UMUT/SUZLUK

4 0 0
                                    

Bismillahirrahmanirrahim.

Sever şeytan umutsuzluğa düşürmeyi. Umutsuzluk şeytanın en büyük silahlarından biridir.

İster ki; sen hep fena düşün, sen hep kötü ol.

Yapamayacağını düşün, olmayacağını düşün, yapamam de, olmaz de diye, zor gösterir. Zormuş gibi gösterir.

Ama’ları vardır şeytanın, keşke’leri vardır. Emirlere hep amalar türetir. Bu da Allah’ın emirlerine muhalefet demektir. Hâşa!..

İnsan, Allah yolunda yürümeye başlamışsa, şeytanı da çoğalır, zorlukları da.

Evini, işini, eşini kaybedebilir mesela.

Ölümle sınanabilir.

Elem yüklü bir hastalığa yakalanabilir.

Elim bir hale düşebilir.

Yüce Allah, birçok ayet-i kerimede bu durumu kulunu sınamak için yaptığını, kulunu sınadığını, sabretmemiz gerektiğini söylese de, Allahtan habersiz bir yaprağın kımıldamadığını, Allah’ın her halimizden ve her sıkıntımızdan haberdar olduğunu bilsek de, bu ve bunun gibi üzüntülü, karamsar anlarımızda eğer yeterince tevekkül edilmez ise şeytan bu durumu, aleyhimize olarak çok iyi kullanır. Böyle programlanmıştır diyelim…

Oysa ki Allah, yoksulluğu ve hastalıkları, musibet ve sıkıntıları, Allahtan başka bir dayanak olmadığını anlamamız ve görmemiz için vermektedir.

Aksini düşünmek, iman kalemizin surlarında büyük gedikler açar, ki şeytanın da yapmak istediği de tam olarak budur.

Hâlbuki belalara giriftar olmak, rahmet-i ilahidir. Bir övünçtür. Allah ile olmaktır. Üstümüzde bir şeylerin denendiğinin emaresidir.

Bizler iyi biliyoruz ki tevekkül edene Allah yeter!

Hz. Musa, firavun ve orduları peşlerinde iken Kızıldeniz’e vardığı vakit, Musa topluluğundan bazı kimseler korktu ve ümitsizliğe kapıldı. Şeytan o kimselerin bu hallerini kullandı ve o bir takım kişiler, Hz. Musa’yı yalancılık ile suçladı ve kendilerini ölüme sürüklediklerini iddia ettiler.

Hz Musa’da, peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselâm’ın Hz. Ebubekir-i Sıddık ile birlikte, müşriklerden gizlendikleri Sevr mağarasında ki, tevekkül halini takınmış, teslimiyeti tam manasında yaşamış ve her şeyden, hatta kendinden bile emin bir halde  ‘’Allah bize yol gösterecektir, Allah bizimle’’ demiştir…

Allah’a tüm benliği ile teslim olmayıp, tam manası ile iman etmeyenler, Kur’an-ı Kerim’i yaşam tarzı olarak benimseyemeyenler, umutsuzluğa kapılmaya yatkın ve yakındırlar. Bu insanlar Allah’a olan ahdini çok kez hatırlamaz, haliyle hakikati hep unutan, hakikatlere unutkan haldedirler. Öyle ise bu halde ki insanlar, evet acı ama nankördürler…

‘’Andolsun, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp, sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.’’ (Hud Sûresi/9)

Başına gelen zorlukları kendinden bilme.

Kendinden bil ama kendi elinden bilme.

Gençler Yazıyor ~2~Where stories live. Discover now