KIRMIZI KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

95.6M 1.6M 414K

Nefesi kesildi. Kalp atışları hızlandı. En kötüsü ise; yine kasıklarında tatlı bir sızı dolandı. Bu adam fa... More

TANITIM
BÖLÜM -1-
BÖLÜM -2-
BÖLÜM -3-
BÖLÜM -4-
BÖLÜM -5-
BÖLÜM -6-
BÖLÜM -7- Part*1*
BÖLÜM -7- Part*2*
BÖLÜM -8-
BÖLÜM -9-
BÖLÜM -10-
BÖLÜM -11-
BÖLÜM -12-
BÖLÜM -13-
BÖLÜM -14-
BÖLÜM -15-
BÖLÜM -16-
BÖLÜM -17- / 1
BÖLÜM -17- / 2
BÖLÜM -17- / 3
BÖLÜM -17- / 4
BÖLÜM -17- / 5
BÖLÜM -18-
BÖLÜM -19-
BÖLÜM -20-
BÖLÜM -21-
BÖLÜM -22-
BÖLÜM -23-
BÖLÜM -24-
BÖLÜM -25-
BÖLÜM -26-
BÖLÜM -27-
BÖLÜM -28-
BÖLÜM -29-
BÖLÜM -30-
BÖLÜM -32-
BÖLÜM -33-
BÖLÜM -34-
BÖLÜM -35-
BÖLÜM -36-
BÖLÜM -37-
BÖLÜM -38-
BÖLÜM -39-
BÖLÜM -40-
BÖLÜM -41-
BÖLÜM -42-
BÖLÜM -43-
BÖLÜM -44-
BÖLÜM -45-
BÖLÜM -46-
BÖLÜM -47/ PART 1-
BÖLÜM -47 /PART 2-
BÖLÜM -48-
Canlı Yayın
BÖLÜM -49-
BÖLÜM -50-
BÖLÜM -51-
BÖLÜM -52-
BÖLÜM -53-
ÖNEMLİ DUYURU
53. Bölümün Devamı Gelecek
❦ TANITIM ❦
❦ BÖLÜM -1-
❦ BÖLÜM -2-
❦ BÖLÜM -3-
❦ BÖLÜM -4-
❦ BÖLÜM -5-
❦ BÖLÜM -6-
❦ BÖLÜM -7-
❦ BÖLÜM -8-
❦ BÖLÜM -9-
❦ BÖLÜM -10-
❦ BÖLÜM -11-
❦ BÖLÜM -12-
❦ BÖLÜM -13-
❦ BÖLÜM -14-
❦ BÖLÜM -15-
❦ BÖLÜM -16-
800₺ DEĞERİNDE ÇEKİLİŞ!
❦ BÖLÜM -17-
❦ BÖLÜM -18-
❦ BÖLÜM -19-
❦ BÖLÜM -20-
❦ BÖLÜM -21-
❦ BÖLÜM -22-
BÖLÜM -54-
❦ BÖLÜM -23-
❦ BÖLÜM -24-
❦ BÖLÜM -25-
❦ BÖLÜM -26-
❦ BÖLÜM -27-
❦ BÖLÜM -28-
❦ BÖLÜM -29-
BÖLÜM -55-
DUYURU
BÖLÜM -56-
BİR SÜRÜ DUYURU
BÖLÜM -57-
BÖLÜM -58 /PART 1-
BÖLÜM -58 /PART 2-
BÖLÜM -59-
KİTAP OLUYORUZ
KÜÇÜK BİR DUYURU
BÖLÜM - 60 -
Geri Dönüyorum
BÖLÜM - 61 -
Eskişehir
BÖLÜM -62-
BÖLÜM -63-
BÖLÜM -64-
BÖLÜM -65-
BÖLÜM -66-
Duyuru
BÖLÜM -67-
BÖLÜM -68-
ÖNEMLİ DUYURU
DUYURU
BÖLÜM -69-
SİTEM
BÖLÜM -70-
BÖLÜM -71-
BİR ANI
BÖLÜM -72-
Hellö
KIRMIZI KİTAP OLUYOR
AŞK KİTABI İSTEYENLERİN DİKKATİNE
DUYURU

BÖLÜM -31-

941K 10.8K 9K
By ilmelistan

Hellö 💦

Genç kız, belindeki olan ele mi şaşırsa yoksa adamın burnunu saçlarının arasına gömüp kimseyi önemsemeden hareket etmesine mi şaşırsa bilmiyordu. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki endişesi adamın bu sesi duyacak kadar yakınlaşmasıydı. Ah! Bir diğer endişesi ise adamın yaptığı bu güzel şeylere karşın kontrolünü kaybetmesiydi. Bilmiyordu ki bu adamın ne zaman güzel ne zaman huysuz biri olacağını. Tek bildiği, huysuz yanıydı. Şimdiyse kendisini şaşkına uğratan o kibar tavırlarda bulunurken bir de kendisini zor durumda bırakması yok muydu?

"Daha ne istiyorsun kızım? Adam Selda'ya ayar çekti işte." diyen iç sesine karşılık derin bir nefes aldı. Yine de bu adamla bu kadar yakınlaşmaya alışık değildi. Mazallah düşüp bayılırsa rezil olurdu. Gidişat onu gösteriyordu ne de olsa.

Gözleri ekrandaydı ama adamın yavaşça çekildiğini fark etti. Başını kendi başına yaslamış o da sessiz sessiz ekrana bakıyordu. Hamra, ekranda ne döndüğünün bile farkında değildi. Oraya bakıyordu ama gördüğü tek şey adamın yanındaki duruşuydu. Kahretsin, bütün film boyunca böyle dururlarsa kesin heyecandan bayılırdı. Âdeta bir sevgili gibi sarmaş dolaş oturuyorlardı çünkü.

Ahzal, diğer elini, kucağındaki patlamış mısır kovasına soktu. Parmaklarının arasına aldığı birkaç mısırı onun ağzına doğru götürdü.

"Ye şunu da kendine gel." dedi tatlı tatlı.

Hamra ise duydukları ile daha da kötü oldu. Utandı, sıcak bastı. Yine de önüne getirilen mısıra itiraz edemedi. Ağzını açıp adamın onu bir çocuk gibi beslemesine izin verdi. Tanrım! Ahzal Remizade durmuş harbiden de kendisini besliyordu. Bu işte bir terslik vardı. Adamı kaybettik derken olması gereken yola sokmuştu da nasıl fark edememişti bilmiyordu.

Yavaşça mısırı çiğnerken sesi kulaklarına gümbür gümbür geliyordu. Bundan bile utandı. Adam ise kulağına eğilip yine fısıldadı. "İçeceğini iç. Boğazında kalır mazallah. Sonra seni hastaneye falan götürmem gerekir." dedi ve yavaşça güldü.

Al işte. Karnı akılalmaz bir havai fişek gösterisi içerisindeydi sanki. Heyecandan şuraya düşüp bayılacaktı iyi mi? Uzandı. Dediğini yapmazsa bu mısır gerçekten boğazına takılacaktı bu gidişle. Dudaklarına götürdüğü gazozdan bir yudum aldı. Ardından yanındaki adamın kendi eline uzanıp içeceğini almasını izledi. Ahzal yine kendi içeceğini dudaklarına götürmüş ve büyük bir yudum almıştı. Tekrar eline verdiğinde ise Hamra içeceği yerine yerleştirdi ama anlam veremediği düşünceleri aklını karıştırıyordu.

Al işte, şimdi de sevgili gibi davranıyorlardı. Vallahi bayılacaktı.

"Ahzal Bey, elinizi çeker misiniz? Rahatça izleyemiyorum." diyen Hamra ondan uzaklaşıp rahat bir nefes almayı düşündü ama adam bana mısın demedi.

"O zaman ayaklarını şöyle uzat." dedi ve kendisine baktı. Hamra şaşkın şaşkın ona baktığında ise "Uzat. Bak hah! İşte öyle..." dedi ve keyifli bir şekilde gülümsemesini izledi. Şaşkındı. Bu adam şaşkın hâlinden yararlanıp istediklerini mi yaptırıyordu yoksa kendisine mi öyle geliyordu.

"Şimdi de biraz kay ve başını göğsüme koy." dedi. Genç kız yutkundu. Bunu yapamazdı. Kahretsin, bu adamın göğsünde yatarsa bir daha bu anı hayatta unutamazdı. Ahzal ise onun kulağına doğru yeniden konuştu.

"Bence uzan derim. Boynunu zaten açıkta bırakmışsın. Kendimi zor tutuyorum haberin olsun. Öpersem neden öptün deme sonra." dedi.

Genç kız şaşkın şaşkın adama hayretle baktı. Ahzal ise kendi isteğinin hâlâ yapılmadığını görünce uzandı ve boynuna doğru bir hamle yaptı. Hamra mı? O an kurtulmak için bir hamle yapamazdı. Yapsa dikkat çekerlerdi. Hadi yapabilse ki böyle bir ihtimal vardı ama adamın kolu kendisini mengene gibi sarmıştı ki. Bir milim dahi oynayamıyordu.

Ahzal ise uzandı ve sıcacık nefesini beyaz, tazecik tenin üzerinde dolandırdı. Öyle tatlı kokuyordu ki orada uyuyakalmayı diledi. Boğazı kurumuştu. Bedeninde liseli bir velet gibi kıpırdanmalar söz konusuydu ama tek yaptığı şey o tatlı, yumuşacık tenin üzerine kondurduğu küçük bir öpücüktü.

İki insan da bu öpücükten sonra bir buz kütlesi içerisindeymiş gibi gerildi. Hamra adamın kendisini bu denli etkilemesine akıl sır erdiremiyordu. Ama bir daha öperse muhtemelen aklı başından gidecek ve bu adam bir güzel her istediğini kendisine yapacaktı. Bu yüzden yavaşça başını adamın göğsüne koydu.

Sertti. Kaslı göğsünün üzerine uzandığında, biraz daha yumuşak bir şey beklemişti ama sertti. Yine de kollarının arası ona kendi yatağından bile rahat geldi. Sevdiği adamın kollarındaydı. Sinemada. Muazzam bir sıcaklık ile sarmalanmıştı ve kimse onlara soru soramazdı. Kimse yargılayamazdı. Kahretsin, bu adam bile şu an onu sinir edemezdi çünkü daha önce hayatında hiç bu kadar rahat bir yer görmemişti.

Hemen kulağının altında kalp atışlarını duyabiliyordu. Hızlıydı. Hızlanacaktı elbette. Yine etkilenmiş olmalıydı. Ama yine de başka bir düşünceye kapılmadan edemedi. Acaba kalbi kendisi gibi hissettiği için mi bu kadar hızlı atıyordu?

Derin bir nefes aldı. Al işte, aklını şimdiden kaybetmeye başlamıştı. Demre onları bu hâlde görse kesin saçını başını yolardı. Ama onun hatasıydı. Abisini bir şekilde kendisiyle yalnız bırakıp gitmişti işte.

O an saçında bir hareketlilik hissetti. İçi ürperdi. Garip bir histi birisinin izinsiz saçlarına dokunması. Özellikle de bu adamın. Öyle yavaş, öyle uyuşturacak bir hâlde okşuyordu ki istemsiz derin bir nefes almak zorunda kalmıştı. Adamın saçlarının arasında parmaklarını dolandırıyor olduğu düşüncesi kadınsı bir dürtü ile içini şenlendirmişti.

Ahzal ise yavaş yavaş parmaklarının arasına aldığı o yumuşacık saçları okşuyordu. İçi öyle hoş, öyle güzeldi ki istemsiz dudaklarında bir gülümseme yer aldı. Ah! Keşke onunla yalnız gelmiş olsalardı da o zaman bu tatlılığı biraz daha utandırsaydı. Ama yanlarında Selda vardı ve Hamra eğer biraz daha ileri giderse kendisini lime lime etme potansiyeline sahipti. Yine de elinden geldiğince bütün ayrıcalıkları kullanmak istiyordu.

Hep onun saçlarına dokunmak istemişti. Okşamak. Dilediği gibi böyle dokunmak... Ne kolaydı şimdi ona ulaşmak. Önceden neden böyle kolay olmamıştı ki? "Kıza hödük gibi davrandığın için olabilir mi?" diyen iç sesine karşılık derin bir nefes aldı ama yine de gülümsedi. Ne olmuş olursa olsun, şimdi kollarında tatlı bir şekilde uzanıyordu ya bu her şeye değerdi.

Evet, hıyar adamın tekiydi. Bir sürü saçmalık yapmıştı ama nereden bilebilirdi böyle olacağını? Dün anlamıştı aslında her şeyi. Onu kaybedeceğini düşündüğü o zaman diliminde fark etmişti. İstiyordu bu kadını. Sadece yatakta değil, hayatında da. Ne kadar kendisine onca saçma sebep bulmuş olarak yanına gelse de, özür dilese de gideceğini fark ettiğinde taşlar yerine oturmuştu. Bu kadın yanında bir şartla kalırdı. Parayla değildi orası artık kesin. Geriye kalan seçeneği ise aklına gelen şimşekle ona sunmuştu ama kadın arkasına bakmadan kaçmıştı.

Ne bekliyorsun hıyar herif, kızın üzerine atlamasını mı? Elbette kaçacaktı. Tabi, bunu dün gece eve gittiğinde düşünebilmişti orası ayrı. Ama düşünebilmişti o da bir ilerlemeydi. Sabah da onu düşünerek uyanmış, az bir uyku çekmiş olsa da hayatında hiç enerjik olmadığı kadar enerjik bir şekilde  Hamra'yı almaya gitmişti. Ah! Bir alsa onu kollarının arasına biliyordu bütün sorunlar kalkacaktı ama Demre yine cadılığını konuşturmuştu.

Yine de... Şimdi kollarındaydı. Sabah ne kadar sinirli olursa olsun. Aylardır hayalini kurduğu şey şimdi kollarının arasındaydı. Hiçbir cinsellik olmaksızın. Yumuşacık, küçük bedeni ile kollarının arasında uzanmış filmini izliyordu. O da rahatça ona sarılabiliyor, saçlarını okşayabiliyordu.

Ne garip, ne güzel, ne harikulade bir hissiyattı bu böyle? Öyle hareketsiz bir şekilde filme bakıyordu ama yüzünde şapşal bir sırıtma vardı. İzlediği falan yoktu filmi. Düşünceleri bu kadına neler yapabileceği yönündeydi. Tam da o sırada ışıklar yandı. Film arasına girmiş olmalıydılar. Herkes mola vermek için ayaklandığında Selda o an dikkatini çekti. Dönüp ikisine bakıyordu ama Hamra hâlâ başını kaldırmamıştı. O da mı çok sevmişti yoksa yerini?

"Ah! Ben lavaboya gitsem iyi olur. Hamra da..." dedi ve bozulmuş hâlini göstermemeye çalışıp yanındaki iri adamın koynuna uzanmış kızın yüzüne baktı.

"Ah! Uyuyor." dedi.

Ahzal, duyduğu sözlere karşılık şaşırdı. Demek bu yüzden kalkmıyordu. Uyuya mı kalmıştı? Kalp atışları istemsiz bu heyecanla arttı.

"Sen git. Uyanmasın. Dün gece fazla uyuyamadı zaten." dedi. Dün gece hakkında pek bir fikri yoktu ama önemli olan onun uyanmamasıydı. Ah! Kollarının arasında şu küçük kızıl hatunu uyutmuştu. Tanrım! Kalbi niye bu kadar hızlı atıyordu şimdi?

Film başlasa da genç adam yerinden milim kıpırdamıyordu. Sırtı tutulmuştu çoktan ama kimin umurundaydı? Bu anı bozarsa kendisini şirketin çatısından aşağı atardı. Öylece durup yine sırıtarak filmi izledi. Yanındaki kadının bozulduğunu umursamıyordu bile. Tek odak noktası kollarının altındaki bedendi.

Film bitti ve yeniden ışıklar açıldı. Herkes yerinden kalkarken Ahzal hâlâ olduğu yerde oturuyordu. Acaba diye düşündü. "Acaba salonu satın almam kaç dakikamı alır? diye ciddi ciddi düşündü. Bu kadını uyandırmak hayatında istediği son şeydi. Ama Selda yanında ayağa kalkmış ikiliye bakarken yapmacık bir şekilde gülümsedi.

"Hamra'cığım, tatlım film bitti." dedi. Ahzal, ona öldüren bakışlarını yollasa da kadın umursamadı bile. Odak noktası yakışıklı adamın kollarında uyuyakalan kadındaydı.

Hamra, zor bela kendisine seslenildiğini fark ettiğinde yavaş yavaş kendisine geldi. İlk başta gözlerini araladı. Nerede olduğunu kestirmeye çalıştığında jenerik yazılarının aktığını gördüğü ekrana baktı. Sinema... Sinemadaydı. Sert bir yerde yatıyordu. Ve o an son dakikalarda yaptıkları aklına geldi.

Yerinden acele ile doğruldu. Huysuz bir şekilde kaşlarını çatmış adama baktı. Kaşları hemen düzelmiş ve kendisine gülümsemeye başlamıştı. Şaşkınlığı daha da arttı. Uyandığı gibi böyle bir yüz görmeyi hayal bile edemezdi ama... Kahretsin! O az önce adamın kollarında uyuyakalmıştı.

"Ben..." dedi saçlarını elleriyle geriye iteklerken. Hâlâ uyku mahmuruydu. "Özür dilerim. Sen saçlarımla oynayınca uyuyakalmışım." dedi. Ahzal ise tek kelime etmedi. Kendisinden uzaklaşan kızıl kadını büyük bir zevkle izliyordu. Hamra ise çantasını aldı ve yavaşça ayağa kalktı. Ayılması uzun sürmemişti ama aklı hâlâ yerinde değildi. Tek odak noktası adamın kollarında uyuyakaldığı ayrıntısından ibaretti.

Ahzal ise yerinden kalktığında yavaşça gerindi. Kasları bariz bir şekilde gözlerine sunulurken utandı.

"Gerçekten özür dilerim. Her yerin tutulmuştur şimdi." dedi sizli bizli konuşmayı bırakarak. Selda'ya artık yüz vermek istemiyordu. Ahzal'a baktığında ise adamın kendisine sadece sırıttığını gördü. Al işte, kesin bu adama bir şey olmuştu.

Üç kişi de yavaşça yerlerinden ayrılırken Hamra ortadaydı. Önünde ilerleyen Selda salına salına ilerlese de aklı arkasındaki adamdaydı. Geniş koridora geldiklerinde mahmurluğunu atamamanın verdiği dengesizlikle merdivene ayağı takıldı. Tam yeri boylayacaktı ki beline sarılan el onu kurtardı. Şaşkın bir şekilde adama döndüğünde ise adamın kendi kendine mırıldandığını duydu.

"Teşekkür ederim." dedi.

"Ne için? Vücudum tutulana kadar kollarımda uyuduğun için mi?" diye kendisini utandırmak için soran adama hayretle baktı. Al işte, kırmızı jartiyer bitmişti şimdi bu konu başlamıştı.

"Saçlarımla oynuyordunuz ne yapayım?" dedi kendisini savunmak istercesine. Ama onlar sinema salonundan çıkarken adam çok farklı bir imada bulunmuştu.

"Demek saçlarınla oynayınca uyuyakalıyorsun..."

Bu bir soru değildi. "Kahretsin!" diye düşündü. Kim bilir yine ne ima etmişti.

"Sırtınız için üzgünüm."

"Önemli değil." dedi adam da "Masaj yaparsın geçer ne de olsa." dediğinde Hamra put kesilmişti. Asansöre kalabalıkla birlikte bindiklerinde adam çoktan onu kendisine çekip köşede sıkıştırmıştı bile.

"Masaj mı?" dedi ve arkalarında kendilerine bakan kadını gördü. Ah! O hâlâ burada mıydı? Şimdi yapmam derse de kadın ben yaparım derse ne olacaktı? Hiç düşünmez atlardı kadının üzerine. Ve bu karamboller içerisinde o cümleyi kurdu.

"Eh! O kadar saat öylece benim için durdun. Yapmazsam olmaz." dedi ve gülümsemeye çalıştı ama kızarmış yanakları gülümsemesini çoktan örseliyordu.

Genç adam duyduğu sözlere karşın kaşları havaya kalktı. Bu sözleri kesinlikle beklemiyordu. Şakasına söylemişti ama Hamra kabul mü etmişti? Bu işte bir terslik mi vardı yoksa kadına yumuşak davrandıkça istediği kıvama mı geliyordu?

