AĞLA SEVDAM

Por goncabeyza

10.3M 468K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock Más

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki

34.1K 2.1K 397
Por goncabeyza

Bölüm parçası: Abdal- Pınar Başından Bulanır

Bu bölüm biraz geçiş bölümü tadında arkadaşlar. Dilerim beğenirsiniz.

/97/ O ÖYLE GÜZEL Kİ/

12 ŞUBAT 🍂🍂DÖRT GÜN SONRA

' İkinci gün ama tenim bir hayli özledi seni. Saçlarım, yüzüm parmak uçlarının dokunuşu için kıvranırken telefon ardında duyduğum sesin, soluk almama yetmiyor. Tek tesellim iyi oluşunu bilmek akşam gözlüm.'

" Daha iki gün bile olmadı Esila. Bu kadar harap etme kendini."

Elinde cips tabağıyla salona giren Yiğit'in söylediklerine karşılık " Gel de kalbime anlat." diye mırıldanan Esila, yanına gelen kuzeninin  sehpaya koyduğu  tabağa göz ucuyla baktı. Erkam'ın Kenan'ın mal paylaşımı için çağırdığını söyleyerek gidişinden sonra kuzenleri onu bir an olsun yalnız bırakmıyordu ancak kalbi etrafındaki kalabalığa rağmen akşam gözlüsü olmadığı için yalnız hissediyordu. Sadece geceleri ayrı kaldıkları dört gün onun için rüya gibi geçmişti ve şimdi yokluğu, yaşanan anları ciddi anlamda rüya gibi algılamasına neden oluyordu. Henüz iki gün olmamıştı ama korkuları yüzünden iki ay geçmiş gibi hissediyor, sürekli kötü bir şey olmaması için dua ediyordu.

" Film izleyelim mi? "

Başını olumsuz anlamda sallayan Esila, elinde tuttuğu telefonunun ekranına  işaret parmağının ucuyla dokunarak " Babam ne zaman gelecek?" diye kendi kendine söylendi.  İkindi vakti yaklaşıyordu  ve babası dün olduğu gibi bugün de evde değildi. Erkam dan sonra babasının da gidişinin ağırlığını taşıyordu kalbinde. İkisinin birden aynı gün gidesi tutmuştu ve kalbi ile içindeki küçük kız çocuğunun sitemleri ile başbaşa kalmak hoşuna gitmemişti.

" Babam evden çıkmadan  önce  konuştu. Birkaç saate evde olurmuş."

Sessizce kendini onaylayan kuzeninin hüznünü nasıl dağıtabileceğini düşünen Yiğit, ensesini kaşıyarak yanına  oturduğu sırada salona bu kez ellerinde tepsiler ile Mert ve Pınar girdi. Esila ve Yiğit'in asık suratlarının aksine diğer ikili keyifleri yerinde, gülümsüyorlardı.

" Esila ve Yiğit'i görünce ' İyi ki aşık değilim' diyorum."

Kuzeni ile mutfakta anlaşan Pınar, Mert'in konuyu hemen açmasını beklemediği için afallasada birkaç saniye içinde kendisini toparlayarak " Aynen. Ben de öyle düşünüyorum. " dedi. Tepsideki atıştırmalıkları sehpaya dizerken göz ucuyla baktığı  kardeşinin kaşlarını çatarak bakıyor olmasına rağmen aldırış etmedi. Amaçları hem Esila'nın babasının ve Erkam'ın yokluğu yüzünden çektiği hüznünü dağıtmak hem de Yiğit'in aşk acısını tek başına çekmesini engellemekti.

" Kime aşıksın?"

Esila'nın yönünü bir anda kendisine çevirerek oturmasıyla ne diyeceğini bilemeyen Yiğit, çattığı kaşlarını düzelterek kuzenine döndüğünde ikilinin karşısına oturan Mert ve Pınar onlar farketmeden yumruklarını tokuşturdular. Umdukları gibi olmuş, Esila'nın yüz ifadesindeki hüznün yerini merak almıştı.

" Söylesene." diyerek Yiğit'in dizini dürten Esila, Pınar'ın ayağa kalkıp sehpadan aldığı çekirdek tabağını eline tutuşturduktan sonra yerine otururken " Çekirdekle daha iyi gidiyor." demesiyle başını aşağı yukarı salladı. Merakla kuzenine bakarken ilk çekirdeği dişleri arasına almıştı bile. Kalbi Erkam için sızlanmaya devam ederken içindeki küçük kız çocuğu da dikkatini Yiğit'e vermişti.

Paylaşmak ve paylaşmamak arasında gidip gelirken yerinde kıvranan Yiğit, kuzenlerinin ve ablasının çekirdek çitleyerek bakışlarını üzerine dikmelerinden rahatsız olmuştu. Sanki filmin en heyecanlı yerindeymiş gibi pür dikkat ona bakıyorlardı, bu gerçekten rahatsız ediciydi.

" Ortama bak ya! Böyle dert mi dinlenir? Saygısızsınız!"

Çekirdek yiyerek dinlemeye koyulduğu için pişmanlık duyan Esila, tabağı sehpaya koyacağı sırada Yiğit bileğinden tutarak " Sen yiyebilirsin. Sözüm onlaraydı." deyip, tabağı bırakmasına engel oldu. Yiğit bileğini bırakıp, sırtını koltuğa yeniden yaslasada içi rahat etmediği için tabağı yerine koydu fakat çitlemeyi bıraktı.

" Kaçmaya çalıştığını anlamadık sanki. Hazır yalnızken anlat işte. Anlat ve kurtul."

" Anlatınca kalbimde kurtulacak mı abla?"

" Kurtulmak istiyor musun ki?"

İstemiyordu. Hissettiği duygulara aşk adını vermişti ve şu an acı çekiyor olmasına rağmen kurtulmak istemiyordu. Acısı bile bazen güzel geliyordu. Sanki ruhunun bu acıyı çekmeye ihtiyacı vardı; Elinde olmadan tattığı bu duyguyu, kalbine yerleşen genç kızın gözlerini hayal ettiğinde bile isteye kabulleniyor, kalbinin sancılarına  razı oluyordu. O bilmese de ve hiçbir zaman bilmeyecek olsa da ruhu ve kalbi onun hayaliyle yaşamaya razı idi. Garip bir duyguydu bu. Aynı anda hem acıtıp hem mutlu eden bir ağrıydı.

" Kurtulmak istemiyorum. O öyle güzel ki benim farkımda olmayışı  çok koymuyor aslında. Sadece hiç bilmeyecek olsa bile yakınında olmak isterdim. Sevmesede olur diyemiyorum, sevsin isterim. Ama sevmez, bundan emin olmak çok koyuyor işte. "

Bazen çok ciddi bazen ise her şeyi alaya alan kuzeninin sonlara doğru kısık çıkan sesi yüzünden başını hafifçe eğerek yüzünü görmeye çalışan Esila, kirpiklerine tutunan damlaları gördüğünde içinin acıdığını hissetti. Yüzündeki buruk gülümseme gözlerindeki hüznü gölgelemeye yetmiyordu. Daha başındaydı fakat dokunulsa ağlayacak gibi duruyordu.

" Çok mu uzakta?"

Esila'nın koltukta kayarak kendisine biraz daha yaklaşmasıyla yüzünü saklamak için başını biraz daha önüne eğen Yiğit kabullenmek istemediği gerçeği cümlelere dökmek zorunda kaldı.

" Aramızda şehirler var. Önyargılar var. Bizi yakıştırmayacak insanlar var."

" Kim?"

Esila'nın fısıldayarak sormasıyla bir an için dilinin ucuna gelen isim kalbini önce üşütüp, sonrasında yakmaya başladı. Kalbine aynı anda yüzlerce iğne saplanıyormuş gibi hissediyordu. Bir ismi sarfedecek olmanın böyle hissettirmesi normal miydi?

Sol elini kaldırıp yanağında kalan ince izlere dokunarak zar zor " Bu izlerin sahibi." diyebildiğinde şaşırmayan bir tek Pınar dı. Esila ve Mert ise kala kalmış   gözlerini bile kırpamaz olmuşlardı. Yüzündeki izlerin sahibi Dilan idi ve o günü dördü de çok iyi hatırlıyorlardı. Berzan'ın teyzesinin evinde yaşattığı korkuyu ve tehditleri hatırlayarak sağ  elinin avuç içini karnına bastıran Esila, burnunun ucu sızlayınca başını önüne eğerek o günü zihnine yeniden yerleşmemesi için düşünmemeye çalıştı. O pisliğin yüzünde gezinen iğrenç nefesini yeniden hissetmeyecekti belki ama unutması da mümkün değildi.

Göz ucuyla baktığı Esila'nın karnına elini koymasıyla neye odaklandığını az çok anlayan Yiğit, dikkatini yeniden kendisine verebilmesi için " Yüzüme bu izleri bıraktığı gün ona çok kızdım. Ama gece olduğunda başımı yastığa koyduğum gibi gözlerimin önüne onun yüzü geldi. Sonrasında da yaralar iyileşene kadar onu düşünmek zorunda kaldım. Yanağım ve boynum sızladıkça kızdım ona." dedi ve elini yanağından boynuna kaydırdı.

Şaşkınlığını yeniden kazanarak yüzüne bakan Esila'ya burukca tebessüm edip " Yaralar iyileşti, artık ona kızmıyordum. Kendime şaşırdım; yüzümde iz bıraktığı için ona daha çok kızgın olmam gerekirken kalbimin onu yeniden görmek istemesine şaşırdım. Her gün biraz daha etkisi altına aldı beni. Gelip geçici bir şey dedim ama onu uzaktan gördüğüm iki seferde de kalbim göğsümden çıkacakmış gibi çarptı. Görmezden geldim, geçici bir şey diye kandırmaya çalıştım." dediğinde Esila, bacağının üzerinde duran elini tuttu.

Kuzeninin titreyen elini kavramasıyla burnunu çeken Yiğit, ağlamamak için gözlerini bir süre tavanda gezdirdi. Onu bu noktaya sürükleyen ablası ve Mert'in sessizce kendisini dinliyor oluşları hoşuna gitmemişti. Bir şeyler söyleyip, ağlamasına engel olsunlar istiyordu.

Gözlerini tavandan ayırıp, Esila ile birleşen ellerine bakarak devam etmeyi seçti. İçinde birikenleri anlatmak rahatlatmıştı, inkar edemezdi. Yalnızca onların yanında ağlamak istemiyordu. Kalbine yerleşen genç kıza karşı hissettiklerini paylaşırken göz yaşlarını saklamaya çalışması bir an için gereksiz gelse de anlam veremediği bir şekilde ağlamaktan kaçıyordu.

" Kaçtım, kaçtım, kaçtım ama en sonunda vedalaştığımız gün ağlamasıyla kabullendim. Oradayken hep bana nefretle baktığı ilk gün gözlerimin önünden gitmezdi. Şimdi ise geldiğimiz günden beridir göz yaşlarını düşünüyorum. Ağlarken bile çok güzel oluşu... Sizinle vedalaşırken ben orda yokmuşum gibi davranıyordu. Ama ben gözlerimi üzerinden ayıramıyordum. Ne de olsa onu son görüşümdü. Beni sevmeyeceğini de o gün anladım. Yüzüme bakmayışı, kalbimin umut etmemesini sağladı. İmkânsız oluşunu kabullendim ama buna rağmen hislerimi büyütmekten gocunmuyorum. Böylesi zor geliyor, fakat sevmekten vazgeçmek istemiyorum."

Sonlara doğru titreyen sesinin ablasının ağlamasını sağladığını burnunu çekmesiyle anlayan Yiğit, yanaklarını sildiğini görünce dudaklarını ısırdı fakat sakinleşmek için baktığı Esila'nın da ağladığını görünce kendini tutmaktan vazgeçti. Elini çekerek kendisine yaklaşmasını sağlayan Esila'nın kollarını sırtına dolmasıyla, alnını omuzuna yaslayıp sevdasının  imkansızlığına sessizce ağladı. Ve o an biraz daha iyi hissetti. Günler ve geceler boyunca aklından çıkmayan, kalbini hayaliyle bir sızlatıp bir sevindiren genç kız için ağlamamak için direnirken şu an ağlamak konuşmak kadar iyi gelmişti.

" Belki imkansız değildir."

Kulağına fısıldanan kelimelerle iç çekerek, alnını kuzeninin omuzundan ayırmadan başını sağa sola salladı. İmkânsız olduğunu kabulleneli çok olmuştu ve Esila'nın kurduğu cümleye güvenerek umut etmek istemiyordu.

" Tabi ki değil. İmkânsız deyip kestirip atma. Nasip bu, belli mi olur."

" Tesellileriniz işe yaramıyor. Konuyu değiştirirseniz sevinirim."

Esila dan ayrılmadan önce gözlerini silen Yiğit, gülümsemeye çalışarak kuzeninin kollarının arasından çıktığı gibi " Ağlama, çirkin oluyorsun." dedi ve ablasına dönerek aynı cümleyi onun içinde kurdu.

" Gerçekten iyi ki diyorum." diye mırıldanarak dikkatleri üzerine çeken Mert ortamın havasını dağıtmak için gülümsemeye çalışarak cümlesinin devamını getirmeye çalıştı. Konuyu değiştirme çabasındaydı fakat çoktan Dilan ve Yiğit için neler yapabileceğini düşünmeye başlamıştı. Kardeşleri gibi gördüğü kuzenlerinin mutluluğu için her şeyi yapabilecek biriydi Mert. Onlar söz konusu olduğunda imkansız denileni kolayca kabullenip köşesine sinmezdi. Mümkün olabileceği yolları arar, elinden geleni yapardı. Yine yapacaktı.

" İşime aşık olmak en iyisi. Kariyerimle ve kazancımla çok mutluyum. Size de tavsiye ederim demek isterdim ama sanırım bir tek Pınar'a diyeceğim."

" Bana da deme."

Bu kez dikkatleri üzerine çeken Pınar olmuştu. Kurduğu cümle yüzünden kardeşinin  dik dik bakmasıyla telaşa kapılıp " Aşık falan değilim. Sadece hoşlantı." dediğinde  yüzündeki ifadenin sertleşmesiyle telaşını geri plana atmak için çemkirmeyi seçti.

" Ben seni böyle mi dinledim? Hoşlantı dedim diye takındığın ifadeye bak. Aşık değilim. "

Esila ve Mert'in irileşen  gözlerinin aksine Yiğit, ablasına  gözyaşlarının izlerini taşıyan mavilerini kısarak bakıyordu. Onun hoşlantı dediği sevgisine saygı duyardı elbette ama sinir etmekten geri duramazdı. Bu yüzden sırıtarak " Okuldan mı?" diye sordu. Az önce ağladığı için ses tonu boğuk çıkmıştı ancak buna aldırış etmeyip ablasının cevabını bekledi.

" Mü-müzik öğretmeni."

" Sen resim o, müzik. Ne güzel bol sanatlı bir aşk olur."

" Beni görseydi belki olurdu."

" Görmesini sağlamamı ister misin?" Kardeşinin cümlesinin altında yatan imayı anlayan Pınar, işaret parmağını ona doğrultup " Sakın!" dediğinde Yiğit'in sırıtışı sinsi bir gülümsemeye dönüştü. Ablasının düşündüğü şeyi ya da bir benzerini yapmayacak olsa da tedirginliği keyfini yerine getirdiğinden oyunu sürdürmeyi seçerek Esila'ya döndü.

" Pazartesi günü ablamın okulana gitmeye ne dersin Esila?"

" Hayır ya gelmeyin! Yani sen gelebilirsin Esila. Ama sen gelemezsin."

" Kesinlikle geleceğim. Hoşlandığın tipi acayip merak ediyorum."

Yiğit ve Pınar'ın tatlı bulduğu didişmelerini izlemeye çalan telefonu yüzünden ara veren Esila, koltuğun kenarına bıraktığı telefonunu alarak yerinden kalktı ve arayanın Berfu olduğunu gördüğünde gülümseyerek salondan çıktı.

Gülümsemesi ise hal hatır sorma faslından sonra yerini duygularının karmaşasına bırakarak soldu çünkü Erkam'ın  oraya gitmediğini öğrenmişti. Daha birkaç saat önce mesajlaştıklarında Berfu'nun yanında ve  iyi olduğunu söylemişti fakat genç kızın ağabeyinden haberi bile yoktu.

Kötü düşünmemeye, yalan söyleyişinin altında bir art niyet aramamaya çalıştı ancak tüm duygularını ezip geçen kırgınlığı, yüzünün her zerresini yakan kızgınlığını yanına alarak Berfu ile yaptığı konuşmayı sonlandırmasını sağladı.

🍂🍂🍂🍂

" Daha boya rengine karar veremiyorlar, nasıl bir arada yaşayacaklar? Ayışığımı deli eder bu ikisi, Adnan."

Oğlunun adını sitemle sarfederken sağ tarafına doğru dönen Nergis Hanım, oğlu Adnan'ın da kendisi gibi düşündüğünü bakışlarından anlayabiliyordu. Salon ve mutfağı ayıran tezgahın arkasından mimarın gösterdiği renk kartelasına  bakan ikilinin zıtlaşması sabrını fena halde zorluyordu ve işlerine karışmamak içinde kendisini zor tutuyordu. Tam birlikte bir karara vardıkları için mutlu olmuştu ki birkaç gündür yaşadıkları çekişme sevincini kursağında bırakmıştı.

Ev alacakları zaman semt konusundaki inatlarına son veren Adnan Bey olmuştu. Ağabeyi ve Erkam arasında gidip gelen genç adam, iki tarafında alttan almaya niyeti olmayınca duruma müdahale etmiş, onları - bir hâyli zorlansa da- kendi evine yakın bir mahalledeki siteden daireler almaya ikna etmişti. Şimdi ise boya renginde anlaşamıyorlardı. Yakın dostu olan mimarın kendisine attığı yardım dileyen bakışları görmezden gelemeyince "Abi." diyerek Erkam ve ağabeyinin dikkatini çekti. 

" Evlerin dekarasyonu için Esila dan fikir alsanız nasıl olur? Sonuçta siz ikiniz değil, üçünüz yaşayacaksınız."

Emir Bey ve Erkam, hak verircesine Adnan Bey'e bakmış ve aynı anda benzer cümleler kurunca birbirlerine göz ucuyla bakmışlardı.

" Doğum gününe kadar hazır olmalı."

" Doğum gününden önce halletmeliyiz."

Şu yaşında göz devirdiğine inanamayan Nergis Hanım, oğlunun girişimi boşa çıkınca konuya dahil olmak durumunda kaldı. Hoşnut değildi fakat müdahale etmez ise kendileri gibi bıkkınlık verdikleri mimar hatır gönül dinlemeyip gidecek gibi görünüyordu. Üstelik içersinde bulundukları daire bir hâyli soğuktu. Onlar bir karara varana kadar hasta olacağından emin olan Nergis Hanım " Bir an önce karar vermezseniz iki daireyi de pembeye boyatırım. Hatta beyaz eşyalarınız hariç her şey pembe ve turuncu olur." dediğinde Erkam, yüzünü buruşturmamak için yanağının içini ısırdı. Pembe rengini kullanmak isteyeceği tek yer kızının odası olabilirdi. Birde Esila isterse pembeye yer verirdi.

Erkam gibi yüzünü buruşturmamak için ifadesini sabit tutmaya çalışan Emir Bey,  annesinin dediğini yapacağından emin olduğu için  geri adım atması gerektiğini anlayınca başını olumlu anlamda salladı.

Erkam, dairesi için bordo ve yeşili tercih etmişti. Aynı tercihi yapan Emir Bey ise iki dairenin birbirine benzemesini istemediği için Erkam'ın renklerden birini değiştirmesini istiyordu. İkiside kendi renklerinden vazgeçmeye niyetli değildi fakat Nergis Hanımın tehditi yüzünden değiştirmek zorunda kalmışlardı.

" Bordo gri olsun,  Serkan."

Mimarın, Emir Bey den sonra kendisine bakmasıyla " Bordo siyah." diyen Erkam, bordodan vazgeçmiyor oluşlarında takılı kaldı. İkisi de özellikle o renkte inat etmişlerdi ve ikisininde isteği oluyordu.

" Önce hangi daireden başlayacaksın?"

İkilinin yeniden inatlaşmalarını istemeyen mimar " İki ekip çalışacak Emir. İki dairede aynı gün başlayıp, aynı gün bitecek." dediğinde Nergis Hanım ve Adnan Bey sonunda rahat bir nefes aldılar. İkilinin inatlaşmasından ciddi anlamda usanmışlardı.

"Erkam oğlum, gelir misin?"

Oğlu Adnan'ın beklemesini gözleriyle işaret eden Nergis Hanım, Erkam'ın yanına gelmesiyle tebessüm ederek koluna girdi. Arabaya kadar kendisine eşlik etmesini söylediği adamın gülümseyerek onaylamasıyla daireden çıktıklarında merdivenlerden inene kadar söyleyeceklerini sıraya koydu.

Aracın kapısını açıp, koltuğa yerleşene kadar kolundan çıkmayan Erkam'ın elini tutan Nergis Hanım, genç adamın samimi ve sıcak bulduğundan habersiz olduğu gülümsemesini takınarak " Senden bir ricam olacak, oğlum." diyerek başladığında Erkam, ricasını emir kabul edecek bir şekilde bakarak başını hafifçe aşağı ve yukarı salladı. Böylesine naif bir kadınının isteğini göz ardı edemezdi. Hoş  kendisine olan yaklaşımı kötü olsa bile karısının hatrı için ne söylerse söylesin geri çevirmez, kabul ederdi. Fakat şu an mecburiyetten değil, kendi isteğiyle söyleyeceği şeyleri yapmaya hazır bekliyordu.

" Emir'in duyguları bu aralar biraz karmaşık. Normalde ev için hazırlıkları kızı ile birlikte yapmak istiyordu ama şimdi doğum günü yaklaştığı için sürpriz olsun diye aceleci davranıyor. Birde seninle inatlaşması var. Senden isteğim onu biraz olsun alttan alman. Yanlış anlama beni lütfen. Her dediğine 'evet' de yada sessiz kal demiyorum, sadece ılımlı yaklaşmanı rica ediyorum.  "

Nergis Hanımın ne demek istediğini çok iyi anlayan Erkam, elini tutan eli hafifçe sıktı. Bunun kabul ettiği anlamını taşıdığını anlayan Nergis Hanımın ise gülümsemesi büyüdü, o da Erkam'ın elini minnetle sıkarak devam etti.

" Emir, şu an yapacağı sürprize odaklandığından her şeyi bir başına yapacak. Sen de öyle mi yapacaksın yoksa Esila ile beraber mi yapacaksınız?"

" Sadece boya ve temizlik yapılmasını istiyorum. Geriye kalan her şeyi Esila ile birlikte yapacağız. "

Bir yanı doğumgününe kadar Emir Bey gibi hazırlığını tamamlasın istiyordu ancak kalbinin hükmü bundan yana değildi. Canının yarısıyla  birlikte bir aksilik çıkmadan yaşamak istediği evde elinin değdiği, gözünün dokunduğu her eşyada Esila'nın izlerini ve mutluluğunu hissetmek istiyordu. Hatta şu an boya yapımını bile ertelemeye karar vermişti. Evlerini -çoğunlukla Esila'nın isteğine göre-  beraber döşeyecekleri gibi renklerine de beraber karar vermelilerdi. Bu yüzden içeri girdiği gibi boyatmaktan vazgeçtiğini söyleyecekti. Tabi kararının yeniden değişip değişmeyeceği de Emir Bey'in tavırlarına bağlıydı. Esila dan habersiz  sık sık bir araya geldikleri bu bir hafta içersinde   çok sevmese de saygısı nedeniyle huyuna gitmeye çalışsa da inadına her seferinde yenik düşmüştü. Emir Bey de kendisi kadar inatçıydı ve onunda inadını farkederek üstüne gelmekten içten içe zevk aldığından emindi. Fakat o da kendisi gibi inatlaşarak geçirdikleri süre içersinde Esila'ya yalan söylediği için mutsuzdu. İkisi Esila'yı mutlu etme yolunda birlikte adımlar atarken yine birlikte farklı  yalanlar söyledikleri için pişmanlık hissediyorlardı.

" Buna çok sevindim, oğlum. Herhangi bir sorun olursa beni ara mutlaka. Sorun olmasa da aramanı isterim tabi. "

"Ararım efendim."

Konuşmalarının sonlanmasıyla Nergis Hanımın elini öpüp alnına koyan Erkam, yaşlı kadının  omuzuna birkaç kere hafifçe vurmasından sonra geriye çekildi. Nergis Hanımın kendisini her görüşünde parlayan gözbebekleri bu seferde şaşırtmamış, yine  iyi hissetmesini sağlamıştı. Yaşlı kadının diğer aile üyelerinden farklı bir havasının ve içtenliğinin olduğunu tekrar farketmiş, tebessüm ederek arabanın kapısını kapatmıştı. Diğerleriyle de  aralarındaki ilişkinin günden güne iyiye gitmesinden memnundu. İlk günler kendisine yalnızca  sıcakkanlı bir yaklaşımda bulunan Feyza Hanım artık sohbetlerine de ortak oluyor, kapıda gördüğü anda dışarı çıkıp eve davet ediyordu.

Mert ile aralarında sessiz bir anlaşma yapılmış gibi bir araya geldiklerinde genelde onun meslek hayatındaki güzel veya zorlu giden meselelerden ve daha önce  yaptığı işlerden konuşuyorlardı. Birbirlerine karşı çok samimi olmasalarda mesafelide değillerdi. Kanının en çok ısındığı kişi ise Pınar dı. Genç kız ile sohbet etmek onu hiç sıkmıyor, aksine sorduğu soruları cevaplarken  yada fikirlerini belirtirken ki  meraklı bekleyişi konuşma hevesini arttırıyordu.

Bir tek Yiğit'e karşı eskiye oranla biraz mesafelilerdi. Bunun da zamanla son bulacağına emindi çünkü bir arada vakit geçirdikçe  onun davranışlarının aksine özünde  kötü niyetli biri olmadığını anlamıştı. Bir araya geldiklerinde mecburi yakınlaşmalar olsun istemediğinden  ona ve kendisine zaman tanıyordu.

"Serkan işinde iyidir ama onunla çalışmak istemezsen birilerini bulmakla uğraşma,  beni arayabilirsin Erkam. Hemen birilerini ayarlarım. "

"Teşekkür ederim. Serkan Bey ile anlaşacağımıza eminim.

" İyi o zaman. Bir şey olursa haberleşiriz."

Adnan Bey'in uzattığı elini sıkan Erkam, ağabeyi ile konuştuklarını hatırlayınca " Abime sabah  numaranızı verdim. Satış işlemlerinde sorun yaşandığı için parayı hesabınıza önümüzdeki hafta yatıracağını söylememi istedi ama içi rahat etmediği için kendisi arayacakmış." dediğinde Adnan Bey havaya kaldırdığı elini sallayarak " Acele etmesine gerek yok. Konuşursanız söyle, lütfen. " deyip Erkam'ın onaylamasıyla arabasına bindi.

Emir Bey'in kaldığı konağın satılacağını duyan Meryem yengesinin isteğini geri çeviremeyen ağabeyi konağı almak için payına düşen her şeyi satmıştı ve Erkam'ın  eksik olan miktarı verme isteğini yine karısının zoruyla kabul etmişti. Ağabeyi, annesinin karşı çıkmasına rağmen taşınma işlerini yavaştan da olsa yapmaya koyulmuştu fakat Berfu ne yapacağıyla ilgili henüz bir karara varamamıştı.

Sitenin otoparkından çıkan arabanın uzaklaşmasıyla yönünü apartmana çeviren Erkam, karların örttüğü ağaçların bulunduğu bahçede girişe doğru yürürken Esila'nın evleri  gördüğünde yaşayacağı sevinci düşlüyordu ancak cebinde titreyen telefonunu  çıkarttığında okuduğu mesaj düşleri gibi attığı adımları da duraksattı. Berfu'nun gönderdiği mesajı kaşları çatık bir şekilde  okuduğu sırada Esila dan da arka arkaya mesajlar gelmeye başlamıştı.

Gönderen: Kitaplarımın düşmanı

' İstanbul da telefonun bir bana gelince çekmiyor galiba abi!'

' Esila'ya buraya geldim diye yalan söylemişsin.'

' Keşke bana da söyleseydin de yalanın ortaya çıkmasaydı.'

'Çıktığı iyi oldu aslında.  Sen niye benim  birtanecik yengeme yalan söylüyorsun?!'

Mesaj atmaya devam eden kardeşinin diğer mesajlarını tahmin ettiğinden onu bırakıp Esila'nın attığı mesajları okumaya başladığı anda kalbi ortaya çıkan yalanlarının yarattığı endişe yüzünden sancılanmakta gecikmedi. İçinden özürler dileyerek aradığı karısı ilk çalışında hattın meşgule düşmesini sağladığında vazgeçmeyip yeniden aradı fakat ikinci, üçüncü araması da aynı sonuçlandı.

Gönderen: Canımın yarısı

' Neredesin sen?'

' Mal mülk satacağım diye gittiğin şehirde yoksun.'

' Neden yalan söyleme gereği duydun ki?'

' Arayıp durma, açmayacağım. Git nerede ne yapıyorsan ona devam et Erkam!'

Durumunu açıklamak için parmaklarını hızla harflerin üzerinde gezdiren Erkam, mesajının iletilmemesiyle " Engelledin mi?" diye mırıldandı. Mesajları okurken karısının sinirli olduğu kadar kırgın olduğunuda  hissetmişti ancak engellemiş olması sinirinin daha yoğun olduğunun belirtisi gibiydi.

Sürpriz girişimlerini sürdüremeyeceğini, Esila'nın yanına gideceğini Emir Bey'e  haber vermek için hızlı adımlarla apartmana giren Erkam, karşılıklı olan dairelerinden çelik kapısı beyaz olana girdi. Salona uzanan koridorda ilerlerken duyduğu  kahkaha seslerini o an için umursamamıştı fakat içeri girdiğinde  mimarın yanında duran ve  Emir Bey'in yaşlarında olan iki kadının atmaya devam ettiği kahkalar yüzünden bir an için ne diyeceğini şaşırdı.

Nergis Hanım ile dışarıda bulunduğu süre içersinde siteye giren birilerini görmediğinden apartman sakinlerinden olduğunu düşünecekti ki siyahlar içindeki  kızıl saçlı, yeşil gözlü olan kadının kahkasını sonlandırıp memnun bir ifadeyle gözlerini  bedeninde baştan aşağı gezdirmesiyle hissettiği rahatsızlık yüzünden öyle olmamalarını diledi. Rahatsızlığını bakışlarıyla belli ettiği halde kadının gözlerini üzerinden çekmeyip, mutfaktan elinde telefonuyla kendilerine doğru  gelen Emir Bey'e yönelik " Damadın bu delikanlı mı Emir?" diye sormasıyla sesindeki imadan bakışları kadar rahatsız oldu.

" Evet." derken elindeki telefonunu sıkan Emir Bey, Erkam'ın da kendisi gibi durumdan rahatsız olduğunu farkeder etmez konuşma uzamasın diye "Acil bir işim çıktı.  Yarın görüşürüz Serkan. " deyip, kadınlara nezaketen gülümseyerek  Erkam'a doğru ilerledi.

Emir Bey'e ayak uyduran Erkam, daireden çıktıkları gibi " Kimdi onlar?" diye sorduğunda Emir Bey bıkkınca verdiği nefesle hoşnut kalmayacağı bir cevap vereceğini belli etmişti.

"Ne yazık ki  üst kattaki komşularımız. Sen sormadan söyleyeyim, ikizler ve üniversiteden tanışıyoruz. Ve bu kızımın hiç hoşuna gitmeyecek. Zaten kahkaha sesini duyduğu anda delirdi."

"Kahkaha sesini mi duydu?"

" Senin yalanını yakalamış. Sitem edercesine konuştuğu anda duyduğu kahkaha sesleriyle benim de yalanımı yakalamış oldu. Arkadaşının beyin ameliyatından kahkahalarla çıkmasına çok sevindim baba deyip telefonu kapattı. Şimdi ikimize birden yalanımız için hem kırılıp hem bileniyordur eminim."

Emir Bey'in söyledikleriyle kapıldığı telaş yüzünden kendi arabasına binmek yerine Emir Bey'in arabasına binen Erkam, fark ettiği an inmek için hamle yaptığı sırada arabayı çalıştıran Emir Bey konuşarak değil  kapıları kilitleyerek itiraz etti. İkisinin aynı anda eve gidip konuşmasının daha iyi olacağını düşünüyordu. Belki Esila ikisinin birlikte geldiğini görünce biraz olsun yumuşardı.

" Çiçek alsam mı?"

Arabayı sitenin otoparkından  çıkarırken mırıldanan Emir Bey'e bakan Erkam " Alın tabi. Size bir şey yapmayacağı için benim kafamda paralar." dediğinde mırıldandığı için söylediklerini duymadığını sanıyordu fakat gülümsemesiyle ve hemen ardından kurduğu cümlesiyle kendisini tebessüm ederken buldu.

" Bu ihtimali düşününce almaya karar verdim."

Birlikte kapıldıkları telaş yüzlerinden silinmiş gibi gözükse de ikiside mahvolan sürprizlerinden çok Esila'nın takınacağı tavrı düşünüyordu.

" O zaman bende gizli saklı yapmamızı sizin istediğinizi söylerim."

Cümlesi ile yaptığı hamlenin Emir Bey'in gülümsemesini sonlandıracağını düşünen Erkam, kırmızı ışıkta durdukları anda yüzünü kendisine çeviren adamın " Bol dikenli güller alacağımdan şüphen olmasın o zaman." deyip, gülümsemesini büyütmesiyle gülümsemeden edemedi.

Kahvaltıya çağırdığı günden beridir aralarında elle tutulacak seviyede olan gerginlik bir anda azalmıştı. O gün kendisine ılımlı yaklaşan adama Esila yüzünden doğru dürüst karşılık verememişti çünkü intikam adı altında attığı hamle sonrasında karısı masada intikamını almaya çalışıyordu. Masanın altından önce bacağını okşayıp sonrasında etini parmakları arasında sıkması yüzünden yüz ifadesini sabit tutabilmenin derdine düşmüştü. Bu yüzden de Emir Bey de dahil kimseye doğru düzgün bakamamış, Esila'nın her hamlesinde başını önüne eğerek 'yapma' demişti. Kalbi bu oyunu çok sevmişti ancak baskılamaya çalıştığı arzularını susturmak kolay olmamıştı.

Yeşil ışığın yanmasıyla araç hareketlendiğinde aklından geçen o günün intikamını biraz daha ertelemeyi seçti. O günden sonra karşı bir hamle yapmamıştı çünkü karısı adil oynamıyordu. Geceleri ayrılmayacakları günler yakın olduğu için tatlı intikamlarını o vakte saklamıştı. Şimdi Emir Bey ile yavaş yavaş birbirlerine adımlar atmalarını  sağlayan şiirinin yanına gidiyordu ve tek isteği kırgınlığının yüzüne yansıyacak kadar yoğun olmamasıydı.

Hatalarım olduysa affola..

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen.. ❤

Küçük bir not: Bir araya geldiklerinden beri  Esila ve Erkam birlikte uyumadı arkadaşlar. Nasipse diğer bölümde.


Seguir leyendo

También te gustarán

48.4K 3.9K 52
"Bana yalan söyledin. Tanıştığımız ilk günden beri paylaştığımız anların kaçı doğruydu?" "Sütten çıkmış ak kaşıkmışsın gibi konuşma. Sen de tanıştığı...
289 65 21
"Hayatının arka planında çalan şarkının ne olduğunu biliyor musun?" Böyle bir soruya hiç denk gelmemişti Melodi. Cevabın ne olduğunu bilmiyordu. Elin...
940K 51.9K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
168K 6K 6
Alihan Karasu bir kadına vurulmuştu. O öylesine bir kadın değildi. Çoğu zaman onu nasıl seveceğini, ona nasıl yaklaşacağını bilemezdi insan. Yabani b...