"Seninle çalışırken bir adamla görüştüğünü hatırlıyorum. Adamı araştırıp sorgulattığımda arkası sağlam büyük bir mafya babası olduğunu duydum." diyen Hamra ile Ahzal anlamaz bir şekilde karşısındaki kadına baktı.

Tamam, medya sektöründe öncü olduğu için birçok kötü adamla iletişimi vardı ama bu kadın neyden bahsediyordu?

"Adı Oktar Hazzar'dı. Sevgilisinin haberi için senin yanına ulaştı diye hatırlıyorum." demesi ile Ahzal şaşkınlıkla kadının ekranda hangi isme tıklayacağını görmesi ile neye uğradığını şaşırdı.

"Hamra, o olmaz. Oktar sandığın gibi birisi değil." demesi ile telefonu elinden aldı ve onu engelledi. Ama Hamra sinirlenmiş bir şekilde adama bakarken konuşmaya devam etti.

"Kötü adam işte. Hem de en kötülerinden. Devlet mafyası deniyor bunun gibilere. Bir telefonuna bakar bütün izleri sildirtmesi. Ara ve yardıma ihtiyacın olduğunu söyle."

"Böyle adamlardan yardım istersen bir bedeli olur Hamra."

"Senin yıllarca içeride yatmandan daha ağır bir bedel ne olabilir? Üzgünüm, sana yeni ulaştım ve ben daha kaybetmeye hazır değilim. Ya sen ararsın ya da ben. Seçim senin. Ama zaman geçiyor."

Genç adam, gözleri kararmış kadına karşılık öylece kalakalmıştı. Ne diyeceğini bilmiyor, nasıl tepki vermesi gerek çözemiyordu. İşler gereğinden fazla karışmıştı. Ruhu sıkıldı adamın. Yaptığı şeye karşılık ceza çekeceğinin farkındaydı ve bir anda kendisini Hamra için kabullendirmişti ama Hamra, kabullenmemesi için çok tehlikeli bir yoldan bahsediyordu. İşin kötü yanıysa haklıydı. Bu işi, Oktar'dan başkası çözemezdi. Sıkıntıyla nefesini dışarı bıraktı. Cezasını çekmeyi düşündü ama karşısındaki kadını bir daha görememek söz konusuydu. Kardeşi... Ailesinin ölümünden sonra belli etmese de can simidi gibi kendisine tutunan kardeşini geride bırakması gerekecekti.

Derin bir nefes aldı ve telefonunu kaldırıp ekranda yazan Oktar Hazzar yazısına odaklandı. Tek kurtuluş yolu olan adamı aradığında başına gelecekleri tahmin dahi edemiyordu ama yapacak başka bir şey yoktu.

"Ara onu." diye teşvik etti Hamra.

Ve genç adam Oktar Hazzar yazısının üzerine tıkladı. Telefonu kulağına götürüp beklediğinde kalbi deli gibi hızlı atıyordu. Yeni yeni kendine gelmeye başlamıştı ve her çalmasıyla beyninden vurulmuşa dönüyordu. Tam açmayacak sanırken diğer taraftan o tanıdık ses duyuldu.

"Ahzal?"

Şaşırmıştı Oktar Hazzar bu saatte Ahzal Remizade tarafından aranmaya, belliydi. Saat gece yarısını geçmişti ve iki taraf da bu saatlerde uyumuyor olsa dahi birbirlerini aramayacak insanlardı. Ama Ahzal konuşamıyordu.

"Ne oldu? Yine benim kızın bir haberi mi gündemde?" dedi diğer taraftaki rahatça konuşan adam. Ahzal'dan küçük ama çevresi bütün kocaman adamlara dahi meydan okuyacak adam olabilirdi ancak bu kadar rahat.

"Hayır, bu sefer kendim için aramak zorunda kaldım." diyen Ahzal yavaşça bir adım geri çekildi ve etrafına bakındı. Hamra'nın direten bakışlarının altında gergin hissediyordu.

Diğer tarafta bir sessizlik oldu.

"Ne oldu?"

"Bir adam öldürdüm."

Sessizlik.

"Neredesin?"

"Alışveriş merkezinde."

"Bula bula adam öldürecek, alışveriş merkezini mi buldun?" dedi diğer taraftaki adam. Hemen ardından ise ahizeden farklı bir kadın sesi kulağına ilişti ama anlayamadı Ahzal ne dediğini.

KIRMIZI KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now