AĞLA SEVDAM

By goncabeyza

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock More

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı

159K 6.4K 1.3K
By goncabeyza

/40/SEVİLMEMENİN ACISI/

8 EKİM 🍂🍂

' Çünkü kalbin... çarptığı sürece baş ucunda nefes alacağım...'

Kalbine kazınan kelimelerin aynısını sevdiği adamın yüzünü resmettiği duvarın sağ köşesine yazan içindeki küçük kız çocuğunun mutluluğunu gülümseyerek izledi Esila. Yüreğine yeniden gökkuşağının renklerini sunan adamın sözlerini seviyor olarak algılamıştı ve yeni doğan güne gözlerini araladığında dudaklarından önce gözleri tebessüm etti. Onu uyurken izlemek yetmediği için eli yüzünde yer etmek istedi fakat uyandırmaya da kıyamıyordu. Bu yüzden parmak uçlarıyla saçlarına dokundu... Gönlünü perişan eden gecenin sonu hüsranla değil büyük bir sevinçle gelmişti ve Rabbine devamı gelsin diye dua ederek kaşlarına, kirpik uçlarına baktı.

' Seviyorum seni be adam...' diye içinden geçiren Esila, içindeki küçük kız çocuğunun boya bulaşan ellerine gülümseyerek baktığını görünce ' Biz seni seviyoruz...' diye ekledi. Şu an ondan başka hiç kimse umurunda değildi. Olması gereken herkes ile arasına gri bir perde çekmiş, Erkam'ı yanına almıştı. Ama bir anda gri perdenin üzerinde kırmızı lekeler oluşmaya başladı. Lekelerin sayısı arttıkça acısı gülümsedi ve bununla da kalmayıp  mutluluğunu köşeye sıkıştırmaya çalıştı.

' Kaybedeceksin onu!'

Acısına inat " Hayır..." diye mırıldanırken farkında olmadan elini Erkam'ın yüzüne koyan Esila gözlerini araladığını görünce bedenini geri çekti. Tabi tenine dokunduğu için sızlayan avuç içinide.

" Günaydın..."

Çektiği elini tutup yanağına koyan kocasına " Günaydın..." derken yüreği titredi Esila'nın çünkü gülümsemesi bu sabah bir başka güzeldi. Sadece gökyüzünü değil, kuşlarıda almıştı yanına... Kanat çırpışları umudunun tatlı fısıltıları gibiydi.

" Çekme elini yüzümden, üstümden çekme Esila..."

Uyku ile serseri atışlarına ara veren Erkam'ın kalbi, kadınının yüzüne dokunuşuyla kaldığı yerden devam etti. Beterdi hâli fakat sebebi mutluluk olunca ruhunun  sevincinden gözleri de payını alıyordu. Daha düne kadar kalbinde can bırakmadığını düşündüğü kadın, kendisi için ölümü göze aldığını söylemişti ve o anı unutması mümkün değildi. Nasıl unutabilirdi ki? Yüreğini sahipsiz bırakmayan kadına ne söylese, onun için ne yapsa azdı!

" Avuçlarım korlarla dolu olsa bile mi?"

Acısının ruhunu daraltan fısıltılarını duymamazlıktan gelemediği için sarfetmişti bu sözleri Esila ve günün birinde şu an hissettiği mutluluğa hasret kalacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden ne yaşarsa yaşasın kalbininde, aklınında bir köşesinde ayrılık hep var olacaktı.

" Avuçların ölümü taşısa bile Esila... Varsın  ellerin, gözlerin ecelim olsun, her türlüsüne razıyım..."

' Rüya mı bu? Kesin rüya! Ya da kıyamet alameti... Evet, evet! Kesin kıyamet kopacak!'

" Erkam?" diyerek kocasının yanağını sertçe sıkan Esila, acıyla inleyerek elini tutmasıyla gülümsemeye başladı. İçindeki küçük kız çocuğu Erkam'ın kaşlarını çatması ile ' Rüya değilmiş' diyerek gülümsemesine ortak olurken Erkam, karısının yaptığı şeye anlam vermeye çalışıyordu.

" Bunu yapma sebebin neydi çok merak ediyorum Esila!"

" Kızma hemen. Kendinde misin diye merak ettim."

" Kendimdeyim tabi ki!"

" Bağırmasana ya! Elinden ölmeye razıyım diyene bak! Daha bir sıkmaya gelemiyorsun!"

Erkam'ın gözlerinden çok dikkatini çeken çatık kaşlarının arasına parmaklarını koyan Esila " İçimde kalmasın." diye mırıldanarak düzelttiğinde, içindeki küçük kız çocuğu yaptığını şaşkınlıkla izledi. Sonunda bu kaşları düzeltebilmişti ancak önemli olan öfkesini yenebilmesini sağlamaktı. Çünkü ne zaman öfkelense umudu yanıp tutuşuyor, ellerinde kalan külleri oluyordu.

" Kaşlarını çattığında çok sinir bozucu oluyorsun!"

Erkam'ın yüzünden elini çekip yataktan kalkan Esila " Sende!" demesiyle yüzüne kısa bir an baktı fakat  sessiz kalıp banyoya doğru ilerledi. İçinde çoğalan sevinci banyoya girer girmez yüzüne yansıtan genç kadın, kapattığı kapıya sırtını yaslayıp sarfettiği sözleri düşündü.

' Avuçların ölümü taşısa bile Esila...' dedi. Varsın  ellerin, gözlerin ecelim olsun, her türlüsüne razıyım...' dedi! Ama bir seni seviyorum demedi! Olsun! Duvar gibi olan suratı gülümsedi ya bundan güzeli yok benim için.'

Kalbinin hoyrat atışlarına el çırparak eşlik eden içindeki küçük kız çocuğu ile Rabbinden aynı şeyleri isteyen Esila, aynanın karşısına geçtiğinde gülümsemesinin nedeni olan adamın varlığına şükrederek içi gülen gözlerine baktı. İmkansız mümkün kılınmıştı ve şimdi sıra diğer imkansızlıklarındaydı.

Ellerini ve yüzünü yıkarken bile gülümsemesini yüzünden eksik etmeyen Esila, saçlarını tarayıp banyodan çıktığında gözleri yeniden gülümsedi. Sebebi ise Erkam'ın aldığı gömleklerden birini giymiş olmasıydı.

Gri...

O uyanmadan önce düşündüğü rengin aynısını şimdi üzerinde görüyordu... Yakışmıştı ve dili bunu sarfetmekten çekinmedi. Hoş söylemese bile Erkam bakışlarından anlayabiliyordu.

" Yakışmış..."

Kadınının omuzlarını aşan saçlarına gözlerini odaklayarak yanına birkaç adımla varan Erkam, uçlarına dokunurken dile gelen yüreğinin sesini dinleyerek kulağına doğru eğildi.

" Teşekkür ederim..." deyip aralarındaki mesafeyi biraz daha kapattıktan sonra dudaklarını, kokusuyla benliğini teslim alan saçlara dokundurdu. Karısının saçlarına bıraktığı belli belirsiz öpücük, Esila'nın kalbinin alev almasına yetmişti.

"Benim çıkmam gerek. Sende giyin hadi."

Başını olumlu anlamda salladığında  yanından geçip banyoya giren Erkam'ın arkasından bakakalan Esila sol eliyle saçlarına dokunarak diğer odaya yöneldi.  Hayalindeki gökyüzü bugün gri bulutlarla kaplıydı fakat bu ilk kez umutsuzluğunun değil aşkın rengiydi.

" Günaydın canlar! Sanada günaydın cancağızım..."

Akvaryuma dokunarak konuşan Esila, Erkam'ın adını verdiği balığın diğerlerinden ayrı gezindiğini farkedince " O vazgeçti ama sen gıcıklık etmekten vazgeçmedin! Ondan betersin Erkam ağa!" diyerek gözlerini bir süre üzerinde tuttu ancak odasına kadar varan sesler yüzünden sitemine devam edemeyip telaşla yanından ayrıldı.

" Ne oluyor ya?" diyerek odadan çıkıp pencerenin önüne vardığında  perdeyi hızla açıp avluya bakan Esila, Berfu ve Meryem'in tartıştığını görünce çıktığı odaya giyinmek için  koşar adımlarla geri döndü.
.....

" Oradan bakınca koca meraklısı gibi mi görünüyorum yenge?!"

" Kız ben öyle mi dedim?"

Meryem'le tartışan Berfu'nun sesi tüm konağı ayağı kaldırmış, duyan herkesin odasından fırlamasına neden olmuştu. Annesi basamakları ağır adımlarla inmeye çalışırken, yanlarına ilk varan ağabeyi Kenan ve halası oldu. Babası ise vicdanına geç uğrayan pişmanlığı ile salonun penceresinden bakmayı seçti. Kızına inanmayışı yüreğinde kolay kolay hatta hiçbir zaman kapanmayacak bir yaraya neden olmuştu. Kızını yerlerde sürüklerken kör olan gözleri şimdi ara ara pişmanlığının tattırdığı hüzün yüzünden doluyordu. Ama gururu hissettiklerine rağmen af dilemekten geri duruyordu.

" Berfu, kızım ne oluyor burada?"

Damarına bastığı Berfu dan önce Zeynep Hanımın önüne atılan Meryem, " Bir şey olduğu yok hala. Berfu söylediklerimi yanlış anladı." diyerek kendisine öldürecekmiş gibi bakan gözlerden kurtulmaya çalıştı. Söylediklerinin tartışma yaratacağını düşünmemiş, her zaman ki gibi soktuğu laflar sayesinde içini rahatlatıp keyif alacağını sanmıştı fakat  görümcesinin sabrının sınırlarında olduğunu yakasına yapışmak için ellerini uzattığında anladı.

" Yanlış mı anladım?! Sen ne biçim bir kadınsın ya!"

" Berfu sesini yükseltmeden konuş!"

" Kısık konuşunca anlıyorsunuz sanki abi! "

"Sesin konağın dışına taşıyor.  Derdin neyse bağırmadan anlat kardeşim, anlarım ben."

Meryem'e uzattığı ellerini sıkıca tutup, indiren  halasına göz ucuyla bakan Berfu, bakışlarını sabahın kör vaktinde öfkesini harlayan Meryem'e doğrultacağı sırada Erkam'ın ve annesinin de yanlarına geldiğini gördü ve böylece dilinin bağları tamamen çözüldü. Artık bu noktaya gelmesine neden olan herkesin kızgınlığından nasibini alma vaktiydi.

" Derdim senin karın abi! İleri geri konuşmaları!"

" Ya valla yanlış anladın sen Berfu!"

" Meryem, girme araya!"

Kenan'ın kaşlarını kaldırarak uyarmasıyla susmak zorunda kalan Meryem, varlığından rahatsızlık duyduğu Zeynep Hanıma boynunu bükerek baktı. Çünkü kocasının göstereceği tepkiye engel olabilecek tek kişi oydu ve ona şu an çok ihtiyacı vardı.

" Ne dedi sana?"

" Gelen bütün yağlı kısmetlerimi teptim diye yaşamışım bu olayı! Şimdi kimse gelmezmiş beni istemeye! Gelen de kör ya da topal olurmuş! Karına göre birine kuma gidersem hâlime  şükretmeliymişim! "

" Ulan Meryem!"

Kardeşinin sarfettiği sözlere öfkelenen Kenan, yüzünü döndüğü karısına vurmak için kaldırdığı elini Erkam'ın tutmasına gerek bırakmadan indirdi. Bugüne kadar ne yaparsa yapsın el kaldırmamıştı karısına ve şimdide öfkesine yenilerek  bunu yapmayacaktı fakat kesin bir dille uyarması şart olmuştu.

" Yok değil mi dilinin ayarı? Olmayacakta!"

" Ben yalan yanlış bir şey demedim ki! Olan neyse onu söyledim!"

" Kendini birde haklı mı çıkarıyorsun?!"

Kocasının indirdiği eline kinle bakan Meryem,  Berfu için dilinin ucuna toparlanan bedduaları etmeyi daha sonraya bırakarak söylediklerinin arkasında durmakta diretti. Kendince haklıydı ve geri adım atmayacaktı.

" Hiçbiriniz kabul etmek istemesenizde haklıyım! Sadece ben değil birçok kişi böyle düşünüyor! Yalan mı ana?! Sende öyle düşünmüyor musun? Adı çıkan kızı kim ne yapsın demiyor musun içinden?!"

" Meryem! Sus yoksa..."

Alt dudağını dişlerinin arasına alarak kendisine hakim olmaya çalışan Kenan, kardeşinin " Benim alnım ak! Ailemin başını önüne eğecek bir şey yapmadım!" demesiyle vazgeçti. Üç çocuğunun hatrına sürdürdüğü evliliği bitirme noktasına getiren karısının koluna yapışan annesini Erkam'ın yardımıyla ayırdığında yüzük olan elini sertçe  tuttu.

"Bunca yıldan sonra bana bu yüzüğü çıkarttırma Meryem! Çocuklarımızın hatrına susuyorum ama bir daha diline hakim olamazsan hatır filan dinlemem, bitiririm bu evliliği!"

" Çocuklarımızın hatrına öyle mi Kenan?"

Kenan'ın söylediği sözlerin ağırlığı yüzünden omuzları çöken Meryem, başını olumsuz anlamda sallayarak tuttuğu eline baktı. Aynı yatağı paylaştığı adamın kendisini sevmediğini bile bile onunla evlenmeyi her şeyden çok istemişti Meryem... Kendi sevgisinin ikisine de yeteceğini  düşünerek Özadlı konağının sorumluluklarını omuzlanmayı göze almıştı ve  Kenan öl dese ölecek kadar kendisinden vazgeçmişti.

"Görmek istemediklerinizi gözünüze sokuyorum, duymak istemediklerinizi söylüyorum diye bitereceksin öyle mi?"

" Bitireceğim!" diyen kocasının gözlerine bakmakta zorlanan Meryem'in göz yaşları yanaklarını esir aldığında Erkam, elini omuzuna atıp kaskatı kesilen bedenini kendisine doğru çekti. Her kavgaları Erkam'ın araya girmesiyle son buluyordu ancak bu sefer ki başkaydı. Gözlerinin içinin gülümsemesine ömrünü feda etmeye hazır olan kadın, kocasının bakışlarındaki kararlılıktan korktu. Sebep neydi peki? Gerçekleri söylemesi!

" Abi, çocuklar bakıyor."

Erkam'ın merdivenleri işaret ederek konuşmasıyla o tarafa bakan Esila, anne ve babalarının konuşmalarına daha fazla şahitlik etmelerini istemediği için koşar adımlarla yanlarına vardı. Evlatlarını uzaklaştırmaya çalışan Esila'ya bakarken yaşadıkları gözlerinin önünden geçen Meryem, tüm suçu karşılıksız sevgisine atarak parmağındaki yüzüğü çıkardı. Bitti demişti ya artık sevmesinin bir anlamı yoktu.

" Yenge yapma."

" Erkam, bırak. Bitireceğim diyor ya buyursun, bitirsin!"

Parmaklarının ucunda tuttuğu yüzüğü avucunun içine koyarak kocasına vermesine engel olan Erkam'ın ellerinden kurtulmaya çalışan Meryem, Berfu'nun " Bence de bırak abi! Geç bile kaldılar." demesiyle akan göz yaşlarının önüne nefretle dolup taşan setler koydu. Bugüne kadar kimsenin karşısında ağlamamış, zayıflık göstermemişti. Şimdi de göstermeyecekti çünkü bu hâle gelme sebebi kalbinde sevgisini büyütmekten bir an olsun vazgeçmediği adamın kendisine zerre kadar değer vermeyişiydi.

" Berfu! Haklısın ama bunlara sebep olacak kadar değil."

Erkam'ın, Meryem'i savunmasıyla sinirinden gülümseyen Berfu " İşi gücü sadece millete laf sokup, moral bozmak! Zehirli dilinden nasibini almayan yok! Abim çok bile dayandı ona!" dediğinde halası susmasını istedi ancak bu saatten sonra ne o ne de Meryem susabilirdi.

" Kimin yüzünden zehirlendi dilim acaba?! Sizin içinizde kala kala bu hâle geldim ben be!"

Erkam'ın elinden kurtulduğu anda yüzüğü Kenan'ın yüzüne fırlatan Meryem " Bitirmekte çok geç kaldık!" dedi ve eline geçirdiğinde kendisini parçalayacağından emin olduğu Zahide Hanımdan uzaklaşarak konuşmasına devam etti.

"Gönülsüz taktın bu yüzüğü parmağıma ama ben bir gün gönlün olur diye bunca yıl bekledim. Sen üç çocuğumuzun hatrına susarken ben sevgimin hatrına sustum. Sana üç evlat verdiğimde güldün ya yüzüme ben onları cennetin kapısı varsaydım da önünde bekledim. Sevsen bu dünyayı cennet kabul edecektim ama sevmedin! Ben buna rağmen gururumu hiç edip bekledim. Sen sevmedikçe değiştim ben Kenan! Sen benden uzak durdukça ben başka biri oldum. Sevilmeyen, hor görülen, fitneci fesat bir kadın oldum. Sevseydin... Bana sırtını dönmeseydin ben böyle biri olmazdım!"

Yıllarca bir umut sever diye beklediği adama duyduğu aşkın üzerine kara  toprak örtmekten başka çaresi kalmayan Meryem, yere düşen yüzüğüne yanaklarını silerek baktıktan sonra sözleriyle canını acıttığından bir haber olduğu Berfu'ya yaklaştı. Daha  on yedi yaşındayken gelin olarak girdiği bu konakta on  dokuz yılını ardında bırakmıştı Meryem ve ilk hamileliğinde düşük yaptığı için kavuşamadığı bebeğinin yerine Berfu'yu koymuştu. Sevdiği adama bir evlat verebilmek için geçirdiği altı yıl boyunca evliliğinin bitmesine neden olan kızı bağrına basmış, onun ikinci annesi olmuştu.

" Bu konağa geldiğimde kundaktaydın sen... Nefret ettiğin ben yıllarca koynumda uyuttum seni... Başını bir gün bile annene yıkatmadım... Hastalandığında içim parça parça oldu... Şimdi de parçaladın içimi Berfu. Ama hakettim ben..."

" Yenge..."

Sarfettiği sözlerden pişmanlık duyan Berfu, Meryem'in eline uzandı fakat genç kadın acıyan yüreğini Kenan'ın göz bebeklerinde bırakıp yanlarından kendisine lanetler ederek ayrıldı. Sevilmemek... Onu kötü biri yapmıştı ama anlayanı, dinleyeni olsa insanları kırmaktan çekinirdi. Kırılacağını bile bile lafını esirger, içine atardı.

" Üç çocuğunun hatrına susuyordun öyle mi? Keşke susmaya devam etseydin Kenan! Karını böyle kıracağına için tuzla buz olsaydı. Çıkıp gidecek şimdi. Hepiniz rahatlarsınız artık!"

"Hiçbir yere gidemez Zeynep! Ayaklarını kırarım onun!"

Zahide Hanıma ne diyeceğini bilemeyen Zeynep Hanım, yeğeninin sessiz kalmasına dayanamayınca Meryem'in peşinden gitti. Bir kadının böyle bir evliliği sürdürmesi taraftarı değildi fakat ha deyince çekip gitmesine izin verilmeyeceğini de çok iyi biliyordu. Yeğeni bıraksa bile kardeşi Hasan buna asla izin vermez, zor kullanmaktan geri kalmazdı. Bu yüzden yapabileceği tek şey Meryem'i vazgeçirmekti.

" Abi burda böyle bekleyecek misin?"

" Gitmek isteyeni tutamam Erkam. Ne istiyorsa onu yapsın!"

Karısının söylediklerinden sonra dolan gözlerini saklamakta zorlanan Kenan, bitik bir şekilde çardağa doğru ilerlerken Berfu pişmanlığını ağlayarak yaşamaya devam etti. Bu şekilde olacağını tahmin etmemişti ve ağabeyinin vazgeçmişliği yüzünden suçlu hissediyordu.

" Birinin düğün günü evleneceği kız kaçar, birinin adı çıkar, diğeri karımı boşayacağım der! Geriye kaldı Ferit'im! O nasıl başımızı yere eğecek acaba! Ahh Allah'ım ahh! Ben ne yaptım da sen bunları reva gördün bana?"

Oğlunun umursamazlığı yüzünden göğsüne vura vura kocasının yanına gitmek için merdivenlere yönelen Zahide Hanım, içinden hayır görmediği evlatlarına ve Rabbine sitem etmeyi sürdürürken Hasan Ağa sancılanan göğsünü tutarak pencerenin önünden ayrıldı. Kardeşi Zeynep'in gelinene ettiği yakarışları duydukça göğsündeki sancı çoğaldı. Ama yine de salondan çıkıp merdivenleri son bir gayretle tırmandı.

" Baba..."

Ellerini sıkıca tuttuğu çocuklarıyla birlikte odasından çıkarken kayınpederini karşısında bulmayı beklemeyen Meryem, başını hafifçe öne eğdi. Tak etmişti canına ve artık incelediği yerden kopsun istiyordu. Yeterince sürdürmüştü bu evliliği... Ve baba yerine koyduğu adamı ezip geçmek istemese de kapının eşiğini ardında bıraktı.

" Ne diyeyim size bilmiyorum! Evlatlarımın hangisine ne diyeceğimi şaşırdım! Onlar bitmeden gelinlerim başladı canımı yakmaya."

Hasan Ağa'nın son sözlerini sarfederken kendisine bakmasıyla bakışlarını kaçıran Esila, yaşlı adamın sesindeki acı titremeyi kalbinde hissetti. Yüzüne attığı tokatın acısını unutmamıştı fakat Meryem'e olan bakışlarındaki  şefkati görmemezlikten gelmek mümkün değildi.

" Sana saygısızlık etmek istemiyorum baba ama o da beni istemiyor. Hiçbir zamanda  istemedi, sende biliyorsun."

Nereye gideceğini, kime sığınacağını bilmeden bu konaktan çıkıp gideceği için çocuklarına içi acıyarak  bakan Meryem, Hasan Ağa'nın aralarındaki mesafeyi kapatır kapatmaz küçük oğlunun elini tutmasıyla başını kaldırdı. Kayınpederinin kendisini evlatlarından ayırmadığını biliyordu fakat öfkelendiğinde gözünün kimseyi görmediğini de biliyordu. Kal demeyip, git diyebilirdi. Çocuklarını ona vermeyebilirdi. Şu hayatta yaşamasına destek olan yalnızca çocukları olunca Hasan Ağa'nın yüzüne bakarak bunları dile getirmeyi istedi fakat yapamadı. Konuşamadı ancak gözlerinden akan her damla 'evlatlarımdan ayırma' diye bağırıyordu.

" Torunlarımı oğlumdan çok sevdiğimi biliyorsun. Ama seni hepsinin üstünde tutuyorum Meryem. Şu kapıdan içeri girdiğin gün gelinim değil evladım oldun. Şimdi gidecek biri varsa o sen değilsin! Benim ne dediğini bilmeyen oğlum! Çok istiyorsa o gider ama sen var olduğum sürece burada benim bir evladım olarak  kalacaksın."

Ve yıkıldığında yeniden ayağa kalkacak gücü nasıl bulacağını çaresizçe düşünen kadının ellerine hiç ummadığı birinin elleri uzandı. Minnetle baktığı gözlerden aldığı sevgi dolu karşılık ve sahiplenici sözler Meryem'in şükretmesine neden olurken bu hâlinden daha beteri evlatlarından ayrılarak başına gelebilirdi ancak kendisine sahip çıkmayacağı için kapısına gitmeyi dahi düşünmediği öz babası değil, Hasan Ağa kendisine bir kez daha kucak açmıştı.

Çocuklarının ellerini bırakıp Hasan Ağa'nın elini öptüğünde Zeynep Hanım gibi Esila da dolan gözlerini sildi. O an keşke diye içinden geçirmeden edemedi. Keşke kendisinede aynı şefkatle bakıp, sözleriyle sahiplenseydi ama yapmazdı.

Gelininin alnından öpen Hasan Ağa
" Çocuklarını da al kahvaltı için avluya in Meryem." dedikten sonra bakışlarını Esila'ya doğrulttu. Kızını savunurken yaptıklarını unutmak isteyen yaşlı adam attığı tokat yüzünden unutamıyordu. Berfu gibi Esila'ya yaptığı da vicdanına dert olmuştu ancak kendisini ezip Berzan'ı yakalatması yüzünden öfkesi tükenmiş değildi. Buna rağmen Esila'ya yanına gelmesini eliyle işaret etti.

Ellerini önünde birleştirerek yanına gelmekte olan Esila ile bir an önce konuşmak isteyen Hasan Ağa, ilk göz ağrısı olan torunun  kaşlarını çatarak bakmasıyla yüzünü sağ tarafına çevirdi. Torunu Yasin'in, Erkam'a ve kendisine öfkeyle bakmasının nedenini anlamayan yaşlı adam annesinin yanından ayrılıp Esila'nın karşısına geçip " Gitme onların yanına yenge." demesiyle sol elinde tuttuğu tesbihini sıktı.

Ellerini tutan çocuğun kaşlarını çatma sebebini kocası gibi merak eden Esila fısıldayarak " Neden?" diye sordu ve aldığı cevap canının acıttı.

" Sana vuruyor onlar. Kötü davranıyorlar.  Gitme onların yanına bizim yanımızda kal. Biz koruruz seni Esila."

Gözlerine yalvarırcasına bakan çocuğun gözlerinde gördüğü aksine bakarken göz yaşlarını tutamayan Esila, ne diyeceğini ne yapacağını şaşırdı. Koca koca insanlar halinden anlamazken küçücük çocuk onu dedesinden ve amcasından koruyacağını söylüyordu.

" Şimdikiler " Dünyayı çocuklar yönetsin.' diye boşuna demiyorlarmış."

Torununun sözleri gibi kız kardeşinin sözleriyle de alt üst olan Hasan Ağa dişlerini sıkarak yanlarından ayrılırken Erkam, ne tarafa bakacağını bilemedi. İnsafsızlığının her türlüsünü tattırdığı kadınının ve yiğenlerinin yüzüne bakacak yüzünün olmadığını anladığında o da babası gibi arkasını dönüp gitmekten başka bir şey yapamadı. Boyu göğsüne anca varan yeğeni karısını kendisinden koruyacağını söylerken yüreği kendinden utandı. Utandıkça kalp atışları ağırlaştı.

" Meryem, git elini yüzünü yıka kızım. Yasin Bey sende kardeşlerini ve yengeni al gel, kahvaltı yapalım."

Zeynep Hanımı başıyla onayladıktan sonra Esila'nın ellerini bırakmayan oğlunun yanına varan Meryem, başını okşayıp, saçlarını öptü. Herkes onu çok kötü biri sanıyordu, kendince öyle olabilirdi de ama kendi yapmasa bile oğullarına kadınları koruyup, kollamayı, onlara sahip çıkıp saygı göstermeyi ve en önemlisi de güzel sevmeyi, kıymet bilmeyi öğretmişti. Tek isteği çocuklarının kadınları ezen değil el üstünde tutan adamlar olmalarıydı...

🍂🍂🍂

' Kara kış yüreğime en ağır hâliyle uğradığı gün acıların içimdeki küçük kız çocuğunu öldürdüğüm de sona ereceğini söylemişti... Hiç düşünmeden ' Hayır!' dedim. Çünkü içindeki çocuğu öldüren insanlar tanıdım ve ben onlar gibi olmak istemedim anne... Eğer o ölseydi ben bugün canımı acıtanlardan yüreğimi saklayacaktım...'

" Meryem yenge."

Başını koltuğun kenarına yaslayan Meryem'e seslendikten sonra elindeki çay tepsisini sehpanın üzerine koyan Esila, yüzüne şaşkınlıkla bakmasıyla gülümsedi. Meryem gibi diğerleride ona çay götürdüğünü söylediğinde şaşırmıştı. Herkes karşısındaki genç kadının yaşadıklarına oh olsun demesini beklerken Esila bu zor zamanında ona destek olmayı seçti.

" Sen bana çay mı getirdin?"

Hayretler içinde kendisine bakarak başını kaldıran Meryem'e " Evet, sana getirdim." diyen Esila, yüzündeki samimi gülümsemesini sonlandırmadan konuşmasına devam etti.

" Garip geldiğinin farkındayım Meryem yenge ama birlikte bir bardak çay içemeyecek kadar da kötü değiliz. Öyle değil mi?"

" Şimdi ne yalan söyleyeyim çok şaşırdım. Ben senin yerinde olsam çay getirmeyi bırak, seni umursamazdım bile. Zaten hiç umursamadım..."

Esila'nın yaşadığı her zorluktan keyif alabileceği bir şeyler bulan Meryem, kendisine attığı adımdan utandığı için gözlerini yüzünden ayırıp yere odakladı. Lafını yine esirgememişti ancak son cümlesinde vicdanının burukluğu vardı.

" Senin elinden çay içmekte varmış... " diyerek sehpaya doğru eğilen Meryem, çay bardağını eline aldığında mahcubiyeti farkedilmeyecek gibi değildi. Saatlerdir bir başına oturduğu salonda yanına gelen ilk kişi Esila olmuştu. Samimiyeti, Meryem'in yüreğini dağlıyor, onun için olan düşüncelerinin seyrini değiştiriyordu.

" Seni hiç sevmedim ama bugün yaptıklarınıda hiçbir zaman unutmayacağım. Sabahtan beri çocuklarımın peşinde dolanıyorsun ve  kimse halimi sormazken sen..."

Çay bardağına bakarken gözleri dolan Meryem'in, titreyen sesi yüzünden içi sızlayan Esila, "Sevmeyiz birbirimizi, ara ara can yakan kırıcı sözler sarf ettiğimiz olur ama bence önemli olan zor günlerde var olmak. Bu şehirde olsun ya da başka şehirlerde biz hep böyle değil miyiz? Hiç tanımadığımız bir kadının canı yandığında ya da öldürüldüğünde bile canımız nasıl yanıyor. Kaldı ki yanı başımızda olana içimiz yanmasın.  Sen bu durumdayken ben görmezden gelemezdim. " dedi. Meryem ile aralarının yarın öbür gün yine aynı olacağını biliyordu Esila fakat zor zamanında birinin elinden tutmasının, destek olmasının nasıl hissettirdiğini de çok iyi biliyordu.

" Çayı getirmeden önce başka bir şey içmedin değil mi sen?"

Hüznünü,  dağıtmak için tebessüm etmeye çalışan Meryem, Esila'nın " Yasin'le iddaya girip  turşu suyu içtik." demesiyle en sonunda gülümseyebildi. Ve bu gülümsemenin altında utancı saklıydı.

"Git söyle onlara birini bile sağ bırakırsam şerefsizim!"

Erkam'ın bağırışlarını duyduğu anda yerinden kalkan Esila gibi çay bardağını tepsiye bırakıp " Hayrolsun!" diyerek  ayağa kalkan Meryem,  merakı yüzünden kendisini hapsettiği salondan telaşla çıktı.

Esila'nın arkasından ilerleyen genç kadın basamakları inerken kocasının yüzünü göreceği için gerilmişti ancak sandalyede perişan bir halde oturduğunu görünce nasıl hissedeceğini bilemedi. Ağzı yüzü kanlar içinde kalan kocasının yanına şaşkınlıkla aralanan ağzını kapatarak varan Meryem " Ne oldu sana?!" diye sorarak dizlerinin üzerine çöktü. Kendisiyle baş başa kaldığı süre boyunca 'ölsen umrumda olmaz' diyordu ancak şimdi kanlarla kaplı teni kalbini lime lime edip avuçlarının arasına koydu.

" Kim yaptı? Kim bu hâle getirdi seni?"

Meryem kocasının yüzünü titreyen ellerinin arasına alırken Esila, Kenan dan ayırdığı bakışlarını doğrulttuğu Erkam'ın telefonda kimle konuştuğunu merak etti. Öfkesi alev alan kocasının küfürler edip tehditler savurduğu kişinin kim olduğunu öğrenmek için Kenan'ın hemen yanında korkuyla bekleyen Berfu'nun yanına telaşla varır varmaz  " Kenan abiye bunu kim yapmış? Erkam kimle konuşuyor?"  diye sordu.

" Berzan'ın abileri yapmış!" deyip yanaklarını ellerinin tersiyle silen Berfu'nun " Bununla da kalmamış şerefsizler." demesiyle endişesi çoğalan Esila, Erkam'a bakarak " Başka ne oldu?" diye sorduğu sırada Meryem " Elleri kırılır, ocakları söner inşallah!" diyerek kocasının yüzünden ayırdığı elleriyle ellerini tuttu.  Derdin eksik olmadığı Özadlı konağının duvarları Meryem'in acısına, Erkam'ın dizginlenmesi mümkün olmayan öfkesine şahitlik ederken üzerine Esila'nın korkuları eklenmek üzereydi.

" Berzan şikayetlerimizden vazgeçmemizi istemiş."

" Allah kahretsin onu! Ölmediğine şükredeceği yerde vazgeçelim istiyor öyle mi? Avucunu yalar köpek!"

" Vazgeçmezsek Esila'nın  kaçırıldığım gece orada olduğunu, adamını yaraladığını söyleyecekmiş yenge!"

" İspat edemez ki! Edemez değil mi Kenan?"

" Eder, çünkü şerefsiz şahitlerini hazırda tutuyor Meryem." diyen Kenan'a sorar gözlerle bakan Esila " Vurduğu adam, Esila'yı oraya götüren taksi şoförü ve Mustafa varken işimiz çok zor. " demesiyle yenisinin eklendiği dertlerine yaka silkerek baktı. Bitmeyecekti... Bir gün yüzü gülse diğer gün mutlaka zehir olacaktı.

" O zaman Esila da hapse girer Kenan..."

Erkam'ın " Onun istediğide bu! Ama olmayacak!" diyerek telefonunu yere fırlatmasıyla kapıldığı girdaptan kurtulan Esila, başı döndüğü için ayakta durmakta güçlük çekince Berfu'nun kolunu tutmak istedi ancak bedeni saniyeler içinde  beton zemine yığıldı. Dayanmak için zar zor bulduğu gücü bir kez daha kaybetti genç kadın... Ruhu ölüp ölüp dirildi ancak kederi tükenmek nedir bilmedi...

Hatalarım olduysa affola 🙏

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen 🙏

Continue Reading

You'll Also Like

324 72 7
Serpil hanım çantasından çıkardığı kutuyu kendisine uzattı. Firuze Kutuyu açtığında hediye kolyenin ışıltısı karşısında gözleri kamaşmıştı. - Bu bana...
289K 12.4K 51
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
2.5M 7.5K 2
Bu hikaye 4 Ocak 2017 yılında yayınlanmaya başlamış olup 4 Temmuz 2017 yılında nihayete ermiştir. Çeşitli sebeplerden dolayı kaldırılsa da yazarın ya...
Leyla By Jutenya_

General Fiction

1.3M 76.1K 37
İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri bir parçasını almış. Boğazında tutuyordu...