AĞLA SEVDAM

By goncabeyza

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock More

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm ☘18☘ Pişmanlık

86K 3.2K 679
By goncabeyza


/18/PİŞMANLIK/

Multimedyadaki parçayı bu hafta çok sık dinledim ve sizinde bölümü okurken dinlemenizi çok isterim.

29 AĞUSTOS 🍂🍂

Bir bir topladım, kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı, ağrılarımı, acılarımı, umutsuzluğumu, yeni doğan güne olan inancımı, gecenin kardeşliğini ve düşmanlığını, yüreğime dert olan her türlü sızıyı... Bedenimde ve ruhumda yaralar açarak biriken duyguları, ablama ve anneme olan özlemimin yanı başına koydum. Bir tek göz ardı edemediğim öfkemi ve vicdanımı , bir yere sığdıramadım... Çünkü sebebi olanlarla bir ömür geçirecektim. Ve asıl sebep kendim iken umursamamam mümkün değildi. O, bu, şu demeden önce kendime bakmalıydım ve bundan sonrasında ise sadece önüme...

Odanın duvarlarından destek alarak girdiğim lavaboda, yıkadığım yüzüme dakikalarca baktım. Morlukların ve sızıların, boynuma süzülen damlalar gibi yüzümü terketmesini istedim ama olmayacağını da biliyordum. Zaman lazımdı bana. Yaralarımı sarmam, toparlanmam için zaman lazımdı.

" Beni bekleseydin kuzum."

" Sağ ol teyze. Kendim gidip gelebiliyorum artık."

Ağır adımlarla vardığım yatağın üzerine oturup, teyzemin poşetten çıkardığı terlikleri giyerken bir yanım hastaneden çıkacağına seviniyordu ama diğer yanım Özadlı konağına döneceğim için karalar bağlamıştı. Oraya gitmek istemiyordum fakat başka bir seçeneğimde yoktu. Tabi şimdilik.

" Şey... Esilam..."

Bir şey söylemek isteyen ancak bunu nasıl yapacağını bilmediğini bakışları ve yüz ifadesi ile belli eden teyzeme, " Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda nefesini sıkıntı ile salıp, " Erkam, konağa gitmeni istemiyor." dedi. Nedenini zevkle es geçip, " Nereye gideceğim peki?" diye sordum çünkü konağa gitmeyi hiç mi hiç istemiyordum.

" Yan odaya."

" Yan odaya mı?"

" Evet kızım. Erkam hemen yan odada kalıyor. Hastaneden çıkışını yaptırdı ama yanında kalıp onunla birlikte çıkacakmışsın hastaneden."

" Ya sabır!"

Saçlarımı, sinirle toplayıp teyzemin verdiği toka ile bağladıktan sonra yataktan kalktım ve ağrılarımı unutturan öfkem ile odadan çıkıp, ağa hazretlerinin odasına doğru ilerledim. Yüzünü görmemem mümkün değildi ancak az görme fırsatını elimden alamazdı. Onun refakatçiliğini yapacağıma, konağa giderdim daha iyi!

" Esila? İyi misin?"

Ferit ağabeyin gözlerime tedirgince bakması ile bakışlarımın sertliğinden emin oldum. Ama çok sevgili Erkam Ağaya etki edebilir miydim? Tabi ki hayır! Göz bebeklerinde cehennemin ateşini bulunduran kişiye ne kadar sert bakarsam bakayım o ateşi söndürmeye gücüm yetmezdi.

" İyi olmama müsade ediyor musunuz ki?"

" Ferit dışarı çık! Berfu sende."

Kardeşlerinin konuşmalarına fırsat vermeden dışarı çıkmalarını isteyen Erkam, ikimiz arasındaki bakışmalarına kapıyı işaret ederek son verdi.
Yüzüne bakmaktan kaçındığım Ferit ağabeyin ardından Berfu'nun da çıkması ile kapıyı kapatıp, kollarımı göğsümde birleştirerek, bakışlarımdaki sertliğin öfkesine yenilmemesini diledim ama adamın gözlerinde öfkenin kırıntısı dahi yoktu! Hayret!

" Sorun ne Esila?"

" Bilmiyorsun sanki!"

" Bilmiyorum. Açıklar mısın?"

' Öfkeli değil ve emir vermeden konuşuyor. Kafasınada kurşun yemedi. Nesi var bu adamın?'

İçimden geçirdiğim düşüncelerime boğazını sesli bir şekilde temizlemesiyle son verip, " Gösteriş için yaptığın ziyaretten sonra şimdi de gösteriş için refakatçiliğini mi yapmamı istiyorsun?" dedim. Kızgınlık ile ' Ne yazık ki karımsın!' dediği an aklıma geldiğinde, öfkem diri kalabileceği bir neden buldu ancak Erkam'ın ifadesizliği yüzünden vazgeçmek üzereydi.

" Zoruna giden gösteriş için olması mı yoksa benimle kalacak olman mı?"

"Seninle kalacak olmak tabi ki!"

" O zaman kusura bakma ama benimle kalmak zorundasın."

" Değilim." diyerek göğsümde birleştirdiğim kollarımı çözdüm ve ona doğru birkaç adım attım. Tehditkârdı bakışlarım ve adımlarım ama onun umurunda bile değildi.

" Karımsın! İstesende istemesende kalacaksın!"

'Değilim' demek istedim ama diyemedim. Telaffuz edişinden nefret ettim ama ' Karın değilim' diyemedim. Gerçek oluşunu inkar edemedim... Şimdi onun gibi ' Ne yazık ki!' diyordum ama bunu içimden söylemeyi bırakıp sesli bir şekilde dile getirdim. Onun gibi kızgınlıkla! Onun gibi tiksinerek " Ne yazık ki! Ama seninle kalmayacağım." dedim.

Sözlerim üzerine öfkesi, vakit kaybetmeden gelip gözlerine kuruldu ve yatağında doğrularak öfkeli bakışlarını gözlerime savurdu. O an aynı şekilde bakmaktan çekinmedim. Kalbim korkuyla çarpmadı! Aksine bakışlarının üzerimde bir etkisinin olmadığını belirtmek istercesine gülümsedim!

"Ben istemediğim sürece hastanenin kapısından dışarı adım atamazsın Esila!"

" Bu kadar emin olma."

" Denemek serbest." diyerek kapıyı işaret ettiğinde hay hay dercesine başımı salladım ve yüzünde oluşan sinir bozucu tebessümüne misliyle karşılık vererek " O konakta sensiz geçireceğim birkaç günün huzurunu elimden alamayacaksın." dedim. Burada onun bakışlarının esaretinde kalıp, kokusunun boğuculuğuna tahammül etmektense, dört duvarın gece gündüz üzerime gelmesine razı olurdum. Bu yüzden arkamı döner dönmez onun alayına karşılık yüzüme inatla yerleştirdiğim tebessümü katlederek odadan çıktım.

" Esila!"

Beni görür görmez duvara dayadığı sırtını ayırarak yanıma doğru gelen Ferit ağabeyi görmezden gelerek teyzeme " Gidelim teyzem." dedim ancak ayaklarım, koridorun sonunda gördüğüm babam yüzünden kalbim gibi kaskatı kesildi.

Beni evimden kapı dışarı eden babamın aramızdaki mesafeyi kapatmak için attığı her adımda koyacak yer bulamadığım öfkem büyüdükçe büyüdü. Sanki şimdi öfkemi kusmamın tam vaktiydi. Evet! Babamın içimde yarattığı boşluğa koyabilirdim öfkemi! Onunla içimden atıp yine içime yerleştirebilirdim. Tükenir miydi peki? Hayır. Tükenmezdi. Tükenmeyecekti! Ezip geçtiği sevgim kadar büyüktü artık ona olan nefretim ve sağ olduğum sürece var olacaktı.

" Kızım..."

Kaç yıl olmuştu bana böylesine içten kızım demeyeli? Kaç yıl olmuştu benim için gözleri dolmayalı? Bunları kendime sormam büyük bir hataydı çünkü bana hiçbir zaman böylesine güzel kızım dememiş, gözleri hüzünle dolmamıştı. Beni hiç sevmemiş, içimi gülümsemesiyle ısıtmamıştı ki...

" Nasılsın kızım?"

Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatmasına " Sana ne?!" diye sorarak engel olduğumda gözlerindeki hüznün yerini şaşkınlık aldı. Beni kovan o değil miydi? Şimdi bakışlarında ve ses tonunda var olan üzüntü neyin nesiydi?

" Kızım ben çok pişmanım..."

" Pişmansın öyle mi? Sen... Sen pişmansın öyle mi? Beni neden yaka paça dışarı attın o zaman? Kefen giymeden o konaktan çıkamazsın derken kızın değil miydim?"

Ve en sonunda içime sığmayan öfkemi hem sözlerimden hemde göz yaşlarımdan akıtarak serbest bıraktım. Benim yıkılmaz sandığım dağım üzerime yıkılırken neredeydi? İnsafı neredeydi? Benim tek bir güzel sözü için canımı verebileceğim babam neredeydi?

"O an ki sinirim yüzünden ettim o lafları kızım... Affet..."

" Kızım deme... Sen bana kızım deme... İçinden gelmeden söylediğin o kadar belli ki! Gözünde biriken yaşlar gibi yalandan olduğu o kadar belli ki!"

Koridorda bulunanlar yetmezmiş gibi odalarından çıkan insanlarında gözü üzerimizdeydi ama hiç kimse, hiçbir şey artık umurumda değildi. Bitirmiş, tüketmişti beni hayalini kurarken bile mutlu olduğum adam... Ve şimdi o olmadan elalemin yanında yaşamaya çalışan bir kız çocuğuydum sadece...

" Esila..."

" Bırak! Dokunmayın artık bana! Dokunmayın!"

Erkam'ın koluma uzanan elini iterek yanından uzaklaşırken gözlerimi babamın gözlerinden ayıramadım. İstemiyordum! Bana dokunmalarını, canımı yakmalarını istemiyordum. Taş değildim ki ben! Ama onlar insan olduğumu unutmuşlardı!

" Beni o konağa gönderme diye yalvardım sana... Ama sen gönderdin! Özleyip kapına geldiğimde yine acımadın bana baba! Ya ben senin yüzünden ölmek istedim! Annemin yanına gidip ölmek! O adamlar beni minibüsten atarken istediğim tek şey yine ölmekti! Ama bak yaşıyorum. "

Sesim yükseldikçe kalbimin atışı azalıyordu sanki. Omuzlarım kaldıramıyorsun bırak dese bile konuşmaya devam etmek istedim. İnsan olduğumu hatırlasınlar istedim.

" Sen bana çocuk olduğumu unutturdun baba! Sen bana o gün sevgiyi unutturup, nefreti öğrettin! Ama en kötüsü neydi biliyor musun?Sen benim insan olduğumu unuttun! Onlar unuttu! Bu yüzden kızım deme bana olur mu? İnanmamı bekleme. Sen kendini öldürdün bende baba! Yoksun artık! Benim babam yok..."

O bilmiyordu ama biz onunla birçok kez Akdamar adasına gittik. Deniz kenarında oturup, uzun uzun konuştuk. Vapura bindik... Lunaparkta eğlendik... O çok istediğim prenses elbiselerinden aldı bana... Ben de ona o çok sevdiği oltu taşından yapılan tesbihlerden aldım.. Hiçbir doğum günümü atlamadı... Biz bunları hep hayalimde yaptık ve imkansız olmasına rağmen bir umudum hep vardı. Her şeye rağmen vardı. Ama şimdi yok... Şimdi onu seven Esila yok...

" Öyle deme kızım. Yemin ederim ki çok pişmanım."

" Yemin etme bari enişte!" deyip, omuzumdan tutarak bedenimi bedenine yaslayan teyzemin varlığına şükrederek dermanı tükenen ayaklarımı yürümeye zorladım. Söylemek istediklerim bitmemişti ama öfkem yorulmuştu. Ben gerçekten çok yorulmuştum. Onlardan uzaklaşmak için attığım her adımda kendimden de uzaklaşıyordum. Ama yinede ardıma bakmadım...

🌿 Birkaç Saat Sonra🌿

' Gökyüzüm artık mavi değil anne... Parça parça aldılar gökkuşağımın renklerini benden... Bir tek gözlerinin rengi kaldı bana... Birde onların umudumu yok eden kahverengi gözleri...'

" Daha iyi misin canım?"

Masanın altında birleştirdiğim ellerimin üzerine elini koyarak gözlerimin içine bakan Berfu'ya " İyiyim." deyip, içimdeki küçük kız çocuğuna göz kırptım. Bu bizim dilimize pelesenk olmuş bir yalandı ama bir çoğumuz içinde böyle değil miydi zaten?

İyiyim! İyiyim... İyiyim?

İyi değildim... Öyle hemen de olmayacaktım... Ama gözlerimin içine sevgi ile bakan birileri olduğu sürece bir gün ya gerçekten iyi olduğumu söyleyeceğim ya da çekinmeden değilim diyeceğim...

"Hava serinledi kuzum, çayını iç içeri girelim."

Teyzeme kaşlarımı çatarak bakmamak için bakışlarımı önümde duran çay bardağına sabitledim. Benim için didinip duran kadını daha fazla üzmeye ve kırmaya hakkım yoktu. Ama dediğini yapıp hastaneden ayrılmama izin vermeyen Erkam'ın yanında kalmayada niyetim yoktu. O yüzden kafeteryada oyalana bildiğim kadar oyalanacak, istediğini yapıp geceyi yanında geçirmeyecektim.

" Kızıyorsun abime ama o senin iyiliğin için istiyor bunu Esila."

" Abin ve benim iyiliğimi istemek? Şu halimden zevk almıyorsa ne olayım."

Alayla gülümsediğimde Berfu elini ellerimden, teyzem ise bakışlarını üzerimden çekti. Haksız mıydım yani? O adam benim iyiliğimi ne diye istesin? İstese bile kesin gösteriş içindir!

" Sende en az abim kadar ön yargılısın Esila."

Ses tonu sertleşen Berfu'ya şaşkınlıkla bakarak " Ben mi?" diye sorduğumda "Evet sen." dedi ve bakışlarını kafeteryanın karşısındaki bankta oturan ağabeyi Ferit'e doğrulttu.

"Hâlâ ona güveniyorsun ve Erkam abimin senin için ne yapmak istediğini görmekten kaçıyorsun ."

Teyzeminde Ferit ağabeye bakması ile Berfu'nun kolunu dürttüm ve bana baktığı anda kaşlarımı kaldırarak konuşmamasını istedim. Ablamın Ferit ağabey ile kaçtığını bizden başka kimse bilmemeliydi çünkü teyzem öğrenirse bu sırrın ağırlığını taşımak istememekle kalmaz bana da engel olurdu.

" Hatice teyzem bize biraz izin verir misin?"

" Tabi kızım."

Berfu'nun isteğini, gözlerinin içine imalı bir şekilde bakarak geri çevirmeyen teyzem ayağa kalktığında bana anlatmadıkları bir şeyler olduğundan emin oldum. İkisinin de Erkam'a hak verip, hastanede kalmam için ısrar etmesi sebebi neydi birazdan öğrenecektim.

" Teyzemin yanında neden öyle söyledin?"

" Abimle, ablanın durumunu biliyor sandım."

Sandalyesini kaydırarak aramızdaki mesafeyi kapatan Berfu dan el işareti ile sesini alçaltarak konuşmasını istedikten sonra " Bilmiyor, bilmeyecek de." dedim.

" Ne zamana kadar saklayacaksın peki? Sana da ağır gelmiyor mu bu sırrın yükü?"

" Geliyor." deyip Ferit ağabeye baktığımda onunda bize baktığını gördüm. Ablam için olmasa böyle bir yükü omuzlamazdım ancak bu saatten sonra da taşımaktan vazgeçemezdim. Ne zamana kadar bu şekilde yaşardım bilmiyorum fakat onlar bitti demeyene kadar susmaya devam edecektim.

" Ben susuyorum ama ne kadar dayanabilirim bilmiyorum Esila. Abilerimi o gece ölümle burun buruna gelmiş bir şekilde gördüğümde hayatımın tek başına anlamsız olduğunu daha iyi anladım. En çok ta susarak Erkam abime haksızlık yaptığımı anladım. Sen ablan için susarken ben iki abimin arasında kaldım Esila. Kimin tarafını tutarsam tutayım bu işin sonunda canım çok yanacak..."

Bakışlarının donukluğunu gözlerinin kıyısında biriken yaşlarla bozan Berfu, eliyle sol omuzumu sıkıp " Bu işin sonunda hayır olmadığını bile bile en büyük bencilliği yaptı onlar Esila. Yapmaya da devam ediyorlar. Ve edeceklerde. İnan bana bizden daha çok üzülen olmayacak çünkü biz bu sırrı saklayalım derken tükeneceğiz. Ve hiçbir işe yaramadığını gördüğümüzde sustuğumuz için  pişman olacağız." dediğinde kendime engel olamayıp ablamın öldüğünü hayal ettim. Ben onun gül kokulu teninin kanlarla kaplanıp yavaş yavaş soğuduğunun ve gözlerinin hiçbir zaman açılmayacak olmasının gerçekliğiyle yaşayamazdım. Ben onsuz yapamazdım. Benden uzaktı belki ama en azından sağdı. En azından sevdiği adamla birlikteydi ve gülümseyebiliyordu.

" Ben susarak onlara en büyük iyiliği yaptım. Şimdi Erkam abim için bir şeyler yapmak istiyorum Esila. İsteyeceğim şey sana bencilce gelebilir ama inan seninde iyiliğin için."

Omuzumdaki elini çekip gözlerini gözlerime odaklayan Berfu'ya hak veriyordum ancak Erkam ile ilgili bir şey yapmak, ona bu konuda yardımcı olmak içimden gelmiyordu. Ama yinede  onun için yapmalıydım. Bana birçok kez destek olan, arka çıkan Berfu'yu geri çeviremezdim.

"Erkam'ın yanında kalmamı mı isteyeceksin?"

" Evet ama bunu en çok senin için istiyorum Esila. Abim için olan kısmı ise seni ikna edemeyecek olduğunu bilmem. Çünkü ikinizde birbirinizden inatçısınız."

" Neden sürekli benim için olduğunu söylüyorsun anlamadım. Onunla yüz yüze gelmek istemediğimi en iyi sen biliyorsun. Aynı havayı solumak bile ağır geliyor bana. Bunu biliyorsun."

Sözlerim üzerine az önce yüzüne yerleşen buruk tebessümü yok olan Berfu gözlerini kapatıp, bıkkın bir nefes verdi. Araladığı gözlerini yüzümden ayırıp önüne döndüğünde anlatmakta sıkıntı çektiği konuyu daha çok merak ettim. Erkam ile kalmamın iyi yanı neydi acaba?!

" Esila... Akrabalarımızdan, tanıdıklarımızdan birçok kişi..."

" Evet?"

" O adamların sana tecavüz ettiğini düşünüyor, aksine inanmıyorlar..."

Berfu'nun sesi sonlara doğru fısıltı halini alırken kafeteryada ki insanların sesleri kulaklarımda çoğalmaya başladı. Sanki herkesin bakışında ve konuşmalarında Berfu'nun sözleri yankılanıyordu.

' O adamların sana tecavüz ettiğini düşünüyor, aksine inanmıyorlar.'

Zihnimi talan eden kelimeler yüzünden ilk başta ne düşüneceğimi bilemedim ama o anlar gözümde canlanınca " Böyle bir şey olmadı ki..." diye mırıldandım. Olmamıştı ama bunu söylememe rağmen inanmamışlardı demek. Peki ya o... O inanıyor muydu bana? Nasıl? Kimse bana karşı ondan daha kötü duygular beslemiyor ki... Kimse onun kadar öfkeli değil bana. Annesi hariç tabi!

" Olmadığını biliyorum ama onlar anlamıyor. Abim,  yanında kalmanı bu yüzden istiyor Esila. Sen şimdi konağa gidersen doğru olduğunu, babamın ve abimin hastaneden çıkınca büyüklere danışıp bir karar alacaklarını düşünecekler. Ama babam ve abilerim ile konağa dönersen ağızları kapanacak. Çünkü abim, bir nevi yanında olduğunu, yanlış düşündüklerini onlara bu şekilde gösterecek."

Akmak için çabalayan göz yaşlarımın önüne öfkem ile sed kurup çevremizdeki insanlara baktım. Neden bu kadar gaddardılar? Neden destek olmak, halden anlamak yerine zalimleşiyorlardı? Neden tecavüze uğrayan suçlu bulunup, öldürülmek isteniyordu? Bu kadar kolay mıydı insan hayatını hiç etmek?

" Tabi birde annem var."

Başını bana doğru çevirip gözlerini yüzümde gezdiren Berfu'ya sorar gözlerle baktığımda " Annem, kaçırılmam ve abilerimin yaralanmasından dolayı sana ve abine karşı çok öfkeli. Birde annemde diğerleri gibi düşünüyor Esila." dedi.

Öfkeli olmasını anlıyordum hatta hak veriyordum ama onunda diğerleri gibi düşünmesi... Neden şaşırıyorum ki? Tabi ki öyle düşünecek! Benden ölesiye nefret ederken, sadece darp edilip minibüsten atıldığımı söylememe inanacak değil ya...

" Ulu orta konuşuyor diye babamla kavga ettiler. Babamda abilerimin yanında kalmasına izin vermeyip konağa gönderince olanlar oldu. Şimdi sen konağa gidersen annem bütün hıncını senden çıkarmak isteyecek. Abimin yanında kalmanı istemesinin sebeplerinden biride bu. Sana söylemeyeceği için ben söyledim ve abim için yapmak istediğim şey buydu. Burada kal Esila. Biliyorum abimle olmak istemiyorsun, seni çok iyi anlıyorum ama kalman senin yararına olacak."

Zahide Hanımın beni parçalara ayırdığını hayal ederek konağa dönmemi beklediğine emindim ama ondan korkmuyordum ve ne yapacağı umrumda değildi. Ama kendime bir söz vermiştim. Artık kimsenin bana dokunmasına, vurmasına, aşağılamasına izin vermeyecektim.

" Gitsem bir türlü gitmesem bir türlü."

" Bana güveniyorsun değil mi Esila?"

Berfu'nun elimi tutarak sorduğu soruya " Güveniyorum." diyerek cevap verdikten sonra sözümü gözlerinin içine bakarak destekledim. Ona herkesten çok güveniyordum ve beni hiçbir zaman yarı yolda bırakmayacağını, her zaman iyiliğimi istediğini biliyordum.

" O zaman burada kal ve abim ile ablana güvenmekten vazgeç Esila. Seni umursamadıklarını gör artık. Baban, abin ablan, Ferit ağabeyim yanında olmayabilir ama ben varım, teyzen var. Bir şeyler olduğunda canından vazgeçmek yerine canını yakanlardan vazgeç olur mu?"

" Peki ya Erkam'la nasıl devam edecek Berfu? Onunla yapamıyorum ki ben."

" İşte o konuda tam olarak bir şey söyleyemem mümkün değil Esila. Bunu zamana bıraksak? "

" Sen hep yanımda olacaksan eğer zamana, hatta kendi haline bırakırım."

" Sana söz; ne olursa olsun, karşıma kim çıkarsa çıksın hep yanında olacağım. Sadece yengem değil, kardeşimsin, dostumsun sen benim. "

" Yenge demeseydin iyiydi..."

Berfu'nun gülümsemesi kalbimdeki yaraya sürülen merhem gibiydi ve desteğinin beni ayakta tuttuğunu inkar edemezdim. Ben ablamın mutluluğu için çabalarken, o ağabeyleri için çırpınıyordu. Ve biliyordum ki aldığımız yaralar, alacak olduklarımızın yanında bir hiçti!

30 AĞUSTOS 🍂🍂 ( Gece yarısından sonrası)

Bugün bir şey daha öğrendim anne. Bildiğim ama başıma gelmediği için nasıl hissettirdiğini daha yeni öğrendiğim bir şey... Asla olmaz, yapmam dediğim şeyi yapıp onun yanında kaldım... Evet bütün gün onunla kalmamakta kararlıydım ancak Berfu için, ona hak verdiğim için... Sebebi her ne olursa olsun onunla aynı odada birbirimizden uzak ama bir o kadar da yakındık şimdi...

Ben gözlerimi ondan başka her yerde gezdirirken o hiç bıkmadan bana bakıyordu. Verdiği rahatsızlığın farkında olduğuna emindim ama bakmasana diyemiyordum. Çünkü benden beklediği adımı atıp, konuşmaya başlarsam devamını geciktirmeden getirirdi. O yüzden susmalı ve gözlerine denk gelmemeye çalışmalıydım.

" Biz gidiyoruz abi, bir isteğin var mı?"

Araladığı kapıdan başını uzatarak ağabeyine gideceklerini söyleyen Berfu'ya biraz daha kalması için yalvarırcasına baktım ama o mecburum dercesine attığı bakışları Erkam'ın " Yok, gidin siz. Sabah erkenden gelmenize de gerek yok. Nasıl olsa yalnız değilim." demesiyle sonlandırdı.

' Yalnız değilmiş, gıcık herif!'

Gece yarısına kadar yanımızda kalmasına şükrettiğim ama beni onunla bırakıp gitmesini istemediğim
Berfu'nun ağabeyini onaylayıp gitmesi ile pencerenin önünden ayrılıp yatağın karşısında bulunan sandalyeye oturdum. Sinirlerimi zıplatan kokusunu buram buram solumak zorunda kaldığım yetmezmiş gibi birde laf sokuyordu Özadlı prensi.

' Prens ve Erkam. Olmadı bu. Başka bir şey bulmalıyım.'

" Yerde gülünecek bir şey göremiyorum."

Gülümseme nedenimin kendisine isim arayışımdan dolayı olduğunu bilmeyen Erkam'a somurtarak baktıktan sonra kollarımı göğsümde birleştirdim. Ona cevap verip konuşmak demek tüm geceyi kendime daha fazla zehir etmem demekti.

" Bana kaçıncı bedduanı ediyorsun merak ediyorum?"

Cevap vermeyip, yüzüne aynı ifade ile bakmaya devam ettim ama çok uzun sürmedi çünkü asık suratı tebessümle dolup taştı. Gıcıklığına, tutarsızlığı da eklediğim adam " Gözlerimin içine bakmadan da beddua edebilirsin Esila, merak etme alınmam." dediğinde dayanamayıp " Bedduama bile layık değilsin." dedim. Ve tebessümü yerini, beni çaresiz bırakmayı çok seven öfkesine bıraktı fakat var oluşu ile yok oluşu bir oldu.

" Bedduana layık görmediğin adam bedduana razı ise... O zaman ne yaparsın Esila?"

Bedduama razı ise mi? Bir insan bir insanın bedduasına yaptıklarından pişmanlık duyduğu için razı olurdu. Gerçekten razı mıydı peki? Kesin dalga geçiyordu benimle. Kafamı karıştırıp, kendince eğleniyordu işte!

" Egosu Kaf dağına varan adam, kendisine beddua edilmesine razı olmayı bırak, yan gözle bakılmasına bile katlanamaz."

" Peki ya Kaf dağına varan egosu değil de pişmanlığı ise."

İşte buna inanmazdım. Burnundan kıl aldırmayan adam, gözlerimin içine baka baka pişman olduğunu söylese bile içimden ona inanmak gelmedi. Bence yanılıyordu ve bunun farkına varması uzun sürmezdi.

Sessiz kalmayı seçip gözlerinden ayırdığım gözlerimi kapıya doğrulttum. Sonra o da sessiz kaldı. Sadece birkaç dakika... Ve konuşmaya başladığında pişman olduğunu dile getirmesinden çok benimle geçmişini paylaşmaya başlamasına şaşırdım.

" On dört yaşındayken, her şeyini örnek aldığım, babama bir konuda benzemek istemediğim için kendime bir söz verdim."

Yatağında doğrulup, sırtını başlığa dayandığında gözlerimi gözlerinden hızla kaçırıp kapıya bakmaya devam ettim. Umursamıyormuş gibi yapmalıydım ama nedense umursuyordum...

"Annemi insafsızca dövdüğü günlerden biriydi. Ondan nefret ettiğim günlerden biri... Öylesine nefret doluydum ki daha fazla sabredemeyip araya girdim ve babamı göğsünden itip annemden uzaklaştırmaya çalıştım. O gün... babamın anneme son el kaldırışı bana ise ilk tokatını attığı gündü. Ama annemi korumaya çalıştığım için yediğim tokattan gocunup, pişman olmadım. Olmam mümkün değildi."

Gözlerim ona bakmamak için direnirken, içimdeki kız çocuğu anlattıklarını hayretle dinliyor, gözlerini üzerinden ayıramıyordu. Neden anlatıyordu ki bunları? Bana yabancı olmayan anısı neden ses tonundaki acıyı yüreğime kazıyordu?

" O gün hiçbir kadına el kaldırmayacağıma, babam gibi canlarını yakmayacağıma dair kendime bir söz verdim ama seninle bu sözümü çiğnedim. Düğün günü ve ondan sonrasında... Öfkeme engel olamadım... Bu yüzden bana istediğin kadar beddua et, razıyım Esila. Hatta ne dilersen onu yap bana... Canını yaktığım kadar yak canımı... Misliyle yak..."

Yaşanılanları unutabileceğimin garantisi olsaydı yapardım ama yoktu. Bende bıraktığı izler hiçbir zaman geçmeyecekti ki... Benim ona onun bana verdiği zararın ne telafisi vardı ne de özrü...

" Canını yaktığımda, ki böyle bir şeyi yapmam ama yapacak olursam eğer sen vicdanını rahatlatmış olacaksın ama ben yinede huzur bulmayacağım... Çünkü biliyorum ki tekrarı olacak."

" Asla! Asla olmayacak."

Gerçekleri öğrendiğinde neler yapabileceğini tahmin ettiğim içindi devamının olacağından kastım ama o bilmediği için tekrarının olmayacağını söylüyordu. Onun vicdanı rahatlarken, benim vicdanım ruhumu tüketecekti.

" Esila... Bana inanmak istemediğini biliyorum ama söylediklerimde samimiyim."

" O zaman bırakalımda vicdanımız yaksın bizi... En adil olanı bu."

Göz ucuyla baktığım gözlerinde kendi çaresizliğimi gördüğümde samimi olduğunu anladım ama dediğim gibi yapıp, vicdanımızın bizi yakmasına izin verdim. Ablam ve Ferit ağabey sevdaları uğruna yanarken, biz pişmanlıklarımız için yanacaktık. Eğer bir gün onların yanışı hiç istemiyor olsam bile son bulacak olursa, benim... yanışımın bir sonu olmayacak, hatta  daha beter bir hâl alacaktım... Ve yanan sadece vicdanım değil ruhumda olacaktı...

Hatalarım olduysa affola 🙏

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen...

Hastahane bölümünden sıkılan arkadaşlarımdan özür diliyorum ancak başka türlüsüde içime sinmiyor. Ama merak etmeyin yeni bölümde konakta olacaklar...

Continue Reading

You'll Also Like

Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...
299K 10.2K 82
Zeynep, yeni bir sayfa açmak için, yeni başlangıçlar, yeni maceralar yaşamak için çok sevdiği şehre, İstanbula, geri döner. Sadece mutlu olucak, huzu...
512K 28.6K 37
Güneş yükseldi. Küçük şehrin ışıkları söndü. Şarap bitti. Son sigarasından son bir nefes doldurdu ciğerlerini. Ayağa kalktı sanki hiç içmemiş gibi...
1.5K 104 27
*diziyle alakalı değil.* Mutlu son görebilmek için uzakta ki birini değilde yakınımdaki birini sevebilmek için seni unutuyorum. İlk aşkım demek ister...