AĞLA SEVDAM

By goncabeyza

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock More

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan

65.5K 4.1K 473
By goncabeyza

Bölüm parçası: Mümin Sarıkaya- Öldüğümü Bilmesinler

/76/ HÂLİNE YAN/

26 ARALIK 🍂🍂

" Sevgi! Aç kız arayı biraz! Sende çek elini kolunu kardeşimin üzerinden! Yemin ederim kırarım o parmaklarını Resul!" diyerek kız kardeşinin sevgilisine çemkiren genç kız aralarına mesafe koymasıyla başını çıkardığı camdan içeri sokarak koltuğa yerleşti. Bu hâlleri komik gelse de gülmemek için dudaklarını ısırıp, kendisine bakarlar diye  çatık kaşlarını bilerek düzeltmedi. Aslında ikilinin bu hâlleri gözüne tatlı geliyordu ancak mutlu bir sonlarının olmadığını ne yazık ki biliyordu. Bunun sebebi ise zengin bir aileye gelin gitmesinden yana olan babasıydı. Kendisinden dört yaş küçük olan kız kardeşi babasının kararlılığını bilmesine rağmen sevdiği adamdan vazgeçmemişti. Ve şu an rahat rahat buluşabiliyorsa bunun tek nedeni henüz evlenmemiş olan ablasıydı. Eğer ki o evlenmiş olsa babası kapılarını aralayan ilk varlıklı aileye gelin gitmesine razı olurdu. Neyse ki ablası imkansıza tutulmuştu ve o evlenene kadar kendi durumunun bir hâl çaresine bakabileceğini düşünüyordu Sevgi. Sevdiğinin gözlerinin içine gülümseyerek bakan genç kızın bilmediği ise ablasının Erkam dan artık vazgeçmiş olmasıydı. Hatta öyle bir vazgeçmişlikti ki  Sevda'nın ki görücü olarak eli ayağı düzgün, yüzüne bakılır biri gelse yok demeyecekti. Birde yaşadığı şehirden olmaz ise ne âlâ. Tek amacı artık  umudu kestiği Erkam dan uzak durmak ve bir yerlerde karşılaşma ihtimallerini yok etmekti. Bu yüzdendi  bir yerlerde denk gelseler bile yüzüne bakmamaya çalışması.

Teyzesi Zahide Hanım  ve Meryem olmasa çoktan umudunu kesmişti fakat onların sarfettiği her söz imkansızlığa rağmen mümkün gibi geliyordu.  Esila'ya kadar da bu böyle sürmüştü. Şimdi ise zor olsa da Erkam'ın kendisini hiçbir zaman sevmeyeceğini anlamıştı. Havin öldüğünde umudu vardı, Elif kaçtığında yine öyle  ancak Esila bebeğini kaybetmiş olsa da artık umut edemiyordu. Çünkü Erkam'ın Esila'ya olan bakışlarının diğerleri ile aynı olmadığını zoruna gitse de kabullenmişti.

Kız kardeşi ve Resul'u sıkmamak  için arabanın göstergelerine bakmaya başlayan Sevda, tek tek isimlerini söylemeye başladı. Yanlış deyip demediğini telefonundan kontrol eden genç kız  eve döndüklerinde olurda ağabeyi ya da babası sorarsa diye ezber yapıyordu çünkü sözde kız kardeşi ona araba kullanmayı öğretiyordu. Bir bilseler her seferinde bunu bahane ederek evden çıkıp, tüm vakitlerini bir oğlanla buluşmak için harcıyorlar o  zaman ne ağabeyinin ne de babasının elinden kurtulabilirlerdi.

Biraz daha tekrar yapan Sevda bundan sıkılınca arabadan indi ve kapıyı ikiliyi yerinden sıçratacak derecede sertçe kapattı. Yanlarından biraz uzaklaşmadan önce birinin bıkkın diğerinin korkakça baktığı çifte sahte bir kızgınlıkla " Mesafeyi koruyun." dedi.

Başını hızlıca sallayan Resul'un yüz ifadesine sırtını onlara dönünce gülen Sevda, kollarını göğsünde birleştirerek arabanın arka tarafına geçti ve kalçasını yaslayarak etrafı izlemeye başladı. Normalde nehir kıyısı huzur verirdi ona ancak uzun bir süredir burada bile nefes alamaz olmuştu. Bu hâllerinin önünde sonunda son  bulacağını biliyordu ancak çabuk olmasını dilemekten başka bir çaresi de yoktu.

Bulundukları yamaçta kendilerinden başka kimsenin olmadığını bilse de tedbiri elden bırakmamak için bakışlarını etrafta gezdirirken gözüne nehir kıyısında kendilerine   sırtı dönük bir kadın çarptı. Neredeyse aralarında aşağı yukarı  kırk  metrelik bir mesafe vardı ve Sevda  kim olduğunu merak ettiği için gözlerini kısarak bakmaya başladı. Yabancı biriyse sorun olmayacaktı fakat eğer tanıdık biri ise kendilerini farketmeden gitmeleri gerekiyordu.

Sırtı kendisine dönük  ve dizleri üzerine çökmüş olan  kadının bir anda ayaklanmasıyla tedirgin olan Sevda 'ne olur ne olmaz' diye içinden geçirerek kardeşine gitmeleri gerektiğini söyleyeceği sırada daha ağzını aralayamadan kadının üzerindeki tuniği çıkartıp, onunla bir şeyi sardığını gördü. Ne olduğunu o an anlayamamıştı fakat yere koyduğu şeyin  üzerine eğilip, eliyle dokunmaya başlamasıyla dikkatini daha çok çekti. Tam merakına yenilerek  bir iki adım ileri gidip daha dikkatli bakmaya yeltenmişti ki yüzünü göremediği kadın birkaç saniye içersinde  bedenini nehrin sularına bıraktı.

Gördüğü manzara ile gözleri irileşen Sevda " Suya atladı! Gitti kadın! Allah'ım!" diye bağırarak o yöne doğru koşar adımlarla yürümeye başladığında cümleleri arasında attığı çığlıklara şahit olan Sevgi ve Resul de peşinden aynı hızda yürümeye başladılar.

" Abla nereye gidiyorsun? Söylesene ne oluyor? Abla!"

" Biri suya atladı!"

Nefes nefese ve korkuyla nehir kıyısına varan Sevda hızlı ilerlediği için dizleri üzerine düşerken, çok geçmeden arkasından gelen Resul ayakkabılarını çıkarmaya başladı.  Sevgi ise gözlerini suyun yüzeyine dikip, bir şey görebilirim umuduyla bakmaya koyuldu. Üçünün de solukları düzensiz, endişeleri hatsafhadaydı.

" Yüzme biliyor musun sen?"

Sevda'yı " Biliyorum abla." diye cevaplayan Resul, " Neyi bekliyorsun o zaman atlasana suya!" demesiyle başını aşağı yukarı  sallayarak vakit kaybetmeden suya atladı. En sonunda yerinden kalka bilen Sevda, bir elin suyun yüzeyine çıkmasıyla " Sağ tarafında!" diye bağırmaya başladı. Resul'un kendisini duyup duymadığını bilmese de bağırmaya devam ederken Sevgin'in dikkatini anlık olarak ağacın dibindeki tunik çekti fakat ablasının bağırışlarıyla gözlerini  yeniden nehre çevirdi.

" Çırpınıyor! Resul diğer tarafa gitsene!"

" Abla ya çıkaramazsa? Ya Resul de suya kapılıp giderse!"

"Ağzını hayra aç Sevgi! " diyen Sevda yüzmeyi bilmediği için hayıflanırken, Sevgi sevdiği adamı kaybetme korkusuyla titremeye başlamıştı.

İkisininde görünmemesiyle göğsüne bir ağırlık çöken Sevda, çıkmaları için sesli bir şekilde  dua etmeye başladığı sırada Resul'un başının görünmesiyle elini sancılanan göğsünün üzerine koydu. Abla ve kardeş aynı anda nehir kıyısıyla aralarındaki mesafeyi sıfıra indirirken, Resul sırtının çok az bir kısmını  göğsüne yaslayıp, kolunu hafifçe  sardığı bedenle birlikte  güçlükle kıyıya doğru yanaştı.

Nefes almakta zorluk çeken adam, elini uzattığında yakalayan Sevgi olurken, Sevda bir ayağını suyun içine  sokup yerinin sağlam olduğundan  emin olduğunda  diğerini kuru zeminde tutarak Resul'un göğsüne yasladığı bedenin kollarından tuttu. Var gücüyle   çektiği beden ellerinden kayacak gibi olduğunda telaşı ve korkusu yüzünden  daha sıkı kavrayabilmek için tırnaklarının etine saplanmasını umursayamadı ancak çok geçmeden kardeşi Resul'u bırakıp yanına vardı ve çıkarmasına yardım etti.

" Şükür! Çok şükür Allah'ım!" derken aldığı nefesleri ciğerlerini yakan Sevda, tam   kurtardıkları kadının yüzüne bakacaktı ki kız kardeşi " Abla..." diye mırıldandı ve irileştirdiği gözlerini üzerine dikti. Ne olduğunu anlayamayan Sevda " Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu fakat yanıt alamayınca kardeşinin bu durgunluğuna sinirlenerek yerde boylu boyunca uzanan kadının baş ucundan ayrılıp  yan tarafına geçti. Amacı nefes alıp almadığını kontrol etmekti fakat nefesi kesilen kendisi oldu.

" A-ama! Nasıl ya?"

İki kardeşinde kaskatı kesilerek bedene şaşkınca bakmalarıyla " Tanıyor musunuz? Yakınınız mı?" diye soran Resul, hiçbir şey söylemeden bakmaya devam etmeleriyle yerde sürünerek kadının bedenine yaklaştı. Nefesi tam anlamıyla düzene girmediği için yaşayıp yaşamadığını kontrol edecek takati bulamıyordu. Aniden gelişen olayın peş peşe sebep olduğu  duygular yüzünden yüzeye çıkabildiklerine bile inanamıyordu Resul.

" Akrabanız mı kadın?! Sevgi? Sevda abla!"

Resul'un adını bağırırcasına söylemesiyle girdiği transtan çıkan Sevda, kız kardeşinin " Abla bir şey yapmalıyız!" demesiyle bakışlarını ona çevirmeden Esila'nın yüzüne bakmaya devam etti. Kaderinin  kendisiyle dalga geçtiğini düşünmeden edemiyordu çünkü çok değil bir süre önce gece gündüz ölsün diye dualar ederken şu an onu gören de,  kurtarılmasına yardım eden de kendisiydi. Şimdi böylece bırakıp, gidebilir miydi onu? İstese giderdi. Şahidi olan iki kişiyi de kolaylıkla susturabilirdi ancak gözleri ağacın dibindeki şeye takıldığında yapamayacağından emin oldu.

Sadece yüzü ve yün iplerden yapılan saçları görünen  bebeği gördüğünde Esila'nın neden ölmek istediğini anlamakla kalmayıp, talihine küfürler etti içinden. Unutmaya çabaladığı adamı, elinden tamamiyle alan Esila idi ve şu an ettiği tüm bedduaları boşa çıkarmak zorundaydı.

" Allah'ım neden ben ya neden?!"

Dizleri üzerine çökerek titreyen parmaklarını Esila'nın   yüzünde  gezdirmeye başlayan Sevda, " İnşallah şu an ölmezsin Esila! Hayır niye bana denk geliyorsun ki! Bakmayın sizde be! Yardım çağırın! Ellerim titriyor, bir şey hissedemiyorum! Ne yapılır bilmiyorum!" dediğinde ağlamaklı çıkan sesi kız kardeşinin dalgınlığını yok etmiş, diğer tarafa geçip Esila'ya müdahale etmesini sağlamıştı.

Sevgi, elinden geldiğince ve bildiği kadarıyla ilk yardımı gerçekleştirirken Resul, kendi telefonu iş göremez hâle geldiği için arabaya doğru koşmaya başlamıştı. Sevda ise beti benzi atan Esila'nın yüzünden gözlerini ayıramıyordu.

.............

"Abla bir şey diyeceğim ama kızma."

Kardeşinin tedirginlikle sarfettiği cümle üzerine gözlerini üzerinde gezdirdiği fayans çizgilerinden ayıran Sevda, Esila'nın kaldığı odanın kapısına bakarak " Kızmam, söyle." dedi. Dakikalar önce hastaneye varmışlardı ve o süreç içersinde Sevgi arabası ile gelirken Sevda, ambulansta yer almış, Esila'ya yapılan müdahaleleri gözünü kırpmadan izlemişti. İçinden bir ses bunu yaptığı için pişman olup olmadığını sorgulasa da o sese kulak vermemeyi seçmişti. Ve şimdi duymayı reddettiği o sesin dile getirdiklerinin bir benzerini kız  kardeşi söylemek üzereydi.

"Bir an..." diyen genç kız ablasının ifadesinin yumuşaklığına güvenerek  "onu öyle bırakacaksın sandım." diyerek devam etti.

" Yanlış anlama. Sadece Erkam abiyi seviyorsun ya ha-"

" Sevmiyorum. Onu sevmiyorum artık  Sevgi. Ama aklında kalmasın, bu olay  birkaç hafta önce yaşanmış olsaydı belki bir ihtimal onu ardımda bırakırdım. Ama bugün ondan ne kadar nefret edersem edeyim, yapamadım işte. "

Erkam'ın adını bile dile getirmek istemedi Sevda. Sanki söylerse pişmanlığı soyutluğundan kurtulup, kalbini acıtırdı. Bunu yaşamamak için sözünü kestiği kardeşinin konuşmaya yeltenmesiyle ondan önce davranarak konuyu değiştirdi.

" Sen de baya seviyormuşsun Resul'u. Çıkamayacak diye çok korktun. Ama boşunaydı bence. Babam vermez seni ona."

" Ya abla! Allah korusun! Neden öyle diyorsun?!"

"E çünkü işsiz güçsüz, daha kendine bakamıyor, evi nasıl geçindirecek?"

" Biz evlenene kadar-" derken bir anda duraksayan Sevgi ablasının ne yapmaya çalıştığını anlayınca kaşlarını çatarak, dirseğini koluna hafifçe vurdu.

" Bilerek yaptın!"

" Anlaman ne güzel Sevgi."

" Neyse üstüne gelmeyeceğim. Bu arada bunlar neden gelmedi hâlâ? Bu arada biz neden intihar ettiğini söylemedik ki? Ya bizden şüphe ederlerse? Keşke söyleseydik. Kesin bize patlayacak bu olay."

Kardeşinin nefes almadan sıraladığı cümleler yüzünden ona doğru dönerek avuç içini dudaklarına bastıran Sevda, koridordan gelip geçenleri umursamadan " Yavaş yavaş konuş. Hatta konuşma ve sadece beni dinle." dediğinde, kendisini gözleriyle onaylamasıyla elini geri çekti.

Bu kadar geç gelme sebeplerini Erkam'ın aramalarını cevaplamamasına vermişti Sevda. Hak ta vermişti aslında ve vazgeçip Kenan'ı aramış, yaşanan  olaya çok değinmeden hastanede olduklarını söylemişti.

" Birincisi intihar etti dersek bizimde foyamızın ortaya çıkma ihtimali var. Polisiydi, ifadesiydi derken  babam duyarsa neler olur bir düşün. İkincisi onlar geldiğinde Resul'u yabancı biri gibi gösterek olanı biteni anlatacağız. Duyulmasını istemezsiniz diye de kimseye intihar ettiğini söylemedik diyeceğiz."

" Ya inanmazsa Erkam abi? Sonuçta sen Esila'yı sevmiyorsun. Senin yaptığını düşünürlerse."

"Düşünürlerse düşünsünler. Esila kendine geldiğinde gerçeği öğrenecekler nasılsa."

" Haklısın."

Eteğinin dizlerine kadar varan kısmındaki ıslaklıktan rahatsızlık duyan Sevda, bunun gibi gözlerinin  yanmaya başlamasından da rahatsızlık duyuyordu. Sürekli olarak bir ağlama isteği yoklayıp duruyordu ve biliyordu ki adını koyarsa rahatlayana kadar ağlayacaktı ancak olmuyordu. Neyin içine en çok dert olduğuna karar veremiyordu. Başını geriye atıp, duvara yasladığında niyeti mavi gözlerini kapayıp  biraz dinlendirmekti fakat kardeşinin " Geldiler." demesiyle yapamadı.

Koridorda kendilerine doğru gelen Erkam'ın hemen arkasında Kenan ve Berfu vardı ve genç kızın o mesafeden attığı bakışlarla Ferit'in tedavi gördüğü hastanede olmadıklarına şükretti çünkü onunla birbirlerine girerlerse burada onları tanıyan birilerinin çıkma ihtimali çok azdı. Şu an istediği tek şey ise kardeşi ile  adının bir şeye karışmadan, evlerine çok geç olmadan  dönebilmekti.

Kendisinden önce ayağa kalkan kız kardeşi Erkam'a odayı gösterirken, olduğu tarafa bakmamış olmasını önemsemedi. Çünkü artık  ona değer verecek bir kalbe sahip değildi. Başka bir zaman olsa bunu bile fırsata çevirir, baksın diye her şeyi yapardı. Şimdi ise ona birkaç saniye bakmıştı.

Erkam'ın hemen ardından Berfu'nun da odaya girmesiyle, buradan daha çabuk kurtulacağını düşündü ve öyle de oldu. Yanlarına varan Kenan'a olanı biteni anlatan Sevda, bir kısmını kendi aleyhine çevirmişti ve duyulmamasına dikkat göstermelerini Kenan da olumlu karşılamıştı.  Kardeşine olanların üzerine Esila'nın bebeğini kaybetmesi ve intihar etmeye kalkışması dayanma gücünün sınırlarına ulaşmasını sağlamıştı.

Kenan ile konuşmalarının ardından rahat bir nefes alan  Sevda, kardeşiyle birlikte hastaneden ayrıldığında karşılarına bir anda çıkan Resul, asık yüzlerinde tebessümün oluşmasını sağlamıştı. Onunla görünmek istemedikleri için orada bırakmışlardı ancak Resul, Esila'nın durumunu merak ettiğinden bir şekilde hastaneye gelmişti. Sevda'nın yüzünden Esila'nın nasıl olduğunu yanlarına yaklaşmadan sormuş,  tanıdık birilerinin çıkma ihtimalinin olmadığını söylese de ikna edememişti. Çünkü Sevda bugün yaşadıklarından sonra kaderin kendisiyle dalga geçtiğini düşünüyor, bu yüzden tedbiri elden bırakmak istemiyordu.

Ve aynı gün lanetler okumak üzere olduğu kaderi karşısına hayatını olumlu yönde değiştirecek birisini çıkardı.

🍂🍂🍂

'Ne Fırat kabul etti bedenimi ne de kara toprak... Ölüm bile istemedi beni anne... Sen istemedin...

Haline yan Esila, toprak bile yüz çevirdi sana. Derdine yan Esila kimsen kalmadı. Kalmadı işte! Birileri olsa bu denli yanar mıydı bağrım? Boşluk hisseder miydim kalbimde? Ve şimdi hayat dalga geçer gibi  yeniden nefes almak, yaşamak zorundasın diyor. Hem de kimsem olmadığını bilmesine  rağmen. İstemiyorum ama beni anlamıyor, ben onu anlamıyorum.

Şimdi bu yaralarla nasıl devam edeceğim anne? '

Bitti sanmıştı. Korkularına rağmen annesinin ellerinden tutacağını düşünerek suya atladığında öyle olmadığını anlamıştı genç kadın. Kalbi korkusuna boyun eğip çırpınmaya başladığında son bir umut bekledi ancak olmadı. O çok beklediği Azrail, yaralı ruhunu kabul etmedi. Suyun altında bile kimsesiz kaldı.

Şimdi ise  ağır ağır araladığı gözlerini etrafta gezdiriyor, kokusuna aşina olduğu odada ne işi olduğunu sorguluyordu Esila. Farklı bir son beklerken dönüp dolaşıp aynı yere gelmek... Ruhunu yaralayan acılara ek bedeninde de acıyı misafir etmek...

Yaşadığını çok geçmeden anlayan Esila, dolan gözlerini kapattı ve belki bir ihtimal sonuç değişir diye yeniden araladı ancak değişmedi. Yine bir hastane odasında beyaz duvarlara ve içersindeki eşyalara bakarken buldu kendini. Odada kendisinden başka birinin olduğunu ise   konuşmaya başlamasıyla anladı. Başını sağ tarafına çevirdiği anda yeşil gözlü, sarı saçlı hemşire ile  göz göze geldiğinde sesini duysa bile ne dediğini algılamakta güçlük çekince bunun için uğraşmak yerine bakışlarını yeniden tavana çevirdi. 'Söylenilenleri anlasam ne olur ki?' diye geçirdi içinden. Nefes almak, aydınlığın karanlığa geçişine şahit olmak ya da insanları görmek istemiyordu. Tek istediği toprak altında olmaktı.

Tüm bedeninde sinsice gezinen sızılar vardı fakat hepsini geride bırakan sızı göğsünde idi. Nefes alıp verdikçe göğsüne iğneler batırılıyormuş gibi hissediyor, acı bir tat boğazını yakıp geçiyordu. Yutkunarak geçeceğini düşündüğü an daha beteri olmuş,  kusma isteği her denemesinde çoğalmıştı. Bunun olmasını istemediği için yutkunmayı denemekten vazgeçen Esila, sesini duymaya devam ettiği hemşireye dönerek zar zor " Üşüyorum." dedi ve bundan başka bir kelime dökülmedi dudaklarından. Söylemek istediği birkaç şey daha vardı ancak sarfettiği bir kelimenin sızılarına eklediği  baş dönmesi olunca vazgeçti. Sanki hayat yaptığının sorumluluğunu al dercesine zulm ediyordu bedenine. Yaptığı her hareketin geri dönüşü ağır oluyor, içinden ettiği sitemleri iki katına çıkarıyordu.

Omuzlarında örtünün varlığını hissedince yüzüne dikkatle bakan hemşireye tebessüm etmeye çalıştı ancak olmuyordu. Yaptığı en ufak hareket tüm bedenini alt üst ediyordu. Artık gözlerini yuvalarında gezdirmeye bile gücü yetmiyordu. Böyle olunca bıraktı kendini Esila. Göz kapaklarını ela gözlerinin üzerine örtüp, göğsündeki ağrıya rağmen derin bir soluk aldı... Ama veremeden odanın kapısı açıldı ve onun... sesini duydu. Bir daha duymanın nasip olmayacağını düşündüğü o sesi bir çırpıda misafir etti kulaklarına. Hemşirenin söylediklerini anlamamıştı fakat Erkam'ın sesinin tınısı bir kenara nefes seslerinin bile dile getirmek istediği bir şey olursa anlardı.

" Esila!" demişti ve ruhu, tınısıyla  yaralarının yerlerini belli edişlerine bir kez daha şahit olmuştu.   Ses tonu isminin ilk harfinden son harfine kadar ayrı duyguları içinde barındırmış, umut vermek istercesine dökülmüştü dudaklarından ancak buna razı olmadı benliği, kabul etmedi. Ne ondan ne de bir başkasından bir beklentisi yoktu artık. Eskisi gibi sevilmeyi beklemiyor,  sevgi dilenmiyordu çünkü içindeki küçük kız çocuğunu o suda kaybetti. Tutamadı ellerini, kendinin katili oldu.

Adını ondan tekrar duyduğunda yüzünü buruşturdu Esila. Huzur dediği adamın elleri yüzüne dokunup, avuç içleri yanaklarını sardığında ' Yapma.' dedi fakat bunu içinden yapabildi. Sesi soluğu kesilmiş, dilinde hızla biriken olumsuz kelimeleri dile getirememek öfkesini alevlendirmişti. Konuşamıyordu belki ama gözleri derdini anlatabilirdi.

Yavaş yavaş çoğalan gerginliği ile birlikte araladığı ela gözleri hemen karşısında kahverengi gözleri buldu. Yüzü çok yakınındaydı. Nefesi, yanlış anlamıyorsa nefesi olmak için çırpınırcasına yüzüne vuruyordu.

Biliyor muydu ki ölmek istediğini, canından geçmeye çalıştığını? Bir an için tüm ağrı sızılarından ve duygularından uzaklaşan genç kadın kendisini kimin kurtardığını sorguladı. Yapılmasını istemediği iyiliği kim yapmıştı ona? Kim yaşamaya devam etmesine vesile olmuştu? O bunları sorgularken Erkam, yüzüne  önce ifadesiz daha sonra kızgın ve sorgularcasına bakışlar atmaya başlayan karısının göz altlarını parmak uçlarıyla okşamaya başladı.

Aklı çıktı derler ya işte bunu yaşamıştı adam. Kardeşinin aramasından sonra konağa dönmüş, yol boyunca da emri altında kim var kim yoksa dört bir yana göndermişti. Kenan, güvenebilecekleri kuzenlerini vakit kaybetmeden araken, ağabeylerini bekleyen Berfu ise o sırada hem Hatice Hanımla hemde Civan ile iletişim halindeydi fakat Sevda'nın haber verişinden sonra telaşından bir daha Hatice Hanımı aramamış, tamamiyle aklından çıkmıştı.

Karısının aynı şekilde bakmaya devam etmesiyle yüzüne biraz daha yaklaşan Erkam, nefesini  belli belirsiz yüzünde hissedince fısıldayarak " Güzelim..." dedi. Ne kız kardeşi ne de hemşire sarfettiği kelimeyi anlamamıştı ancak Esila duymuştu. Ve duymamış olmayı dilemişti.

Erkam'ın " Güzelim... " dediğini duyduğu an kendisine sorular sormayı bırakan Esila, kendisine işkence eden yumruyu umursamadan  " Çekil." diyebildi ve bunu yaptığı gibi acı sıvı boğazına tırmandı. Sanki konuştuğu için değilde sarfettiği kelime yüzündendi bu. Zonklayan  başının içinde yankılanan sesler doğru yolda olduğunu,  itiraz etmeye devam etmesini haykırıyor, ondan ve diğerlerinden kurtulması gerektiğini söyleyip duruyordu. Ve kıyıda köşede kalan cılız bir ses ' Neden şimdi?' diye tekrar tekrar sorup duruyordu.

İçindeki küçük kız çocuğu olsa çoktan kapılıp gitmişti kahverengilerin varlığına ancak o yoktu. Kalbi bile alevlerin yakıcı hissinden başka bir hissi tattırmıyordu. Böyle iken nasıl memnun bir ifade ile bakabilirdi ki yüzüne. Gözlerine öfkeden başka bir şekilde karşılık vermesi nasıl mümkün olacaktı? Aşkı nerede diye sormayın... Onuda suyun derinliklerinde kaybetti genç kadın... Ve kendisi gibi kurtulabilirler mi bilemiyor, bunu kendisine şu an için soramıyordu.

" Çekil dedim. Ellerini çek."

Sarfettiği her kelimenin sonunda yüzünü buruşturan karısının gözlerinin içinde kendini ilk kez bulamadı adam. Hiç olmamış gibi hiç sevmemiş gibi bakıyordu Esila. Düşman gibi ya da kırgın gibi baksa neyse ama Esila onu silmiş gibi bakıyordu ve bunu önce kalbi farketti. Aklı ise ağır ağır idrak etmekteydi.

Anlamak istemezcesine karısının elmacık kemiklerini okşamaya devam etmesiyle olanlar oldu. Tam o an Esila'nın sesi tüm odanın duvarlarına çarpacak şekilde  yükseldi. Az önce hareket etmeye çekinirken şu an bunu nasıl yapabildiğini kendisi de anlayamıyordu.

" Çek elini!"

Bu ilgiyi birkaç gün önce  değil de şimdi göstermesi... Yüzüne bile bakmayıp şu an gözlerinin en derinlerine ulaşmaya çalışması... Ve adını duymaktan dahi mahrum bırakırken  şimdi söyleyip üstüne üstlük ' güzelim.' demesi öfkesini alev toplarına çevirmekten başka bir işe yaramamıştı. Yananın   ise yalnızca kendisi olduğunu düşünüyordu. Onu da kendisi ile birlikte yaktığından habersiz yüzüne yaşıyor olmanın acısıyla bakarken hemşire Erkam'a odadan çıkmasını söyledi.

Gitmek istemese de Esila'nın yatakta bir anda doğrularak öğürmeye başlamasıyla, bu kez hem hemşire hem de yengesine ağlayarak bakan Berfu  dışarı çıkmasını isteyince yataktan birkaç adım geriye atarak uzaklaştı Erkam. Ve onu odadan çıkaran ise Kenan oldu. Ne zaman ağlamaya başladığını bilmeyen adam, ağabeyinin kolundan tutup çekiştirmesiyle odadan çıktığı gibi derin bir nefes aldı ve kendisine olan kızgınlığını duvara yumruk atarak çıkarmaya çalıştı. Bir iki derken parmak aralarından kanlar sızmaya başladı ancak hissetmedi. Karısının gözlerindeki ifadenin kalbine bıraktığı azaptan başka bir şeyi hissedemiyordu.

" Dur bir dur! Erkam!"

Kendisini dinlemeyeceğini bildiği kardeşini, belinden tutarak geriye çeken Kenan, bunu başardığında sinirle öne doğru itti ve yeniden duvarlara yönelmesini engellemek için  " Dışarı çıkıyoruz! Yürü! " deyip koluna yapıştı. Hâlinden anlıyordu ancak sakin olmazsa durumun daha da kötüleşeceğininde farkındaydı.

Ağabeyinin itekaka dışarıya çıkardığı Erkam, bahçeye varana kadar durmadan arkasına bakmış, birkaç kez geri dönmeye yeltenmişti ancak Kenan her denemesinde kolunu  canını yakacak kadar sert bir şekilde tutup, ilerlemesini sağlamıştı.

" Neden yapıyor bunu?" diye sordu gökyüzüne bakarak ve yanakları ıslanmaya devam ederken boğuk çıkan sesiyle devam etti.

" Biliyorum kızgın ama bir tuhaf bakıyordu abi! Diğerleri gibi değildi. Tanıyamadım..."

Ellerini saçları arasına yolmak istercesine daldıran Erkam, ağabeyinin yüzüne vereceği cevaplara muhtaç bir  şekilde bakarken Kenan aslında kazara suya düşmediğini, intihar etmek istediği için atladığını nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Şimdi mi yoksa sonra mı söylesem diye ikilimde kalan Kenan, " Çek elini dedi. Dokunmamı istemedi..." demesiyle parmaklarını şakağına yönlendirip, ağrılar saplanan yeri ovaladı.

Esila'nın birkaç saniye içinde hafızasına kazınan  o tükenmiş, bitmiş hâli yüreğini sızlatınca parmaklarını şakağından ayıran Kenan, iç çektikten sonra kardeşine biraz daha yaklaştı. 

Şimdi söylemeli ve kardeşi ona göre yaklaşmalıydı Esila'ya ancak vereceği tepkiden de korkuyordu. Şu an korkuyor, endişeleniyordu ama duyunca ters bir tepki vermesinden çekinmiyor da değildi. Yine de söylemesi gerektiğine dair ısrar eden yanına uyarak dudaklarını araladı.

" Esila suya kazara düşmemiş Erkam."

" Nasıl?"

Esila'nın nasıl olduğuna odaklanmaktan olayın aslını sorgulamaya fırsat bulamayan Erkam, Sevda'nın orada ne işi olduğunu bile ağabeyi anlatsa dahi tam olarak dinlememişti. Yalnızca karısının sağlık durumunu düşünmüştü. Şimdi ise çatık kaşları havalanmış, sabırsızca  ağabeyinin devam etmesini beklemeye koyulmuştu.

" Esila... intihar etmek istemiş."

Hatalarım olduysa affola...

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen...❤





Continue Reading

You'll Also Like

803K 45.3K 37
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
46.5K 3.2K 29
tek amacı babasının intikamını almak olan bir ağa.. babası tarafından hor görülen bir kız... intikam ve acıdan doğan kara sevda... Adamın dilinden...
284K 12.2K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
GREJUVA By haytyzr

Mystery / Thriller

1.3K 160 26
Bu dünyada, gördüklerimiz ve bildiklerimiz dışında başka zamanlar, başka diyarlar ve gizemler saklı. Vanessa bunları bilmeden bir adım atsa da artık...