ÖLÜN BİLE PARA EDİYOR

5 0 0
                                    

Bismillahirrahmanirrahim

Şüphesiz ki her canlı ölecektir. Vakti gelen her insan, bir daha uyumamak üzere uykudan uyanacaktır. Fakat biz bunu ölüm diye biliyoruz.

Yaşadığımız hayatları belki inandığımız değer uğruna yaşamayı çok istedik. Her gün içimizde bu niyetleri besledik ve büyüttük.

Kulluğumuzun hakkını verdik mi? Verebildik mi? Verebilsek yeter mi? Yetmez.

Bize öyle bir muhataplık verilmiş, şu aciz halimize öyle kıymet biçilmiş ki, bir ömür kıyamda geçse, ücreti ödenemez…

İnandığımız mutlak değere hizmet etme isteği, büyüyen niyetlerimizin en leziz meyvesi olarak inanç ağacımızda çiçeklenirken, her dem Allah için yaşamayı çok istedik.

En çok istedik ki Rabb’imiz bizden razı olsun ve bizlere ‘’kulum senden razıyım’’ desin…

Hayatımızın yegane manası bu idi.

Evet, öncelikli ve değişmez hedefimiz buydu lakin her fırsatta ayağımıza çelme takmaya çalışan bitmeyen imtihanlar ile dolu dünya ve dünyanın meşgaleleri, nefsimiz, iblis ve bu tâğut düzen, amacımızı ve maksadımızı bize unutturmak veya bu uğurdan alıkoymak için, amade olmuş bir halde aralıksız saldırıyorlar. Bu işin hakkını vermeyi misliyle zorlaştırıyorlar…

Kusurumuz çok. Bir türlü hayalini kurduğumuz kalıba giremiyoruz. Bazen bir gevşeme oluyor, bazen daha sıkı sarılıyoruz, işte bunun adı mücadele ve böyle sürüp gidiyor…

Nitekim pek çoğumuz Rabb’imizin razı olacağı bir hayatı yaşadığımızdan emin değiliz. Zaman o kadar kötü ki, hiçbir şey safi kalamıyor. Hiçbir an için asla, ben tamamım, ben oldum denilemiyor.

Son nefeste cebimizde iman kalacak mı bilemiyoruz. Garantisi yok. Muamma… Muallak… Koca bir bilinmeyen!

İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür dediğini duyar gibiyim. Elbet ki öyle fakat hiçbir şeyin teminatı yok. İşte bu yüzden nasıl yaşadığımız kadar, nasıl öldüğümüz de önemli…

Çok sağlam bir tiyo aldım. Yüzde yüz banko! Kesin kazanç!

Sende kazanmak istersen, sözlerime kulak ver.

Biliyorum, biliyorum… Bunları sende biliyorsun, biliyorum ama dinle…

Cümle Müslümanlar bilirler ki, peygamberlikten sonra ki en yüksek makam/mertebe şehidliktir…

Evet ‘’t’’ ile değil, olması gerektiği gibi ‘’d’’ ile yazıyorum. Fark etmez. Sen istediğin gibi yaz, oku. Aslı bu. Neyse…

Şehidlerin mahşer günü sorgusu yoktur. Kul hakkı haricinde ki tüm günah ve kusurları Cenab-ı Allah’ın zatınca affedilmiştir. Karşılarına hiçbir günah, hiçbir leke çıkmaz. Ayrıcalıkları vardır ve nasıl yaşadıklarından çok, nasıl öldükleriyle bunu kazanmışlardır.

Allah’ın şu ihsanına bakınız. Ne büyük bir nimet.

Belki kulluğu olması gerektiği gibi yerine getiremedik. Nefsimiz ile olan cihadımız buna mani oldu. Sonra alıştığımız bir yaşam tarzımız vardı. Sistemin bize dayattığı toplumsal baskı ve algılar vardı. Sürü psikolojimiz vardı, diğer insanlar gibi yaşamalıydık. Ailemiz, çevremiz, işimiz vardı.

İnandığımız gibi yaşayamadık.

Fakat inandığımız gibi yaşamayı çok istedik, öyle değil mi?

Gençler Yazıyor ~2~Where stories live. Discover now