Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?

69.4K 3.2K 567
                                    

/87/GİTTİ Mİ?/

20 OCAK 🍂🍂

' Yüreğimi bu kışa mahkum ettim. Acılarım kalbimin dört bir köşesine dağılmış, her birine ayrı ayrı yas tutmamı bekliyor. Önce hangisine yanmalı? Kaybettiğim umudum olan bebeğime mi? Acımasızca ömrünün baharında hayatı ellerinden alınan sana mı? Kime öncelik vereyim? Yalan olan hayatıma mı yoksa kendimle birlikte yaktığım adama mı? Ben hayata tutunacak bir dal ararken bana 'git ' dedi. Onun gideceğini düşünürken şimdi gidecek olan benim. Çoğu gece alnımı sırtına her yasladığımda ruhuma alabildiğim kadar hatıra topladım. Biteceğini bildiğimden anılar biriktirdim. Ona doymam mümkün değildi, doymadım da zaten. Bir zaman sonra kaybettim elimdekileri. Bir bir gittiler benden. Şimdi babam var; yeni bir korkum var. Onu da kaybedersem ne yapacağım anne? Bu şehir ikimizi birden kabul etmiyor artık. Giden ben olacağım, kalan Erkam. Bana zor geliyor ama kabul ettim anne. O gidişimle anlayacak zaten. Sensiz, bebeğimsiz, onsuz bir sayfa açmam bekleniyor... Onca acı yüreğimde yer edinirken bu kolay olmayacak. Belki de hiç olmayacak...'

Yüzünün aksini gördüğü çaydanlığa bakarken farkında olmadan tebessüm etti Esila. Buruk bir tebessümdü bu. Küçükken bulduğu eğlenceyi anımsadığındandı. Yüreğini yoklayan sancılar  yüzünün bir incelip bir büyümesini sağlayan çaydanlığa dikkati kayınca canını yakmaya ara verdiler. Küçük bir mola vermiş, geçmişinden kopup gelen hatırayı buruk tebessümüyle karşılamıştı genç kadın. Sonra birden o yer sofrası canlandı gözünde. Baba dediği o adamın, Mustafa'nın ve hala derken bile ses tonundan nefret aktığı o kadının yüzü belirmeye başladığı anda başını sağa sola sallayarak o anılardan kaçındı. Artık onlar yoktu. Onlar unutmayı en çok istedikleri arasında yer alıyordu.

" Esila."

Çaydanlığa önce tebessümle sonra ise kaşlarını çatarak bakan kızının koluna dokunan Emir Bey, dikkatini çekemeyince adını söyledi ve yüzünü  kendisine çeviren kızının bakışlarındaki nefrete anlam veremedi. Bir an kendisine nefretle baktığını düşünecekti ki bakışları aynı anda değişti. Hüznü irislerindeki yerini tekrar aldı.

Dün geceden beridir ağlayıp duran kızının gözlerinin çevresi şişmiş, akı yerini  kırmızılıklara bırakmıştı. Yavaş yavaş toparlandığını belli eden yüzü sararmıştı ve kızaran gözleri daha bir dikkat çeker olmuştu. Bu da yetmemiş, uykusuzluktan moraran gözaltıları da solgun yüzünde yer edinmişti. Bitmiş görünüyordu kızı. Tükenmişliğini gözlerindeki ifadeden önce yüzü belli ediyordu.

" İyi misin?" diye soran babasını başını aşağı yukarı sallayarak onaylayan Esila, içinden ' Değilim.' diye geçirerek önüne döndüğünde bakışları bu kez karşısında oturan kuzenleri ile tek tek kesişti. Hepsinin yüzünde aynı  ifade vardı  ve genç kadın bu keyifsizliklerine neden olduğu için kötü hissediyordu. Mutsuzluğunu onlara da bulaştırmış, gülüşlerini soldurmuş gibi hissetmekten alıkoyamıyordu kendini. Onların da hayat akışını bozduğu için suçlu hissederken, sızlayan gözleri yeniden dolunca kaçırdığı bakışlarını tabağına dikti.

Özür dileme hissi ile dolsa bile dudaklarını aralayamadı çünkü sarfedeceği ilk kelime ile birlikte ağlayacağını biliyordu. Şu anda da tek istediği ağlamaktı aslında. Acısı azalmayacaktı belki ama ağlayınca biraz daha iyi hissediyordu. Cümleleri sessizliğinin ardında sıkışıp kalsa bile hıçkırıkları mutsuzluğunun bir parçasını ruhundan bir süreliğine uzak tutmayı başarıyordu. Hal böyle olunca sessiz sedasız değil de bağıra çağıra ağlamak istiyordu. Ruhu bedeninden kopana kadar ağlasa... Ondan sonra rahatlar mıydı? Benliğini rahat bırakmayan acısından kurtuluşu başka nasıl olacaktı?

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin