Demre ise şaşkın şaşkın olduğu yerde durmaya devam ediyordu.

"Hadi canım! Sakın tahmin ettiğim şeyin olduğunu söyleme bana."

Hamra kaşlarını kaldırdı ve ellerini iki yanda açıp bağırırcasına konuştu.

"Tam da tahmin ettiğin oldu."

-*-

"Bana bak, dediklerimi yapıyorsun. Yüz vermek yok. Aklı başına geldi evet ama erkek o, hemen yelkenleri suya indirirsen eski hâline  geri döner."

Hamra üzerine ceketini geçirirken başını yine olumlu anlamda salladı. Sabahtan beri nasihat veren arkadaşı artık kafa ütüleme seviyesine kadar gelmişti. Bunu fark eden Demre ise sesini yükselterek konuştu.

"Sana diyorum alooo! Yelkenleri suya indirirsen seni eve almam. Sen daha benim görümcelik hamurumu görmedin."

Arkasını dönüp arkadaşına bakan genç kız yeniden başını onaylar anlamda salladı.

"Anladım Demre. Tamam Demre. Sal beni artık. Okula geç kalıyorum."

Yanından geçip gitmeyi planladığında ise Demre çoktan önüne geçmişti bile.

"Gözümün içine bak bakim anlamış mısın." dedi. Hamra ilk başta dirense de Demre'nin onu bırakmayacağını anladığında gözlerini belerterek arkadaşına baktı.

"Tamamdır. Aferim. Şimdi yola koyul. Dersine geç kalıyorsun." dedi ve onun için kapıyı açtı. Hamra ise arkadaşının bu deliliğine alışıktı o yüzden sesini çıkarmadı. Çantasını vestiyerden aldı ve omzuna astı.

"Seni seviyorum. Sakın kendine yemek yapayım falan deme. Mümkünse dışarıdan sipariş et." dedi ve kendisini dışarı attı. Ama Demre arkasından saydırmaya başlamıştı ki birden sustu. Hamra ise merakla bir şey mi oldu diye arkadaşına baktığında Demre'nin ileriye odaklandığını gördü.

"Sakın arkana bakma!" dedi Demre. Ama refleks olarak arkasına dönen Hamra Demre'nin şaşkına uğramasının sebebini görmüştü.

Ahzal, spor Jaguar marka arabasına yaslanmış, altında kot, üzerinde beyaz sade bir tişört ile öylece bekliyordu.

Onu böyle gören Hamra ilk başta şaşırdı çünkü Ahzal'ın takım elbiseli hâllerine alışmıştı. Ama şimdi gördüğü görüntü onu daha da cezp etti. Tamam, önceden böyle görmüş olsa da dün geceden sonra işler daha farklı ve heyecanlı bir boyut almıştı onun için.

Adamın kasları tişörtünün dar kollarını yırtacaktı sanki.

"Sana bakma demiştim geri zekâlı. Neyse şimdi ben işi hallediyorum. Sakin ol." diyen Demre yanından ayakkabılarını ayağına geçirerek koşturarak çıktı. Hamra ise onun ardından ilerliyordu. İçinden ise Demre'nin olay çıkarmaması adına dua ediyordu. Bu kız ayaklı mayın tarlasıydı.

Ahzal ise yaslandığı yerden bu iki genç kadını izliyordu. Asıl odak noktası kızıl hatun olsa da kız kardeşi gözlerini dikmiş kendisine doğru geliyordu. Kısacık boyuyla karşısında durduğunda ise kocaman gülümseyerek kendisine baktığını fark etti. Hamra ise daha küçük adımlarla arkasından gelmeye devam ediyordu. Gözü ona takılmıştı. Ne güzel olmuştu bugün? Saçlarını da balık sırtı yapmıştı. Yüzü tamamen ortaya çıkmıştı ve kahretsin ki bundan hiç hoşlanmadı. Onu bir odaya tıkıp orada kimsenin görmemesi için servet yatırabilirdi.

"Sana diyorum. Abiii!"

Son anda duyduğu sesle birlikte kendine geldi ve kardeşine döndü. Bir şey mi söylemişti o az önce?

KIRMIZI KİTAP OLUYOROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz