Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum

66.3K 4K 602
                                    

Bölüm parçası: Toygar Işıklı- Yalnızlık

/82/SOĞUKLUĞUNU HİSSETMEDEN ISINAMIYORUM/

ON YEDİ GÜN SONRA

16 OCAK 🍂🍂

'İki gün önce yine ağladığını gördüm. Sağ eli sürekli olarak göğsünün sol yanına gidiyordu. Birde iki günde bir hastaneye gidişleri var. Sık rahatsızlanıyor ve nedeninin ben olduğunu bilmek huzursuzluğumu arttırıyor anne. Onu hiç tanımamış olsaydım uzaktan birinin üzüldüğü gibi üzülürdüm hâline ancak önceden tanıyor olmak yüreğimin ezilmesine neden oluyor. Henüz benim ona bir temasım olmadı... Ama onun her gece aynı saatlerde gelip saçlarımı okşayışına alıştım gibi. Çünkü geçen gece bekledim ve gelmediğinde sessizce beni getirdiği konağının içinde dolandım ve avluda sardunya yapraklarına dokunarak ağladığını gördüm. O soğukta oturmuş, ağlayarak senin adını fısıldıyordu sardunyalara... Hasret'im diyordu. Benim sessizliğimin verdiği acıyı anlatıyordu. O gece gün doğana kadar dinledim onu... Ve yine o gece ilk kez parmaklarımın sızladığını hissettim. Benim hayalimdeki gibi değil o... Daha fazlası... Ağladığını gördüğümde daha fazlası olduğunu hissettim anne.

Ve sonraki gece geldiğinde saçlarımı okşayacak diye heyecanlandım. Kalbim boğazıma tırmanıyor gibi hissettim.

Çok güzel bir oda hazırlamış bana. Yine hayallerimin ötesinde ve ikimizin sevdiği renklere sahip eşyalarla döşenmiş. Yeşil ve kırmızı... Ama ondan istediğim tek şey sevgisi olabilir. Başka bir şey istemiyorum. Ha birde ağlamasın. Sanki o üzülünce sende üzülüyormuşsun gibi hissediyorum. Adını öyle bir söylüyor ki anne her seferinde kalbim titriyor. Seni gerçekten çok seviyor... Keşke benim de bir şansım olsaydı... Yeşil gözlerinin içinde kendimi görebilseydim...'

İki gün önce Pınar'ın ısrarlarına dayanamayarak geldiği konağın avluya çıkan merdivenlerinde duran Esila, buraya geldiği ilk günün gecesinde Emir Bey'in ağlayarak dertleştiği sardunyalara takılı kalmış, o anları düşünürken terleyen avuç içlerini farkında olmadan üzerindeki yeleğin uçlarına sürtmüştü.

Özadlı konağı kadar büyük olmasada göz dolduran konakta hoşuna en çok giden ayrıntı her bir yanında yer alan ve rengarenk çiçeklere sahip olan saksılardı. Basamak ve pencere kenarlarında olduğu gibi avlununda büyük bir bölümünde saksılar vardı. Çiçekler gibi kaktüsler de dikkatini çekiyor, dakikalarca gözlerini ayıramadığı oluyordu.

Yüzüne birkaç damlanın düşmesi ile kendisine gelen Esila, geçen gece yağmış olan karın birikintilerini eritmeye niyetli olan yağmur damlalarının hızlanmaya başlamasıyla ne yapacağını hatırlayarak basamaklardan inmeye başladı. Dün her yemek vaktinde Pınar kendisini sofraya çağırmıştı fakat Esila bir türlü Emir Bey ile aynı sofrada yemek yemeye hazır hissetmemişti. Bu sabah ise penceresinden avluyu izlerken onu görmüş, çökük omuzları ve durgun yüzü bir adım atması için duygularını tetiklemişti.

AĞLA SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin