AĞLA SEVDAM

goncabeyza által

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock Több

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı

78.6K 3K 498
goncabeyza által

/19/ŞİİRİN BAŞLIĞI/

Multimedyadaki parça: Özdemir- Sözün Bittiği Yer

31 AĞUSTOS  🍂🍂Ertesi Gün

' Değişebilir mi insanlar anne? Düşüncelerini öfkeden kurtarıp, her şeye razı olabilirler mi? Erkam... değişir mi anne?'

Sanki son bulup, bitmeyecekti kabusları genç kızın... Yaraladığı adamın akıbetinin ne olduğunu bilmezken birde kendisini darp eden adamlar işgal ediyordu rüyalarını. Gözünü kapatmaya korkar olmuştu artık. Yetmezmiş gibi sandalye üzerinde  sıçrayarak uyandığı her an ellerini, kollarını bazen de yüzünü Erkam'ın ellerinin arasında buluyordu! Desteğine ihtiyacı olduğu kişi Erkam değildi ama gözlerini üzerinden ayırmayan, her seferinde endişe ile tenine temas eden o idi. Geceyi onun varlığının gölgesinde tamamlayan Esila, kendisine dokunmasını istemiyordu ama güvende hissettiğinide inkar edemezdi. Tabi verdiği güvenin yaşanılanlar yüzünden bir kıymeti yoktu...

" Daha iyi misin abi?"

" İyiyim çok şükür."

Ağabeyi Kenan'ın, öptüğü elini ellerinin arasında sıkıca tutan Berfu, sağ kaldığı için Allah'a şükürler ederken, Kenan Esila'nın yüzüne minnetle bakıyordu. Belki de bedenine saplanacak olan son kurşun onu ailesinden ayıracaktı. Ama şimdi hayattaydı ve kurtuluşuna vesile olan Esila ziyaretine gelmişti.

" Geçmiş olsun abi."

" Sağ ol Esila." diyerek diğer eliyle Esila'nın yanına gelmesini işaret eden Kenan, kardeşinin ellerinin arasından elini çekip, yanına varan Esila'nın sağ  elini tuttu. Ve bir kez daha ona verilen zararlara engel olmadığı için pişmanlık duydu. Utandı... Kendisini kurtaran ellere elini uzatmaktan geri durduğu için utandı. Elbette ablasının yerine geçmiş olması Kenan'ı rahatsız ediyordu ancak Esila'nın kalbinin gerçekten kötü olmadığından artık emindi.

" Ne desem, ne söylesem benim için yaptığının yanında kıymeti olmayacak."

" Öyle deme abi."

" Öyle Esila, öyle."

Esila'nın eline, ne hissettiğini anlamasını istercesine eliyle hafifçe vuran Kenan, çevresi kızarmış olan gözlerine bakarak " Benim yüzümden o adama ne olduğunu düşünerek vicdan azabı çektiğini biliyorum. İşte o yüzden teşekkür edemiyorum Esila." dedi. Kaç gündür ne yaşadığını, neler hissettiğini Berfu ve Ferit ten dinlemişti Kenan. Şükrediyordu sağ kaldığı için ama onu bu duruma düşürdüğü içinde kalbi sıkıntı içindeydi.

"Rabbim seni bağışladı ya abi... Gerisi de tez zamanda halolur inşallah."

" Olacak inşallah."

Gözlerine büyük bir şefkatle baktığı Esila'nın elini bırakan Kenan, " Erkam nasıl?" diye sorduğunda Berfu gözlerini devirdi. Esila ise içinden ' Kimse yok ya yanında kesin kendiyle kavga ediyordur.' diye geçirdi. Bugün, çevresindeki insanları azarlayarak bir bir uzaklaştırıyordu kendisinden ve Esila da Kenan'ın yanına gelerek, nasibini almaktan kurtulmuştu.

" Sence abi? Yaralı olduğuna aldırış etmeden sürekli gidip geliyor. Önüne kim gelirse azarlayor, durmadan emirler yağdırıyor. Adam doktorunu bile dinlemiyor!"

"Eli kolu bağlı hissettiğinden bu öfkesi."

"Ama bu onun için iyi değil ki abi. Millete illallah ettirdiği yetmezmiş gibi dikişlerini de zorluyor. Böyle devam ederse zor iyileşir."

"Biraz durulsun pişman olacak."

"Zor ama bakalım."

Ağabeyinin huyunu bildiği için pişman olacağına ihtimal vermeyen Berfu, yengesinin odaya girmesi ile yerinden kalkıp, Esila'ya ' Gidelim artık.' dercesine baktı. Berfu gibi Meryem den hazetmeyen Esila, bakışları ile onayladı ama zaten gitmeleri gerektiğini Meryem nefes nefese dile getiriyordu.

" Erkam ayaklanmış gideceğim diyor."

" Neden?"

" Bilmiyorum valla Kenan. Babanla konuştu az önce. Bağırdı çağırdı, telefonu kapatınca da Esila'yı çağır gideceğiz dedi."

Kardeşinin, babası ile Said Bey yüzünden tartıştığını tahmin eden Kenan, gitmesine engel olamayacağını bildiği için Berfu'ya " Sen de Esila ile git." dedi.

" Abi bir şey yapmayacak mısın? Tam iyileşmeden hastaneden çıkmamalı."

" Ne yapayım Berfu? Babamı dinlemeyen beni mi dinler? Siz konağa gidince yanında yöresinde dolanmamaya dikkat edin yeter. Özellikle de sen Berfu."

" Ben ne yaptım şimdi?"

" Çeneni tut, zıtlaşma sakın onunla. Babama kızmış, faturasını sana kesmesin."

Baş ve işaret parmağını birleştirerek, dudaklarının üzerine koyan Berfu, fermuar kapattırmışcasına dudaklarını birleştirdi. Barut fıçısı gibi ortalıkta dolanan ağabeyinin gazabına uğramaya niyeti yoktu.

" Sen merak etme konuşmam ben onunla."

Ağabeyinin elini yeniden öpen Berfu, yengesinin Esila'ya iğrenerek attığı bakışlara Kenan için karşılık veremedi. Ama konağa döndüklerinde ona iade edeceğini aklının bir köşesine not aldı.

" Allah'a emanet ol abi."

Kendisine gülümseyerek karşılık veren Kenan'a aynı şekilde karşılık veren Esila, Meryem'in üzerinde gezinen bakışlarının farkına vardı ancak umursamayıp, Berfu ile birlikte odadan çıktı.

Alt katta bulunan odaya gitmek için merdivenlere yöneldiklerinde ikisininde aklında Erkam'ın neye kızmış olduğu vardı. Esila, sebebin kendisi olmaması için dua ederken Berfu'nun da ondan bir farkı yoktu.

" Abim nerede?"

" İçerde. Doktoru ile konuşu...yor. Belli ki o da ikna edememiş."

Berfu ve Ferit, odadan çıkan ağabeylerine yaptığını tehlikeli bulup, onaylamadıklarını belirtircesine bakarlarken, Erkam'ın gözleri Esila'nın üzerindeydi. Onun içindi öfkesi, onun içindi hastaneden çıkmak istemesi. Bilmiyordu ama konağa gittiklerinde öğrenecekti sebebini, ela gözlerini kahverengi gözlerden yana yakıla kaçıran Esila.

" Gidelim."

Esila, doktorunu ve kardeşlerini ardında bırakarak, koridorda ilerleyen Erkam'ın taklidini yaparak peşine takılırken, Ferit, Berfu'ya akşam geleceğini söyleyip, babasını aramaya koyuldu.

' Hiç mi acımıyor yaraları? Adamda ki öfkeye bak! Acısını bile unutturuyor!'

Erkam'ın, öfkesine alışmanın kolay olmayacağını düşünerek arkasından hızlı adımlarla ilerleyen Esila, insanların kendilerine olan bakışlarından rahatsız oldu ancak başını önüne eğmedi. Hakkında ne düşündüklerini biliyordu ama önemsemedi. Yıllarca o ayıplar yapmayalım, şu kınar konuşmayalım diyerek elalem baskısı altında yaşamıştı. Şimdi ise böyle değildi Esila için hatta hepsinin canı cehenneme modundaydı.

Konağa varana kadar Erkam'ın birçok duyguyu barındıran nefes alışverişlerinden bunalan genç kız, koluna dokunması ile gözlerini camdan ayırdı. Yüzünü döndüğü adama sorar gözlerle baktığı sırada araç durmuştu ama Erkam'ın bakışları durdurak bilmeyen bir fırtınaya esir düşmüştü.

" Misafirlerle bir beş-on dakika oturduktan sonra odaya git. Ha birde anneme ve babama bana baktığın gibi bakma."

' Nasıl bakıyorum ki?'

Erkam'ı dile getiren bakışlarının nasıl olduğunun  kendisi bile farkında değildi ki... Canını almak istercesine baktığı adamın, " Öldürecekmiş gibi bakıyorsun Esila. Millettin önünde de öyle bakma tamam mı?" demesiyle 'Milletede öyle bakacağım!' diye geçirdi içinden.

Kendisinden bir şeyler söylemesini bekleyen Erkam'a, ' Babana bakmam ama annen için söz veremem.' demek istedi ama diyemiyordu işte. Birçok şeyi susmak zorunda kalmak ağır gelse bile içine atmak kötü olduğu kadar iyiydi de.

" Bakmam. Merak etme."

Zahide Hanımın bakışlarının değişmediğine, hatta daha beter bir hâl aldığına emindi Esila. Öldürecek gibi bakmak? Bunun için önce annesinin ve kendisinin gözlerine bakmasını istiyordu Esila. Çünkü bu konuda onlar kadar istekli bakamazdı.

Konağın dışındaki kalabalık Erkam'ın araçtan inmesiyle artarken, Esila onca insanın arasında nasıl durabileceğini düşünüyordu. Odasına gitmesi çok uzun sürmezdi ama geçen süre zarfında şimdiden yüzünü ele geçiren bunalmışlığı gizlemesi gerekiyordu.

" Geçmiş olsun ağam."

Bazı adamların elini sıktığı, bazılarının ise ellerini önlerinde birleştirerek geçmiş olsun dileklerinde bulunduğu Erkam'ın küçük dağları ben yarattım derecesine attığı bakışlara sinir olan Esila, gözlerini devirmemek için kendini zor tutuyordu.

Erkam'ın birkaç adım gerisinde çardağa kadar ilerleyen Esila, " Geçmiş olsun Erkam'ım." diyen adamın Said Bey olduğunu fark edince gözlerinin içi parladı. Hasan Ağa'nın amcasının oğlu olan Said Bey'i çok seven genç kız hayranlık dolu bakışlarını gizleyemeyecek kadar meşguldü çünkü Said Bey de en sevdiği ayrıntılardan biri olan sevgi dolu bakışlar yüzüne yönelmişti.

Said Bey'in elini öpüp bir adım geri çekilen Erkam, karısının bakışlarındaki değişimi farkedip bozuntuya vermemeye çalıştı ancak Said Bey'in sağ kolunun dirseğini öperken ellerinin titriyor olması sinirlerini zıplattı. Şu an öfkesinin nedenlerinden biri olan adama, karısı hayran hayran bakıyor, yetmezmiş gibi heyecandan titriyordu.

Said Bey'in " Geçmiş olsun kızım." diyerek elini ellerinin arasına alması ile saygı göstergesi olarak başını hafifçe önüne eğen Esila " Başını saygından eğdiğini biliyorum kızım ama ne olursa olsun kimsenin karşısında başını önüne eğme. " demesi ile başını kaldırdı ancak yüzüne bakmadı.

" İçin rahat olsun kızım. O namus yoksunlarını bulduk. Sana ne yaptılar ise bedelini misliyle ödediler."

Ruhunun yakasına yapışan sıkıntılarının birinden kurtulduğu için derin bir nefes alan Esila'nın gözleri yaşlar ile dolarken, Erkam o adamlara hakettiklerini veremediği için deliriyordu. Bu yüzdendi Said Bey'e kızgınlığı! Gerekeni yaptığını biliyordu ancak kendisine haber verilmeden karakola teslim edilmelerini hazmedemiyordu.

" Ömrümüze ne kadar nefes biçilmiş bilmiyoruz. Birçok zorluk çıkacak karşımıza. Dayanamayıp, vazgeçmek istediğimiz anlar olacak. İşte o anlarda Allah'a sığınmak gerek. Verdiği cana kastetmek haddimiz değil, olmamalı da."

Said Bey'in sözlerindeki haklılık Esila'nın canından vazgeçmek istediği anları utanarak hatırlamasını sağlarken, ellerini bırakıp omuzlarını tutması ile sağ gözünden bir damla yaş firar etti.

" Herkesten, her şeyden önce kendine değer ver kızım. Kendine önem ver."

Başını olumlu anlamda hafifçe sallayan Esila, Said Bey'in omuzlarını bırakması ile Hasan Ağa'ya doğru ilerledi. Kayınpederinin sağ kolunun dirseğini öpen genç kız, doğrulduğu sırada göz ucuyla Zahide Hanıma baktı. Şimdi sıra onda idi ve bakışlarındaki ılımlı ifade onun gibi diğer kadınları da şaşırtmıştı.

Gelinin alnından öpen Hasan Ağa, haklarında kötü düşünüp, ileri geri konuşanların ağızlarının payını bu şekilde verdi. Tabi onun öncesinde zift gibi kararan yürekler, o adamların çektiği videoyu izleyerek yerin dibine girmişti. Esila'nın tecavüze uğramadığına inanmayanlar, izledikleri görüntülerden sonra başlarını utançla eğmişlerdi ve bunu sağlayan ise Said Bey olmuştu.

"Çok şükür iki evladımda sağ salim döndü evine."

Zahide Hanımın sözleri karşısında dili lal olan Esila, elini öptüğü kadının gülümsemesinin sahte olduğunu biliyordu ve bunu karşılıksız bırakmayıp aynı sahtelikte tebessüm etmeye çalıştı.  Kıyametin kopacağını düşündüren ise Zahide Hanımın, ona sıkıca sarılması oldu.

' Kaynana, gelin muhteşem oyuncularız. Hakkımız yenmemeli. Allah'ım tövbe. Gerçek anlamda kaynana gelin olmayalım, yalvarırım.'

Aklından geçenler yüzünden sahte tebessümü son bulan  Esila, sırasıyla diğer aile büyüklerinin elini öpmeye başladı. Beş  dakikadan fazla süren el öpme merasiminin sonuna geldiğinde kendisini dikkatle izleyen Erkam'ın dediğini yapmaktan kaçınırdı ama şu an için yapmak bulunduğu sıkıcı ortamdan kurtulmak demekti ancak  odasına gitmeye yeltendiği sırada  Zahide Hanımdan kurtulamadı.

Yemek ve çay bitimine kadar kadınlarla birlikte oturmaya mahkum olan Esila'nın yüzündeki hoşnutsuzluk Zahide Hanımın hoşuna gidiyor, sahte gülümsemesinin acısını daralmasını sağlayarak çıkartıyordu.

Saatler sonra misafirlerin gitmesi ile rahat bir nefes alan genç kız, odasına girer girmez yan odadaki dolapta bulunan yastığı ve çarşafı alıp, koltuğa  yatağını hazırladı. Duş almayı bırak üzerini değiştirecek takati kendisinde bulamamıştı. Koltuğa uzanıp o adamların uykusunu zehir etmemelerini dileyerek gözlerini kapattığında, yorgunluğu, düşüncelerinin uykusunu kaçırmasına izin vermedi... Bu gece o adamların kabusu olmasını istemiyordu. Yakalanmış olsalar da zihni rahat değildi...

...........

Gece, varlığını yavaş yavaş sonlandırırken Erkam'ın yaralarının acısı çoğalmış, inlemeleri odayı doldurmaya başlamıştı. Esila'nın dediği gibi öfkesi, geriye kalan tüm duygularını unutturuyordu ona. Gündüz umursamadığı acısı, şimdi gecesini mahvediyordu.

Misafirler gittiğinde yorgunluğuna ve ağrılarına rağmen uyumamış, takatini babası ile Said Bey yüzünden tartışarak tüketmişti Erkam. Odasına girdiğinde ise sırtını duvara yaslayıp, birkaç dakikasını  Esila'yı seyrederek harcadı. Dün gecenin aksine sayıklamadan  uyuduğunu görünce rahatlamıştı ancak bedeninde koca bir huzurluk hakimdi. Bu huzursuzluk yatağına yattığında çoğaldı ve bedeni yanmasına rağmen yorgan altına girecek derecede üşüyordu.

Erkam'ın inlemelerini duyan Esila, göz kapaklarına çöken ağırlık yüzünden bir süre kayıtsız kalmayı denedi ancak sayıklamaya başlaması ile gözlerini birkaç demeden sonra tam açmayı başardı. Yerinden kalkıp, ayaklarını yerle buluşturduğunda bir dakika kadar etrafına bakınarak toparlanmaya çalıştı. Uykusunu bölen adamın yatağına çevirdiği boş bakışları adını sayıklaması ile anlam kazandı. Tabi bu anlam iyi yönde değildi!

" Hey!" deyip duraksayan Esila aklından  geçen çağırma şekilleri yüzünden tebessüm etti ancak Erkam'ın sızlanmasıyla " Ağa bozun- Erkam iyi misin?" diye sordu. Tam ağa bozuntusu demek üzereydi ki kendine son anda hakim olmuştu.

Sızlanmalardan başka bir karşılık alamayınca yatağından kalkıp, ışığı açan  Esila, ağır adımlarla yanına vardığı adamın açıkta kalan  omuzunu dürterek adını söyledi. Bedeninde hissettiği sıcaklık yüzünden parmaklarını omuzundan çekip istemeye istemeye  elini önce alnında sonra ise kulakları ve boynunda gezdirdi.

" Ateşin var."

Yeniden alnına koyduğu elini, Erkam'ın gözlerini aralaması ile yumruk yaparak geri çeken genç kız , " Ateşin var. Ben... ben babanı çağırayım." dedi. Hasan Ağa'ya haber vermek için hareketlendiği sırada Erkam'ın mırıldanarak itiraz edişine aldırmadı. Ta ki bileğini tutup " Gitme..." deyişine kadar.

" İyi değilsin. Hastaneye götürmeleri gerek."

" İstemiyorum..."

" O zaman doktor çağırsınlar."

" Onu da istemiyorum."

Sabır çekerek, yatağa biraz daha yaklaşan Esila " İnadın yüzünden havale geçirebilirsin." deyip elini, bileğini tutan elin üzerine koydu.

" Geçirirsem geçiririm sana ne?"

" Doğru diyorsun, bana ne ki?!"

Elini sertçe bileğinden ayırdığı adamın inadı yüzünden öfkelenen Esila " Ne halin varsa gör." diye mırıldanarak koltuğa  doğru yöneldi ancak içindeki kız çocuğunun yalvarırcasına attığı   bakışlar yüzünden geri döndü.

" Tamam. Babanı çağırmayacağım ama en azından Berfu'ya söylememe müsaade et."

" İstemiyorum anlamıyor musun? Gidip yatsana sen!"

' Ateşten değil inadından ölecek! Uyuz herif!'

Siniri bir tık daha artan Esila kaşlarını çatarak baktığı adamın yanından ayrılmak üzere iken pikeyi üzerine çektiğini gördü. Ve yine gidemedi.

" Az ateşin var ya birde bunu ört aferin!"

"Ne yapıyorsun sen?"

Pikenin üzerinden çekilmesi ile öfkelenen Erkam, " Bırak şunu!" deyip pikeyi Esila'nın elinden aldı ama genç kızın  bırakmaya niyeti yoktu.

" Ateşin var! Bunu da örtersen sabaha çıkamayacaksın!"

" Çıkamazsam, çıkamam! Git başımdan!"

" Hay başın ko... Tövbe ya Rabbim. İnsanı deli ediyorsun, deli! "

Erkam'ın kızacak olmasını umursamadan pikeyi üzerinden tamamiyle çekip alan Esila, yeniden örtemesin diye koltuğun yanına fırlattı.

" Bela mısın sen?"

" Kim bela acaba Erkam Bey! Bu ateşle bile insanları azarlamaktan vazgeçmiyorsun!"

" Sen niye rahat bırakmıyorsun beni ya? Örtümü ver... Git, uyu.."

Konuşmakta güçlük çeken Erkam, kendisine surat asarak bakan karısının varlığının gerçek olup olmadığını ayırt etmeye çalışıyordu. Çünkü Esila onun iyiliğini düşünmezdi. Onunla ilgilenmezdi. Ama sonra vurulduğu gece geldi aklına. Esila'nın yüzünü ellerinin arasına alışı, ağlayışı, kendisinden bu şekilde kurtulmak istemediğini söyleyişi... Sonra ona öldürecekmiş gibi bakan bakışları düştü zihnine. Bakışları, o gece ki hâllerinden daha gerçekçiydi! Bu yüzden onun hayaliyle kavgaya tutuştuğunu var saydı. Var saymak istedi! Çünkü kalbinin kapısında bekleyen karmaşık duyguları görmezden gelmesi daha kolay olacaktı.

" Maşallahın var ha. Hastalık bile engel olamıyor beni terslemene!"

" Nereye gidiyorsun?"

Bıkkın bir nefes vererek diğer odaya yönelen Esila " Git başımdan demedin mi! Gidiyorum işte." deyip sinirinin etkisi ile gülümsedi. Erkam'ın inadının ve öfkesinin ömür çürütecek düzeyde olduğunu düşünerek girdiği odada, çekmecelere bir bir baktı ve atletlerinden iki tanesini aldı. Ateşini kendi yöntemiyle düşürmeye karar veren Esila, işe yaramadığı takdirde kızacak olmasını umursamayıp ailesine haber verecekti.

" Ben su alıp geleceğim."

" Birilerini uyandırıp gelirsen..."

" Ya sabır! Merak etme uyandırmayacağım."

Erkam'a söylene söylene gittiği mutfaktan küçük bir leğen alıp içine soğuk su doldurarak çıkan Esila, ona kızıyordu ama yapacağının bir işe yaramasını da istiyordu. Ve bunların hepsini içindeki kız çocuğuna kıyamadığı için yapıyordu. Ya da vicdanı idi bunları yaptıran. Hangisinin ağır bastığını tartışmaya açmadan odaya döndüğünde Erkam'ın yatağın diğer tarafına geçtiğini gördü. Elindeki leğeni komidinin üzerine koyup atletleri ıslattıktan sonra sıkıp, yatağın boş bulduğu yerine oturdu.

Katladığı atleti " İyileşmeden, efelene efelene hastaneden çıkarsan böyle inim inim inlersin!" dediği adamın alnına koyduktan sonra diğerini de sıkıp  aynı şekilde katladı. İnlemeleri çoğalan adamın sağ kolunu kaldırıp atleti koltuk altına yerleştirdiği sırada Erkam'ın yüzündeki ifade sertleşti ve inlemelerindeki acı daha da belirginleşti.

"Canını mı yaktım? Ayyy kıyamam. Özür dilerim."

Esila'nın ses tonundaki alayı anlamayan Erkam, kısık gözleriyle baktığı genç kıza " Önemli değil... Niye uğraşıyorsun ki benimle? Git yat, iyiyim ben..." dedi ama iyi değildi. Her hareket edişinde yaralarının bulunduğu bölge ve çevresi ağrıyordu. Nefes almak bile güç gelmeye başlamıştı. Ama konuşmaktan da vazgeçmiyordu.

" Hı hı iyisin! Ne olur sanki inat etmeyip hastaneye gitsen. Ama yok, gururuna yediremezsin değil mi? "

"Esila... Bir iyilik yapıyorsun... Allah razı olsun ama susarak yapsan?"

İyice araladığı gözlerini yüzünde gezdiren  adamın susmasını istediği için gözlerini oymak isteyen Esila, sabır çekerek alnından atleti aldı. O dakikadan sonra ise bir daha konuşmadı...

Gecenin geri kalanını aynı şekilde devam ettirerek Erkam'ın ateşi azalana kadar başında bekleyen Esila, uykunun yokladığı gözlerini açık tutmakta zorlanır olmuştu. Uykuya yenilmemek için sık sık elini yüzünü yıkayıp, odanın içinde gidip gelen genç kız  son çare olarak pencereyi açıp, yüzünü esmekte olan rüzgara emanet etti.

Ara ara göz ucuyla kontrol ettiği adamın inlemeleri yok denecek kadar azaldığında son bir kez bakmak için savsaklaşan  adımlarıyla  yanına vardı.

Kendisine dokunmasını istemediği adamın yüzünde dokunulmadık yer bırakmayan genç kız, elini alnına uzattığı sırada Erkam yeniden sayıklamaya başladı. Bu kez kendi adını değil, canından çok sevdiği anne yarısının adını sayıklıyordu.

" Elif... Elif'im..."

İşte o an Esila'nın eli kaskatı kesildi. Ne geri çekebiliyordu ne de Erkam'ın alnına koyabiliyordu. Zaman, ablasının isminin sarfedilmesiyle durmuştu sanki... Erkam öyle bir söylemişti ki ablasının adını, vicdanının yüzüne attığı sert tokatla bile kendisine gelemiyorudu.

