YAŞAMAYA ALIŞIRSAN ÖLÜM SANA UZAK GELİR

14 0 0
                                    

İnsan ne garip varlık. Ona kalmayacağını, ebediyen onun olmayacağını bildiği halde her şeye ne çabuk alışıyor.

Eşyalarına, arkadaşlarına, düzenine, rahatına…en garibi de dünyaya, yaşamaya alışıyor; sanki onlardan hiç ayrılmayacak gibi, hiç bırakmayacak gibi.

Oysa istese de istemese de bırakacak bu dünyayı insan. Hiç kimseye kalmadığı gibi ona da kalmayacak bunca saltanat.

Hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar, hiç yaşamamış gibi nasıl da ölüyor? Bir zamanda yerin üstünde yaşayan her insan nasıl ki bir gün yer ile bir oluyor? Peki bu dünya buram buram fanilik kokarken, insandaki şu yaşama sevgisi nereden geliyor? Yarınımızın meçhul olduğu şu hayata böylesine bağlanmak ne kadar akıllıca? Ölmeye ne kadar hazırız ya da hazır mıyız? Düşünmemiz gerekmiyor mu?

 Ey aciz ve gafil insan!

 Öyle bir yürüyorsun k; bastığın toprağın altına hiç yatmayacak gibi.

 Öyle bir harcıyorsun ki; hiç sorguya çekilmeyecek gibi.

 Öyle aç gözlüsün ki; ağzını toprak doldurmayacak gibi.

 Öyle bir düşkünsün ki dünyaya; yerin altında ufacık bir çukurla yetinmeyecek gibi

 Öyle bir seviyorsun ki yaşamayı; bırakıp da gitmeyecek gibi.

 Öyle bir biriktiriyorsun ki; sanki sana kalacak gibi.

 Öyle işler yapıyorsun ki; hiç hesap vermeyecek gibi.

 Ve öyle bir yaşamak ki bu; hiç ölmeyecek gibi…

Ama öleceksin hatırla! Ölüm var, hesap var! Ve unutma nerede olursan ol ve ne kadar kaçarsan kaç ölüm, zamanı geldiğinde seni yakalayacak

Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur ya çoğumuz biliriz : ‘İnsanlar uyurlar, ölünce uyanırlar.) işte hayat dediğimiz budur; bir uyku, bir rüya. Ve ölüm uyanış.. Allah ölmeden uyananlardan, hesap verecek bilinciyle yaşayanlardan, dünyanın şatafatına aldanmadan onu bir tarla olarak görüp ona göre hareket edenlerden eylesin bizi; ölüm ile uyanan bedbahtlardan değil…

Şöyle düşünelim çok önemli bir işimiz var ama o sabah alarmı kapatıp yatıyoruz, kalktığımızda iş işten geçmiş, yapabileceğimiz hiçbir şey yok. İşte ölümle birlikte uyanmak bundan farklı değil.

Er ya da geç hepimiz uyanacağız lakin asıl maharet ölmeden uyanmak. Zaman elimizdeyken, yapabileceğimiz işler varken, fırsatlara sahipken dirilmektir akıllının işi. Erken kalkan bu yüzden yol alır.

Haydi uyan! Seherler seninken, güneşin doğuşuyla başla geri kalan ömrüne, bitmemişken daha hiçbir şey koyul kulluk görevine. Haydi uyan zaman az, yapılacak iş çok, güneşin batışı her daim yakın. Haydi uyan ölümü uyanık karşıla ki pişman olmayasın. Haydi uyan ve ‘Öldürüleceksiniz ve tekrar O’na döndürüleceksiniz!’ diye buyuran Rabbine dön!

 Hayırlı uyanmalar.

 FATMA SELİN KASARCI

Gençler Yazıyor ~2~Where stories live. Discover now