Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan

65.4K 4.1K 473
                                    

Bölüm parçası: Mümin Sarıkaya- Öldüğümü Bilmesinler

/76/ HÂLİNE YAN/

26 ARALIK 🍂🍂

" Sevgi! Aç kız arayı biraz! Sende çek elini kolunu kardeşimin üzerinden! Yemin ederim kırarım o parmaklarını Resul!" diyerek kız kardeşinin sevgilisine çemkiren genç kız aralarına mesafe koymasıyla başını çıkardığı camdan içeri sokarak koltuğa yerleşti. Bu hâlleri komik gelse de gülmemek için dudaklarını ısırıp, kendisine bakarlar diye  çatık kaşlarını bilerek düzeltmedi. Aslında ikilinin bu hâlleri gözüne tatlı geliyordu ancak mutlu bir sonlarının olmadığını ne yazık ki biliyordu. Bunun sebebi ise zengin bir aileye gelin gitmesinden yana olan babasıydı. Kendisinden dört yaş küçük olan kız kardeşi babasının kararlılığını bilmesine rağmen sevdiği adamdan vazgeçmemişti. Ve şu an rahat rahat buluşabiliyorsa bunun tek nedeni henüz evlenmemiş olan ablasıydı. Eğer ki o evlenmiş olsa babası kapılarını aralayan ilk varlıklı aileye gelin gitmesine razı olurdu. Neyse ki ablası imkansıza tutulmuştu ve o evlenene kadar kendi durumunun bir hâl çaresine bakabileceğini düşünüyordu Sevgi. Sevdiğinin gözlerinin içine gülümseyerek bakan genç kızın bilmediği ise ablasının Erkam dan artık vazgeçmiş olmasıydı. Hatta öyle bir vazgeçmişlikti ki  Sevda'nın ki görücü olarak eli ayağı düzgün, yüzüne bakılır biri gelse yok demeyecekti. Birde yaşadığı şehirden olmaz ise ne âlâ. Tek amacı artık  umudu kestiği Erkam dan uzak durmak ve bir yerlerde karşılaşma ihtimallerini yok etmekti. Bu yüzdendi  bir yerlerde denk gelseler bile yüzüne bakmamaya çalışması.

Teyzesi Zahide Hanım  ve Meryem olmasa çoktan umudunu kesmişti fakat onların sarfettiği her söz imkansızlığa rağmen mümkün gibi geliyordu.  Esila'ya kadar da bu böyle sürmüştü. Şimdi ise zor olsa da Erkam'ın kendisini hiçbir zaman sevmeyeceğini anlamıştı. Havin öldüğünde umudu vardı, Elif kaçtığında yine öyle  ancak Esila bebeğini kaybetmiş olsa da artık umut edemiyordu. Çünkü Erkam'ın Esila'ya olan bakışlarının diğerleri ile aynı olmadığını zoruna gitse de kabullenmişti.

Kız kardeşi ve Resul'u sıkmamak  için arabanın göstergelerine bakmaya başlayan Sevda, tek tek isimlerini söylemeye başladı. Yanlış deyip demediğini telefonundan kontrol eden genç kız  eve döndüklerinde olurda ağabeyi ya da babası sorarsa diye ezber yapıyordu çünkü sözde kız kardeşi ona araba kullanmayı öğretiyordu. Bir bilseler her seferinde bunu bahane ederek evden çıkıp, tüm vakitlerini bir oğlanla buluşmak için harcıyorlar o  zaman ne ağabeyinin ne de babasının elinden kurtulabilirlerdi.

Biraz daha tekrar yapan Sevda bundan sıkılınca arabadan indi ve kapıyı ikiliyi yerinden sıçratacak derecede sertçe kapattı. Yanlarından biraz uzaklaşmadan önce birinin bıkkın diğerinin korkakça baktığı çifte sahte bir kızgınlıkla " Mesafeyi koruyun." dedi.

Başını hızlıca sallayan Resul'un yüz ifadesine sırtını onlara dönünce gülen Sevda, kollarını göğsünde birleştirerek arabanın arka tarafına geçti ve kalçasını yaslayarak etrafı izlemeye başladı. Normalde nehir kıyısı huzur verirdi ona ancak uzun bir süredir burada bile nefes alamaz olmuştu. Bu hâllerinin önünde sonunda son  bulacağını biliyordu ancak çabuk olmasını dilemekten başka bir çaresi de yoktu.

Bulundukları yamaçta kendilerinden başka kimsenin olmadığını bilse de tedbiri elden bırakmamak için bakışlarını etrafta gezdirirken gözüne nehir kıyısında kendilerine   sırtı dönük bir kadın çarptı. Neredeyse aralarında aşağı yukarı  kırk  metrelik bir mesafe vardı ve Sevda  kim olduğunu merak ettiği için gözlerini kısarak bakmaya başladı. Yabancı biriyse sorun olmayacaktı fakat eğer tanıdık biri ise kendilerini farketmeden gitmeleri gerekiyordu.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin