Demek normal tarafları da var... diye düşündü istemsiz. Ne de olsa daha önce karşılaştığı hiçbir adama benzemiyordu bu adam.

"Haklısınız. Bu yüzden düzenli olarak işim erken bittiğinde buralarda yürürüm."

"Yürümeyi seviyor musun?" diye soran Ahzal ise bir an karşısındaki kadınla neden sohbet ettiğini düşünmeden edemedi. Ondan pek hoşlanmıyordu ama bu iyi olabilirdi. Kardeşiyle yaşayan bu kadının nasıl birisi olduğunu bilmeliydi ne de olsa.

"Evet, genelde Demre ile sabahları koşuya çıkardık ama artık iş olduğu için Demre'nin sabahın köründe uyanabileceğini sanmıyorum."

"Kız kardeşim biraz tembel öyle değil mi?" diyen Ahzal ise sanki içlenmiş gibi bu konudan bahsetmişti. Hamra ise en yakın arkadaşını, abisinin önünde elbette yermeyecekti.

"Aslında sandığınız gibi birisi olduğunu sanmıyorum. O, sevdiği ve istediği bir iş olduğunda asla peşini bırakmaz."

"Ama onu bu işe bir nevi zorla soktum."

"Aslında beklediği bir davranıştı. Ne de olsa staj yapma vakti gelmişti." diyen Hamra ise gelen yemekleri yüzünden susmak zorunda kaldı.

İkilinin sohbetleri bitince yemeklerine odaklandılar. Sessiz sedasız yemeklerini yerken Hamra, adamın kendisine makarna söylemesine istemsiz minnet duymadan edemedi. Hepsini yiyememiş olsa da gerçekten iyi gelmişti. Arkasına yaslandığında ayranını da afiyetle bitirmişti.

"Doydun mu?" diye soran Ahzal ise yemeğini çoktan bitirmiş, şarabını yudumluyordu.

"Evet, teşekkür ederim. Yarım saat sonra Semiha Hanımla bir görüşmeniz var. Unutmadınız umarım."

"Biliyorum." dedi Ahzal başını onaylar anlamda sallarken. "Bugün daha fazla işin yok. Seni eve bırakmaları için taksi çağıralım." dediğinde elini kaldırıp garsonu kendisine çağırmak için bir hamle yaptı ama Hamra hemen öne atılarak onu durdurdu.

"Teşekkür ederim ama gerek yok. Ben biraz yürümek istiyorum. Hava çok güzel. Sonra eve geçerim." dediğinde genç adam bir an tereddütle ona baktı.

"Emin misin? O topuklular üzerinde yürümek oldukça zor olsa gerek." dediğinde Hamra alaycı bir şekilde gülümsedi ve karşısındaki adamın kendisine kondurmaya çalıştığı sözleri görmezden geldi.

"Daha önce denemiş gibi konuştunuz. Ama merak etmeyin, bu topuklular üzerinde uzun zamandır yürüyorum."

"Peki, sen bilirsin. Seni eve bırakmak isterdim ama Semiha bekletilmekten pek hoşlanmaz."

"Teşekkür ederim ama inanın biraz yürümek istiyorum." diyen genç kadın sonunda karşısındaki adamı ikna etmiş ve o restorandan ayrılmıştı. Deniz kenarında yavaş yavaş yürürken kendisine bir kâğıt helva almış ve bir banka oturarak çantasından çıkardığı kitabı okumaya başlamıştı. Yanından bir sürü insan geçip gidiyor, güneş gökyüzünde asılı kalmayı reddederek yavaşça batıyordu.

Sokak lambalarının yanmaya başlamasıyla başını kaldırdı ve etrafına bakındı. Güneş, dağların ardına saklanmıştı. Elindeki kitapta neredeyse sona yaklaşmıştı ve çok heyecanlı bir yerde duraklamanın heyecanı ile etrafına mutlu bir şekilde bakındı. Temiz havayı yavaşça soludu ve dudaklarında tatlı bir gülümseme ile balık tutmaya çalışan adamları izledi. Onlar da geldiğinden beri buradaydılar.

Tam da o sırada Ahzal, arabasıyla oradan geçiyordu. Öyle aklına takılmıştı genç kadının oralarda yürüyecek olması ve gözleri siyah elbiseli bir kadın aradı istemsiz. Çoktan eve gitmiş olmalıydı ama yine de orada olma ihtimalini göz ardı etmeksizin bakındı. Ve işte tam da oradaydı. Bankta elinde bir kitapla oturuyordu genç kadın. Saçlarını, ensesinden bir toka yardımı ile toplamış âdeta yaşını vurgularcasına tatlı bir hoşlukla orada bekliyordu.

Bu kadını görmek zor değildi. Oturuşunda bile bir zarafet akıyor, insanları kendisine baktırmayı bir şekilde becerebiliyordu.

Hiç düşünmeden kornaya bastı genç adam. Hamra, sesi duydu ama oralı bile olmadı. Ahzal ise ilk basmada dönmeyen kadına karşılık bu sefer uzun süre bastı ve arabayı işlek caddede durdurdu.

Genç kadın, duyduğu sese karşılık bir an şaşırmadan edemedi. Sinir bozucu sesi kim çıkarıyor diye arkasını dönüp baktığında ise ilk önce büyük bir cip gördü. Ardından bu arabanın tanıdık olduğunu düşünürken camı açıldı ve içerisinde kendisine bakan adamla karşı karşıya kaldı.

"Hadi gel. Seni eve bırakayım." dedi.

Genç kadın şaşkın şaşkın adama bakakalırken balık tutan adamlardan birisinin sesini işitti bu sefer de.

"Oğlum, ayıp değil mi arabayı durdurup kıza sarkıntılık yapıyorsun?"

Bölüm nasıldı?

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now