AĞLA SEVDAM

By goncabeyza

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock More

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1

50.3K 2.6K 212
By goncabeyza


/66/BENİMLE EVLENİR MİSİN ŞİİRİM?/ PART 1/

Bölüm parçası: Dikensiz Gül

7 ARALIK 🍂🍂

' Kör kütük seninle doluyum yine... Her gece, her gün olduğu gibi düşmüyor dilimden adın.  Kalbim avuçlarında atmaya hazır. Ela gözlerinin gölgesinden mahrum etme bizi... Kadınım. Ben en çok avuç içlerini öpmeyi özledim...'

" Ver artık şunu."

Kardeşinin avucunda sakladığı yüzüğü bir an önce almak isteyen Erkam, omuzlarını silkmesiyle burun kemerini parmakları arasına alarak sıktı. Berfu sabrını tüketmek üzereydi fakat inadını bildiğinden tepkisini kontrol etmeye çalışıyordu. Biliyordu ki sesini birazcık yükseltse Berfu yardım etmekten cayardı. Bu yüzden içinden sabır dileyerek yüzünü kardeşine çevirdi ve tekrardan yüzüğü istedi.

" Geç oldu. Ver de gidip yatayım."

Arkasına sakladığı elindeki yüzüğü işaret parmağı ile okşayan genç kız " Dargınım sana abi." dedi ve anlamadığını belirten bakışlarını görünce devam etti.

" Esila'ya kitaplığının anahtarını vermişsin. Ve benden saklamasını istemişsin. Hayır yani buna ne gerek var anlamıyorum! Görende kitaplarını yiyorum sanacak!"

Son iki cümlesini sesini yükselterek sarfeden kardeşi yüzünden kulaklarını kapatma isteği ile dolup taşan Erkam bıkkın nefeslerini saldığı gibi "  Yemekten beter ediyorsun Berfu. " diyerek elini uzattı. O almak için kıvranırken  Berfu vermemek için direniyordu.

" Bir şartım var abi."

" Anahtarı sana vermem."

" Yok anahtarı istemiyorum. Sadece her hafta bana iki kitap ödünç vereceksin."

" Vermezsem?" diye sordu fakat bunu bir anda kendine engel olamayarak yapmıştı. Yoksa kardeşinin yüzüğü vermeyeceğini söyleyeceğinden emindi.

İki omuzunu birden silken Berfu " Yüzüğü sana vermem. Sen de Esila'nın parmağının ölçüsünü almak için şekilden şekile girersin. Ayy aslında bu hâlini görmek acayip eğlenceli olurdu." dediğinde Erkam başını gökyüzüne kaldırdı. Kardeşi yardım etmeyi kabul ediyordu etmesine fakat süründürmeyi ve eğlenmeyi es geçmiyordu.

Yüzük almak için Esila'nın parmak ölçüsüne ihtiyacı olan ağabeyinin gökyüzüne sabır dilercesine bakmasıyla kıkırdadı genç kız. Kendisi yengesini odasına çağırmış, saçma algılanacak birçok konudan bahsederek çaktırmadan yüzüklerini denemesini sağlamıştı. Tabi dikkat çekmemek için sürekli kolye ve küpeleride göstermiş, yüzüğe odaklı olduğunu düşünmemesi için uğraşmıştı. Şimdi ise karşılıksız kabul ettiği yardımı burnundan getirdiğinin bilincinde sırıtıyordu.

" Sadece bir kez alabilirsin."

" Her hafta!"

" İyi. Yüzük sende kalsın. Kendim bir şekilde alırım ölçüsünü. Sadece planladığım süre  biraz aksar o kadar."

Erkam ölçü almanın ne kadar zor olabileceğini düşünmeye başlamışken Berfu sitem edercesine " Al, tamam." diyerek yüzüğü ağabeyine uzattı. Kardeşinin bu kadar çabuk pes etmesinden şüphe etse de yüzüğü hızla elinden aldığında ayağa kalktı ve her ihtimale karşı pantolonunun arka cebinden çıkardığı cüzdanına koydu.

" Teşekkürler ve iyi geceler." deyip adımlarını merdivenlere doğru atarken Berfu sırtını sandalyesine yasladı. Ağabeyi ile arasında duymayacağını düşündüğü mesafe oluştuğunda " Bir kere de bütün raflarını boşaltayım da gör sen." dedi ve kollarını göğsünde birleştirerek alacağı kitapların hazzıyla gülümsedi. İstese hepsini satın alabilirdi ve bunun verdiği mutluluk elbetteki bir başkaydı fakat genç kız ödünç aldığı kitapları okumayı daha çok seviyordu. Ve bu aslında sadece Erkam ağabeyine geldiğinde böyleydi. Ferit ve Kenan'ın kitaplarını birçok kez almıştı ve onlar aldığı gibi iade etmemesini sorun etmiyordu. Ama Erkam'ın böyle olmayışı dikkatini daha çok çekiyor, kendinden izler bırakmaya daha çok itiyordu onu.

.....

Gece yarısını geçtiği için odasının ışıklarının açık oluşuna şaşırmadan edemedi Erkam. Çünkü Esila saat on gibi uyuklamaya başlıyor, çok geçmeden soluğu yatağında alıyordu. Bu yüzden merakla odasına girdiğinde kapıyı kapatmadan gözleri yatağına kaydı. Gördüğü manzara tedirginliğinin merakının önüne geçmesini sağlarken terliklerini çıkartıp, kapattığı kapının arkasına sağ  ayağıyla  itti.

Oturur pozisyona geçmiş olan karısının battaniyeyi yüzüne kadar çekmesi ve anlayamayacağı kadar hızlı şekilde bir şeyler mırıldanmasıyla adını sorarcasına sarfederek yanına vardı.

" Esila?"

O yaklaştıkça karısının ses tonu yükselmiş, kelimeleri daha seri sarfetmeye başlamıştı. Esila'nın tarafına   geçtiğinde battaniyeyi çekmek istedi ancak dokunduğu anda duyduğu boğuk çığlık elini ayağına doladı.

" Esila iyi misin? Güzelim neyin var?"

Yeniden battaniyeyi çekmek istediğinde Esila yine çığlık atmıştı ve bu kez sarfettiği kelimeleri algılayabiliyordu fakat anlam veremiyordu. Birde hıçkırarak ağlaması vardı.

" Git- Allah'ım gitsin! Yardım et ne olur yardım et!"

Bu sözlerle yüreği ağzına gelen adam bir çırpıda battaniyeyi karısının üzerinden çektiğinde Esila dizlerini kendisine biraz daha çekti ve başını yaslayıp kollarını kalkan misali etrafına sardı. Korkuyordu. Yanı başında  dikilen beden rüyasını gerçekliğe kavuşturmak ister gibiydi. Bu düşünceyle daha çok döktü göz yaşını.

" Güzelim..."

Duyduğu ses korkularını savuşturabilecek kadar yumuşak çıksa da saçlarına dokunmasıyla " Dokunma!" diye bağırdığında artan yalnızca göz yaşları değil, titremeleri de olmuştu. Bedeni rüzgarın etkisi ile savrulan dallardaki yaprak misali titriyordu.

Aldığı nefesleri boğazına dizilen Erkam ne yapacağını bilmez bir şekilde karısına bakmaya devam etti. Neyi olduğunu anlayamamak gibi  dokunuşuna gösterdiği tepki canını daha fazla sıkıyordu. Bir an gidip halası ve Berfu'yu çağırmayı düşündü fakat yalnız bırakmaya korktuğundan kardeşini aramak için cebinden telefonunu çıkardı.

Gözleri ağlamaya devam eden karısı ve rehberdeki numaralar arasında mekik dokurken besmele çekip sure okumaya başlamasıyla durdu. Tırnaklarını açıkta kalan bacaklarına sapladığında ve başka bir sureye geçtiğinde anlayabilmişti neyi olduğunu.

" Korkma. Güzelim korkma. Benim. Gerçekten benim. Korkma benden."

Nefes nefese sure okumaya kulağına ilişen sakin ses tonuyla ara veren Esila yüzünün yarısını kaydırarak dizlerinden ayırdı. Göz ucuyla baktığı ilk yer Erkam'ın ayakları oldu.

" Düz." diye mırıldandığında Erkam doğru anladığından emin oldu. Belli ki karısı cinlerle alakalı rüya görmüş ya da varlıklarıyla ilgili hissiyatta kapılmıştı. Hangisinin olduğunu anlamak için " Kötü bir rüya mı gördün?" diye sordu. Erkam'ın ayaklarına bakarak başını sallayan Esila kendisine yaklaşmasıyla korkuyla titremesine rağmen  " Besmele çek!" diye bağırdı. Bir yanı ayaklarının ters olmayışı ile rahatlamıştı fakat emin olmak istiyordu. Bu yüzden besmele çekmesi yeterli gelmemiş, sure okumasını da istemişti. Eğer okursa Erkam'ın rüyasındaki silik yüzlü, baştan ayağı siyahlara bürünmüş adam olmadığını anlayacaktı. Sadece bu rüya değildi Esila'yı korkutan. Uyanır uyanmaz gece lambasının aydınlığı sayesinde kapının yanında yer alan düğmeye korkuyla yetişip ışığı yakmıştı fakat kapının önünden gelen garip sesler yüzünden odasından çıkamamış, yatağına geri dönmek zorunda kalmıştı.

Battaniyesini açıkta bir yanı kalmayacak şekilde üzerine örtmüştü ama bu seferde gözlerinin önünden karartılar geçmeye başlamıştı. Gözlerini kapatıp dili döndüğünce  sureler okumuştu ancak açtığında yine aynı manzara ile karşılaşmıştı. Bu yüzdendi dizlerini kendisine çekerek oturup, hıçkırarak ağlamasının nedeni. Ne yaparsa yapsın karartılardan kurtulamayışıydı bedenini zangır zangır titreten.

Erkam, Nas suresini okumayı bitirdiğinde tedirgince elini yeniden karısının saçlarıyla buluşturdu. Ses çıkarmadan okşamasına izin verdiğinde bundan cesaret alarak diğer elini, dizlerine sardığı kollarını ayırmak için kullandı. Buna da itiraz etmeyen Esila'nın  yanağını bulan avuç içi yaşlarıyla ıslandığında elini ayırmadan boş kalan yere oturdu.

" Bebeğim, bak bana hadi."

Her sarfettiği cümlede  ses tonunundaki güven verici tını artıyordu ve Esila buna tutunarak göz yaşlarını sonlandırdı ama titremeleri yoğunluğunu tam olarak azaltmamıştı.
Esila başını kaldırdığı an da Erkam yüzündeki ve saçlarındaki elini sırtına kaydırdı ve korku ile küçülen bedeni kolları arasına aldı. O an normalde olsa bir başka sevinirdi kalbi fakat şu an her zerresi ile odaklandığı tek nokta kendisini güvende hissetmesini sağlamaktı.

Alnını göğsüne yaslayıp, ceketinin kenarlarını titreyen elleriyle tuttuğunda, yüreği titreyen Erkam kollarının sıkılığını arttırdı. Başını eğip dudaklarını kulak hizasına getirdiğinde önce  kokusunu soludu. Daha sonra ise sırtını sıvazlayarak, kulağına güvende olduğunu belirten cümleler fısıldadı.

Yaklaşık on dakika boyunca böyle kaldılar ve Esila belinde dolanan sızılar yüzünden istemeye istemeye geri çekildi ama sıkıca tuttuğu ceketi bırakmadı. Ağlamaktan kızaran ve şişen gözleri ile çekinerek Erkam'ın yüzüne baktığında karşılaştığı sıcak ifade daha rahat hissetmesini sağladı çünkü bir yanı kendisini yadırgayacağını düşünmüştü.

" İstersen elini yüzünü yıkayalım?"

Bakışları birkaç saniyeliğine banyo kapısını bulan genç kadın korkusunun yeniden benliğini bulacağını düşündüğü için başını olumsuz anlamda salladı. Böyle şeyler yaşandığını ondan bundan duymuş hatta yanında konuşulduğu olmuştu fakat böylesini ilk kez yaşadığı için ne yalnız kalmayı istiyordu ne de banyoya girmeyi. O an için korkularının sebebi olan varlıkların banyoda gizlendiğini düşünüyordu. Bu yüzden " İstemiyorum." diyerek başını önüne eğdi.

Anladığını belirtircesine başını sallayan Erkam, " O zaman uyumaya çalış." dediğinde Esila ceketini daha sıkı kavradı. Yalnız uyumak istemiyordu ama bunu kocasına nasıl söyleyeceğini de bilemiyordu. Bakışlarından anlamasını umarak Erkam'a gitme dercesine baktı.

" Yalnız olmayacaksın. Buradayım, bir yere gitmeyeceğim."

Konuşursa yeniden ağlayacakmış gibi hisseden Esila başını sol tarafına çevirip Erkam'ın yerini işaret etti ve gözlerine yanımda uyu dercesine baktı. Göz bebekleri titreyen kadının alt dudağını ısırarak yeniden yan tarafına bakmasıyla " Tamam." diye mırıldanan Erkam ellerini çekmesiyle ayağa kalktı. Yatağın diğer tarafına yürüdüğü sırada ceketini ve çoraplarını çıkardı fakat pantolon ve gömleğine ilişmeyip yatağa girdi.

