Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık

110K 5.4K 880
                                    

/51/SAHTE PİŞMANLIK/

18 EKİM 🍂🍂

Bugün Ekim'i uğurluyorum ömrümüzden, sensiz ve yalnız... Yetim değilim ya da öksüz... Ama yokluğunda ikiside benim. Anne ve babasının toprağına el süren küçük çocukların hüznü gibi hüznüm... Bir ömür boyu tutacağını düşündüğüm elimle dokunuyorum o toprağa. İçinde kalbimden bir parça var, yüreğim gidişinin ardından misafir etmek zorunda kaldığı sancılar arasında çığlık çığlığa sesleniyor sana. Duymuyorsun canımın yarısı olan kadınım... Ve ben ikinci kez korkuyorum. İlkinde cansız bedenini kucaklamaktan korkuyordum. Şimdi ki ise her an ansızın çekip gidebilecek olman. Elimi tuttun fakat bu bile yanımda olacağının garantisini vermedi. Çünkü sen daha ilk engelimizde elimi bırakıp gittin... Ekim'i uğurluyorum bugün ömrümüzden... Sonbaharın benliğinden ayırdığı günleri tek başıma  kucaklıyorum. Acımı hissediyor mevsimler, aylar. Ve kış acımasızca göz kırpıyor umutlarıma. Bu iyi değil canımın yarısı... Bu hiç iyi değil...'

Gömleğinin ilk iki düğmesini bunaldığı için açan adam göğsünde biriken sıkıntının bir kısmını nefeslerine karıştırarak bedenininden kovdu ama bitecek gibi değildi. Ela gözlüsüne dokunmadan rahat etmeyecekti göğsünü döven kalbi. Şu iki günde öyle çok hırpalamıştı ki kendini, çarpıntılarının sesi duyulmaz olmuştu. Buna rağmen sitem etmeye devam etti. Tutkunu olduğu kalbin sahibinin gözleri gözlerine tebessümle değmeden durmayacaktı. Çaresizliğin esiri olmayacaktı.

Saçlarının arasına daldırdığı elleriyle avuçladığı tutamları canının yandığını hissedene kadar çekti Erkam. Daha sonra yüzüne kaydırdı ellerini ve avuç içleriyle birkaç kez yüzünü sıvazladı. Ne yaparsa yapsın yakasına yapışan öfkesinden ve kendisine sıra gelmesini bekleyen kırgınlığından kurtulamıyordu.

'Ben böyle bir adam mıyım? Karımdan başkasına bakacak, art niyetli, şerefsiz biri miyim?' diyerek kalbini eziyordu öfkesi. Kırgınlığı da bu yüzdendi işte. Kadınının, gidişiyle böyle bir adam olduğunu düşündürtmesindendi. Ama değildi! Böyle bir adam değildi. Evli olsun veya olmasın hiçbir kadına art niyetle bakmazdı. Hatta rahatsız olur  diye gözleri ikinci kez değmezdi aynı kadına. O günde isteyerek bakmamıştı. Bakışları tesadüfen ilişmişti Sevda'nın yüzüne ve karısının kendisine inanmayışı sevgisinin üzerine katran karası geceyi andıran acıyı örtüyordu.

" Sevdiğin için kıskandığını düşüneceğim ama gidişin... Ahh Esila ahh! Ne akıl bıraktın bende ne kalp!"

Çalışma masasının köşesinde duran çerçeveyi eline alan Erkam, şiirinin ela gözlerine derin bir nefes alarak baktı. Ve yine aynı gözlere bakarak verdi sıkıntı dolu nefesini. Özlemi kalbinin her zerresini etkisi altına almış, öfkesine karşı durmuştu ancak yetmiyordu. Özlemek yetmiyordu. Kendi kendine verdiği hiçbir savaş onun söyleyeceği tek bir sözü ya da bir bakışı gibi etkili olmayacaktı. Yalnızca kadını kurtarabilirdi onu öfkesinden... Dokunuşları son verebilirdi kırgınlığına... Kokusu alıp giderdi korkularını... Dudakları alnına değdiği zaman yok olurdu kalbinin hissettiği kimsesizlik.

Ama yoktu... Sesi, nefesi, gülümsemesi yoktu...

" Kızamıyorum sana! Yok kızıyorum ya! Bensiz uyuyabiliyorsun! Sahi ben sabahı zor ederken sen nasıl uyuyorsun Ela'm? Şuramda olmalı başın..." derken sağ elini göğsüne bastıran Erkam, kalbini sarmalayan özlemin etkisiyle titreyen dudaklarını diliyle ıslatarak  devam etti.

"... kokun yalnızca benim yastığıma karışmalı, benim bedenime sinmeli!"

" Kendi kendine konuşma derecesine geldiğine göre durum vah- Çevreyle mi konuşuyorsun? O zaman düşündüğümden de kötü durumdasın!"

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin