Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti

Start from the beginning
                                    

Kardeşinin sırtını sıvazlayan Kenan, " Sende benim baktığım her yerde ol.  Sensiz tam hissetmem mümkün değil  ki  cadı." diyerek kardeşinin ağlarken gülmesini sağlarken, yanağını başına yaslayıp ağlamamak için derin nefesler alıp verdi. Çünkü ağlamaya başlasa sadece bu âna değil bir çok şeye ağlayacaktı. Sebepleri çoktu fakat güçlü durmak zorundaydı.

" Böyle çıkışlar yapma bir daha Berfu. Genç değilim ben artık, siz iki deliyle uğraşırken  kalbim çabuk yoruluyor."

" Deme öyle." diyerek ağabeyine biraz daha sokulan Berfu, kulağını kalp atışlarının duyulduğu noktaya sürükleyip, her bir çarpışında varlığına şükretti. Onun çocukluğu bu kalp atışlarında saklıydı. Ağabeylerinin gölgesinde büyümüş, herbirinin huyundan bir parça almıştı ve deli yanı Erkam'a benzerken ara sıra gelen sakinliği Kenan dan kaynaklıydı. Gıcık buldukları yanlarını ise Ferit ten aldığını inkar edemezdi. Yeri gelir usandırır, onları deli edecek şeyler söyler, kendisinden vazgeçmeyeceklerini bildiğinden üzerlerine giderdi. Ama artık onlar kendisini değil, o ağabeylerini  kollayacak kadar büyümüştü. Bir tek Ferit'e kırgın ve kızgındı. Fakat her şeye rağmen şu an  ona da sarılabilmeyi istiyordu.

Yüreğini yoklayan sancı yüzünden hıçkıran Berfu, öfkesinin pişmanlığını yeni yeni yaşıyordu aslında. Kendisi ölmemişti, Hasan Ağa ne haldeydi bilmiyordu ancak geri dönerse eğer Ferit'in canına kastedecekti. Öfkesine esir olmanın bedelini kendisinin ödeyeceğini düşünürken şimdi herkesi uçurumdan aşağı sürüklüyor olduğunun gerçeğiyle yüzleşiyordu. Fırtınayı koparacak gücü vardı. Hatta sonrasını da düşünmüştü ancak istediği gibi gitmediğinden ne yapacağını artık bilmiyordu.

"Ay bitirin şu sarılma faslını da içeri girelim artık. Dondum ben.  Siz üşümüyor musunuz?"

Üşüdüğü için kollarını göğsünde bağlamış, duygusal anlar yaşayan kardeşlere bakarak konuşan Meryem, kocasının " Üşüme değildir o Meryem meraktır." demesiyle bir an  başını sallayarak onaylayacak  gibi oldu. Evet, üşüyordu ancak merakı daha üst seviyedeydi, inkar edemezdi. İçinden ' Nasıl merak etmeyeyim.' diye geçirirken duyacaklarının duygularına yapacağı etkiden habersizdi genç kadın. Bundan sonra olacakları bilse hiç duymamış olmayı dilerdi.

Ağabeyinin göğsünden ayrılan Berfu  sorarcasına " Annem?" dediğinde Kenan yüzüne değen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken " Onunla gittiğinden haberi yok. Meryem bir şey söylememiş." dedi ve ellerinin tersiyle yanaklarını silen kardeşinin omuzuna kolunu sarıp, adımlarını misafir odasına yönlendirdi.

Konuşmaktan kaçamayacağını bilen genç kız, ağabeyinin kendisini yönlendirmesine izin verirken karmaşa içindeki düşünce ve duygularının arasında kendisini öne atan korkusu oldu. Söyleceklerinden sonra kendisine kızmamalarını bekleyemezdi ama tepkilerinin yoğun olmasını da istemiyordu. Bundan çok korkuyordu Berfu. Kenan ağabeyi saklamak için uğraşırken tüm uğraşlarını boşa çıkardığını öğrendiğindeki yüz ifadesine şahit olmak istemiyordu ama geri dönüşü yoktu.

İç çekerek misafir odasına girdiklerinde ağabeyi ile tek kişilik yatağın üzerine oturduğunda, Erkam sırtını duvara yaslayıp ayakta durmayı seçti. Yatağın kenarındaki tekli koltuğa  kendisinin oturacağını düşünen Meryem'e ise  gözleriyle koltuğu işaret etti. Üçü de pür dikkat genç kıza bakıyor, aralarında geçenleri anlatmasını bekliyordu.

Yaşlarını dökmek için sızlanan gözlerini kırpıştıran Berfu, birkaç kez yutkunduktan sonra olanı biteni anlatmaya başladı. Tabi bunu yaparken onu öldürmeyi düşündüğünden ve niyet ettiğinden bahsetmedi. Birde  neden olduğu baba yoksunluğundan söz etmedi genç kız. Onlara 'Sizi baba yerine koymuştum.' demek, düşündüğünde bile zor geliyorken nasıl dilinden dökeceğini bilememişti. Bu yüzden o cümleleri kendine sakladı. İlk kez babası ile arasında bir sır vardı. Ve onun yapamadığı babalıktan oluşan sırrını kimseye vermeyeceğinden emindi. Utanma duygusu varsa bunu yapmazdı.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now