Hamra, o an anladı. Karşısındaki kadın bir nevi çocuk gibi davranırken aslında çok farklı bir ruh hâline bağlıydı.

"Sana birçok şey anlatmak isterdim ama yorgunsun. Kusura bakma. Sevgilisi katil olan kadınlarla karşılaşmak oldukça zor." diyen Efnan ise üzgün bir şekilde geriye yaslandı ve derin bir nefes alıp telefonuna baktı.

"Saat geç oldu. Dinlenmek istersen sana bir oda verebilirim."

"Teşekkür ederim." dedi Hamra itiraz etmeden hemen önce. "Ahzal'ı beklemek istiyorum."

"En azından sana daha temiz kıyafetler vereyim. Üstelik duş almalısın. Berbat görünüyorsun. Eminim sen de duş almak istersin. Boş bir sürü odam var. İlk kalıcı misafirim sayılırsın ve seni evimde ağırlamaktan mutluluk duyarım." diyerek uzun bir şekilde konuşması ile Hamra gerilmeden edemedi. Tatlı kadındı ama garipti. Deli gibi...

Yine de başını sallayarak söylediklerini onayladı. Ona verilen banyoyu ve kıyafetleri kullandıktan sonra daha da rahatlamıştı. Bu gece olanlara aklı bir türlü ermiyordu. Bir adam tarafından sıkıştırılmış ve tecavüze yeltenilmişti. Bu... Bir kadın için artık şaşılacak bir durumdan ziyade beklenilen bir korkulu rüya olmuştu. Televizyonlarda bir sürü haber duyarken o kadınlara acımaktan başka bir şey yapamıyordu. Ya bugün de haberlerde kendi adı söylenirken cesedi toprağın altına girecek olsaydı? Sırf, nefsine hâkim olamayan aptal bir adam yüzünden üstelik...

Yutkundu.

Adamın ölmesine üzülmek istedi ama üzülemedi.

Hak ettiği buydu.

Haberlerde de gördüklerine karşılık adamların idam cezası ile hüküm giymesini dilerdi her zaman ama bunun hakkını kendilerinin vereceğini hiç düşünmemişti.

Kendisine tecavüz etmeye kalkışan adamı Ahzal öldürmüştü. O ise soğukkanlılıkla üzerini kapatmak için çözüm üretmişti. Sevdiği adamı korumuştu. Bunda kötü bir yan yoktu. Kendisi yüzünden dört duvar arasına hapsolmasına razı olamazdı. O, Ahzal'dı. En yakın arkadaşının abisi...

Derin bir nefes aldı.

Demre'ye ne diyecekti? Bu gerçeği nasıl anlatacaktı ona?

En iyisi bilmemesiydi. Demre, soğukkanlı gibi gözükebilirdi ama bu durumdan etkilenebilirdi. O, duygusal bir kedi kadar narindi.

Derin bir nefes aldı ve saçlarını ördükten sonra odadan çıkıp aşağı indi. Tam da o sırada kulağına ilişen sesle birlikte evde başkalarının da olduğunu anlaması uzun sürmedi.

Salona girdiğinde Ahzal ve Oktar'ı gördü. Onlar da Efnan'la birlikte oturuyorlardı. Ahzal, tıpkı bıraktığı gibi, üstü başı kan içerisinde oturuyordu. Düşünceli gibiydi. Gözlerinin kendisini bulması ile zümrüt yeşillerinin ışıldadığını gördü.

"Hamra, nasılsın?" diye sorması üzerine gidip yanına oturdu ve onu rahatlatmak için alabildiği en iyi hâli aldı.

"İyiyim. Siz ne yaptınız?"

"Temizlendi." diyen Oktar'dı. Efnan'la yan yana oturmuşlardı ve o kadar uygun duruyorlardı ki adamın ağır aurası altında istemsiz ezilmemek için gözlerini kaçırmak zorunda hissetti. Evet, böyle bir adamın yanında ancak deli bir kadın durabilirdi orası net...

"Yani kimse senden şüphelenmeyecek?"

"Evet, Oktar'ın bu konuda eli uzun. Birçok yeri aradı ve kameraları da halledip eski kayıtlarla şimdiki kayıtların yerini değiştirdi. Alışveriş merkezinden her zamanki saatinde çıkıp gittiği görünüyor." dediğinde Hamra, cesedi ne yaptıklarını soracaktı ki Oktar anlatmaya devam etti.

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now