Heyecanlandı.

Asansör en alt kata geldiğinde ise Hamra olduğu yerde dikilmeye devam etse de adam onları dışarı çıkardı.

"Burası otopark." dedi Hamra arabasız geldiklerini hatırlayarak. Konuyu değiştirmek için de güzel olmuştu adam onu duymadan konuştu.

"Sen uyurken şirkete araba göndermesini söyledim. Malum, sen uyku sersemi, ben tutulmuş bir vücutla..." dedi ve genç kızın içini ürpertecek kadar keyifle gülümsedi.

Tam da o sırada yanlarındaki kadın konuştu.

"Benim arabam diğer tarafta..." dedi. İkisinin de dikkati dağılırken genç adam beline sarıldığı kadını bırakmadı. "Tamam o zaman. Bizimki bu tarafta." dedi. Yerinden kıpırdamamıştı. Kadınsa görüşmek için bir hamle yapmayan adamı görünce ileri adımlamadı.

"Görüşürüz." dedi genç adamın gözlerine bakarak. Ama Hamra'yla bir göz teması bile kurmuyordu. Ahzal ise elini kaldırdı ve başını onaylar anlamda salladı.

Hamra'nın ise aklına kara kuşlar üşüştü. Görüşecekler miydi cidden? Al işte, asistanı da değildi ki, nasıl bilecekti?

"Ee?" dedi adam onu yönlendirmeye devam ederken. "Şimdi daha iyi misin?" diye sordu âdeta onunla dalga geçerek. Hamra ise düşüncelerinden sıyrıldı ve bir an adamın ne demek istediğini düşündü. Sonra adamın eli beline sarılmış, sarmaş dolaş yanında yürüdüğünü fark edince anında uzaklaşmak için bir hamle yaptı.

"İyiyim. Çok iyiyim." dedi adamın elini belinden iteklerken. Ahzal ise üstelemedi. Arabanın yanına gelmişlerdi zaten. Anahtarı sileceklerin oradan aldı ve kapıyı açtı.

"Hadi geç." dedi arabayı göstererek. Hamra ise şirket arabasına bakıyordu. Demek gerçekten de araba getirtmişti. Ah! Ne aptaldı. Adamın kucağında nasıl uyuyakalmıştı.

Sesini çıkarmadan dolandı ve adamın yanındaki yolcu koltuğuna geçti. Emniyet kemerini bağladı. Dönüp adama bakmaya hayatta cesaret edemiyordu. Dün de böyle arabaya binmişlerdi ve kahretsin, sonrasında olanlar aklını birkaç saat yerine toplamasına engel olmuştu. Bu yüzden yol boyunca sesini çıkarmadı. Ta ki araba adamın büyük malikanesine girmek için garaj kapısının önünde durduğunu gördüğü ana kadar.

"Neden buraya geldik?" dedi telaşla. Ahzal dönüp kendisine baktığında ise zafer kazanmış bir ifade ile sırıtıyordu. Hamra daha da telaşlandı. Adama anlamayan bir hâlde baksa da dudaklarını aralayıp o sözleri söylemesi ile bütün hayaları şaşmıştı. Kan âdeta beynine vurmuştu.

"E masaj yapacağım dememiş miydin?"

Bölüm nasıldı?

WP GRUBUNA ALIM VAR! •

Biliyorsunuz ki Melis Hikayeleri adlı bir WhatsApp grubum var. Hazır okullar da erken kapanmışken gruba alım yapalım dedik. Gruba katılmak için bana yazmayın melis_hikayeleri hesabına adınızı, soyadınızı ve numaranızı yazmanız yeterli olacaktır öptüm. 💋

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

26.2K 805 3
Önce çocuktuk sonra birer ölü oluyorduk, adaleti ararken kanların içinde can veriyorduk, Güneş'i beklerken geceye mahkum oluyorduk. Ve yine bir hedef...
5.8M 190K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
393K 10.6K 51
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
31.6K 1.5K 36
"önümüzdeki engellere takılmaya gerek yok... İkimizde biliyoruz birbirimize ait olduğumuzu" 4/5/2023 #1# mentor 8/5/2023 #1# merve