Bölüm ☘33☘ Mağlup

83.6K 3.4K 632
                                    

/33/MAĞLUP/

Bölüm parçası: Toygar Işıklı - Ben Hayatın Mağlubuyum

26 EYLÜL 🍂🍂

' Seni özledim... Hem de çok ama bugün ölmek istemiyorum anne... Gülümsemesini bir kere daha görmeden olmaz...'

Kalbine mağlup oluşu yüzünden annesine olan kavuşma isteğini erteleyen Esila, insanların keyifli dakikalar geçirdiği mekanın girişine sağ omuzunun üzerinden baktı. Hemen geleceğini düşündüğü kocasının olmadığı gibi imdadına yetişecek kimse de yoktu. Yalnızdı... Belki de yalnız ölecekti...

" Sen o gece sadece Kenan'ı değil beni de kurtardın..."

Korkusunun doruğa çıkmasına neden olan adamın konuşması ile arkasına bakmayı bırakıp, yüzünü ona doğru çeviren Esila, " Sayende hiç değmeyecek biri için katil olmaktan kurtuldum ama sana zarar vermek zorunda bırakıldım." demesi ile elini durmasını istemek için kaldırdı...

Ama 'yapma' bile diyemeden kulağını sızlatan sesi duydu... Alışmıştı kendisine doğrultulan silahlara... Önce babası yapmıştı bunu... Sonra ise Erkam.  Alışmıştı fakat bedeninde bir kere de iki kurşunun yer almasına alışık değildi. Bu acının iki misline alışık değildi.

" Mecbur bırakıldım... Affet..." diyen adamın bir kez daha tetiğe basması ile  elini acıyan hangi yarasının üzerine koyacağını bilemeyen Esila, korkusundan akan göz yaşlarını acısıyla yeniledi.

" Esila!"

Vicdan azabını sonlandıran adamın koşarak yanından uzaklaşması ile karnından çektiği elindeki kana inleyerek baktığı sırada yüzünü son kez görmek istediği adamın sesi ilişti kulaklarına. Arkasına dönüp bakmaya takati olmadığı için elini yeniden karnına bastırarak adını mırıldandı...

" Erkam..."

Az önce  kimsenin olmadığı bahçe tanımadığı yüzlerle dolarken, ayakta tutmakta zorlandığı bedeni zeminle buluşmaktan son anda kurtuldu ancak ela gözleri kahverengi gözlerle buluşamadan karanlığa teslim oldu....

27 EYLÜL 🍂🍂 ( Sabaha karşı)

' Kesiklerle, kurşun yaralarıyla dolu olan  ruhumda bir yarada sen  açtın... Ama bu canımı acıtan bir yara değil Esila... Sevginle dolu... Ölümü sevmekten vazgeç... Beni yokluğunla başbaşa bırakıp, yaramı derinleştirme... Söz bir daha acıtamam canını... Öfkem saçının teline dahi ilişmez...'

Kaç kez öfkelenmişti? Kaç kez şu an yaşaması için dua ettiği kadının canını almak istemişti? Kaç kez yakmıştı canını? Sayamadı... Çünkü hatırlamak istemeyecek kadar pişmandı. Kalbinin sahibi ilan ettiği kadının ellerindeki kuruyan kanına her bakışında korkuyla titredi içi. 'Bırakmaz bizi değil mi?' diye sorup durdu kalbine. Ama kalbi susup, acıyla kıvranarak olanı biteni seyre koyuldu. ' Bırakmaz...' diyemedi.

' Hadi yine inat et. Bana kafa tuttuğun gibi kafa tut ölüme Esila. Gelmem seninle de! Erkam'ın başına bela olacağım de! Öyle kolay kurtulamaz benden de! Sana kalbimi gösterebilmem için bana bir şans ver...'

" Sıkma kendini bu kadar. Allah'ın izni ile kurtulacak." diyerek yanına oturan ağabeyine bakamayan Erkam, dolan gözlerini saklayabilmek için başını biraz daha önüne eğdi. Kimse görmesin istedi hüznünü... Kalbini saklayabilirdi ama acısını saklayamazdı. Kan değen ellerine dokunsalar gücü tükenecek, ağlayacaktı.

" Hayat insana hiç beklemediği yerlerden vuruyor öyle değil mi?"

Omuzunu sıkan ağabeyi Kenan'ı başını sallayarak onaylan Erkam, elini omuzundan hiç çekmesin istedi. Birilerinin iyi bir şeyler söylemesine, yanında olduğunu hissettirmesine her zamankinden çok ihtiyacı vardı. Ta ki varlığına ihtiyaç duyduğu kadın yeniden gülümseyene dek...

AĞLA SEVDAM Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz