Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem

19.7K 1K 227
                                    

/110/ UMUT VE ÖZLEM /

15 HAZİRAN 🍂🍂

' Tam görürdüm onunla kendimi. Ama Rabbim yüreğimin odalarındaki eksikliği lütfu ile gösterdi annem. Heyecanım sığmıyor kalbime. Şairimin de benden bir farkı yok. Şimdi daha bir içine çekiyor gözleri beni. Biliyor musun annem, Erkam bir farklı gülüyor. Ara ara hüzünle yıkanıyor irisleri ama göz göze geldiğimiz an dağıtıyor kederini, baharı kalıyor geriye. '

Kalbinin eline aldığı hâkimiyet nedeniyle tabağındaki yemeklere dokunamadığı gibi onlara gülümseyerek bakıyordu şair. Nasıl yiyebilir ya da gözlerinde sevincinin doruğunu göstermek istercesine  patlayan  havai fişeklerini nasıl gizleyebilirdi? Yapamıyordu; sevincinin büyüklüğü yanında kim olursa olsun saklayıp gizleyemeyeceği kadar büyüktü.

" Erkam, yesene artık ."

Yanında oturan şiirinin elinin üzerini okşayıp, kulağına fısıldayarak konuşmasıyla başını sallayarak onaylayan Erkam, çatalına aldığı eti Esila'nın tabağına koyduğunda kendisini izleyen gözlerden habersizdi. Onları tebessümle izleyenler arasında bir tek Emir Bey'in gözleri dolmuş, burnunun direği sızlamıştı. En az Erkam kadar heyecanlı ve onun gibi sevincinden bir şeyler yiyebilecekmiş gibi hissetmiyordu. Çünkü bugün -o günü görmek  nasip olursa eğer- bir değil iki torunun olacağını öğrenmişti.

" Koyma tabağıma, yiyemem."

Yeniden aynı şeyi yapacağı sırada Esila elini tutarak engel olunca " Üç pay, güzelim. Yersin, hadi." deyip bir et parçasını daha şiirinin tabağına bıraktı. Onun gibi Feyza Hanım da  yaptığı yemeklerden Esila'nın tabağına fazla fazla koymuştu. Hatır gönül birde bebeklerinin payı olarak koyulan yemekleri nasıl yiyeceğini düşünen Esila, Erkam'ın başlamadığını görünce gözleriyle tabağını işaret edip az önce yaptığı gibi elinin üzerini okşadı.

" Sen de ye, hadi."

" Yiyorum, güzelim." deyip kopardığı ekmek parçasını tabağındaki yemeğin sulu kısmına  batıran Erkam, ağzına attığı lokmayı nasıl çiğnediğini bilemeden yuttu. Çünkü şu an tek isteği karısının daha fazla yemek yemesiydi. Onu yemek yerken izlemek bu akşam daha bir başka, daha bir güzeldi. Kalbi ve ruhu huzurla dolmuştu  ve şiiri yemek yerse zaten doymuş olacaktı.

Hareketlerini ağırdan alıp Esila kendisine baktığında lokmalarını ağzına atan Erkam bir yandan da öğleden sonra yaşadığı anları düşünüyordu. Bugün kız kardeşinin geleceği gündü fakat Berfu, son anda vazgeçip geleceği günü  Yiğit'in Dilan'ı istemeye gideceği güne denk getirmek istediğini söylemişti. Aylardır göremediği kardeşini görmek, telefonda paylaştığı  sevincini yüz yüze de  paylaşmak istemişti ancak Esila ile konuşurlarken duyduğu ayrıntı bütün keyfini kaçırmıştı.

Berfu, Ferit'in yanına gitmeyi seçmişti.

Esila, Erkam'ın kendisini duyduğunu  fark ettiği anda telefonu aceleyle kapatıp  ' İki gün için gelecekti zaten, diğerinde daha uzun kalabilecek.' dese bile içine oturan hüznü dağıtamamıştı Erkam. Hâl böyle olunca Esila bir diğer hafta gitmeyi planladıkları kontrole bu gün gitmeyi istemişti.

Ultrason için çağrılacağı vakti dudaklarını kemirip bir sağa bir sola giderek beklemişti Erkam. İçi içine sığmıyor, aksi bir durumla karşılaşırlar korkusuyla da hayal kuramıyordu. Bir ara kalbinde hareketini kısıtlayacak bir sancı hissettiğinde güç bela bulunduğu yerdeki sandalyeye oturmuş, derin derin nefesler alarak sancının geçmesini beklemişti.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin