" Tamam. Uyu o zaman. Hormonların normal seviyeye gelince çıkarız yola."
Gülerek konuşmasına bozulan karısının yanağındaki elinin üzerine elini koyan Erkam diğer elini unuttuğunu kolunda hissettiği acı ile farketti. Yüzündeki ve elindeki tutuşundan kurtulan Esila elinin denk geldiği her noktayı parmakları arasında sıkıştırırken Erkam bir süre sonra karşı koymayı bıraktı çünkü ela gözlüsünün hırçın tavrına gülmekten ellerini engel olmak amacıyla dahi hareket ettiremiyordu.
Bir süre daha didişmelerine devam edip laf dalaşına girmişlerdi ancak buna son veren Esila'nın bulantıları olmuştu. Genç kadın eli ağzında banyoya koşuşturmuş, kendini iyi hissedene kadar içerde kalmıştı. Çıktığında ise iki tane havlu ile kapının önünde bekleyen kocasını buldu. Birlikte banyo yapmayı teklif eden gece gözlüsünü geri çevirmeyip, kapının girişinden geriye doğru adımlar atarak çekildiğinde yarım kalan didişmeleri bedenleri su ile buluşana kadar devam etti.
16 ARALIK 🍂🍂
" Bitirecekler hayatımı Esila... Yarın gece verdiğim tüm emekleri hiç edecekler."
Cümlesinin bitimiyle sağ elinin avucunu pencerenin kenarına vurdu Berfu. İçi öylesine yanıyordu ki elinin acısını hissetmedi. Son birkaç saattir bedenine alacağı hiçbir zararın acısını hissedemeyecek kadar öfke doluydu. Ve kırgındı; düşüncelerine saygı duymayan, kendisine konuşma hakkı vermeyen babasına. Ondan ölesiye nefret edeceği kadar kırmıştı kalbini hâlbuki. Şimdi bu neyin nesiydi? Babası neden hâlâ hayatı ile uğraşıyordu?
Konağın kapısını ve avlunun bir kısmını gören penceresinin önünde babasının gelmesini bekliyordu Berfu. Dilan, yarın akşam amcasının geleceğini ve Civan'a isteyeceklerini ağzından kaçırdığı anda isyanı Özadlı konağını ayağa kaldırdı. Sesi konağın dışına taştığında annesi çareyi onu odasına kilitlemekte bulmuştu ve kendisine bir zarar vermesinden korktuğu için Esila'yı da yanında bırakmıştı. Şimdi ise oymalarıyla göz dolduran kapının ardında kızına sakin olmasını söylüyordu.
Ama olamazdı. Çünkü en çok ta annesinin söyledikleriyle yara alıyordu genç kız." Ben de istemiyorum ama babanı biliyorsun kızım. Koymuş kafasına bir kere Nuh diyor peygamber demiyor."
" Anne! Konuşup durma orada! "
" Benim de elim kolum bağlı kızım." diyen Zahide Hanım bir eliyle dizini dövüp, diğeri ile gözünden akan yaşları silerken yanı başında dikilen gelinine " Haber verdin mi Kenan'a?" diye sordu. Kollarını göğsünde bağlayan Meryem " Verdim ana verdim. Yola çıktılar." dedi ve o da tıpkı kayınvalidesi gibi Erkam ve Kenan'ın, Hasan Ağa dan önce konağa gelmeleri için dua ediyordu.
İzmir den döndüklerinden beri Meryem, kıyametin Esila ve Erkam'ın nikah kıydıkları öğrenildiğinde kopacağını sanıyordu ancak ayaküstü bir şeyler atıştırıp iş görüşmesi için Gaziantep'e gitmek üzere konaktan çıkan kocası ve Erkam'ın ardından uyumak için odasına çekildiğinde kapanan gözleri Berfu'nun bağırtıları ile aralanmıştı. O vakitten beridir durmadan üst üste aramış, telefonları kapalı olduğu için onlara ulaşmakta güçlük çekmişti genç kadın.
" O kadar dedim sana ana bekle diye. Akşamı beklesen bunlar olmayacaktı."
" Ben söyledim sanki. Dili kopacısa Dilan söylemiş! Yoksa ben bilmiyor muyum kızımın huyunu?"
Odada nefes seslerinden başka bir ses bulunmadığı için annesinin duymayacağını sanarak kısık sesle sarfettiği sözleri duyan Berfu, pencerenin önünden ayrılıp adımlarını kapıya doğru attı. Dakikalardır bu hâlde olan genç kızın haline üzülen Esila da oturduğu yatağın üzerinden hızla kalkıp peşinden ilerledi. Zahide Hanım ve Berfu arasındaki tansiyon yükseldikçe gerginliği artıyor, kasıklarında ince sızılar meydana geliyordu.
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Start from the beginning