Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti

50.2K 3.2K 488
                                    

/92/ OĞLUN BİZİ MAHVETTİ/

2 ŞUBAT 🍂🍂

Kış yalnızca bir kişiye değil birçoğuna ağır gelmiş, bellerini büküp, omuzlarını çökertmişti. İki sevdalı yüreği umutsuzluğa sürükleyip canlarını yakarken, diğer ikilinin birine umut diğerine acıyı bırakmıştı. Erkam ve Esila bir araya gelecekleri günü beklemeye koyulmuşken, Civan duyduğu itirafın sevincini yaşamakla meşguldü. Berfu ise kalbini bir  köşeye çekmiş, kıyametin kopmasını bekliyordu.

Titreyen elleriyle kavradığı direksiyonu konağın önüne geldiğinde bırakan genç kız, araçtan inmeden önce sırtını koltuğa yaslayıp, başını geriye doğru attı. Yol boyunca ağlamaktan sonrasında neler olabileceğini düşünmeye fırsatı olmamıştı ama şimdi tüm kötü ihtimaller savaş açmışcasına düşüncelerine saldırıyor, ruhunu ayrı bedenini ayrı acıtıyordu.

Acınası gördüğü çocukluğuna ait kırgınlıklarını dile getirdiği için kendisine kızmaya bile şu an fırsat bulmuştu. İstediği gibi gitmemişti işte. Konuşmanın ortasında konuyu kişiselleştirmiş, katil oluşundan çok baba olamayışını vurmuştu yüzüne. O uğraşma zahmetine bile girmezken kırgın  yanını onun gözüne gözüne sokmuştu. Tabi birde zayıf noktasını belli edişi vardı. Ağabeyleri genç kızın zayıf noktasıydı ve Hasan Ağa bunu net bir şekilde anlamıştı.

"Ölmüş ol, kalbi dayanamamış  ölmüş olsun Allah'ım." diye mırıldanarak arabanın kapısını açan Berfu, konağın aralık kalan kapısına bakarak arabadan indiği an kulağına ulaşan konuşma sesiyle sertçe yutkundu. Kapının önünde olduğunu farketmediği Harun, geldiğini haber vermek için konağa girmiş, üst kata çıkmak yerine  Erkam ve Kenan'a avludan sesleniyordu. Elinde tuttuğu çantasının saplarını sıkarak anahtarını üzerinde bıraktığı arabadan ağır adımlarla uzaklaştığı sırada esen rüzgar saçlarını dağıtıp birkaç tutamın yüzüne yayılmasını sağladı. Saç telleri ıslak yanaklarına sürtünürken ağabeylerine ne diyeceğini düşünerek konağın kapısını geçebileceği kadar açıp içeriye girdiği anda gördüğü suretler yüzünden yeniden ağlamaya başladı. Yol boyunca öyle çok ağlamıştı ki göz yaşlarının tükendiğini düşünmüştü ancak öyle olmadığını kendisine doğru endişe yüklü bakışlarla gelen ağabeylerini görünce anlamıştı. Basamakları ikişer ikişer inen Erkam'ın yanına gidecek takati bulamayınca, olduğu yerde bekledi. Şu an tek isteği  biraz acıdan biraz da soğuktan titreyen bedenini sorgusuz sualsiz kolları arasına almasıydı. İhtiyacı olan şey ağabeyinin sarılmasıydı.

İsteği ise saniyeler içersinde gerçekleşti. Kardeşine doğru ilerlerken endişeli bakışlarını yüzünde gezdiren adam, teninde herhangi bir yara ya da darbe iziyle karşılaşmayınca geriye kalan adımlarını şükrederek attı ve karşısına geldiği anda kollarını bedenine sarıp, alnını göğsüne dayamasını sağladı.  Tıpkı Berfu'nun istediği gibi sorgusuz sualsiz sardı bedenini. Okşadığı saçlarına dudaklarını bastırıp, sağ salim geri dönmesine  defalarca kez şükretti içinden. Küçüğü, göz bebeği kollarını beline sardığında ise onun hıçkırık sesiyle aynı anda tutmakta zorlandığı göz yaşlarını özgür bıraktı. Kollarını beline sıkıca sarıp, göğsünde ağlayan genç kız ömrünün en değerli olduğu kadar deli yanıydı da.

" Hep var ol. Lütfen abi. Baktığım her yerde sen ol, Kenan abim olsun. Hiç gitmeyin benden-"

" Ağlama güzelim. Göz bebeğimsin sen benim, nasıl ayrı durayım ben senden?"

Ağabeyinin sarfettiği cümleler ile ceketini avuçları arasına alan Berfu, ellerinde hissettiği dokunuşlarla başını geriye doğru çekip, Erkam'ın sol omuzunun üzerinden dolu gözleriyle kendilerini izleyen Kenan'a baktı. Ve çok geçmeden ağabeyi bakışlarıyla çağırdı onu kolları arasına. Erkam dan ayrılıp Kenan'a sarıldığında bu kez hıçkırıkları onun göğsüne yayılıp, göz yaşları gömleğini ıslattı.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin