AĞLA SEVDAM

By goncabeyza

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock More

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/

26.8K 1.4K 435
By goncabeyza

/63/ÇOK AŞIĞIM/ Part 1/

2 KASIM 🍂🍂

' Yeni bir yükü omuzlandığım sırada bir diğerinden kurtuldum anne...Artık onu sevdiğimi biliyor... Ona yandığımı  biliyor ama omuzlarıma koyduğu yükün canıma kastettiğini bilmiyor. Yürüyemiyorum artık anne. Yok gücüm yok. Tam da şu an gerçekten yaşayan bir ölü gibi hissediyorum...'

Duvar saatinin her saniye çıkardığı o hafif sesi bile gürültü şeklinde algılayan genç kadın  kulaklarını kapatma isteğiyle dolup taştı. Sadece bu da değil, nefes alan ya da almayan her varlık zoruna gidiyordu. Gözüne takılan canlı cansız her cisimden kurtulmak istiyordu. Alıp verdiği her nefeste tahammülsüzlüğünü dışına yansıtıyor, üzerinde gezinen iki çift gözün ne zaman kendisini yalnız bırakacağını düşünüyordu. Sessizdi genç kadın  lakin gözleri öfkesini dile getirirken bir hayli konuşkandı.

" Kızgın mısın hâlâ  bize kızım?"

Bu ailede Berfu dan sonra gerçekten çok sevdiği Zeynep Hanıma saygısızlık yapmamak için konuşmaktan kaçınan Esila, dudaklarını birbirine bastırarak başını önüne eğdi. Bitmişti, gidiyordu ama daha sokağı dönemeden Berfu ve Zeynep Hanım kendisine yetişmiş, durduramadıklarında hatır, kıymet ne varsa araya koymuşlardı. Zeynep Hanımın yalvar yakar halleri yüzünden geri dönmüştü Esila ancak gitmeyi aklından çıkarmış değildi. Sadece hatırını kırmamak için Özadlı konağının soğuk duvarlarına biraz daha katlanacaktı. Aslında bu duvarların üzerine üzerine gelişi ilk değildi ama kalbi köz olurken yıkılışını hissedişi ilkti.

Başını göğsüne  koyduğu andan itibaren  ' Keşke böyle olmasaydı...' deyip duran küçük kız çocuğunun saçlarını okşamaya devam etti Esila. Kendi kızının saçlarını okşar gibi okşadı. Bebeğinin varlığı ile teselli etti acısını ama yüzünü içinden ayırıp dışına çevirdiğinde hissettikleri öfke ve nefretten ibaretti. Ne kırgınlığını gösteriyordu onlara  ne de tükenmişmişliğini. Bağırmıyordu artık. Zaten duyan yoktu ki...

" Ben demiyorum ki haksızsın. Gitmene engel olmam bu yüzden değil. Düşük yapma riskin var kızım  hem o soysuz hâlâ yakalanmadı. Ya bebeğine bir şey olursa ya Berzan iti karşına çıkarsa kızım. Ne olacak o zaman? Bunları düşündüğümden engel oldum sana. Yok illa burdan gitmeliyim diyorsan benim evime gotüreyim seni. İster misin?"

Zeynep Hanımın yüzüne bakmadan başını olumsuz anlamda sallayan Esila, midesinden boğazına ulaşan acı sıvı yüzünden yerinde huzursuzca kıpırdandı. Destek istemiyordu ya da teselli dolu uzun, kısa farketmeksizin kurulan cümleler. Yalnızca kendi ile baş başa kalmaya, bebeği ile konuşmaya ihtiyacı vardı.

Sarı ve kahverenginin hakim olduğu odanın içinde gözlerini bir süre gezdiren genç kadın, yatağın ucunda oturan Zeynep Hanım ile göz göze geldiğinde " Ben biraz uzansam?"  dedi.  Lafını ikiletmeden onaylayan Zeynep Hanım oturduğu yerden kalktı ancak yalnız bırakmaya da gönlü razı değildi.

" Bir ihtiyacın olursa seslen kızım."

Saçlarını okşayarak konuşan Zeynep Hanımın odadan çıkmasıyla iki büklüm oturduğu yatağa uzanmak üzere olan Esila, Berfu'nun konuşmak için araladığı dudaklarını " Lütfen... Onunla ilgili bir şey söyleme bana n'olur." diyerek kapatmasını sağladı. Çünkü ağabeyini savunacak, kendisini teselli edecek sözler sarfedeceğine emindi. Öyleydi de. Berfu ilk olarak ağabeyinin tüm bunları bir anlık öfkesi yüzünden dile getirdiğini söyleyecekti.

Odaya girdikleri on dakikalık süre boyunca hiç konuşmadan yengesini izleyen Berfu, gözleriyle onaylayarak sessizliğini sürdürmek zorunda kaldı. Hiç içinden gelmese de o da halası gibi odadan çıktı. Yavaşça kapattığı kapının önünden ayrıldığında gözüne ilk ilişen kişi Meryem yengesi oldu. Esila'nın kaldığı misafir odasının hemen önündeki masa da ona göz kulak olmak için  oturan halasınında aynı yere baktığını farketti.

Elleri havada bir şeyleri işaret ederek ve yüzünü şekilden şekile sokarak hararetle konuşan kadının neyden bahsettiğini düşünmesine gerek bile yoktu. Yaşananlara şahit olmuştu ve şimdi o anları annesine anlatıyordu. Yanlarına yaklaştıkça annesinin yüz ifadesinin sertliğini farkeden genç kız vazgeçip adımlarını merdivenlere yöneltti. Ağabeyinin ne yaptığını ne halde olduğunu merak ediyordu ancak üçüncü basamağa adım atmaktan duydukları ile vazgeçti.

" Uğursuzun dölü! Namussuz yaptı yine yapacağını! Ya Rabbim! Ya Rabbim al şunun canını! Kurtar evlatlarımı elinden! Bela oldu ocağımın başına!"

" Ne dediğinin farkında mısın anne sen?"

Çıktığı basamakları geriye dönüp bir kere de inen genç kız, birkaç adımla soluğu annesi ve yengesinin karşısında aldı. Sabrı duyduğu ilk cümleler ile taşmış, diğer cümlelerinde ise annesinden utanmıştı.

" Hah! Geldi uğursuzun avukatı! Seni de yoldan çıkarmaya başladı  o yetim!"

" Allah rızası için sen ağzını açma anne! Mümkünse sen kim için konuşursan konuş ama Esila hakkında tek bir kelime etme! Çünkü ben utanıyorum! Bilip bilmeden konuşuyorsun, yetmiyor beddua ediyorsun. Her şeyi geçtim o kadın sesin torununa hamile! Bunu da mı düşünmüyorsun? Nasıl beddua edebiliyorsun?! Anne nasıl böyle vicdansız olabiliyorsun?!"

" Ayyh! Ne o lazım bize ne de bebeği! Ondan ne hayır geldi ki  doğurduğundan gelsin!"

Sıktığı yumruğunu alnına iki kez vuran Berfu, yerin dibine girip çıktığını hissederken kendilerini izleyen çalışanları umursamadan " Kendine bak önce!" dedi. Çalışanlarının önünde  annesi ile ilk tartışmaları değildi ama anneliğine ilk kez bu kadar ağır laf edecekti.

" Kendi yetiştirdiğin evlatlara bak! O kıza namussuz diyene kadar sen önce dönde kendi evlatlarına bak! Ne hayırları varmış evlatlarının bir sorgula sonra git başkasının evladına dil uzat!"

Hışımla ayağa kalkan annesini yanına varmadan ardında bırakan Berfu, arkasından ettiği beddualara kötü sözlere kulak asmayıp, basamakları ikişer ikişer tırmandı. Zeynep Hanım ise sabır çekerek oturduğu yerden onlara bakmaya devam etti. Gidip iki çift laf etmeyi, ağızlarını kapatmayı çok istiyordu ancak Esila bir şey ister ya da yeniden gitmeye kalkışır diye yerinden kıpırdayamıyordu. Hâl böyle olunca tüm konuşulanları duyan ve pencereden Zeynep Hanımı izleyen Esila kalktığı yatağına geri döndü.

O sözleri yiyip yutmamıştı ancak burada kalmaya devam ettiği için kendisinden bir kez daha nefret etti. Alt dudağını ısırarak, ağır adımlarla vardığı yatağa uzandığında döktüğü göz yaşlarından nefret etti. Neden hâlâ kurumuş değildi göz pınarları? Neden bir yanı hâlâ küçük bir çocuğun zayıflığındaydı? Bu konak neden sadece kendi başına yıkılıyormuş gibi hissediyordu? Erkam neden yanlış düşündüğünü, söylediklerinin, imalarının öfkesinden dolayı olduğunu söylemeye gelmiyordu?

Birçok nedeni birikmiş, cevap alamayacağını bile bile içindeki küçük kız çocuğuna sormaya devam etmişti genç kadın. Bedeninin açıkta kalan yanlarını temas ettiği anda üşüten soğuk çarşafa, teninin soğukluğunu emanet etti Esila ama biliyordu ki kaburgalarının altındaki yangına yatağın soğukluğu fayda etmezdi...

🍂🍂🍂

Bu mevsim sonbahar ise neden kışı  yaşıyordu adam? Neden üşüyordu yüreği? Dudakları titriyor, beli çığ altında kalmışcasına bükük... Sırtını yasladığı dolap değilde buzdan duvarlardı sanki. Bedeni üşüyordu evet ama ruhu cehennemde bir köşeye yerleşmiş gibiydi. Buydu evet. Cehennemi ve kışı aynı anda hissedişiydi ve ikinci kez vicdanının boynunu bükmüştü adam.

Yere uzattığı bacaklarına bakarken düşündüğü tek şey genç  kadının sarfettiği sözler ve ardında bırakıp giderken ki bakışlarıydı. İntiharıydı bu adamın. Ölmesi için en geçerli sebebi. Şimdi biri çıkıp gelse, öldürecek olsa kendisini sesini çıkarmazdı. 'Yapma' demezdi. Çünkü Azrail ile karşılaşmayı karısı ile yüz yüze gelmeye yeğlediği vakitlerdeydi. Utanıyordu, çok utanıyordu. Yüzüne bir daha nasıl bakacağını  düşünmekten kafayı sıyırmak üzereydi adam. Sahi nasıl bakacaktı?

" Abi?"

Karısının bırakıp gittiği yerde bir enkaz gibi oturan adam, kardeşine kısa bir an  göz ucuyla bakıp bakışlarını yeniden bacaklarına dikti. Esila gibi kimse ile konuşmak istemiyordu. Daha fazla şey yapmak istemiyordu adam. Mesala, nefes almak, yaşamak gibi... İstemiyordu. Cehenneme hapsolan ruhunu bu bedende daha fazla tutmak istemiyordu.

" Abi ciddi değildin değil mi? Sinirle söyledin?"

Berfu'nun sorusuyla zar zor sakinleştirdiği, susturabildiği yüreği yeniden kendisine sitemler etmeye başlayınca kaşları çatıldı, çenesi kasıldı. Karısının sarfettiği tüm o sözler sert tokatlar halinde yüzüne vurmaya devam etti. Yoktu. Yüreğinin hiçbir suçu yoktu. Tüm suç şüphelere kanan aklınındı.

"Nerede?"

Kısa bir an soruyu algılamakta zorluk çeken Berfu, Esila'yı kastettiğini anladığında " Alt kattaki misafir odasında." dedi. Ağabeyinin başı eğik olduğu için yüzünün  bir kısmını görebiliyor, ifadelerine ulaşmak mümkün olmadığı için nasıl olduğunu ses tonundan anlamaya çalışıyordu. Sarfettiği bir kelime ile anlama imkanı olmadığından sorular sormaya devam etmek istedi ancak ağabeyi ondan önce davrandı.

" Yalnız mı?"

" Hayır. Halam yanında."

" Yalnız bırakmayın." derken sesi titreyen ağabeyinin yerden destek alarak ayağa kalkmasıyla, üzerine doğru büktüğü belini doğrultan Berfu " Yanına gitmeyecek misin?" diye sordu fakat aldığı tek cevap sessizlikti.

' Yüzüm yok.' diyemedi adam. ' Yüzüne bakmaya yüzüm yok. Utanıyorum.' diyemediği için kardeşine gözlerini değirmeden yanından geçip gitti. Diğer odaya geçtiğinde adımları kapıdan önce  yatağın yanındaki komidine ilerledi. Gözüne ilişen tokalar yüreğinin her zerresini titrerken, uzanıp tokalardan birini aldı. Karısının saç telleri vardı bu tokada. Kokusu vardı. Ondan ayrı kalacağı süre içersinde yüreğini böyle avutabilir miydi bilmiyordu. Ama idare etmeliydi. O kendisini affedene kadar bu lastik toka ile dertleşebilirdi. Ya da kim bilir bu toka onun son nefeslerinin şahidi, gözünün gördüğü son şey olabilirdi.

" Abi bir cevap ver ne olursun?"

Kardeşini tekrardan sessizlikle yanıtlayan adam, tokayı sağ elinin  avucuna hapsederek kapıya yöneldi. Aldığı her soluk karısının kokusuyla doluydu. Kapıya varana kadar süzüldüğü boşlukta onun ruhuna çarpıyor gibi hissediyordu. Onunla doluydu işte her yanı. Nasıl oldu da o şüpheler içine sızıp yerleştikten sonra dilinden dökülebildi. Bütün varlığı onun aşkı ile sarmalanmışken nasıl böyle düşünmeyi kesmekten kurtulamamıştı?

Ela gözlerin ruhuna sapladığı bıçakların açtığı yaralardan kaynaklanan acıya teslim olan Erkam, merdivenlerden inmeye başladığı anda kendisini görüp konuşan annesini duymadı. Yanına telaşlı adımlarla varan yaşlı kadını görmedi gözleri. Hedefinde konağın kapısı vardı ve çıkıp gidene kadar yalnızca halası ile göz göze gelmişti. Ama onu da duymadı. Sadece çok kısa bir an yüzüne baktı.

Ardından gelen sesler arabasına yaklaştığında son buldu. Bindiği aracın kapısını kendisine olan öfkesi ile sertçe kapatırken, derin derin aldığı solukların arasında sol elini direksiyona vurdu. Bir an önce konaktan ayrılmalı, kendisine olan öfkesinin bir sonuca varmasını sağlamalıydı fakat sağ avcunu açtığında gözlerinin odağına çok çabuk giren toka soluklarının sakinleşmesini sağladı. Sanki konuşuyordu onunla. Karısının kulağına ulaşmayan sesini yüreğinde duyuyordu.

Bir an için tokayı dudaklarıyla buluşturmayı düşündü Erkam ancak bundan bile utanarak vazgeçip gömleğinin cebine koyduktan sonra arabayı çalıştırdı. Sürmeye başladığında nereye gideceğine dair bir fikri yoktu. Aciz bedenine nerede işkence edeceğini bilmiyordu. Önce konağın bulunduğu sokaktan sonra ise mahalleden uzaklaştı. Yayalar için tehlike arz etmeyeceği ve araçların seyrekleştiği otoyola girdiğinde hızını arttırdı. Bu süre boyunca gideceği yere karar vermişti. Şehrin diğer ucunda bulunan bağ evlerine sürdüğü aracın hakimiyetini birkaç kez bilerek kaybetmeyi düşünse de bundan vazgeçmesi uzun sürmemişti. Böyle kolay olmamalıydı değil mi? Kendi ile hesaplaşmadan vazgeçmemeliydi ruhu bedeninden.

Yaklaşık kırk dakika süren azap misali yolculuğun sonunda bağ evine ulaşan Erkam, araçtan indiğinde aklına gelen şeyle arabanın tekerine bir tekme savurdu. İçeriye girebilmesi için anahtara ihtiyacı vardı fakat şu an ki öfkesi sayesinde ne yapacağını çok fazla düşünmesine gerek kalmadı. Büyük bahçenin hemen ortasında bulunan iki katlı mavi renkli evin girişindeki balkonun basamaklarını tırmanan Erkam, kapısına vardığında tüm gücüyle kilit noktasına tekme attı. İlkinde, ikincisinde  ve üçüncüsünde başarısız olsa da vazgeçmeyip yeniden vurdu ve ahşap kapının kilit kısmı yerinden söküldü. Böyle böyle mi kurtulacaktı öfkesinden yani. Böyle mi hesap verecekti yüreğine?

İçeriye girdiği anda ceketini hırsla çıkardı ve  girişin sol tarafında bulunan ayakkabı dolabının üstüne fırlatarak kapıyı kapatmadan salona doğru yürüdü. Gençken buraya hep babasından uzaklaşmak için gelirdi. En büyük kavgalarından sonra soluğu burada alır, iyice düşünür, tartar biçer, öylesi konağa geri dönerdi. Ama bugün kolay kolay geri dönemeyeceğinin kendisi de farkındaydı.

Gri duvarlara eşlik eden siyah deri koltuk takımı ilk hedefi olurken, yerdeki koyu gri desensiz halı öfkesini ilk hisseden oldu. Sert adımlarla çiğnediği halının bitiminde yer alan koltuklara gelişi güzel tekmeler savuran adam, ağabeyi ile birlikte yaptıkları televizyon ünitesine nefes nefese ilerledi.

'Böyle durmak sana yakışmıyor! Senin çekip bizi vurman gerekmez mi? Hadi! Hadi çek vur! Böyle yazmıyor mu sizin görünmeyen  lanet kitabınızda?! '

Karısının sarfettiği cümleler düşüncelerini işgal etmeye başladığında televizyon ünitesinde eline aldığı ilk şey olan çerçeveyi sehpaların olduğu köşeye fırlattı.

'Allah belamı verseydi de ben sana şu kalbi vermeseydim!'

Bu cümleyi hatırladığında ise kalbi göğüs kafesine sığmadı. Bir vicdanı vurdu benliğine bir kalbi. Dudakları titredi ve o an ilk göz yaşını akıttı.

'Canımı alsaydı! Keşke gözlerine bakınca bile eriyip biten bu kalbimi durdursaydı! Bize attığın bu iftirayı duymadan girseydim toprak altına!'

Sol gözünden sonra sağ gözünden bir damla aktığında eline geçen bu kez ünitenin sol kanadında bulunan biblo oldu. Altı tane olan bibloların her biri adamın öfkesinden nasibini alarak odanın farklı yerlerine fırlatılırken, adamın yanaklarına değen yaşlar hız kazanmaya başladı.

'Erkam Özadlı! Bu aptal kalbimin her şeye rağmen sevdiği adam! Nefret ediyorum ama senden değil biliyor musun? Parmağıma bir yüzüğü bile çok gören, buna beni layık görmeyen adamdan değil! Aklı bende kalbi ablamda olan, bedeni benimle ruhu ablama ait olan adamdan değil kendimden nefret ediyorum!' 

" Bende..." diye mırıldandı adam. Hemen ardından alev olup düştü salonun ortasına. Ne var ne yoksa oradan oraya fırlatmaya, yıkıp, tekmeler atmaya devam etti. Sonra bağırdı. Boğazı acıyana kadar defalarca kez " Ben de kendimden nefret ediyorum!" diye bağırdı. Sesini duymuyordu karısı. Nasıl yandığını, pişman olduğunu görmüyordu.

" Sen etme. Kendinden nefret etme. Hak etmiyorsun ki... Benim gibi bir adamla yaşamayı hak etmiyorsun! Nasıl sevdin beni? Böyle bir adamı nasıl sevdin elam?!"

'Ablamı seven adamı sevmek, onunla aynı yastığa baş koymak ne kadar zor bilmiyorsun! Tenime dokunduğunda aklımdan geçenleri bilmiyorsun! Her gün yaşayan bir ölü ile aynı yatakta uyuduğunu bilmiyorsun! Sevmek zorunda değildin ama az önceki şeyleri söyleyerek kendimden daha fazla nefret etmemi sağlamak zorunda da değildin! İğrenç hissediyorum Erkam Özadlı! Her şeyimden iğreniyorum!'

" İğrenme... Kendinden iğrenme... Ben iğrenmeliyim..."

Pencereye fırlattığı sehpa ile kulaklarına dolan cam kırıklarının sesinden sonra harabeye çevirdiği salonun ortasında dizleri üzerine düştü. Ellerinde oluşan kesiklerden süzülen kanlar parmak uçlarından yerlere damlarken hıçkırıklarını özgür bıraktı adam. Kimse duymuyordu ya kendisini bağıra çağıra ağlayabilirdi artık. İçini dökebilirdi. Tek şahidi önce Rabbi sonra ise soğuk ve sessiz duvarlardı.

" Seviyorum seni... Ama fayda etmez artık değil mi elam? Değmiyor değil mi? Benim  gibi bir adama sevgin değmiyor..."

Ela gözlerin, göz hapsinde tekrar edip duran anlar yüzünden hıçkırıkları salonda yankılanmaya devam eden adamın kanlı parmakları saçları ile buluştu. Derisini kafatasından ayıracak sertlikte çekiyordu elinin kavradığı tutamları. Diner sandığı öfkesi öylesine çoğalmıştı ki parmak uçlarındaki kana saç diplerindeki kanlarda bulaşmıştı. Ama hissetmiyordu acıyı. Kalbindeki acıdan başka bir acıyı algılayamıyordu benliği. Dakikalarca ağladı adam. Saatlerce olduğu yerde kaldı. Gün bitti, hava karadı ancak o dizleri üzerine çöktüğü yerden kalkmadı.

Hatalarım olduysa affola..

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen...










Continue Reading

You'll Also Like

38.1K 928 26
Çırılçıplak bir ağacım ben, ruhum vücudum azalıyor. Günbegün tükeniyor. Hergün bir başka hücrem beni terkediyor. Ne var ki ağaçlar gibi sonsuza dek v...
SAKLI DENİZ By 🐢

Teen Fiction

15.7K 4.9K 48
#TAMAMLANDI# DÜZENLENİYOR.. (Bölümler değiştirilmeden ve kaldırılmadan) Bir aşk, uğruna neleri ezip geçebilirdi.? Ya da özlem, ne kadar tutkulu ne k...
806K 45.4K 37
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76.1K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...