Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum

71.2K 4.1K 577
                                    

Bölüm parçası: Toygar Işıklı- Anlatamam

Bölümde Esila ve Emir Bey'in kısmını diğer bölüme bıraktım arkadaşlar çünkü bölünmesini istemiyorum.

Dilerim beğenirsiniz.

/79/ NE YAZIK Kİ YAŞIYORUM/

27 ARALIK 🍂🍂🍂

" Ben burada bekleyeceğim. Biri gelirse arar, haber veririm."

Kuzeni Yiğit'i gözleriyle onaylayan Mert, aralarında duran Elif'e " Gidelim." dedikten sonra bulundukları kattaki asansöre doğru ilerledi. Yanında yürüyen genç kadın kadar gergin olan adamın aklı dayısında idi ve bir an önce hiç de iyi anılara sahip olmadığı hastane ortamından kurtulmak istiyordu.

Tanınmamak için başına bere takan Elif, burnunun ucuna kayan güneş gözlüğünü işaret parmağı ile iterek düzeltirken göz ucuyla asansörün gelmesini bekleyen Mert'e baktı ve içinden bir kez daha teşekkür etti ona. O ve Pınar dışındakiler Ferit'i görme isteğine karşı çıkmışlardı ve telefon ile olan bir kerelik  görüşmelerini bile Mert sağlamıştı. Tabi Civan'ın da yardımı ile.

Geçmek nedir bilmeyen zehir zemberek günlerinde dolaylı yoldan Berfu dan Esila'nın, Civan dan ise Ferit'in haberini alan Elif, sevdiği adamın sesini duymuştu ancak Esila sesini herkese haram kılmıştı. Bebeğini kaybettiğini öğrendiği gün bir kez daha yaralanmıştı yüreği genç kadının  ve kardeşini  görmek için sarfettiği  yakarışları boşa çıkmıştı. Ara ara ziyarete giden teyzesi bile konuşturamamıştı canından  bir parça haline gelen Esila'yı. Emir Bey bile göremezken kendisinin çırpınışlarını yine Mert ve Pınar dan başka umursayan yoktu. Onlarda  ellerinden geldiğince destek oluyorlardı ona fakat konu Esila ile görüşmek istemesine geldiğinde elleri kolları bağlanıyordu.

Yine de umut etmekten vazgeçmedi Elif. Ucunda ölüm de olsa küçüğüne sarılmanın bir yolunu bulmayı kafasına koymuştu.

Asansör kapısının açılması ile boynuna doladığı atkısını burun hizasına çekmeye koyulduğunda boş olması ile derin bir nefes alarak Mert'in hemen arkasından ilerledi. Elif'in, kardeşi için acıyan  kalbi sevdiği adamı göreceği için buruk bir   heyecan ile göğüs kafesi altında çırpınırken kendisini çatı katında bekleyen Ferit hem onun heyecanını hem de Civan'ın anlattıklarıyla oluşan hüznünü bir arada yaşıyordu.

" Konakta hazırlık yapmaya başlamışlardır   ama Erkam abi ve Kenan abi çıktığın gibi şehirden gitmenden yanalar."

Hastanenin çatı katında binaların çatılarını izlerken gözleri bir anlığına  dalıp giden Ferit, rüzgarın yüzüne sertçe çarpmasıyla kendine geldiğinde  " Haklılar..." diye mırıldandı. Ne diyebilirdi ki başka? Göğsüne isabet eden kurşunla  kurtulacağını sanırken vicdanının ağırlığı altında başka türlü ezilmeye başlamıştı.  Gözlerini araladığı o ilk an her şeyin daha beter olacağını düşünerek gözlerinden yaşlar istemsizce akmaya başlamış, göğsündeki acıyla bir ölmeyi dilemişti.

Ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmamıştı. Annesi ve babası odaya girdiklerinde utanarak göz ucuyla yüzlerine baktığında gördüğü nefret veya öfke değil, şefkat ve üzüntü olmuştu. Böyle olunca da utancına, şaşkınlığı eklenmişti. Bedenine temas edemediği için yakınan annesi ve ağlamamak için kendisini zorlayan babası bir süre yanında kalmış, intihar etme sebebini üstten üstten  sorgulamışlardı ancak o, ağabeyi Kenan'ın kaş göz işaretlerini farkettiğinde bir şey söylemeyip, dudaklarını birbirine bastırmıştı.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin