Bölüm ☘12☘ Zor Seçim

Start from the beginning
                                    

" Boşver sen onu ana! Hem birazdan gelirler!"

" Boşvereceğim! Boşvereceğim ama bu uğursuz konaktan gidince boşvereceğim her şeyi!"

Ellerini uzatarak beni tutmaya çalışan kadının sabah sabah maruz kaldığım öfkesinin nedeni olan oğlunun bir an önce gelmesini diledim. Evet! Onun gelmesi ve annesinin beni rahat bırakmasıydı tek isteğim!

" Çık! Çık bu odadan! Defol git konağımdan!"

Bir yandan annesini tutmaya çalışıp diğer yandan omuzunun üzerinden bana bakan Berfu ile göz göze geldiğimde başını olumsuz anlamda salladı. Ne yani? Kaçmak için bir yol bulamadığım konaktan kovularak kurtulabilecek miydim? Bunun gerçekleşme ihtimali ile çırpınmaya başlayan kalbimin sevincini yüzüme yansıtmamak için kendimi zor tuttum. Sonunda kurtulabilecektim bu dört duvar arasından ve onun varlığından!

" Uğursuz köpek seni!"

Kendisine engel olmaya çalışan kızından kurtulur kurtulmaz aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatan kadının ilk işi saçlarımı tutmak oldu. Ve ben karşı koymak yerine verdiği acıya razı oldum. Çünkü sonunda kurtuluş olan acı benim için şu an  bir hiçti!

" Anne yapma, bırak! Bak şimdi babamlar gelecek daha kötü olacak her şey!"

" Baban baba olsaydı en başında sokmazdı bunu konağa! Bu uğursuz yüzünden oğlumdan olacağıma canımdan olurum daha iyi!"

Ağzından çıkan her kelimede saçlarımı daha sert çeken annesinin elini tutup benden ayırmaya çalışan Berfu, Meryem'in de yardım etmesini istedi ama Meryem, " Karışamam valla! Anam ne diyorsa o." dedi.

" Ne demek karışamam yenge?"

Berfu'ya " Bence sende karışma." diyerek kolundan tutan Meryem, kendisine doğru çektiğinde Zahide Hanımın işi benimde kurtulmak için çabalamamamla  daha bir kolaylaştı. Odadan çıkartıp avluya varana kadar defalarca kez 'uğursuzun dölü' demesine ses etmeyip, adımlarına ayak uydurmaya çalıştım. Yataktan kalkmaya takati olmayan bedenim konağın kapısına doğru attığımız her adımda adeta can buluyordu. Geçen her saniye benimle birlikte içimdeki küçük kız çocuğuda bıçak sırtında yürüyor oluşuna aldırış etmedi. Çünkü  Erkam artık  hayatımızda olmayacaktı!

" Hem yüzümüzü yere düşür hemde konağımda keyif çat! Zehir zıkkım olsun boğazından geçen her lokma!"

Avluyu titreten ses yüzünden mutfaktan fırlayan Dilan ve annesinin üzerimizde gezinen şaşkın bakışları eşliğinde konağın kapısına vardığımızda aynı şaşkınlık korumaların bakışlarınada yansıdı. Hepsi kovuluşuma şahitlik etmeyi beklerken, ben dün gece gecelik giymeyip üzerimdeki elbise ile uyumaya çalıştığıma seviniyordum.

"Rabbim gün yüzü göstermesin sanada o kahpe ablana da!"

Sözlerinin sonunda yüzüme tüküren Zahide Hanım, saçlarımı bıraktığında kolumla yüzümü silerek ondan uzaklaştım. Dilimin ucuna biriken kelimeler yerine sadece gözlerinin içine baktım. Ben nasıl bakışlarından neler söylemek istediğini anlıyorsam, onunda benim söyleyemediklerimi bakışlarımdan anladığına emindim.

" En başında yapmalıydım bunu!" dedikten sonra korumalara dönen Zahide Hanım " Bunu içeri alayım derseniz, ondan beter ederim sizi!" dedi ve ben  konağın kapısını çarparak kapatması ile aldığım derin nefesi şükrederek geri verdim. Sonunda bitmişti. Hem de hiç beklemediğim şekilde.

"Hasan Ağayı ara, çabuk!"

Şaşkınlığını üzerinden atan iri yarı adamın, yanındaki adama Hasan Ağayı aramasını söylemesi ile vakit kaybetmeden sokağın başına doğru yürümeye başladım. Elime böyle bir fırsat geçmişken ve o daha gelmemişken bunu değerlendirmeliydim.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now