Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/

Start from the beginning
                                    

" Neden uykusundan edelim kadını?" diye sorarak ikilinin kendisine bakmasını sağlayan Meryem " Hem yatmadan önce aç mısınız bir şey ister misiniz diye sordu. Sen de yok dedin. Geldi mutfağa ' meyveler burda, çerezler şurda' deyip bana yerlerini gösterdi, uyku tutmazsa beni çağırın çay kahve içeriz dedi. Hepsine burun kıvırdın ama yarım saat olmadan açım dedin ana. " diyerek devam ettiğinde Zahide Hanım eline aldığı kaşığı tabağın içinde öfkeyle soluyarak gezdirdi.

" Zamanında Berfu avukatlığını yapıyor diyordun, yokluğunda yerine sen mi geçtin?"

" He ana, fitne fesatlık artık tat vermiyordu, biraz da avukatlık yapayım dedim."

" Şimdi çarpacağım şu kaşığı yüzüne Meryem." diyen annesini genzini temizleyerek uyaran Erkam, yengesine 'boş ver' dercesine baktıktan sonra ellerini masanın üzerinde birleştirip, gözlerini annesine dikti. Bir an önce sıkıntısını dile getirip, odasına dönmek istiyordu.

" Neden herkesin içinde öyle şeyler söyledin ana? Sana kaç kere bu konuyu açma demedim mi? Kabul ettin, ağzımı açmam dedin ama geldiğin gibi sadece bana dediğin yetmezmiş gibi herkesin içinde söyledin."

" Ne var bunda? Kötü bir şey demedim ki."

Kaynanasının konuşmasından hemen sonra aldığı lokmayı şapırtadarak yemeye başlamasıyla yüzünü buruşturan Meryem, bu gecenin bir an önce sona ermesini Erkam kadar çok istiyordu. İkili konuşmaya devam ederken Meryem kulağını tırmalayan sese odaklamamak için bakışlarını Erkam'ın masanın üzerinde tuttuğu ellerine çevirdi ve o an sınanan sabrının kontrolünü sağlamak için ellerine işkence ettiğini gördü. Erkam sağ eliyle sol elinin parmaklarını bir bir sıkıyordu şu an.

" Ana, sen beni neden anlamak istemiyorsun? Biz şu an bir bebek sahibi olmayı düşünmüyoruz. Gelip gidip aynı konuyu açma artık. Hele de bunu başkalarının yanında yapma."

"Ben seni anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun oğlum. Sana yaşın geçiyor diyorum, bana 'karım okuyor' diyorsun. Bu mu? Sırtına çanta takıp mektebe mi gidiyor sanki? "

" Ana- "

" Bitirmedim." deyip oğlunun devam etmemesi için boşta olan sol elini havaya kaldıran Zahide Hanım, kaşığını tabağın içine sertçe bırakıp, oğlunun öfkeye bulanan bakışlarına aynı şekilde karşılık verdi. İstemeye istemeye alttan aldığı süreç içerisinde oğluna artık söz geçiremez oluşunun acısını çıkartmaya hazırlanıyordu cümleleri. Kendince bu kadar alttan almak yeterliydi.

" Konuşmayayım diyorum ama yeter artık. İyice kendini karının kölesi yaptın. Karına iyi davran, hoş davran iyi, güzel de bu kadarı fazla değil mi? Aldın payını geldin buraya, kaç yıl oldu bir iş kurmadın. Neymiş; Esila okumayı bitirince beraber iş kuracaklarmış. Kaç yaşına geldin, çocuk sahibi ol diyorum, Esila okumayı bitirecek, iş kuracağız sonra diyorsun. Kırkından sonra sağlığın aynı mı kalacak sanıyorsun? Elli yaşında mı baba olacaksın? Yoksa iki büklüm olduğunda mı? Sen her şeyi karının keyfine bırakmaya devam edersen dizini dövmen yakındır, ben sana diyeyim."

" Niye dizini dövsün, gayet mutlular huzurlu-"

" Sen karışma!"

Zahide Hanımın, öfkesini kusan ses tonu gibi bakışlarıyla karşı karşıya gelen Meryem önce boş verip susmak istedi fakat kendisine sesini yükseltmesine dayanamayınca " Aslını söylesene ana." deyip yaşlı kadının yumruğunu sıkmasını sağladı. Sarfettiği cümleler ile oğlunun düşüncelerini etkileyeceğini sanırken yüzünü avuç içleriyle ovuşturan Erkam, sorgularcasına yengesine baktığında susması için kaşlarını kaldırması fayda etmedi. Meryem, durması gerektiği yeri bilmeyen yaşlı kadının bundan sonrasında geçen her dakikayı kendisine zehir edecek olmasını umursamadan bakışlarını Erkam'a çevirerek konuşmaya başladı. Zaten bugün olmasa bile yarın yada ertesi gün kaynanası asıl niyetini bir şekilde belli edecekti.

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now