Feda mı kâr mı?

14 2 0
                                    

– اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَآلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
Bilmeden konuştuklarımızdan, nefsimizden gelen vesveselerden sana sığınırız.
Hakikat'e perde olmaktan korkar, hakka vesile olanlardan olmayı isteriz.

Ey insanlar!
Kâr zamanı değildir,feda vaktidir.
Tahrip harekatı,İslam hudutuna dayandı...

Bir tarafta,
Şia belası.
Diğer uçta,
Harici köpekler.
Bir ucundan da,
Vahhabi zihniyeti yakaladı.

Ey Nur dağının evlatları,
Vallahi sizler BATI(!) belasının çocuklarına mağlup olmayacaksınız!
Onlar,
Müslüman eli ile müslümanlara DÜŞMAN yetiştirdi.
Onlar,
Müslüman'a mü'min kanını,malını,hanımını helal kıldırdı.
Şüphesiz ki,Onlara uyanlar ve hizmet edenler hüsranda'dır.

Kâr zamanı değildir, Fedâ vakti geldi!
Canımızdan,malımızdan feda etme vaktidir.
Din elden gitmez!Bu din sönmez de,söndürülemezde..

﴿٨﴾ SAFF-8 / يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
(Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.)

Peki neden o zaman? Neden korkalım ki?
Korkmalıyız kardeşim!
Vallahi korkmalıyız ki,
Biz bu dine saldıranlara karşı CİHAD etmedik...

Kimse sana eline silah alıp, kılıç alıp çık meydana demiyor.
Gerekirse onu da yaparız.
Ama mevzu onları İLİMLERimiz ile mağlup etmek...

Hanımlar!
Sizler evlerinizi bir Medrese-i Nuriye yapacaksınız.
Orada bu meydana çıkmaya hazır mücahitler yetiştireceksiniz.
Onları donatacaksınız.
İlim ile,
Maneviyat ile,
Onları hazır hale getireceksiniz.

Hanımlar,
Pısırık, sessiz hanımlara ihtiyacımız yok!
Sesiniz gür çıkacak!
Biz artık zalimlerin ellerinde tecavüze uğrayan, zulüm gören hanımlar istemiyoruz!
Kalk artık,
Gücünün tecelli ettiği kaynağa bak!
Vallahi o Allah'ın kudretidir.
Dünya 5'den büyükse,
Allah, milyonlar 5'lerden de büyüktür!

Biz gücümüzü Kur'an ve Sünnetten alıyoruz...

İslam'ın efendileri;
Dirilme vakti gelmedi mi?
Evleriniz de ki dünya için mücadeleleri boyut atlatma vaktidir.
Artık yemek yapmadı diye kavga yok!
Arık çamaşırların yıkanmadı diye kavga yok!
Gerekirse aç kalacaksın,
Ama o ordulara asker yetiştiren ailene sahip çıkacaksın.
Artık vakit kaybetmek yoktur.
Dirilme vaktidir.

Görmüyor musun kardeşlerim,
Arakan'da sen kesiliyorsun,
Suriye'de sen bombalanıyorsun,
Filistin'de sana zulüm ediliyor...

Kardeşim,
Müslüman'ın boğazını kestiler,
Kızlarına tecavüz ettiler,
Çocuklarını şehit ettiler,
Hanımlarını cariye ettiler.

Sen ablanı,
Senin yiğenini,
Senin bacını,
Senin abini yok ettiler!

UYANMAZ MISIN! HALA MI AKIL ALMAZSIN?
Ey Ömer,
Çık gel.
Öğret bizlere islam'ın vakar ve izzeti nasıl korunur.
Nasıl muhafaza edilir.

Görmüyor musun kardeşim!
Şia belası sana edilen emanetlere ihanet ediyor...
Hz.Aişe /r.anh iftira atıyor.

Harici/İşid belasını (işid)miyor musun?
Tekfir etti, Müslümanları diri diri kestiler.
Kabe'yi yıkacağız diyenleri...

Vahhabi pislikleri de mi görmedin?
Ellerinde olsa Yeşil Kubbeyi yok edecekler.
İslam'ın değerlerini tahrip ettiler.

Sessiz kalma,
Uyan,
Bir yerinden tut bu davanın.
Sen olmasan da TAMAMLANACAK!
Sen olmasan da kazanacak!

Bir gemi kalktı azizim,
1400 yıl önce,
Geminin kaptanı Allah rasulüdür.
Çalışanlar var,
Yedekler var.
Yol alıyorlar!
Durakları CENNET olan bir rotaları var.
Çizgileri belli,

Peygamberimiz (s.a.s),
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır."
buyurmuş. Ashab sormuşlar:
" Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?"
Şöyle cevap vermiş:
"Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır."(Tirmizi, İman,18; İbnu Mace, Fiten, 17)

Çizgiyi net belli etti.
Bari o gemiden sarkan bir paspasa tutanan olalım.
Hiç bir şey olamadık.
Bari efendimizin kapısının önünde ki toz olalım.
Taif'de atılan taşlar olalım,
Ona yönelen değil,
Yere düşenler olalım.

Ne olursak olalım da,
ALLAH ve Rasulü'ne savaş açanlardan olmayalım kardeşim...

Bakara Suresi/لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ/
(Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz):
"Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.
Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.")

Batuhan GENÇ

Gençler Yazıyor ~2~Where stories live. Discover now