Yatağın ucundan yere sarkan battaniyeye uzanıp aldığı sırada Esila da uzandığı yatakta dizlerini yine kendisine çekti. Omuzlarına kadar örtülen battaniyeye değil, yanındaki adamın bedenine ihtiyaç duyuyordu ve çok geçmeden Erkam yanındaki yerini aldı. Sırtüstü yatıyor ve yüzü kendisine dönüktü ama buna rağmen  eksik hissediyordu. Kullanıldığını düşünmesin istiyordu fakat korkuları bencilce davranmaya ittiği için Erkam'a yaklaşıp alnını omuzuna yasladı ve bunun da yetmediğini hissedince elleriyle koluna tutundu. Şimdi olmuştu. Bedenini hissetmek, kokusunu solumak iyi hissettirmişti.

" Rahatla. Yanından ayrılmayacağım." diyen Erkam'ın saçlarını okşamasıyla hissettiği  güven duygusu korkularını alt üst etmeyi başarınca gözlerini kapadı genç kadın. Kalp atışları normale dönmüştü ve artık titremiyordu. Derin bir nefes alıp verdiği süre içersinde Erkam'a biraz daha yaklaştı. Ayaklarına kısa bir anlığına değen ayakların soğukluğunu hisseden adam, karısının ayaklarını ayaklarının arasına alıp, sıcaklığını paylaştı.

Şimdi kalbi yerinden çıkacakmışcasına çarpmaya başlayabilirdi çünkü güvende hissetmesini sağlayabilmişti. Bunun rahatlığı ile Esila'nın  saçlarını okşamayı sürdürdü. Her gün başka bir şekilde yakınlaşıyorlardı ve bu sefer ki şerrin hayır olduğunu düşündürecek türdendi. Karısı korkmasa şu an yanında uyuyamayacaktı.

8 ARALIK 🍂🍂

' Bir döngü ki bu aklım artık başımda değil iki gözüm... El atmışsın yüreğime, sesi çıkmıyor zannediyorsun. Bilmiyorsun ki nefesin  hâlâ nefesim, sesin hâlâ kalp atışım. Bakma sessizliğime, yorgunluğumdan bu halim, biraz da kırgınlığımdan. Ne gün derman oluyor yarama ne de gecenin beni koynuna alacak takati var. Sen bilmiyorsun ama yüreğim o günün acısını sana tutulduğu ilk andan beri yaşıyor. Bakma adım atmayıp yerimde saydığıma, ben sana kalbimle geldim. Yana yakıla, feryat figan, kırıla döküle bazen ise sızlanarak. İnan geldim. Hiç sevmeyecek olsan yine gelirdim... Şimdi duruyorum ya sen yine bilmiyorsun benim hiçbir mutluluğum tam değil. Taşıdığım yük  seni bir kere de bitirecek ama beni her gün bitiriyor iki gözüm... '

Erkam gibi gün saymamıştı Esila. Kaç gün ayrı uyuduklarını saymamıştı. Onun aklı fikri o gündeydi; her şeyin biteceğini düşündüğü o gün. Ama günler ve geceler sonra  güvenin kolları arasına girmiş, o günü düşünmemişti. Uykuya yenik düşüp geceleri çabuk tüketiyordu ancak gündüzleri düşünceleriyle boğuşuyordu. Erkam geceleri kendisine haram ederken Esila, vicdanı ve kalbi ile  gündüzleri savaşıyordu. Hangi ipin ucunu tutsa sonuna gelemiyor, yarı yolda kalıyordu.  Bir yol vardı önünde, dertten kederden oluşan bir yol. Sonunda el ele tutuşan kanlı ellerin sahibi ablası ve Ferit duruyordu. Ölüm her insan için kaçınılmaz bir sondu ama  Esila böylesini istemiyordu. Erkam'ın ellerinde kan görmek istemiyordu. Yanında uyuyan adam zannediyordu ki tek kırgınlığı namusuna dil uzattığı için.

Gün doğarken kollarının arasından çıktığı adamın yüzünü dakikalarca izledi. Bir yanı çek her şeyi sineye bir dakika sonra ölecekmişsin gibi düşünerek sar onu diyordu. Önünde sonunda hasret kalacağın bu kollarda kalan vaktinizi olduğu kadarıyla mutlu yaşa. Diğer yanı ise bu kadarı kalbini teselli etmeye yeter uzaklaş diyordu. İkisine de kulaklarını tıkayıp yatağından yavaşça kalktı. Her sabah olduğu gibi baş gösteren bulantıları yüzünden soluğu banyoda almış, lavabonun kenarlarını tutarak bulantı hissinin geçmesini beklemişti. Son birkaç gündür kusacakmış gibi hissediyordu ama onu kandıran bulantılar her yemekten sonra koşar adımlarla banyoya ulaşmasını sağlıyordu.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra ıslattığı saçlarını tarayan genç kadın bağlamaktan son anda vazgeçti. Bugün omuzlarında misafir olsunlar istemişti. Banyodan çıktıktan sonra yine bir süre Erkam'ı izlemiş, sesleri yeniden duymaya başladığında acele ile üzerini giyinerek odasından çıkmıştı. Saat sabahın yedisiydi ve avluya giden adımları bir an isteksizliğe kapılsa da aldırış etmedi. Kalbi odasına geri dönsün istiyordu. Erkam'a biraz daha bakmak, kokusuyla koyun koyuna olmak iyi gelecekti ona ama Esila'yı ikna etmeye gücü yetmiyordu.

" Günaydın hala."

" Günaydın kızım. Gel." diyerek yanını işaret eden Zeynep Hanım avuçları arasındaki tesbihi baş parmağı ile okşayarak gülümsedi. Yanına oturan genç kadının zoraki tebessümünü farketse de sessiz kalıp gözlerini üzerinde tutmaya devam etti. Sabah namazını kıldıktan sonra uyuyamıyor, havanın soğukluğunu rağmen tesbih çekmek için çardağa geliyordu. Normalde bu saatlerde herkesten önce yanına gelen Erkam olurken bugün karısı gelmişti. Aynı yüz ifadelerine sahip olduklarını düşünecek gibi olsa da son anda vazgeçti çünkü Esila yüzüne yalancı bir tebessüm yerleştirsede gözleri hâlini ele veriyordu.

Önlerinde bulunan cam sehpaya bakan Esila'nın ela gözleri ona hep Emir Bey'in birkaç kez gördüğü rahmetli karısını hatırlıyordu. Bazen Esila'nın ona benzerliği yüzünden 'Kızı olsa bu kadar olurdu.' diye içinden geçirdiği oluyordu. Sonra Emir Bey de böyle düşünmüş müdür diye soruyordu kendine çünkü benzetmemek mümkün değildi. İnsanın yüzüne bakmaya ve dokunmaya kıyamayacağı Hasret kadar güzeldi Esila. Şu an omuzlarına değen saçları yüzünü biraz kapatsa onu karşısında görüyor gibi oluyordu. Tabi içinden 'Kaderi benzemesin' demeden de edemiyordu.

" Bugün erkenci olan sensin." dediğinde Esila gözlerini sehpadan ayırdı ve kendisine baktı fakat  kim olduğunu sormadan yine yalancı tebessümünü sundu. Bu durumdan rahatsızlık duymaya başlayan Zeynep Hanım yeğeni ile yine sorun yaşayıp yaşamadığını merak etti. Çünkü Erkam iki gündür gayet iyiydi ve Berfu'nun anlattıklarından bildiği kadarıyla birlikte odalarında iyi vakit geçiriyorlardı. Ama şimdi yanında oturan genç kadının gözlerine matem havası hakimdi. Sanki biri ölmüşte yasını tutuyordu.

" Rahmetli abim dünya malının derdine düşmüştü. O işe koş, bu işe koş derken kırkında vefat etti. Ardında üç yetim bıraktı. Eeh o kadar dedik düşme mal mülkün peşine, kazandığın size yeter keyfine bak. Dinlemedi. Sonuç öte tarafa yalnızca günahını sevabını götürdü. Derdin tasan, eşin, dostun, çocukların  burada kalır, sen gidersin. O yüzden çok fazla kendini yormaya gerek yok."

Bunları neden anlattığını bilmese de söyledikleri doğru olduğu için Zeynep Hanımı başını sallayarak onaylayan Esila " Derdinin aslı süren kırgınlığın değil, öyle değil mi kızım?" diye sormasıyla kalakaldı. Ne evet diyebildi ne hayır. Öylece yüzüne gülümseyerek bakan kadının yeşil gözlerinde takılı kaldı ela gözleri.

" Çok konuşmayı sevmem ben aslında. Karşımdakini dinlemeyi severim, birde huyum kurusun yüzüne çok dikkatli bakarım." diyen Zeynep Hanım, Esila'nın  gözlerindeki merakı yakaladığı an bekletmeden  devamını getirdi. 

" Senin derdin ablan? O bulunursa ne olur diye düşünmeden edemiyorsun. Çünkü sadece baban tarafı değil bizimkilerde işin içine girecek. Abla mı öldüren Erkam olursa ne yaparım  diye düşünüyorsun? Doğru mu tahmin ediyorum? Bu yüzden mi güzel gülüşünün üzerini her seferinde  ecel ile örtüyorsun Esila?"

Dolan gözlerini kaçırsa da yaşlarının akmasına engel olamadı Esila. Ferit hariç içinde ne var ne yoksa gördüğünü hissetti. Karşısında oturan ve avuç içindeki tesbihi baş parmağı ile okşamaya devam eden kadın içinde zaptetmeye çalıştığı derdini duraksamadan dile getirmişti ya ağlayarak sözlerini doğrulamıştı aslında.

" Ağlama kızım... Bunu tahmin etmek zor olmamalı. Ama gel gör ki kimse gülen bir yüzün sakladığı acıyı farketmekle uğraşmaz. Herkes kendi derdine düşmüş." diyen Zeynep Hanım başını önüne eğen Esila'nın hıçkırıkmasıyla kolunu omuzuna atıp, bedenini kendisine doğru çekti. Bir süre sessiz kalarak göz yaşlarına şahitlik ederken içi gidiyordu sardığı küçük bedenin sahibine. Küçücüktü gözünde Esila ve daha bu yaşında yaşadıkları yüreğine yangın olup yerleşiyordu. Esila'yı düşünürken uykusuz kaldığı ve evlenmelerini isteyen Said Bey'e kızdığı çok gece olmuştu. Ama ne zaman ki Esila minübüste  saldırıya uğramış, hakkında yalan yanlış konuşanlar olduğunda Said Bey herkese resti çekmişti, işte o zaman kızgınlığı az da olsa geçmişti. Çünkü biliyordu ki kimsenin hatta ağabeyinin bile yüreği yemezdi Said'i karşısına almaya. Yakar yıkar yine de Esila'yı korurdu. Ve yine biliyordu ki Esila ona gidip derdini dökse, yaşadıklarından şikayetçi olsa Said bu konakta taş taş üstüne bırakmazdı. Duydukları kadarını biliyordu ve ağabeyini kenara çekip azarladığı da kulağına ulaşmıştı.

" Sen de düş Esila. Kendi derdine düş kızım, bırak onlar ne yapıyorlarsa yapsınlar. Ablan sonunu bile bile gitti. Bırak artık gerisini o düşünsün, sen kendini harap etme. Sanma ki bunları kolaylıkla söylüyorum. İnan senin için ne kadar yanıyorsa benim içimde o kadar yanıyor ama artık önüne bak kızım. Kolay değil ama yap bunu. Ölümlü dünya, bir dakika sonramız belli değil. Şu anı yaşamaya bak. Çünkü ahirette herkes kendinden sorumlu. Kimse sana çektiğin acı için aferin demez. Yanına kâr kalan mutluluğundur."

" Yapamıyorum ki hala. Düşünmeden duramıyorum."

" Uğraş. Canın çok acıyacak ama geriye dönüp baktığında pişmanlıkların az olacak. Keşke vaktim varken bunu da yapsaydım dememek için kendi mutluluğun için uğraş. O gün geldiğinde -ki inşallah gelmez- ne yazılmışsa o olur. Belli mi olur hem belki Rabbim o günün ağırlığını omuzlarımızdan başka türlü alır. "

Gözlerini kapatıp Rabbine dua etti Zeynep Hanım. O gün gelmesin. Elif her kim ile gittiyse ölümü bu şehre varmadan ve kimse elini kana bulamadan karşılaşın istedi. Eceli ile ölürse kardeşinin yüreği o kadar çok yanmazdı. Böyle düşünüyor, böyle olsun istiyordu.

" Günay-"

Zeynep Hanımın sarıldığı Esila'nın ağladığını gören Dilan yarım kalan kelimesi ile ikisininde dikkatini çektiğinde Esila gözlerini silerek Zeynep Hanımdan ayrıldı. İşaret parmağıyla sızlayan burun ucunu bastırarak yönünü diğer tarafa çevirirken Dilan bu hâline daha çok üzüldü. Saklamaya çalışıyordu ama Zeynep Hanım kadar halinden anlayan bir diğer kişi Dilan idi.

" Günaydın Dilan'ım. Acele et çayı koy hemen kızım. Gelirler birazdan. "

" Koyarım hemen."

Dilan'nın mutfağa gitmesiyle Esila'nın omuzunu sıvazlayan Zeynep Hanım gözlerini üst katların pencerelerinde dolaştırırken ilk önce ağabeyi Hasan'ı gördü. Daha sonra ise dikkatle kendilerini izleyen Meryem'i. Ama öyle biri vardı ki onları dinleyen, karısının döktüğü her bir damlada nefesi kesiliyor, kalbi acısıyla hırpalanıyordu. Merdivenlerin başında oturan Erkam konuşmalarını başından sonuna kadar duymuş ama karısının ne diyeceğini merak ettiği için yanlarına gitmemişti.

Halasının gözlerini ağırca kapatıp açmasıyla neyi imâ ettiğini anlayan Erkam gözlerine teşekkür edercesine baktı. Çünkü halası bu konuyu dile getirmese karısının asıl derdini bilmeyecekti. Gerçi bir kısmını halen daha bilmemekteydi. Alnını ovalayarak düşünen adam ne yapacağına karar verdiğinde yerinden kalktı. Bu yapacağı şey öğrendiğinde babasını kızdıracak, zamanı geldiğinde ise sülalesinin diline düşürecekti ama hiçbirini umursamadı Erkam. Çünkü kalbi Esila dan başkasını yanına yöresine yaklaştırmayacağı gibi hüzünlü oluşuna dayanamazdı.

Basamakları Esila dan gözlerini ayırmadan inen Erkam, adım seslerini duyup başını kaldırmasıyla gülümsemeye çalıştı. Ela gözlerinde yaşların ve acının izlerini görürken gülümsemek çok zordu elbette ama kendisini iyi hissetsin diye yapıyordu bunu.

Burnunu çekerek oturuşunu düzelten karısının hemen yanına oturduğunda vakit kaybetmeden elini bacağının üzerinde duran elinin üzerine koydu ve yüzüne baktığında sıkıca kavradı. Diğer eli ise kendisine dönen yüzün yanağıyla buluştu. Gözlerindeki kederi silmek için şu an ölmesini istese ölürdü. Ne isterse yapardı. Gerçekten ne isterse şu an hiç düşünmeden yapardı.

" Güzelim..." diyerek söze başladığında arkalarında kalan Zeynep Hanımın yanan yüreğine su serpildi ve daha rahat etsinler diye yüzüne yerleşen gülümsemeyi silmeden yerinden kalkıp, mutfağa doğru ilerledi.

Yanağını  saran avuç içinin sıcaklığıyla gözleri kapanan Esila, Erkam'ın duyup duymadığını düşünmedi bile. Çünkü Zeynep Hanımın dediğini yapmak istedi. Bulunduğu anı yaşamak, ilerisini düşünmemek istedi. Kulağına ilişen Erkam'ın sesi iken dokunuşları sayesinde kalbi canlanmış, göğüs kafesini titretecek şekilde hızlanmıştı.

Kuruyan dudağını diliyle ıslatan Erkam cümlelerini dilinin ucunda toparlayabilmeyi başardığında boğazını temizleyerek " Sana yemin ederim ona dokunmayacağım." dedi. Bu sözüyle Esila kapattığı gözlerini hızla araladı ve kalbi Erkam'ın hissettiği varlığından sonra sarfettiği cümle yüzünden delicesine çarpmaya başladı.

" Biliyorsun onun peşine düşmeyi uzun zaman önce bıraktım. Umurumda değil artık çünkü sen her şeyden daha değerlisin. İstersen konuşmaya devam et onunla ama sadece lütfen kötü hissetme, kendini bırakma."

Kahverengi gözlere bakarken doğru anlayıp anlamadığını sorguladı Esila. Bir an olmaz dedi kendi kendine. Erkam bunları söylemez. Ama doğruydu, o söylüyordu ve gözleri de cümlelerini doğrulayacak sakinlikle bakıyordu. Ne sesinde ne gözlerinde öfkenin zerresi yoktu.

"Esilam... için rahat olsun. Bir gün alıp karşıma getirseler, en sevdiğimin üzerine yemin ederim ki ona bir zararım dokunmayacak. Kim ne derse desin, kim hakkımda ne düşünürse düşünsün ne ben ne de bizden biri düşündüğün şeyi yapmayacak. Ama senden de bir söz istiyorum. O günü düşünerek kendine eziyet etme artık. Güven bana. Hiçbir şeyde inanmasan bile bu konuda inan."

Erkam'ın tenine değen göz yaşlarını umursamayan Esila yanağını silmesine izin vermeyip yüzünü boynuna gömdü. Kolları vakit kaybetmeden Erkam'ın boynuna dolanırken sıkılığı adamın yüreğini alt üst etti. Hüznüne eşlik eden sevinçle birlikte sardı iki gözünü genç kadın. Az önce kurduğu cümleler, ettiği yemin... Bu attığı adım çok büyüktü ve vicdanı rahatlamak yerine o adımın altında ezildi ama kalbinin gülümsemesine engel değildi. Erkam saçlarına dudaklarının izini bıraktıkça çoğaldı güveni. Ve o günü düşünmeyi şimdilik bıraktı.

Dakikalarca sardı karısının bedenini... Belinden sırtına doğru çıkardığı eli yine aynı yavaşlıkta aşağı indi. O hıçkırıklarını tenine bıraktıkça ezildi yüreği ancak teselli eder gibi sırtını ve belini ovalamayı bir an bile bırakmadı. Usul usul akan yaşları son bulsun diye dikkatini dağıtmak istedi ve " Güzelim... yeri ve zamanı değil ama seni bir yere götürmek istiyorum. Benimle gelir misin?" dedi. Bir yanı acele ettiğini, reddedeceğini  söylesede ona kulak vermemeye çalıştı. Maksat dikkatini dağıtmaya çalışmaktı. İstemez ise birkaç gün sonra yine sorabilirdi.

Erkam dan ayrılmadan başını olumlu anlamda sallayan Esila " Gelirim..." diye  fısıldadı ancak merakı kendisini devamında " Nereye?" diye sormasıyla  göstermişti.

Olumlu yanıt almayı beklemediği  için kalakalan adam doğru algıladığını farkettiğinde karısının belinden tutarak kendisine biraz daha çekerken " Neresi olduğunu söyleyemem ama biraz uzak." dedi. Tam itiraz etmemesini isteyeceği bir şeyler daha söyleyecekken Esila " Tamam." diyerek buna gerek bırakmadı. Bu kadar çabuk kabul edeceğini beklemediğinden şaşkındı fakat bu dişleri gözükecek şekilde gülümsemesini de sağlamıştı.

Ağabeyinin öksürük sesini duyana kadar Esila'nın  saçlarını gülümseyerek  öpen Erkam geriye çekilmek zorunda kaldığı için kötü hissetti ancak bu his çok çabuk geçti. Birbirlerinden ayrıldıklarında Esila ağladığı belli olmasın diye Kenan'nın " Günaydın." deyişine başını önüne  eğerek karşılık verdi.

Göz ucuyla kendisine bakan karısının tebessüm ederek yanlarından ayrılıp mutfağa ilerlemesiyle arkasından melül melül bakan Erkam ağabeyinin ensesine attığı tokatla kendisine geldi.

" Abi ne yapıyorsun?"

" Oğlum günaydın dedim tık yok, birde otuz iki diş sırıtıyordun, çok fena vurasım geldi."

Alay edercesine gülerek halasının az önce kalktığı yere oturan ağabeyine ensesini ovalayarak baktı ama çok geçmeden eli Esila'nın  yüzünü gömdüğü boynuna kaydı. Göz yaşlarının izleri duruyordu... Avuç içleri az önceki varlığının hissettirdiği sıcaklığı ağır ağır kaybederek yerini yokluğunun soğuk esintilerine bırakmaya hazırlanıyordu. Ama dert etmedi bunu çünkü artık gerçekleşmesini istediği o güne biraz daha yaklaşmıştı.

Hatalarım olduysa affola...

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen... ❤

Continue Reading

You'll Also Like

41.7K 313 5
Yeni dünyanın geçmişinde kaybolmaya hazır mısınız? O zaman saltanatınız uzun olsun.
5.5K 318 30
Asım Kale'nin isteklerine karşı gelmek olanaksızdı. Biricik kızı bilinmezlikler içinde geçmişin silik bir anısına giderken etraflarını çevreleyen ka...
Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76.1K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...
512K 28.6K 37
Güneş yükseldi. Küçük şehrin ışıkları söndü. Şarap bitti. Son sigarasından son bir nefes doldurdu ciğerlerini. Ayağa kalktı sanki hiç içmemiş gibi...