KIRMIZI KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

95.6M 1.6M 414K

Nefesi kesildi. Kalp atışları hızlandı. En kötüsü ise; yine kasıklarında tatlı bir sızı dolandı. Bu adam fa... More

TANITIM
BÖLÜM -1-
BÖLÜM -2-
BÖLÜM -3-
BÖLÜM -4-
BÖLÜM -5-
BÖLÜM -6-
BÖLÜM -7- Part*1*
BÖLÜM -7- Part*2*
BÖLÜM -8-
BÖLÜM -9-
BÖLÜM -10-
BÖLÜM -11-
BÖLÜM -12-
BÖLÜM -13-
BÖLÜM -14-
BÖLÜM -15-
BÖLÜM -16-
BÖLÜM -17- / 1
BÖLÜM -17- / 2
BÖLÜM -17- / 3
BÖLÜM -17- / 4
BÖLÜM -17- / 5
BÖLÜM -18-
BÖLÜM -19-
BÖLÜM -20-
BÖLÜM -21-
BÖLÜM -22-
BÖLÜM -23-
BÖLÜM -24-
BÖLÜM -25-
BÖLÜM -26-
BÖLÜM -27-
BÖLÜM -28-
BÖLÜM -29-
BÖLÜM -30-
BÖLÜM -31-
BÖLÜM -32-
BÖLÜM -33-
BÖLÜM -34-
BÖLÜM -35-
BÖLÜM -36-
BÖLÜM -37-
BÖLÜM -38-
BÖLÜM -39-
BÖLÜM -40-
BÖLÜM -42-
BÖLÜM -43-
BÖLÜM -44-
BÖLÜM -45-
BÖLÜM -46-
BÖLÜM -47/ PART 1-
BÖLÜM -47 /PART 2-
BÖLÜM -48-
Canlı Yayın
BÖLÜM -49-
BÖLÜM -50-
BÖLÜM -51-
BÖLÜM -52-
BÖLÜM -53-
ÖNEMLİ DUYURU
53. Bölümün Devamı Gelecek
❦ TANITIM ❦
❦ BÖLÜM -1-
❦ BÖLÜM -2-
❦ BÖLÜM -3-
❦ BÖLÜM -4-
❦ BÖLÜM -5-
❦ BÖLÜM -6-
❦ BÖLÜM -7-
❦ BÖLÜM -8-
❦ BÖLÜM -9-
❦ BÖLÜM -10-
❦ BÖLÜM -11-
❦ BÖLÜM -12-
❦ BÖLÜM -13-
❦ BÖLÜM -14-
❦ BÖLÜM -15-
❦ BÖLÜM -16-
800₺ DEĞERİNDE ÇEKİLİŞ!
❦ BÖLÜM -17-
❦ BÖLÜM -18-
❦ BÖLÜM -19-
❦ BÖLÜM -20-
❦ BÖLÜM -21-
❦ BÖLÜM -22-
BÖLÜM -54-
❦ BÖLÜM -23-
❦ BÖLÜM -24-
❦ BÖLÜM -25-
❦ BÖLÜM -26-
❦ BÖLÜM -27-
❦ BÖLÜM -28-
❦ BÖLÜM -29-
BÖLÜM -55-
DUYURU
BÖLÜM -56-
BİR SÜRÜ DUYURU
BÖLÜM -57-
BÖLÜM -58 /PART 1-
BÖLÜM -58 /PART 2-
BÖLÜM -59-
KİTAP OLUYORUZ
KÜÇÜK BİR DUYURU
BÖLÜM - 60 -
Geri Dönüyorum
BÖLÜM - 61 -
Eskişehir
BÖLÜM -62-
BÖLÜM -63-
BÖLÜM -64-
BÖLÜM -65-
BÖLÜM -66-
Duyuru
BÖLÜM -67-
BÖLÜM -68-
ÖNEMLİ DUYURU
DUYURU
BÖLÜM -69-
SİTEM
BÖLÜM -70-
BÖLÜM -71-
BİR ANI
BÖLÜM -72-
Hellö
KIRMIZI KİTAP OLUYOR
AŞK KİTABI İSTEYENLERİN DİKKATİNE
DUYURU

BÖLÜM -41-

855K 6.5K 4.2K
By ilmelistan

Hellö 💦

Genç kız derin bir nefes alıp etrafına bakındı. Yürüyen merdiven, sinemaya doğru ilerlerken orada bekleyen görevli fişi göstermelerini bekliyordu. Ahzal, elindeki fişi uzatıp gösterdiğinde Hamra, yavaşça ilerledi ve patlamış mısırların başında durdu. Sinemaya geldiğinde ne kadar tok olursa olsun, mısır yemeye bayılıyordu.

"Bir büyük kova yapar mısınız acaba?" dediğinde hemen yanında belirip beline sarılan adamla ürperen bedeni bir olmuştu. Genç kız ikisi için hazırlanan kovayı kucağına alıp ilerlerken Ahzal, arkasından hesabı ödeyip içecekleri almıştı.

Büyük harflerle kapıların yanına yazılmış numaraları kontrol edip kendileri için ayırtılmış olan salona doğru ilerlediler. Görevli, onlar için ışıkları açarken Hamra etrafına bakındı ve nereye oturmak istediğini düşündü. Koltukları deri ve iki kişilik olarak, ayarlanabilir hâlde dizilmişti. Büyük bir salondu ama o kısa aydınlıkta bile gözükecek olan görüntüye oldukça önem vermişlerdi.

Hamra, sonunda ortada, rahat olabilecekleri bir yer seçtikten sonra kendisini koltuğa bıraktı. Ahzal da yanına gelip kolunu beline sardı ve başını göğsüne yaslamasını sağladı. İşte o an, Hamra'nın kulağına işleyen kalp ritmi, aklını başından almaya yetmişti. Bedeni, huzurla dolup taştı.

Film başlayana kadar konuşmadılar. Sanki bu anı sonuna kadar hissetmek istiyorlardı. Film başladığında, aptal bir kızın iş için koşturup durmasını izlediler ardından erkek karakter de araya girince aşk hikâyesi başlamış oldu. Ama Meltem denen kız, ikisini nasıl tutkulu bir ilişki içerisinde gördüyse, öyle bir sahneler ile karşılaştılar ki Hamra, karşısında açık seçik bir şekilde sevişmeye başlayan oyuncular ile gerilmeden edemedi. Kahretsin, yanında bu adam dururken izlenecek şey miydi?

Sanki boynu tutulmuş gibi yavaşça yerinden doğrulup gerildi ve suyunu içti. Zaman geçirmeye çalıştı ama seks sahnesi durmak bilmiyordu. Kahretsin, burnuna gelen Ahzal'ın o odunsu kokusu olmasa şuraya düşüp bayılabilirdi.

İkisinin de yemeyi bıraktığı kovayı yanındaki koltuğa yerleştirdi ve artık oyalanacak bir şey bulamadığında ekrana baktı. Evet, yatağa geçmişlerdi. Siktir!

İstemsiz gözleri yanındaki adama kaydı. Rahat bir şekilde yerinde oturmuş adamın kendisinin aksine gerilmeden filmi izlediğini sanıyordu ama kendisi ona bakması ile Ahzal da dönüp bakmıştı.

O an göz göze gelen ikilinin arasındaki elektrik, bütün alışveriş merkezinin elektriğine meydan okuyabilirdi.

Genç kız nefesini tuttu ve gözlerini adamdan almak istedi ama olmadı. Ahzal da aynısını denedi ama beceremedi. Artık ne yapacaklarını bilemezlerken Hamra yutkundu. Tam da o anda genç adamın gözleri nasıl olduysa hızla inip kalkan göğüslerine, oradan da tedirgin bir şekilde yaslanmadan duran bedenine kaydı. O an, verilen voltaj ile ürperen Hamra, ne olacağını kavramıştı.

