Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor

58.9K 3.1K 298
                                    

/88/CÜMLELERİ YOK ANCAK GÖZLERİ HİÇ SUSMUYOR/

21 Ocak 🍂🍂

' Gülümsemeye çalışıyorum anne. Göğsümün altında çırpınan, yakaran, sitemler eden kalbimi uyuttum. Zor oldu ikna etmesi. Bir parça umut verip susturdum onu. O umut Erkam'ın ceketinin cebinde saklı. Öyle ikna olacaktı kalbim, öyle yaptım. Uyuttum onu, kandırdım. Çünkü onun bana gelip gelemeyeceği belli değil. Şimdi karşı koysa başka boyun eğse başka bir acı çalıyor kapımızı. Kalbime 'zamanla' deyip kandırdım anne. Geleceğin bize ne getireceğini bilmeden yaptım bunu. Ama ruhumu uyutamıyorum, acıdığını hissediyorum. Kemiklerime  kadar ulaşan bir acı geziniyor bedenimde ve uyumakla geçmeyecek biliyorum. '

Güneşin doğuşuyla bir vardıkları şehirde pencereden dışarıya ara ara bakan Esila, denizi gördüğü an kapı kenarına biraz daha yaklaşmış, köprüye ve tepelerin üzerinde kurulu evlere, kıyılardaki yalılara, teknelere, gemilere hayranlıkla bakmıştı. Ama bu hâli çok uzun sürmemişti çünkü ikinci kez geldiği İstanbul'a ait ilk anıları yüreğini dağlayan cinstendi. Ferit'in öfkesini, Elif'i hastanede ziyaret edişini, Erkam'a elini uzantışını unutması mümkün değildi.

* Şimdi sen ağasın ya  ağlamazsın ama yerinden memnun olmayıp sızlanırsan üzülürüm."

Elimi tutması için uzattığımda yaptığım şeye en az onun kadar şaşırdım. Adama bildiğin gel beni yak diyordum. Ve o kısa bir tereddütün ardından uzattığım elimi tutarak ayağa kalktı.

" Ben ağayım ya hani  o küçük dünyana sığmam Esila... Düzenin bozulur."

" Bozulsun ağam, öyle ya da böyle sağlarım ben o düzeni."

" Gücün var mı peki?"

Sözlerinin aksine sıcak olan eline baktım... Sonra ise aynı sıcaklığın yer aldığı gözlerine... Dünyamı başıma yıkmasına bir bakışının yeteceğini sanıyordu, kendince haklı olabilirdi de ama ben bugün bulduğum umudum ile hayata yeniden tutundum ve vazgeçmeye niyetim yoktu.

" Gücüm? Artık var..." *

Şimdi o anılarla beraber bu şehirde yaşamaya alışmaya çalışacaktı.

Aracın iki katlı, büyük bir bahçeye sahip evin önünde durması ile karnının üzerinde duran elini çeken Esila, yüzüne şefkatle bakan babasının alnından öpmesi ile biraz daha iyi hissetti. Ağzında dinlenme tesislerinden birinde zar zor içtiği mercimek çorbasının tadı vardı ve geriye kalan üç saatlik yolu mide bulantıları ile geçirmişti. Üzerine denizi görünceye dek aklının kıyısından geçmeyen anıları canlanınca bulantısını bastırmak daha zor olmuştu. Çünkü İstanbul sınırlarına girene kadar düşündüğü Erkam'dı. Birde yola çıkmadan önce yapılan vedalaşmalar vardı.

Hatice Hanıma ve Berfu'ya kaç kez sarıldığını sayamamıştı. Dilan ve Kenan'ın çocuklarından ayrılmak bile ayrı zor gelmişti ona. Ortamdaki yoğun olan  duygusallığı dağıtan Meryem olurken, Kenan sık sık arayacağını söyleyip durmuştu. Hatta bir ara yanına geleceklerini söylerken elini sıkarak sözlerinin boş olmadığını göstermişti.

Doğduğu şehre vedası zor olmuştu ancak en zoru değer verdiklerinden ayrılmaktı. Birde yıllarca anne bildiği kadın ve nehrin sularına gömülen annesi vardı. Bir sıralama yapacak olsa ilk sırayı annelerinin acısı ve onlara içinden ettiği vedası alırdı. Bu dünyada annelerine kavuşması imkansızdı. Ve bir ara anne olabilmesinin de imkansız olduğunu yüzüne vurmuştu acısı.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin