Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün

Start from the beginning
                                    

'Geceleri eve uğramıyor ki beyimiz! Yani... Off! Bunu nasıl söyledim? Ya bak kötü bir şey yapmıyor, valla bak. Bütün gece sizin evin önünde bekliyor. Babam uyuyunca oraya geliyor, uyanmadan geri dönüyor.'

Dün gece doğruluğunu teyit etmekten kaçınmıştı Esila ancak rüyasında görünce orada olup olmadığını merak eder olmuştu. Terliklerini giyip, bahçe kapısına vardığında parmaklıklara tutunup başını tedirgince yola uzattı. Soldan sağa doğru gözleriyle  taradığı sokakta üç araba vardı. Biri evin solunda diğer ikisi sağ tarafında bulunuyordu ve kırmızı jipin arkasındaki yer yer  boyaları akmış mavi arabaya daha dikkatli baktı. Çünkü o  Berfu'nun tarif ettiği arabaydı.

Göğüsünün biraz altında biten kapıya bedenini yaslayan Esila içinde olup olmadığını görebilmek için gözlerini kıstı ve zorda olsa orada olduğunu gördü. Bu sıkıntısını gidermeye yeterdi aslında ama kalbine yetiremiyordu.

" Esila? Kuzum ne yapıyorsun orada?"

Hava tam aydınlanmadan  üzerini giyinmiş, bahçe kapısından dışarıya merakla bakınan yeğeninin ne yapmaya çalıştığını anlayamayan Hatice Hanımın sesiyle yerinden sıçrayan Esila etek uçlarını düzelterek " Hiç- hiçbir şey." diye mırıldandı. Kaburgalarını tekmeleyen kalbi yüzünden sesi titrek çıkmıştı ancak yüzüne yansıyan heyecan değil hüzündü çünkü ne yapacağını hâlen daha bilemiyordu.

" Erken kalkmışsın."

Kendisini yanıtsız bırakan yeğeninin sokağa değen kaçamak bakışlarından derdinin aslının ne olduğunu anlayan Hatice Hanım " On gündür her gece orada bekliyor Esila." dedi ve Esila'nın şaşkınlığını farkettiğinde gülümseyerek evinin duvarına yaslı kanepeye oturdu.

" Farketmeyelim diye külüstür bir arabada sabahlıyor  ama gelip gittiği her an gördüm onu. "

" Bana neden söylemedin teyze?"

" Sen neden kavganızın asıl nedenini söylemedin kuzum?"

Esila diyecek bir şeyi olmadığı için -daha doğrusu yaşanılanları anlatıp üzülmesini istemediği için-  alt dudağını kemirerek etrafına bakınırken Hatice Hanım " Merak ediyorum ama sormayacağım. Sen istersen anlatırsın elbet." dedi, oturması için yan tarafını işaret ederken. Ellerini önünde birleştirerek teyzesinin yanına adımlayan Esila, yanına oturur oturmaz kollarının arasına girdi. Hüznü, heyecanı, şaşkınlığı ve merakı tıpkı rüyası gibi birbirine girmişti. Hangisinden yana olmak istediğini şaşırmıştı. Kaybolmuş hissediyordu. Ve bu kayboluş  somut değil soyut olduğu için acıyı hepsinden önce kucaklamaya itiyordu.

" Bir yanım ona gitmek istiyor teyze ama adım atamayacak kadar kırgınım. Düzelsin istedikçe bozuluyor. Sonumuz iyi değil biliyorum ama en azından birlikte olduğumuz anlar güzel geçsin istedim ama olmuyor işte teyze. Bizden olmuyor."

Saçlarına küçük öpücükler bıraktığı Esila'nın omuzunu ovalayan Hatice Hanım yalnızca " Biraz daha sabret kuzum." diye mırıldandı. Emir Bey'in, o çok korktuğu sonu yaşamaması için uğraştığını biliyordu. Evet, bir gün ortaya çıkacaktı ama en azından Esila'nın babası sayesinde en az hasarı alacağını düşünüyordu. Belki o son geldiğinde Esila burada bile olmazdı.

" Sence gitmeli miyim teyze?"

" Burada kendini yiyip bitireceğine git kuzum ama yapamayacağını anladığın anda geri dön."

Başını olumlu anlamda sallayan Esila, duyguları yatışana kadar teyzesinden ayrılmadı. Gün, gecenin izlerini tamamiyle sildiğinde ayaklandı ve ciğerlerini aldığı derin nefeslerle doldurarak bahçeden çıktı. Geriye dönme ihtimali yüksek olduğundan arkasına bakmadan araçla arasındaki on metrelik mesafeyi kapatmaya başladığı an kalp atışları çığrından çıkmıştı. Kaç adım attığını bir yerden sonra saymayı bırakan Esila bunu tedirginliğine karışan heyecanını sakinleştirmek için yapmış fakat faydasını görmemişti.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now