' Elif'im.' demişti. Kocası olan adam ablasının adını, sahiplenircesine söylemekle kalmamış, özlemini her harfinde dile getirmişti.

Erkam'ın ablasına kalben bağlı olmadığını bilmeyen Esila, onu sevdiği kadından ayırdığını düşünerek geriye doğru adımlar atıp, pencerenin önüne vardı.  Dağılan nefesini toplamaya çalışırken, göz yaşları yanaklarından pay almaya başladı. Bu anı da yaşadıktan sonra ömür geçer mi bu dört duvarın arasında diye sordu kendine. O an gece sustu. Rüzgar sustu. Konuşan yalnızca göz yaşlarıydı çünkü düşünceleri de susmuştu...

1 EYLÜL  🍂🍂

İhtimal dahi vermediği her duyguyu bir bir yaşamaya başlayan adam, gözlerini bileğini sıkıca kavrayan eli hissetmesi ile araladı. Alnındaki atletini eline alıp tuhaf bakışlar attıktan sonra gözleri yatağının yanına kaydı. Esila... Bileğini sıkıca tutmuş olan genç kızın yerde olduğunu ve başını yatağının kenarına yasladığını görünce gece yaşanılanların rüya değil de gerçek olduğunu anlaması uzun sürmedi. Başında beklediği, kendisi için endişelendiği kadar azarladığı o dakikalar gerçekten yaşanmıştı öyle mi? Bir yanı inanmak istemedi ancak Esila'nın şu an ki hâli ' İnan!' diyerek   baskı uyguluyordu hislerine.

" Esila."

Yerde olmasa seslenip uyandırmayacaktı Erkam ancak içi onu öyle görmeye devam ettikçe daha çok acıyordu.

" Esila..."

Seslenmesine rağmen uyanmayınca bileğini tutan eline çevirdi bakışlarını ve elini hareket ettirdiği an Esila telaşla araladı gözlerini. Bununla da kalmamış Erkam'a tedirgince bakarak ayaklanmıştı genç kız. Telaşı garip geliyordu Erkam'a ve böyle yaptıkça düşüncelerindeki tutarsızlık artıyordu. O saf nefreti de yoktu artık genç kızın. Ara ara kızgınlıkla bakıyordu ona ama nefret yoktu ela gözlerde. İnkar edip,  saklamaya çalıştığı pişmanlık vardı yalnızca. Pişmanlık? Neyin nesiydi şimdi bu? Sebebi neydi?

" İyi misin?"

Cevap vermesine fırsat vermeden elindeki  atleti alan Esila'ya şaşkınca bakan Erkam, tam şaşkınlığını dizginlemeye çalışacakken, elini alnına koymasıyla ne hissedeceğini şaşırdı. Soğuk avuç içi ılık alnı ile buluştuğunda hissettiği duygu gözlerini kapatmasına neden oldu. Bir an elini alnından hiç çekmesin istedi. Öyle iyi gelmişti ki... Sızlayan yaraları bile hissetmişti dokunuşunu.

" Şükür, düşmüş ateşin."

Ve koca bir şaşkınlık dalgası daha işgal etti adamın duygu ve düşüncelerini... Esila iyi olduğu için şükrediyordu! Yetmezmiş gibi birde tebessüm etmişti.  İyi olduğuna sevinmesi...? Vicdanı ' Utan!' diye fısıldadığında gözlerini Esila'nın sürmekte olan tebessümünden  ayırdı.

" Sağ ol..."

Erkam, karmaşıklaşan hislerinin duygusunu sesine yansıttığında, Esila tebessümünü sonlandırıp, yatağın kenarından uzaklaştı. İyi olduğuna göre yanında durmasına gerek yoktu.

" Ben... Sana bir şeyler hazırlayıp getireyim mi?"

" Getirme. Aç değilim."

" Bir şey içmek ister misin?"

" İstemiyorum. Sağ ol."

Yüzüne bakmadan konuşan Erkam'ı bakışları ile onaylayan Esila, banyoya girdiğinde,  yarım kalan sitemine ağlayarak devam etti. Ablasının adını sayıklayan adamın duygularını birbirine kattığından habersiz, kendisini onun yerine koydu. Ama çıkamadı işin içinden. Çıkamadıkça, bataklığın derinlerine doğru çekilmeye başladı.

