Erkek ve Kadının Tesettürü

11 1 0
                                    

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a, salât ve selam onun Resulûne, aline, ashabına ve kıyamet gününe kadar ona ihsanla tabi olanların üzerlerine olsun. Amin

Allah kadını bir inci gibi değerli gördüğü için ona iffetini koruma ibadetini vermiştir. Aslında islam kadını değerli gördüğü için onu korumayı amaçlar. Bu nedenle kadının dış etkenlerden kendini muhafaza edebilmesi için tesettür farzdır. Günümüzde modernizm adı altında maalesef bu ahlaki değer yerle bir olmakta etraf kendini tesettürlü zanneden tesettürsüzlerle doludur. Bu konuyu genişletmek adına sizi sıkmadan bir kaç önemli şeye değineceğim.

Tesettür hakkında bilme(k isteme)diklerimiz:

Tesettür önce erkeklerden beklenir: Nûr Sûresi’nde önce “mümin erkeklere”, sonra “mümin kadınlara” hitap edilir. Sûrenin 30. ayeti, “Mümin erkeklere söyle…” diye başlar, 31. ayeti ise “mümin kadınlara söyle…” diye başlar. Erkeklerin tesettürü ile kadınların tesettürü arasında bir ayetlik öncelik farkı vardır

Tesettür önce bakışla ilgilenir. Bakılan şeyle sonra ilgilenir: Nûr Sûresi’nde mümin erkeklere de mümin kadınlara da öncelikle “bakışlarını haramdan kısma”ları söylenir. “Mü’min erkeklere söyle: gözlerini sakınsınlar…” “Mümin kadınlara söyle gözlerini sakınsınlar…” Zaten bakışlara tesettür kazandırmadan, bakılan saçını ve bedenini örtse bile hayalde “soyulur” kadınlar. Bu yüzden erkeğin tesettürü çok önemlidir. 

Tesettür sadece başını örtmek değildir: Nûr Sûresi’nde başörtüsü sorumluluğu olmayan erkeklere de, başörtüsü sorumluluğu olan kadınlara da “iffetlerini korumaları” söylenir ki, iffetlerini korumak erkeklere de başı kapalı kadınlara da farzdır. Başını örtmüş olsa da kadınlar ırzını korumuyor olabilir, başını örtmeyen her kadını da hepten iffetsiz saymak kimsenin hakkı değildir.

Tesettür öncelikle bir iç duruş ve tavırdır. Kılık ve kıyafet bu içsel duruşun ve özümsenmiş tavrın sonrasında durur. Başının açıklığı dert edilmeyen bir erkek de “iffetini korumayarak” tesettürsüzlük yapabilir. 

Tesettür önce iman etmektir: Nûr Sûresi’nde “iman eden” erkeklere ve “iman eden” kadınlara tesettür emredilir. 
Kadının da erkeğin de ziyneti imandır. “Ben Allah’ın kuluyum. Ben Allah’ın sanat eseriyim…” diye/bilmektir. Sanat değeri yüksek olan eserlerin kıymeti,  maddesi üzerinden belirlenmez. Örneğin Bakır bile olsalar üzerilerindeki damgaya ve imzaya bakılır. O zaman birkaç gramlık bakır bile kilolarca altın kıymetinde olur. Kendi değerini Allah’tan bilirse insan, bakışını eşsiz bir hazine bilir, orada burada yağmalatmaz. Göz nurunu haramdan sakınır. Bedenini Allah’ın sanat eseri olarak bilirse bir erkek ya da kadın, saçını da bakışını da ziynet bilir. Başını örtmeyi kendine kendisi farz eder, içinden gelir örtünmek. Dışarıdan giydirilmez. Giyinişini içeriden başlatır. 

Bütün bu notlar da “benim kalbim temiz” kıvırtmasına malzeme olsun diye yazılmadı. Kalbinin temiz olmasını isteyenler, çağına örfüne, iklimine mevsimine, kültürüne çevresine göre hesaplar yapmadan önce Nur Sûresi’nin 30-31. ayetinin anlam ırmağına yatırırlar kalplerini. Ön yargısız ve hesapsız. Kitabına uydurmak yerine Kitab’a uyarlar. 

Başını örtmüyor diye, örtemiyor diye, hatta örtmek istemiyor diye, bir kadını Allah’ın kulu ve sanatı olmaktan çıkarmak bizim haddimize değildir. Saçını açık bırakınca, her şeyi açıkta mı kalır kadının? Saçı görüneni iffetinden de soymak başlı başına tesettürsüz bir bakış değil mi?
 Başörtüsü tesettürün hepsi değildir ama “olsa da bir olmasa da bir” gereksizliğin de görülmeyi de hak etmez. Tesettürün zirvesidir, örtünmenin baş tacıdır başörtüsü. En azından bu ülkede başının örtüsü yüzünden mesleğini, itibarını, geleceğini, yurdunu terk ederek bedel ödeyen kardeşlerimizin çabasına saygı duyaraktan, haklarına girmemek için bu yapılmalıdır. 
Aşkından dolayı başını bağlamayan sözde “sufi” ehline gelince… Başını örtmemek ve hatta örtmek istememek başkadır, başını örtmesen de olur demek başkadır. Kurala uymayabilirsiniz. Hoş, benim de uymadığım onca kural varken, sizin ayıbınızla uğraşma hakkım yok. Ama kural uyduramazsınız. Kuralı Allah koyar; siz değil. Allah’tan kural koyma rolünü ç/almaya kalktığınızda herkesin hakkını açık açık yersiniz. Gerçek aşk ehli başkalarına farz olmayanı kendine farz kılar… Farzı kendine farz olmaktan çıkaran sizdeki bu aşk, aşk değil.

İslama yakışan tesettürden hem içimizi hem de dışımızı örtmek duasıyla..

En güzele emanetsiniz. Selamunaleykum.

Pınar EROĞLU

Gençler Yazıyor ~2~Where stories live. Discover now