısa süre içerisinde buldu ve maddelerine hızlıca baktı. İşte oradaydı.

Bu sözleşmede adı geçen Hamra BALZAR'ın işten ayrılma durumunda şirketine bir ay öncesinden haber vermesi zorunludur. Vermemesi ve işten anında ayrılmak istemesi durumunda ise on bin dolar ve tazminat davası söz konusudur.

"Seni o...pu çocuğu!" dedi dayanamayıp kendi kendine ve acele ile odasına ilerledi. Üzerini acele ile çıkardıktan sonra iç çamaşırlarıyla yatağının üzerinde bağdaş kurarak oturdu ve telefonunu eline alıp ne yazacağını düşündü.

Sözleşmeyi dile getirerek kendisini küçük duruma düşürmek istemiyordu. Adam madem kendisine çok güvenen bir şekilde konuşuyordu, o da öyle yapardı.

Gönderilen: Ahzal Remizade
-    Benimle çalışmayı bu kadar sevmeniz gözlerimi yaşarttı doğrusu.

Evet, bu cevap, bu adama yeterdi. İç çamaşırlarını da çıkardı ve hızlı bir duş alıp geceliklerinden birisini üzerine geçirdi. Evet, şimdi rahat bir uyku çekebilirdi.

Telefonuna bakıp mesaj geldi mi diye kontrol ettiğinde ise patronundan yeni bir mesaj geldiğini gördü.

Gönderen: Ahzal Remizade
-    Sabah seni 07.00'de evinden alırım.

Ah, bir de sabahın köründe uyanıp bu adamın yüzünü mü görmek zorundaydı? Aptal mahlukat!

Sabah erkenden uyanıp valizini hazırlayan Hamra, toplantı hakkında kısa bir bilgi edinmişti zaten Neslihan, onun için kısa bir mail yollamıştı. Her şeyi hazırlayıp odasından çıktığında karşı odadan çıkan takım elbiseli uzun adamla karşı karşıya kalmıştı. Bu adamı daha öncesinde görmemişti. Demre'nin yeni avlarından birisi olmalıydı ki hakkını vermeliydi adam hilkat abidesi gibiydi.

Hemen ardından, geceliği ile saçı başı dağılmış bir hâlde çıkan Demre kendisine uyku mahmuru bir şekilde baktı. Evet, kendisine dikkat etmediğine göre bu adamı pek sevmişe benzemiyordu.

"Hamra, misafirime kapıya kadar eşlik eder misin? Tuvalete gitmem gerek." diyerek geri odasına yönelmesi ile adam şaşkınlıkla Hamra'ya baktı. Hamra ise Demre'nin bu hareketine aşinaydı. Birlikteliğini beğenmediği adamları bir an önce başından savmak için sabahında onları gayet de umursamazdı.

Ah, Ahzal bunları görüyor olsaydı muhtemelen dizlerinin üzerinde sürünerek falan kendisinden özür dilerdi. Hah! Tamam, abartmıştı. O yeşil gözlü dev, hiç de dizlerinin üzerine çökecek bir adam gibi durmuyordu.

"Günaydın. Demek sen de sabahın köründe işe gidenlerdensin?" diye soran Hamra, tanımadığı adamla birlikte merdivenlere yönelmişti.

"Tatile gidiyorsun sanmıştım. Valizini taşımana yardımcı olabilirim." demesi ile Hamra güldü ve elini boş ver anlamında salladı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now