Şimdi biri aklı ve duyguları ile savaşırken diğeri  kalbi ve düşünceleri arasında kalmıştı...

Elini yüzünü derin nefesleri alarak yıkayan Esila, kurularken gözlerini aynadan ayıramadı. Bu kez baktığı morlukları ve gözlerindeki kızarıklıklar değildi. Hüznüne bakıyordu... Bitmek bilmeyen acısına sebep olduğu için kızıyordu kendine.

Sıkıntılı nefesini aynanın yüzeyinde bırakarak banyodan çıktığında Erkam'ın yataktan kalmaya çalıştığını gördü. Adımlarını hızlandırıp, soluğu bedeninin dibinde alırken, Erkam yaptıklarını anlamlandırmak istemiyordu.

" Yardım edeyim?"

Kolunun altına girip beline kollarını dolayan genç kızın, başını kaldırması ile gözlerindeki hüzne şahitlik etti adam... Ve o an yüreği zincirlerini gevşetti...

Kalemini ve kağıdını hapsettiği odanın kapısının önünde duran şair, geçmişi ile yüzleşmekten korkuyordu ama kalbinin satırlara akmaya ihtiyacı olduğu için anahtarı yuvası ile buluşturdu. Anahtarı çevirirken duyduğu ses, ölü satırların dirilme sesiydi. Bir nevi özgürlüğün sesiydi. Seneler önce binlerce kez temasta bulunduğu kapıya yine aynı şefkatle dokunan şair, aralıktan sızan sevdasının kokusunu içine çekip, bu anı yaşamasına neden olan kişiye gülümsemesi ile teşekkür etti... Gözlerine değen hüzünlü gözler olmasa buraya gelmeye cesaret edemeyecekti. Ve yine o hüzne tutsak bakışlar olmasa, geçmişe sakladığı yüreğinin tozlarını silkemeyecekti.

Herhangi birine boğucu ve sıkıcı gelebilecek odasına göz gezdiren şair, masasına doğru ağır adımlarla ilerledi. Film şeridi halini alarak akmaya hazırlanan hatıralarını öyle bir anda değil sindire sindire yâd etmek istiyordu. Bu yüzden de sandalyesine oturana dek oralı olmadı.

Masasının üzerinde ki kitaplarına ve kalemliğine buruk bir tebessümle selam verdikten sonra kaldığı yerden nasıl devam edebileceğini düşündü. En son kalemini kırmış, kağıdı buruşturmuştu. Çünkü imkansızı yazmak ilk kez çok zor gelmişti, kelimeler ile dans etmeyi seven adama.

Korkuları, vazgeçmesi için duygularını serserice dürtmeye başladığında yine o hüzünlü gözler gelip oturdu gözbebeklerine. İşte o an korkularını def edip eline rastgele bir kalem aldı. Hızını kesmeyip buruşturduğu sayfayı kalem tutan elininde yardımıyla düzeltti.

Evet şimdi o hüzünlü gözlerin şiirini yazabilirdi. Hazırdı. Kalem tutmayı özleyen parmakları gibi, şiirinin başlığı hazırdı...

' Ağla Sevdam...'

Hatalarım olduysa affola 🙏

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen...

Olvasás folytatása

You'll Also Like

324 72 7
Serpil hanım çantasından çıkardığı kutuyu kendisine uzattı. Firuze Kutuyu açtığında hediye kolyenin ışıltısı karşısında gözleri kamaşmıştı. - Bu bana...
GREJUVA haytyzr által

Rejtély / Thriller

1.4K 160 26
Bu dünyada, gördüklerimiz ve bildiklerimiz dışında başka zamanlar, başka diyarlar ve gizemler saklı. Vanessa bunları bilmeden bir adım atsa da artık...
54.5K 6.1K 19
bebek; bi gece gecirdik ve bitti ikimiz de sarhostuk h.; sabah seksinde de oyle miydin yongbok? sabah altimda kivranirken de sarhos muydun? ✨ başlang...
299K 10.2K 82
Zeynep, yeni bir sayfa açmak için, yeni başlangıçlar, yeni maceralar yaşamak için çok sevdiği şehre, İstanbula, geri döner. Sadece mutlu olucak, huzu...