Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/

Start from the beginning
                                    

" Onun bebeği oldu ya o yüzden bu kadar ısrar ediyor."

Zahide Hanımın avuç içini masaya vurup " Meryem!" deyişine aldırmayan genç kadın ona bakmadan devam etti.

"Büyük olan sensin, önce senin çocuğun olması gerektiğini düşünüyor. Kafasındaki sıralama bozulduğu için böyle yapıyor. Öyle milletin içinde yeminler ettiğine de bakma, Esila okuyacağım dediği günden beridir lanetler yağdırıyor ona."

Hızlı hızlı konuştuğu için nefes nefese kalan Meryem, Zahide Hanımın kendisine doğru dönüp parçalamak istercesine " Kalk git- git! Lanet vurasıca, kem gözlü şeytan seni." demesiyle umursamadığını belli eden bakışlar atarak yerinden kalktı. Ortaya döktüğü gerçeklerin acısının çıkacağını bile bile umursamadan salondan çıkan genç kadın, kendilerine hazırlanan oda yerine, çalışma odası olan odaya girip, kapıyı kilitledikten sonra bedenini ikili koltuğun üzerine bıraktı. Şu an içeride yapılacak olan konuşmanın bir benzerini yarın yaşayacak olmasına rağmen göze alıp, uyumak için koltuğa uzandı.

Annesinin, yengesinden önce sarfettiği sözlerde haklılık payı aramamıştı ancak kalbi kırılmasın diye de sert cümleler kurmaktan çekinmişti Erkam. Şimdi görüyordu ki ne tür cümleler kurarsa kursun yada kalp kırmamak için ne kadar çekingen olursa olsun bir şeyler değişmiyordu. Annesi ne hatasını kabul edecek biriydi ne de onları umursayan biri. Bunu zaten biliyordu ama yinede kalbini kırmaktan hep kaçıyordu. Şimdi ise yine ne söylerse söylesin boşa gideceğini bilse de en azından buradan gidene kadar Esila'ya bulaşsın istemiyordu. Hele de az önce yengesinin söylediği şeyleri karısınada laf arasında dokundurmasını hiç mi hiç istemiyordu.

Çattığı kaşları annesinin haklı taraflarının olduğunu vurgulayan bakışlarına değdiğinde gerginliğini bırakarak düzeldi. Gerçekten ne bakışlarının sertliği fayda ediyordu ne de sözlerinin kesinliği.

" Yoruldum anne. Beni anlaman için sana kendimi ifade etmeye çalışmaktan gerçekten yoruldum. Bazen öyle bir noktaya getiriyorsun ki beni, senin yerine kendimi koyup bir şeyleri düşünmek, seni anlamaya çalışmak istemiyorum. "

" Sen onun dediğine ne bakıyorsun oğlum-"

" Senin dediklerine bakınca ne oluyor ana? İnsanın damarına basmaktan, öfkesini körüklemekten başka ne yapıyorsun? Her seferinde annemdir kalbini kırmayayım diyorum ama sen üstüme üstüme geliyorsun. Yeter. Gerçekten yeter. Bir daha bu konu olsun yada canımızı sıkacak başka bir şey söylersen eğer geçen sefer ki gibi olmaz ana. Özelliklede o kıymetlinin adını evimde anma. Ne anamdır der geçerim artık ne de kapını açarım. Beni 'ne ölüme ne dirime' demeye zorlama ana. Bu sefer ne olursa olsun vaz geçmem, ettiğim sözün arkasında dururum."

Diğer tüm sözleri boşverip oğlunun kurduğu son cümlelere odaklanan Zahide Hanım, yerinden kalkıp yüzüne bile bakmadan gitmesiyle sinirini çıkaracak bir şeyler aradı ancak bulamayınca daha doğru ses çıkarmayan bir şey bulamayınca elini başındaki beyaz tülbente attı. Avuç içinde sıkarak oğlunun arkasından bir süre baktıktan sonra hem Elif'e hem Esila'ya hem de az önce kendisini gambazlamış farzettiği Meryem'e içinden lanetler ederek yerinden kalkıp, ağır adımlarla odasına ilerledi. Ne Elif'e ne de Esila'ya bir şey diyemediği için tüm öfkesini atacağı Meryem vardı elinde fakat odasına girdiğinde onu yatağında bulamamıştı. Banyoda olduğunu düşünüp girdiği yatağında kısık sesle söylenerek gelmesini bekledi ama gelini gelmedi. Zaten yaşlı kadında yeniden kafasına takılan konuya ek oğlunun söylediklerini düşünmekten sabah ezanı okunana kadar uyumadı.

Salonda yapılan yatağında uyumak yerine her gece olduğu gibi yine yataklarının yanındaki büyük minder üzerinde uyuyan Toprak'ın kısık tonlu horlaması kulağına ilişince gerginliğini biraz olsun üstünden atarak gülümseyen Erkam, sessiz adımlar atarak yatağına vardığında gülümsemesi şiirinin yatış şekliyle daha da büyüdü. Esila sırtı yastığın üzerine denk gelecek şekilde yatmış, yüzünü Erkam'ın yastığına gömmüştü. Cenin pozisyonunda yatıyor olsa da yönü değişik olduğu için gülümsemesini durduramıyordu Erkam. Üzerine birde Esila'nın da horlamaya başlamasıyla dayanamayıp sesli bir şekilde gülmeye başladı.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now