Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme

Start from the beginning
                                    

İkili birbirlerine sert bakışlar atarken Esila'nın gözleri çaprazında bekleyen Emir Bey den önce kapı önündeki Harun ve Mert'i buldu. Onlarında Dilan ve Yiğit'ten farkı yoktu ancak Mert üçüne göre biraz daha ılımlı bakıyordu.

Gözleri Harun'un arkasında ki duvara kaydığında sertçe yutkunarak sızlayan gözlerini uyardı. Titreyen dudaklarını birbirine bastırdığı sırada yumruk haline getirdiği sağ eli Emir Bey'in dikkatini çekmiş, soluğu yanında almasına sebep olmuştu.

Dakikalar önce Berzan'ın pis nefesini yüzünde hissettiği bu duvar anılarında korkunun ağır bir lekesi olarak kalacaktı. Bu dar koridor eceli ensesinde hissettiği anlardan biri olarak hafızasına kazınmıştı bile. Ve söyledikleri... Onları hiçbir zaman unutamayacaktı.

'Sen de özledin mi beni Esila?'

'Sakın bağırmayı deneme. Ağa hazretlerinin biricik bebeğinin ölmesini istemezsin değil mi?'

' Şanslı piç. Berfu dan önce karşıma çıkmış olsan seni o salağa bırakmazdım. Ama ne yazık ki sen onunlasın ve şimdi istediğimi yapmak zorundasın.'

'Beni iyi dinle. Berfu'yu istemeye gelmelerine engel olacaksın Esila. Olur da Civan gerizekalısı ile yüzük takılırsa konağı başınıza yıkarım. Artı olarak seni Erkam itinin elinden zevkle alırım.'

Mustafa'nın kenara çekilmesiyle vakit kaybetmeden çenesini tutan ve yüzleri arasındaki mesafeyi kapatan Berzan bağırmaması için silahı karnına bastırmış, sesini soluğunu o anda kesmesini sağlamıştı. Yapma bile diyememişti Esila. Çenesini kavrayan parmaklar hareket etmeye çalıştığı an kafasını hafifçe öne çekip ardından hızla arkasındaki duvara vurmuştu. Ne Mustafa'nın ne de Berzan'ın bedenine vereceği hasar umurunda değildi. Sadece bebeğinin zarar göreceği bir yara almak istemiyordu. Onun dışındakilere katlanabilirdi. Ki şu an katlanıyordu da. Başı bedenine ağır geliyor, hissettiği ağrı yüzünden gövdesinin üzerinde taşımak istemiyordu.

" Dışarıda bekleyin."

Ellerini tutarak konuşan Emir Bey'in sesiyle kendisine gelen ve hissettirdiği güvene sığınan Esila, gözlerini duvardan ayırıp bedenleri arasında birleşen ellerine doğrulttu. Bu ellerin sahibi olmasa... Kurtulamayacağını biliyordu. İkinci kez hayatını kurtaran bu adamın hakkını nasıl ödeyeceğini düşünürken Emir Bey, korkmaması için dikkat ettiği ses tonuna ciddiyetini ekleyerek yeniden " Dışarıda bekleyin dedim." dedi ama ne Harun ne de Dilan yerinden kıpırdamadı.

" Sizden emir almam, telefonumu da geri verin, ağamı arayacağım."

Yönünü kapıda bekleyen Harun'a çevirmek için hareketlenen Emir Bey'in ellerini bırakmasını istemeyen Esila, " Erkam'ı aramanı gerektirecek bir şey yok. Dışarıda bekleyin." deyip Dilan'a döndüğünde devamını " Lütfen..." diye mırıldanarak getirdi. Lafını ikiletmeden başıyla onaylayan Dilan, yanına vardığı ağabeyinin kolunu tutarak dışarı çıkmalarını sağlarken Yiğit sesli bir şekilde sabır dilenerek arkalarından çıktı. Mert ise el ele olan baba kıza tebessümle bakarak yanlarından ayrıldı.

" Teyzem?"

" Sen banyoda iken Pınar geldi. Şu an onunla ilgileniyor merak etme."

Kızının ellerini bıraktığı sırada parmağındaki yüzüğü farkeden ve İstanbul dan döndüğü gün Hatice Hanımın nikah kıydıklarına dair söyledikleri aklına geldiği için kaşları çatılan Emir Bey, salona geçmesi için sağ eli ile sırtına belli belirsiz dokundu. Diğer eli ile de yönlendirdiğinde ikisi birlikte salona girdi, pencere kenarındaki koltuğa varana dek yan yana yürürlerken Esila, ceketinin kenarını tutmamak için kendisini zor tutuyordu. Sanki Emir Bey biraz uzaklaşsa korkusu somutlaşıp boğazına yapışacakmış gibi hissediyordu. Deli gibi ağlamak istiyordu, ki başını yaslayacağı bir omuz, bir göğüs bulsa korkusu her zerresini terkedene kadar ağlardı.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now