Dudaklarını araladı ve hızlı bir nefes çekti. İşte her şey o an gerçekleşti. Ahzal, uzandı ve elini ince bele yerleştirdi. Diğerini de boynuna yerleştirirken öyle hızlı ve atak bir şekilde kendisine çekti ki dengesini şaşıran Hamra, adamın üzerine doğru yalpalayarak düşmekten son anda göğsüne tutunarak kurtulmuştu. Ama Ahzal, bu ayrıntıyla ilgilenmeden dudaklarını Hamra'nın dudaklarına bastırdı.

Öyle güzel öpüştüler ki bedenlerinde oluşan kıvılcım tohumlarının her yerlerine dağılması ve bu heyecan duygusunu yenmek için çabalamaları ile birbirlerini kucak kucağa buldular. Hamra, üzerine tırmandığı adamın bedenine ata biner gibi binmişken Ahzal, ellerini cüretkâr bir şekilde, sonunda onu gördüğünden beri yapmayı hayal ettiği şeyi yaparak ellerini içeri doğru itekledi.

Genç kadın yanıyordu. İliklerine kadar cehennemi yaşadığına yemin edebilirdi zira, adamın tenine dokunduğu her milim, bir köz gibi eriyip yok olmaya yüz tutmuştu.

Elini adamın saçlarının arasında kaybetmişken büyük bir zevkle onları çekiştirdi. Kasıklarındaki sızlama, aklını başından alırken kendini utanmaz bir şekilde ona yasladığında ikisinin de dudaklarından minik ama etkili bir inleme dökülmüştü. Artık dev ekrandan gelen ses ile ikisinin sesi öyle bir karışmıştı ki içeride başkası olsa, onları film gibi izleyebilirdi.

Nefes nefese kalan Hamra, bir an geri çekilirken yana doğru düşmüş kızılları ile adama baktı. Zümrüt yeşilleri, filmin ışığının belirginleştirdiği kadarıyla parıldıyordu ama öyle koyu bir hâl almıştı ki Hamra, bu görüntü karşısında bile nefesini tutmak zorunda hissetti. Kasıklarındaki sızlama artıyordu.

"Ahzal! Burada yapmamız doğru mu?" dediğinde genç adam haylaz bir çocuk gibi gülümseyip Hamra'nın kalçalarından tuttuktan sonra onu kendisine doğru bastırdı.

"Sence?"

Genç kız hızla bir nefes çekip kasıklarındaki baskı ile kaskatı kesilirken tek kelime dahi edemeden inledi.

"Yavrum, sana öyle güzel şeyler yapmak istiyorum ki..." diyen genç adam uzandı ve dudaklarını o tatlı, bembeyaz teninde dolandırıp nefesi ile körpe bedeni yaktı.

"Aklımdan geçenleri görseydin, korkundan arkana bakmadan kaçardın."

"Göstermeyi dene." diyerek meydan okuyan Hamra ise boynundan aşağı doğru inmek isteyen adamı saçlarını çekerek engelledi ve başını geriye çekiştirdikten sonra aralanmış, ıslak dudaklara kendi dudaklarını bastırdı.

Ahzal, kendi hâkimiyeti ile savaşan kadına karşılık inanılmaz bir heyecan dürtüsü ile sarmalanmıştı. Onu, öyle hızlı bir şekilde yerinden kaldırıp çevirdi ve iki kişilik koltuğa sırtüstü yatırdı ki Hamra neye uğradığını şaşırdı. Bacaklarının arasındaki sızıya olan baskının kısa süre içerisinde yok olmasına karşılık isyan etmek için dudaklarını aralamıştı ki Ahzal, dizlerinin üzerinde, Hamra'nın üzerine eğilip bunu engelledi ve dudaklarına inanılmaz tutkulu bir öpücük kondurdu.

Hamra, dayanamayıp ellerini adamın gömleğinden içeri iteklerken birkaç düğmeyi açıp rahat bir şekilde o sıcaklığı hissetmişti. Ahzal ise bacaklarını kendisi için aralamış olan kadının kasıklarına elini yerleştirip küçük iç çamaşırından içeri parmağını iteklemesi ile Hamra bir an donup kaldı. Utanmaktan ziyade, orada kendi elinden farklı ellerin dolanmasına alışık olmayan bedeni kasıldı ama Ahzal, o kasılmayı kısa bir hamlede alıp kendi lehine çevirmişti bile.

Öyle özel bir noktaya bastırdı ki Hamra şaşkınlıktan küçük dilini yutabilirdi.

Dudaklarından istemsiz bir inleme koparken sinemada yine, başkasının olmamasına şükretti. Kalçalarını, adamın eline doğru kaldırırken Ahzal'ın akılalmaz dudakları yanaklarından çenesine, oradan boynuna ve istediği gibi göğüslerine kaymıştı.

Ah, bu yaramaz adam, istediğini elde etmeyi gerçekten iyi biliyordu, zira kasıklarındaki o sihirli parmakların hareketleri ile göğüslerine ulaşmasını engellemesi imkânsızdı.

Tekrardan inledi.

Ahzal, duyduğu o güzel seslerle inanılmaz derecede etkilenirken altında kıvrım kıvrım kıvranan kadını daha da moda sokmak adına bütün hünerlerini kullanıyordu.

"Nasıl hissediyorsun, anlat bana." diyen adamın o boğuk sesine karşılık Hamra isyan edercesine inledi ve tek kelime dahi etmeden gözlerini kısarak kendisine haylaz bir sırıtma ile bakan adamı izledi.

Ahzal, alamadığı cevap ile hareketlerini daha yavaş ve can alıcı bir hâle getirirken Hamra'ya yeniden sordu.

"Konuş benimle. Nasıl hissettiğini anlat." demesi ile genç kızın bedenindeki o şehvet tufanı ile Hamra âdeta nefessiz kalmıştı.

"Kahretsin, şu hâlde sana nasıl cevap verebilirim?" dedi inlercesine. Ahzal ise zorlanan kadının hâlini izlemenin verdiği keyifle güldü.

"Hamra, anlat bana." dedi ve parmaklarını bir an oradan çekip genç kadını bozguna uğrattı. Hamra, şaşkınlıkla gözlerini aralarken Ahzal parmağını ucunu yavaşça o ıslak ve kalp gibi atan tomurcuğun üzerine yerleştirdi ve usulca bastırdı.

Hamra'nın aklı başından geçti ve yeniden bir inleme bıraktı.

Ahzal, duyduğu her inleme ile şevk olurken yeniden konuştu. "Anlat bana güzelim." dedi ve elini geri çekip yeniden aynı hamleyi yaptı ve Hamra'nın artık aklı başından gitti.

"Taşmayı bekleyen bir volkan gibi. Öyle güzel ki parmaklarını biraz daha yavaş hareket ettirirsen bütün sinirimden nasibini alacak bir tufan gibi Ahzal. Devam et!" diye âdeta genç adama kızarken Ahzal, duydukları ile mest olmuştu.

Denileni yapıp parmaklarını hareket ettirmeye yeniden başladığında Hamra uzanıp genç adamın o demir kadar sert olan uzuvunu avuçladı.

İki insan da birbirlerinin zevk noktalarını sınarken Hamra, genç adamın tecrübeli ve marifetli parmakları ile âdeta zirveye tırmanabildiği kadar tırmandı ve öyle bir zevk şöleni ile sınandı ki çığlıklarını sinemanın dışından bile duymak muhtemeldi.

Hamra, sarsılan ve terleyen bedeni ile koltukta yığılı kalmışken Ahzal, karşısındaki kadının bu kadar güzel olmasının getirdiği zevkle gülümsedi.

"Nasılsın?" dedi nefes nefese kalmış ve kendisine gülümseyerek bakan kadına.

Rahatlamanın getirdiği mutluluk ile istemsiz kocaman sırıtan kadın, kıkırdadı ve uzanıp karşısındaki adamın dudaklarına tatlı bir öpücük kondurdu.

"Bunu anlatılabilecek kelimelerin bulunduğunu sanmıyorum." dediğinde Ahzal, zevkle gülümsedi.

Yavaşça üzerinden çekilirken genç kadın merakla kaşlarını kaldırmadan edemedi.

"Nereye gidiyorsun? Daha sen rahatlamadın." derken elini zar zor uzatmış ve onu tutmaya çalışıyordu ama dermanı kesilmiş bedeni bile buna izin vermedi.

Ahzal, karşısındaki kadına gülmeden edemedi. "Ben kendimi eve saklıyorum. O ikisi nasıl olsa evimden gidecekler." diyerek Hamra'nın bacaklarını kaldırdı ve kendi yerine rahatça yerleşip onun bacaklarını kucağına aldı. Hamra ise yavaşça yerinde doğruldu ve filme baktı. Seks sahnesi çoktan geçmişti ve normal sahneler oynamaya başlamıştı.

Ah! Buraya gelirken kocaman sinema salonunda bunun olacağını tahmin dahi etmemişti. İstemsiz etrafına bakındı ve kimse var mı diye yokladı ama karanlık olan salonda kendilerinden başka kimse yoktu.

Doğrulup elbisesini düzelten Hamra derin bir nefes aldı ve mayışmış bir şekilde koltukta, Ahzal'ın kollarına yığıldı.

"Enerjin düştü herhâlde senin?" diyen Ahzal, kollarındaki kadını bu hâle getirmenin keyfi ile gülümsüyordu.

"Uykum geldi." diyen Hamra daha da göğsüne doğru sokulurken mırıldanırcasına bir ses çıkardı ve filmi önemsemeden gözlerini kapattı. Ahzal ise yaşadığı rahatlamadan sonra mayışan kadına tek kelime etmeden filme odaklanmaya çalıştı. Yüzünde ise aptal bir gülümseme yer edinmişti. Tamam, bu zamana kadar bir sürü kadına tatmin duygusunu fazlasıyla yaşatmıştı ama bu kadına zevk vermek bile inanılmaz hoşuna gidiyordu.

Genç kız, adamın kollarında uyuyakaldı ve film boyunca uyanmadı. Ahzal ise yerinden kıpırdamadan kadının uyumasına müsaade etmişti. Bu durumdan çok hoşlanmıştı ne de olsa. Kollarının arasında olan kadını sahiplenmek, onun için bir şeyler yaparken fedakârlık yapmakta hiçbir sorun görmemek inanılmaz hoşuna gidiyordu.

Film bittiğinde yarım saat daha uyandırmadı kadını. Görevli ışıkları açmış, onların çıkması için sinyali vermişti ama Ahzal, yerinden bile kıpırdamadan öylece boş ekrana bakmaya devam ediyordu. Küçük küçük nefes alan o kadının varla yok arasındaki nefesinin sesini duymak hoşuna gidiyordu.

Hamra, gözlerini açana kadar hareket etmeyen adam hâlinden gayet memnundu. Sabaha kadar burada yatabilirdi ama Hamra uyanmış ve ne olduğunu anlamak istercesine etrafına bakınıyordu.

"Film bitmiş." diyen genç kız, anlamayan bir şekilde kısık gözlerle adamın yüzüne baktı. "Neden uyandırmadın?"

"Ev için dinlenmiş ol diye uyandırmadım güzelim." Sırıtarak söylediği cümleye karşılık gözlerini kocaman açan Hamra ilk önce ne demek istediğini kavrayamasa da sonrasında dank eden düşünce istemsiz gülmesine neden oldu.

"Ahzal, beni şaşırtıyorsun."

"Sen bir de yatakta yapacaklarımdan sonrasında gör." demesi ile Hamra yerinden kalktı ve gerinip etrafına bakındı. Işıkları açılan salon hâlâ boştu.

"Burayı sahiplendik sanacaklar."

"En pahalı otel bile birkaç saatlik bu kadar tutmuyor güzelim. İstersen sabaha kadar uyuyabilirsin." diyen Ahzal ise iki yana kollarını açtı ve Hamra'yı kollarına çağırdı.

Genç kız, karşısında duran bu güzel profil ile istemsiz duraksarken son anda nerede olduklarını hatırlayıp silkelendi ve başını olumsuz anlamda salladı.

"Eve gitmek istemiyorsun herhâlde?"

Yerinden çevik bir şekilde kalkan adam ise bir anda Hamra'dan uzun olmayı başararak genç kadının uyku mahmuru hâline şaşkınlık kondurmasına neden olmuştu.

"Hadi gidelim." diyen Ahzal, eşyalarını topladı ve Hamra'nın elini tutup çıkışa doğru ilerlemeye başladılar. Genç kız, Ahzal'ın elindeki çantasını görünce istemsiz gülümsemeden edemedi. Bu iri yarı huysuz adam yumuş olup çıkmıştı iyi mi?

"Benim lavaboya gitmem gerek. Yüzümü falan yıkayayım." diyen genç kadın, her yerin ışıklarının kapatıldığını ve sadece kendilerinin kaldığını gördü. Muhtemelen geç olmuştu ve alışveriş merkezinin kapatılması ile birlikte sinema da kapatılmıştı.

"Tamam, sen git. Ben terasta hava alacağım." diyen Ahzal, karşı taraftaki terası göstermişti. Hamra, başını onaylayıp WC tabelası yanıp sönen tam tersi yöne doğru ilerledi. Topuklularından nefret ettiğini düşünürken değişik bir aritmetik ile döşenmiş tuvalette bir an etrafını inceledi ve ardından otomatik akan suya elini uzatıp yüzünü yıkamaya başladı. Makyajının akmasını falan düşünmüyordu zira birazdan eve gideceklerdi ve bu adam zaten makyajını akıtacak kadar kendisini hor görecekti.

Soğuk suyun tenini şok etkisi ile uyandırmasıyla rahat bir nefes alabilmişti. Hemen yan tarafındaki peçeteliğe uzanıyordu ki arkasından beline sarılan kolla birlikte kendisine dayanan vücut irkilmesine neden olmuştu.

"Ah, eve gidene kadar bekleyeceğini sanıyordum." diyen Hamra, uzanıp peçeteyi aldıktan sonra yüzünü sildi. Genç adam ise belini sımsıkı sarmalamışken sanki bedeninin pestilini çıkarmak istercesine sıkmaya başlamıştı.

Genç kız yüzünü silerken adamın bu kadar hoyrat olmasına bir şey demedi ve yukarıda, üzerine düşecek gibi duran aynadan ikisinin görüntüsüne baktı. Ama bir terslik vardı. Aynada gördüğü kişi Ahzal değildi...

Boynuna ısırık bırakıp kendisini tezgâha doğru ittirerek sıkıştıran adam, çok başka birisiydi.
Korkuyla hareketlenmeye çalıştı ama bedenine sarılan kollar buna izin vermedi.

"Ne yapıyorsun. Bırak beni!" demesine kalmadan ağzına kapatılan elle birlikte bedeni adamın kontrolünde ona çevrildi ve 30'lu yaşlarına gelmemiş, esmer bir adam durdu karşısında. Gözleri ateş gibi yanarken üzerindeki siyah lakostenin üzerinde olan amblem, burada bir çalışan olduğunu anlamasına yetmişti.

Yüreği ağzına gelmişti ve tam bağırmak için dudaklarını aralamıştı ki adam, büyük eli ile ağzını kapatarak onu yandaki duvara yaslamıştı.

Çırpındı.

Kurtulmak için onu iteklemeye çalıştı ama adam, o kadar güçlüydü ki kendi gücü, yanında pire kalıyordu. Üzerinde hoyratça dolanıp sıkan el ise itiraz etmesine ve bağırmaya çalışmasına dahi kulak asmazcasına dolanmaya devam ediyordu.

Genç kızın gözleri doldu.

Bedeni zangır zangır titremeye başlarken adama tekme atmaya çalıştı ama nafileydi.

Kasıklarına hızla inip sıkan ele karşılık iğrendi. Utandı. Nefesi, boğazına dizildi.

Bağırmak istedi. Hemen şu kapıdan içeri Ahzal'ın gelmesini ve kendisini çok geç olmadan kurtarmasını diledi ama yoktu. Ahzal, terasa çıkmıştı ve koca sinema katında bir tek onlar kalmıştı.

Adam, elini elbisenin altına attı ve iç çamaşırının üzerinden kendisine dokundu.

"Az önce sizi izledim." diyen adamın sesi hırlayan bir köpek gibi gelmişti kulağına.

Bedeni hayatında hiç titremediği kadar titrerken onu iteklemeye çalıştı ama sıcak, âdeta yanan beden, bir milim dahi kıpırdamıyordu.

"Çırpınmayı kes ve az önce adamın altında inlediğin gibi inlemeye odaklan."

Yaşlar, yanaklarından adamın eline düşerken hâlini görüp insafa düşmesini istiyordu genç kız. Bir umut, kendisini bırakmasını diliyordu ama onun yerine bedenine kendi pis bedenini yaslayan adam, canını acıtırcasına dudaklarını kapatırken çırpınışlarını önemsemiyordu.

Kasıklarından içeri doğru girmek isteyen ele karşılık Hamra onu engellemeye çalıştı. Elini hunharca iteklemeye kalkışsa da adamın iri bedeni buna müsaade etmeyecek kadar güçlüydü. Canı acıyordu. Kahretsin, bedeni daha öncesinde hiç kasılmadığı kadar kasılmış ve şoka girmişken canı akılalmaz derecede acıyordu.

Boğuk bir şekilde çıkan sesini yükseltmeye çalıştı ama olmuyordu. Dudakları kapalıyken duyulan tek şey kedi gibi mırıltıdan ibaretti.

Adam, Hamra'nın çırpınmalarına karşılık ona dokunmayı kesti ve pantolonunun önünü açmaya çalıştı. Genç kız ise bütün feryadını kullanırcasına çırpındı.

Adam dirseği ile karnına bastırdı ve genç kadının acısını ikiye katladı.

Hamra, heyecandan terlemiş olan adamın yüzüne merhamet dilercesine baktı. Başını sallayıp kurtulmaya çalıştı ama her şey, daha fazla canını yakmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Rahat dur. Biraz eğleneceğiz. Sonra bitecek. Uzun sürmez." diyen adam düğmesini çözdükten sonra fermuarını aşağı aceleci bir şekilde indirdi.

Hamra, Ahzal'ın sesini duymayacağını fark etmişti. Burada yalnız kalmıştı. Başka kimse yoktu ve belki de bunu yaparken Ahzal'a da bir şey yapmışlardı.

Ah, ne planları vardı o adamla. Ayılmak için lavaboya giden aklına lanet olsundu.

Canı acıyordu.

Aklı gitmişti adamın iç çamaşırının içerisinden çıkarttığı şeyi kendisine sürtmesi ile.

Dayanamadı.

Gözlerini kapattı ve bu anı bir hayalmiş gibi düşünmeye çalıştı.

Kulaklarındaki uğultu, adamın nefes alışverişlerini duymasına engel oluyordu. Kâfiydi. Ölmek istiyordu o an çünkü. Adamın nefes alışverişlerini bedeninde hissetmek zaten yeterince travma yaratıyor bir de bununla başa çıkamazdı.

Tam da o anda bedenindeki baskı çekildi. Nasıl oldu anlamadı genç kadın. Bayılmış olmalıydı ya da şoktan falan ölmüş. Adamın o sert hareketlerinin birden üzerinden çekilmesi mümkün değildi. Ama gözlerini aralayıp yaşlı hâliyle bulanık görüntüye baktığında çılgına dönmüş Ahzal'ı ve ellerinin arasında tuttuğu adamı gördü.

"Kime dokunuyorsun lan sen!"

Öyle bir hırsla konuşmuştu ki genç kız karşısındaki adamın gözlerinde gördüğü öfke ile sınandı. Kendi şoku ile birleşen korkusu bir araya gelirken adamın gözlerindeki hırsı fark etmemek imkânsızdı.

İşte o an, Ahzal ellerinin arasındaki adamın yüzüne öyle bir yumruk attı ki o, az önce genç kadını sıkıştıran iri beden bir çuval gibi yere yığıldı.

Bilincini yitiren adamdan hırsını alamayan Ahzal, üzerine çıkıp yüzüne deli gibi yumruk atarken bir yandan da tekme savuruyor ve bedenini kendi koca vücudu altında eziyordu.

Yere yığılmış Hamra ise karşısındaki görüntüye karşılık tek kelime dahi etmeden hıçkırarak ağlıyordu. Üzeri, saçları dağılmıştı. Ama umurunda değildi. Yerdeki adamın hareketsiz kalana kadar yerde yığılmasını bekliyordu içindeki bencillikle. Ama çoktan bilincini yitirmiş adam, bir ceset gibi yerde yatıyordu. Ahzal, hıncını almak için delicesine bedenine abanırken kenarda oturan kadın dikkatini çekti. O kırmızı hatunun göz yaşları içerisinde yere yığıldığını gördü.

Bedeni buz kesti. Canı yandı, istemsizce. Onun canının yandığını görmesi ile adamın üzerinden çekilmek için bir hamlede bulundu ama bu sefer öne atılan kadın olmuştu.

Yerde, âdeta emekleyerek ikisine yaklaşmaya çalıştığında Hamra titreyerek yerde yatan adama bakıyordu.

Ona ne kadar dokunmak istemese de yüzü kanlar içerisinde kalmış adamın bedeni hareketsiz ve korkutucu bir şekilde durgundu. Uzandı. Gözleri aralık ve gözüne kan inmiş adamın yüzüne tiksinerek bakarken hiç istemeyerek boynuna iki parmağını götürüp kalp atışını bekledi.

Bedeni şokun etkisi ile delicesine titrerken kavrayamıyordu adamın kalp atışlarını. Sanki hiç yok gibiydi.

"Ahzal..."

"Güzelim... Ona dokunmana gerek yok." diyen Ahzal onu tutup kaldırmak istedi ama Hamra irkilerek geri çekildi.

Bunu Ahzal'a neden yaptığını fark etmese de korkuyla karşısındaki adama bakarken bağırarak konuştu.

"Kalp atışını alamıyorum dedim. Ben... Ben çok titriyorum. Belki de bu yüzden." diyen Hamra, ellerini kaldırdı ve kana bulaşan iki parmağına baktı. Az önce bu adam kendisine tecavüz etmeye kalkışırken şimdi ölümü ile de korkutamazdı.

Ahzal ise hareketsiz bir şekilde durmuş ikiliye bakarken Hamra tekrardan konuştu.

"Bak şuna!"

O an, aralarındaki bütün iyimserlik, tatlı hava yok olmuştu. Kara bulutlar sarmıştı bulundukları alanı, belliydi. Genç kadın, bulunduğu durumun şokundan çıkamazken adamın ölmüş olması gerçeği ile yüzleşmeye çalışıyordu.

Ahzal ise ikaz edilmesi üzerine eğildi ve hırsını alamadığı adamın boynuna parmağını dayayıp tıpkı kızıl kadın gibi nabzını almaya çalıştı.

Hamra, merakla yüzüne baktığı adama karşılık bir tepki bekledi ama sinirli adamın yüzü ilk başta durgunlaştı. Uzun süre bekledi ve Hamra'ya istediği cevabı vermek konusunda gecikti.

"Atıyor mu?" dedi korkuyla.

Ahzal ise elini adamın boynundan çekemezken Hamra'ya döndü. Çatık kaşları artık düzelmiş ve gözleri şok parıltısı ile parıldarken konuştu.

"Ölmüş."

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

25.2M 899K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
3.4K 560 25
Sevgiye aç iki yaralı yürek Buse ve Berke'den sonra Buse'nin en yakın arkadaşı Seda'nın hikâyesini okumaya hazır mısınız? Buselik adlı ilk romanıyla...
5.3K 264 10
Ahlas ve Laçin'in hikayesi. Eşcinsel kurgudur. Karakterin biri çiftcinsiyetlidir. Çift cinsiyetli Sarışın ve onun enayisi olmuş bir adet Ahlas