Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın

3.1K 230 27
                                    

/106/ SEN DAHA YANMADIN/

15 AĞUSTOS 🍂🍂

' Zihnimden sıyrılıp somutlaşmaya çalışarak omuzlarıma çökmek için çabaladı anılarım, anne. Fakat o,  izin vermedi. O kalabalığın arasından geçerken sıkışan yüreğim, Erkam'ın akşam rengi gözlerini gördüğümde rahatladı. Omuzlarıma yük olmaya çalışan anılarım ise dost, kardeş bildiğim Berfu'ya sarıldığım an geri çekildiler. Tüm gece yalnızca ikisine odaklanarak savuşturdum üzerimde gezinen gözlerin ağırlığını. Babamın dediğini yaptım; Gözlerim onların beni çekiştiren gözlerini görmedi, kulağım hakkımda olan fısıldaşmalara takılmadı.  Sevdiklerim sayesinde bu gece düşündüğüm kadar zor geçmedi annem.'

Etek uçları yerleri süpüren elbisesinin kenarlarını takılıp düşmemek için tüm gece yaptığı gibi bir kez daha kavrayıp kaldıran Esila, Berfu ve Meryem'in arasına oturduğu gibi arkasından gelen çocuklar da iki yanına oturdu. Kına gecesinin başından sonuna kadar Kenan'ın üç oğlu da yanından ayrılmamıştı. Gözlerinden uyku akan çocuklar Esila ile birlikte uyumak istedikleri için anne ve babalarının uyumaları için sarfettikleri sözleri duymazdan gelmişlerdi. Birde kınanın nasıl bir şey olduğuna dair duydukları merakları da vardı.

Berfu'nun odasında yere serdikleri örtünün etrafında Berfu, Meryem, Esila, Pınar  ve çocuklar otururken Erkam ve Kenan getirdikleri sandalyelere oturmuştu. Zahide Hanım ise kızının yatağına oturmuş, acıyan yüreğinin közlerini taze tutmak istercesine tam karşısına oturan Esila'ya dikti gözlerini. Şu an odak noktası eline kına yakılmak üzere olan kızının yarın baba evinden ayrılacak olması olmalıydı ama Zahide Hanım, Esila'nın varlığına tahammül etmeye çalışıyordu. Oğlunun, ona olan bağlılığını idrak ettiğinden beri Erkam'ı tam anlamıyla kaybetmemek için dilinin ucunda gezinen zehir zemberek kelimelerini zaptetmeye çalışıyordu. Görmeye dahi tahammülü yoktu ama oğlu için öfkesini dizginlemek zorundaydı. Şu birkaç gün Esila'ya iyi davranırsa oğlu ile arasının az da olsa düzeleceğini düşünüyordu. Bu yüzden içinde büyüyen öfkesini dilinden uzaklaştırıp, bir parçasını gözlerine yansıttı. Bu kadarına hakkı olduğunu düşünüyordu. Zaten direkt olarak sevecen yaklaşması ne inandırıcı olurdu ne de o böyle bir şeyi yalandan da olsa kolayca yapabilirdi.

" Kızları niye gönderdiniz ki? Ne güzel şarkı türkü söyler, yer içerdik. Daha keyifli olurdu."

Meryem'in sarfettiği cümlelere yüzünü buruşturarak karşılık veren Zahide Hanım, oğlu Kenan'ın kendisine baktığını farkedince yüz ifadesini hızlıca  düzeltip " Çekemezdim onların gürültüsünü." dedi ve hemen ardından  " Hem rahat edin diye gönderdim. " derken sesinde bir parça ima bulundurdu. Sözde Esila'nın rahatını düşünüyordu ama sadece baş ağrısı daha da artmasın diye kınaya kalmak isteyenleri ellerine kına paketlerinden vererek konaktan yollamıştı.

Annesinin yaptığı ima ile karısına bakan Erkam, onunda kendisine bakmasıyla aldırma dercesine baktı. Zahide Hanım  ne söylerse söylesin, bakışlarından hoş şeyler düşündemediğini anlayabiliyordu oğlu. Sadece Erkam da değil, çocuklar hariç hepsi bakışlarının farkında olduğundan sözlerine itimat etmiyorlardı.

" Berfu için dedim ben. Eksik hissetmesin."

" Eksik hissetmem yenge. Hem böyle daha iyi. Biz bizeyiz." Bunu derken gülümseyen Berfu, etrafına bakarak gülümsemesini büyüttü. Şu an ihtiyacı olan ailesi ile birlikte olmaktı. Kuzenleri olursa hepsinin Esila'yı bakışları ile rahatsız edeceğini biliyordu. Hem ağabeyleri de meraklı bir şekilde eline yakılan kınayı izleyemezdi.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin