Bölüm ☘26☘ Veda

73.4K 3.2K 776
                                    

/26/VEDA/

17 EYLÜL 🍂🍂

' Yok dedim ama var artık anne. Benim cılız da olsa bir umudum var. Varsın ölümün koluna girip muhtaç etsin beni kendine. Var olduğunu biliyorum ya... Yeter bana!'

Kalbim kaç kez daha kırılacaktı bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa karşımdaki adam kadar bencil olmadığımdı. Kabul, ablamın yerine geçerek birçok insanın hayatının tepetaklak olmasına neden oldum. Erkam'ın da dediği gibi ben onların gururunu, onurunu, şerefini hiçe saydım. O gün ablam için buna mecburdum ama bugün yine ablam içindi fakat mecbur değildim. Çünkü ablamın iyi olduğunu duymuştum ve Erkam aynı şeyleri ikinci kez yaşamayı hak etmiyordu. Bunu ona yaşatmaya hakkım yoktu. Ve ablam sevdiği adama kavuşamayacağı için canına kıymak isterken aklında ben yoktum. Şimdi de olmamalıydım! Yollarımız ayrıydı artık ve sorumluluklarımız farklıydı.

" Kabul ediyorsun değil mi Esila?"

Gözlerimin içine umutla bakan Ferit ağabeye " Evet." dedikten sonra göz yaşlarımı elimin tersi ile silip, boğazıma yerleşen acıyı dudaklarımdan sızan kan ile birlikte yuttum. Aklımdan geçenleri yapana kadar kabul ettiğimi düşünmesini istediğim için " Adresi ver, gideceğim." dedim. Gitmemi istediği yerin adresini ondan alacaktım ama gitmeyecektim.

" Esila!"

Erkam'ın sesini duyduğumda Ferit ağabey ile aynı anda kapıya baktık. Sesini duymak bile nedenini bilmediğim bir şekilde garip hissettirmişti. Beni istemediğine emindim ama hiçbir adam kaçan bir karısı olsun istemezdi. Yeniden rezil olmasına, iğrenç lafların ağırlığında ezilmesine izin veremezdim. Bir kez sebebi olmuştum ama tekrarı olmayacaktı. Ucunda ablam olsa bile... Özlemim şehrim kadar büyük, dağları yıkacak kadar kuvvetliydi ancak biraz daha sabretmek zorundaydım. Rabbim şer bellediğim olayın sonucunda bana bir hayırda vermişti. Hayalini kurmaya bile korkarken şimdi ablam ile aynı şehirdeydim ve bir aksilik olmazsa görebilecektim.

" Sen git. Abimin meşgul olduğu bir anda ben sana adresi getiririm, gidersin."

" Tamam."

Yüzüme gülümseyerek bakan adama kızgın olmama rağmen tebessüm ederek karşılık verdim. Ablamla birlikte kaza geçirdiğini sakladığı için bir yanım boğazına yapışmak istiyordu ama içimde biriken öfkemi  kusmayı ertelemeliydim. Hissettiklerimi öğrendiğinde ise şu anki gülümsemesinden eser kalmayacaktı.

" Esila!"

Odadan çıkıp " Geliyorum!" diye seslendiğim Erkam'ın yanına varmak için basamakları koşar adımlarla indim. Nefes nefese oturduğu koltuğun yanına geldiğimde kaşlarını çatarak keklere baktığını gördüm. Sahi bu adamın keklerle ne derdi vardı, neden yemek istemiyordu?

" Var mıymış Ferit'in çayı?"

Erkam'ın ne için sorduğunu anlamayıp yüzüne tabiri caizse aval aval baktığımda kaşlarını biraz daha çattı ve ben bu sayede Ferit ağabeyin yanına ne için gittiğimi hatırladım. Ağladığım için sesimin kötü çıkmasından endişe ederek " Yok, içmeyecekmiş. İlaç aldı şimdi yemeğe kadar uyurum dedi." dediğimde çenesini sıvazlayarak bakışlarını üzerimden çekti.

" İyi. Bende içmiyorum, toplayabilirsin."

" İçmemişsin hiç? Beğenmedin mi yoksa?"

"Beğenmedim. İyisimi gidene kadar çay demleme bize."

Yerinden kalkıp, yüzüme bakmadan merdivenlere doğru ilerlediğinde gözlerimi devirip içimden saydırmaya hazırlandım ancak duraksamasıyla dilimin ucunda birikenleri gerisin geriye yolladım. Az önce içimden konuştuğumu sanarak bir pot kırmıştım ve bu bugün için yeterliydi.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin