AĞLA SEVDAM

goncabeyza által

10.3M 467K 72.7K

Kapak Tasarımı: DogaKock Több

Bölüm 1☘ Uçurum
Bölüm 2☘ Bir Umut
Bölüm 3☘ Çözüm?
Bölüm 4 ☘ Çare
Bölüm 5 ☘ Sızı
Bölüm 6 ☘ Öksüz
Bölüm ☘7☘ Kimsesiz
Bölüm ☘8☘ Dinmeyen Öfke!
Bölüm ☘9☘ Vicdan
Bölüm ☘ 10☘ Yüzsüz
Bölüm ☘ 11 ☘ Merhamet
Bölüm ☘12☘ Zor Seçim
Bölüm ☘13☘ Korkak!
Bölüm ☘15☘ Günahkâr
Bölüm ☘16☘ Sabrın Son Damlası
Bölüm ☘17☘ İsyan
Bölüm ☘18☘ Pişmanlık
Bölüm ☘ 19☘ Şiirin Başlığı
Bölüm ☘20☘ Aynı Yatakta!
Bölüm ☘21☘ Benim Hayatım!
Bölüm ☘ 22☘ Mabedim...
Bölüm ☘23☘ İnkâr
Bölüm ☘24☘ Sustu Küçük Kız...
Bölüm ☘ 25☘ Gideceksen Gelme!
Bölüm ☘26☘ Veda
Bölüm ☘ 27 ☘ Son Susuşum
Bölüm ☘ 28☘ İlk Yanan
Bölüm ☘ 29 ☘ Can Bulan Şiir
Bölüm ☘ 30 ☘ Kavgam Kalbimle
Bölüm ☘ 31☘ Derdim Sensin
Bölüm ☘32☘ Dokunma...
Bölüm ☘33☘ Mağlup
Bölüm ☘34☘ Tutkun
Bölüm ☘35☘ Bence Seviyor!
Bölüm ☘ 36☘ Vakitsiz Gelen
Bölüm ☘37☘ Kimsesizliğin Mahkumu
Bölüm ☘38☘ Şiir İçin Yolun Sonu?
Bölüm ☘39☘ Senin İçin...
Bölüm ☘ 40☘ Sevilmemenin Acısı
Bölüm ☘ 41☘ Canımın Yarısı
Bölüm ☘ 42☘ Duymak Yetmiyor...
Bölüm ☘43☘ Güzelim!
Bölüm ☘ 44☘ Yerimde Olsan
Bölüm ☘45☘ Seni Seviyorum /part 1/
Bölüm 🍀 45🍀 Seni Seviyorum / part 2
Bölüm ☘46☘ Bizi Bul...
Bölüm ☘47☘ Birlikte Vâr Olduk...
Bölüm ☘48☘ Söz Veriyorum
Bölüm ☘49☘ Bu İnsanlık Değil
Bölüm 🍀50🍀 Sensizliği Sevmiyorum
Bölüm 🍀51🍀Sahte Pişmanlık
Bölüm 🍀52🍀 Küçük Dünyamın En Güzel Parçası
Bölüm ☘53☘ Bekleyiş
Bölüm ☘54☘ Umudun Dirilişi
Bölüm ☘55☘ Kızımız
Bölüm ☘56 ☘ Bakmaya Kıyamadığın Olamadım...
Bölüm ☘57☘ Neredesin Huzurum?
Bölüm ☘58☘ Küçük Annesiyim...
Bölüm ☘59☘ Kalmamı İsteyip Gitme..
Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni
Bölüm ☘61☘ Benim Yerim Burası Mı?
Bölüm 🍀62🍀Acıtan İtiraf / Part 1
Bölüm 🍀62🍀 Acıtan İtiraf / Part 2
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım/ Part 1/
Bölüm 🍀63🍀 Çok Aşığım /Part 2/
Bölüm 🍀64🍀 Susalım...
Bölüm 🍀65🍀 Yirmi Birinci Gün
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir Misin Şiirim? Part 1
Bölüm 🍀66🍀 Benimle Evlenir misin Şiirim? Part 2
Bölüm 🍀67🍀Seveceksen Ömürlük Sev
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 1
Bölüm 🍀68🍀 Dengesizliğimi Çok Görme/ Part 2
Bölüm 🍀69🍀 Hayal Etme
Bölüm 🍀70🍀Özlemimi Sorgulama
Bölüm 🍀71🍀Dilimin Ucundaki Veda
Bölüm 🍀72🍀 Yangın Yeri
Bölüm 🍀73🍀Kaybettim...
Bölüm 🍀74🍀 Gitti Canım
Bölüm 🍀75🍀Kadersizim
Bölüm 🍀76🍀 Hâline Yan
Bölüm 🍀77🍀 Keşke Sevmemiş Olsaydın Beni
Bölüm 🍀78🍀Kızımı Almadan Gitmeyeceğim
Bölüm 🍀79🍀Ne Yazık Ki Yaşıyorum
Bölüm 🍀80🍀 Acı Gerçeğim
Bölüm 🍀81🍀Adı Hasret
Bölüm 🍀82🍀Soğukluğunu Hissetmeden Isınamıyorum
Bölüm 🍀83🍀Ölüm Kokan Veda
Yeni Bölümler Hakkında ( Okumadan Geçmeyin Lütfen)
Bölüm 🍀84🍀 Gitmelisin Elam
Bölüm 🍀85🍀Babam Onu Sevmiyor
Bölüm 🍀86🍀 Karşına Çıkmam Bir Daha
Bölüm 🍀87🍀 Gitti mi?
Bölüm 🍀88🍀Cümleleri Yok Ancak Gözleri Hiç Susmuyor
Bölüm 🍀89🍀Onsuz Kendimle Yapamıyorum
Bölüm 🍀90🍀 ESKAM
Bölüm 🍀91🍀Kendinden Kurtar Beni
Bölüm 🍀92🍀 Oğlun Bizi Mahvetti
Bölüm 🍀93🍀Sabahı Bekleyecek Sabır Yok Kalbimde
Bölüm 🍀94🍀 Böyle Hayal Etmemiştim 🤍
Bölüm 🍀95🍀Anahtarlığımız Boş Kalmasın
Bölüm 🍀96🍀Kalbim Senden Alacaklı
Bölüm 🍀97🍀 O Öyle Güzel Ki
Bölüm 🍀98🍀Bu Gerçekten İlk
Bölüm 🍀99🍀 Evimiz
Bölüm 🍀100🍀 Ben O Arkadaşa Muhtacım, Aşığım
Bölüm 🍀101🍀 Onun Mutluluğu Yüreğimi Sızlatıyor
Bölüm 🍀102🍀 Su Toprak Üzümlü Kek
Bölüm 🍀103🍀 Ardımıza Değil Önümüze Bakalım
Bölüm 🍀104🍀 Daha Sonra Yazılmak Üzere Boş Bırakılan Bölümdür
Bölüm 105 Sana Gelmeye Çalışıyordum
Bölüm 🍀106🍀 Sen Daha Yanmadın
Bölüm 🍀107🍀 Şimdi Özgür Hissediyorum
Bölüm 🍀108🍀 Umudunu Yeşerten Varlığı ile Büyüten Kadın /Part1/
Bölüm 🍀108🍀 Part2 / Umudunu Yeşerten Varlığı İle Büyüten Kadın
Bölüm 🍀109🍀Gün Işığında Yüreğimi Okşayan Gecem
Bölüm 🍀110🍀 Umut ve Özlem
Finalden Önce ( Açıklama- Okumadan Geçmeyin Lütfen)
🍂FİNAL 🍀

Bölüm ☘14☘ Bitmeyen Bedel

150K 6.6K 543
goncabeyza által

/14/BİTMEYEN BEDEL/

25 AĞUSTOS 🍂🍂

İyiliğe, mutluluğa dair hiçbir şeyin hayatımda artık yer etmeyeceğini bu gece daha iyi anladım. Belki de Zahide Hanımın dediği gibi uğursuzdum ben... Bir yanda haber alınamayan Berfu ve ona ne yaptığı belli olmayan ağabeyim diğer yanda konağı gür sesiyle inleten adam! Daha birkaç saat önce karısı olmayı, beni öldürmesini istediğim Erkam etrafındaki adamlara ağabeyimi bulmaları için durmadan emirler yağdırıyordu. Sesi düğün gününde ki gibi acımasız, bakışları gaddardı. Ve haklıydı da. Kim kardeşi kayıp iken sakin kalabilirdi ki?

Geçen birkaç saatlik zaman diliminde babası ile birlikte iki kez ayrılmıştı konaktan ve hiçbir şey öğrenmeden dönmek onu daha çok öfkelendirmişti. Konağa girdiği anda annesi gibi avluyu dolduran akrabaları iyi bir haber bekliyordu ama yoktu. Berfu'dan ses seda yoktu!

" Allah'ım ne olursun başına kötü bir şey gelmiş olmasın. Yalvarırım Allah'ım. Koru onu ya Rabbim... koru."

Sessiz kaldığı için pişmanlığı devam etmekte olan Dilan, diz çöktüğü mutfak kapısının önünde dualar ederken, ben hemen yanı başında gözlerimi konağın kapısına dikmiştim. Rabbimden tek isteğim Berfu'nun sağ salim o kapıdan içeri girmesiydi.

" Ya bulamazlarsa hanımım."

" Allah'ın izniyle bulacaklar Dilan..."

Umutsuzluğunun çığlıkları mavi gözlerinden durmaksızın akan Dilan, başını sağ omuzuma yasladığında içimde biriken sıkıntıyı nefesimle birlikte dışarı atmak istiyordum. O benden ben ondan destek almaya çalışırken dudaklarından dökülen her hıçkırık içimdeki korkuyu büyütüyordu.

" Biri geldi Dilan!"

" Allah'ım inşallah Berfu'dur."

Konağın kapısının açılmasıyla kalbim patlayacakmışcasına heyecana kapılırken Dilan'ın koluna girip, ayağa kalkmasına yardım ettim. Konaktakilerin öfkesinin odak noktası ikimiz olduğumuz için mutfaktan çıkamıyorduk. Ama Berfu'nun gelmiş olma ihtimali ile burada kalmamız mümkün değildi.

" Ağam bulduk!"

Konağa giren kırk yaşlarındaki adam hızlı adımlarla çardakta bekleyen Erkam ve akrabalarının yanına vardığında elimi göğsümün üzerine koyarak mutfaktan çıktım. Erkam ile birlikte yanında bulunanlarda ayağa kalktığında iyi bir şeyler söylemesi için dua ettim.

" Mustafa'yı bulduk ağam!"

Ağabeyimin adını duyduğum o an yer ayaklarımın altından kaymış, korkum beni dipsiz kuyuya itmek için adeta hazırda bekliyordu.

" Getirdiniz mi?"

Karşısında duran adamın " Getirdik ağam." demesi ile bir anda tüm bakışlar üzerime toplandı. Hepsinde aynı ifade vardı ancak Erkam daha farklı bakıyordu. 'Bu sefer bitti' der gibiydi... 'Bittin' der gibiydi...!

Erkam'ın " Getirsene içeri ne duruyorsun?!" diye bağırması ile yanından ayrılıp koşar adımlarla konağın dışına çıkan adam, bir dakika geçmeden ağabeyimle birlikte geri geldi. İçeri girmeleriyle birlikte üzerimde ki bakışlar büyük bir hızla Erkam ve ağabeyime döndü.

' Abi...'

Kucağında ablamın yaptığı bez bebeği ile korku içinde ağabeyime seslenen içimdeki küçük kız çocuğu bir şeyler yapmam için gözlerimin içine bakıyordu. O benden medet umarken ben kimden medet umacaktım? Beni öldürmek istercesine bakan insanlar arasında halimden anlayan tek kişi Dilan'dı ve ben bu kadar insana nasıl karşı koyabilirim?

" Kardeşim nerde lan?!"

Ağabeyimin " Bilmiyorum ağam," demesiyle yüzüne yumruk atan Erkam, yakasından tutup sorusunu yeniledi. Yıldırım misali düşmüştü öfkesi, titreyerek gözlerinin içine bakan ağabeyimin üzerine.

" Mustafa! Kardeşim nerede?!"

" Yemin ederim bilmiyorum ağam!"

" Ne demek bilmiyorum lan!"

Kafa atarak yere düşmesini sağladığı ağabeyimin karnına tekme attığında yanlarına gitmek istedim ancak Dilan bileğimden yakalayıp, fısıldayarak " Yapma... hanımım." dedi. Araya girmem hâlinde başıma neler geleceğini mavi gözlerini gözlerime dikerek göstermeye çalıştı ama ben ağabeyime diğerleri gibi bakamazdım. El değildi ki o...  Canımdan bir parçaydı...

" Son kez soruyorum Mustafa! Berfu nerde?"

" Ağam ben bilmiyorum! Vallahi billahi! Biz... Biz konuştuk sonra onu... Onu köprünün oradaki marketin önüne bıraktım ağam."

" Ulan senin kardeşimle ne işin olur?! Ne işin olur lan kansız köpek?!"

Vurdu... Ardarda hiç insaf etmeden savurdu tekmelerini ağabeyimin bedenine... Hak vermiştim öfkesine ancak ağabeyimin doğru söylüyor olabilme ihtimalini göz ardı etmiş, başka bir şeyin hıncını çıkarmak istercesine indiriyordu darbelerini... Bunu anlayabiliyordum... Benim gibi diğerlerininde anladığına emindim!

" Yeter! Vurma artık!"

Erkam'ın durması ile kollarını bedenine saran ağabeyim yüzünü buruşturarak etrafına bakındı ve gözleri beni bulduğunda başı yere düştü. Onu, ağzı yüzü kanlar içinde ilk görüşüm değildi ama bana bu şekilde ilk bakışıydı. Çocukken beni oyunlara almayan, dövmeye kalkan çocukları azarladığı zamanlarda ona baktığım gibi bakıyordu bana. Evet! Ağabeyim ve ben yer değiştirmiştik ama benim karşı koyduğum kişiler çocuklar değil, Özadlılar idi! Gözlerimin içine öfkesini kusarak ağabeyimin yüzüne acımasızca tekme atan insafsız bir ağa!

" Vurma abime!"

Bileğimi Dilan'ın elinden kurtarıp, ne yapacağı umurumda olmayan Erkam'a doğru ilerledim! Ne bizi şaşkınlık ve öfke ile izleyen ailesi ne de akrabaları umurumda idi.

" Bilmiyorum diyor anlamıyor musun?"

"Karışma! Kaybol çabuk gözümün önünden!"

Tuttuğu kolumu sözlerinin bitimine kadar sıkıp bıraktığında dediğini yapmadım. Yapamazdım da! Ağabeyimi onun insafsızlığının eline bırakıp bir köşede bekleyemezdim.

Gözlerini benden ayırıp ağabeyime döndüğü sırada vurmasına fırsat vermeden dizlerimin üzerine çöktüm. Yüzünü ellerimin arasına aldığım ağabeyimi korumak için üzerine kapanmak istediğimde kolumdan tutarak engel oldu.

" Bırak! Bir suçu yok bırak!"

Ayağa kaldırıp bedenimi kendisine doğru çevirdiğinde konuşmama fırsat vermeden ilk tokatını attı ve yanağımda hissettiğim acının devamı kaçınılmazdı. Buna rağmen vazgeçmedim. Ağlıyor olsam bile gözlerimi cehennemi aratmayan gözlerinden ayırmadım. Ta ki kolumu yeniden tutup, bedenimi yerle buluşturana dek.

" Erkam bırak artık!"

" Karışma Kenan! Kardeşine ne yaptığını söyleyecek bu namussuz!"

Kollarından tutan kadınların desteği sayesinde ayakta duran Zahide Hanım, Erkam'a engel olmaya çalışan Kenan ağabeye uyarıda bulunurken o silahını çıkartıp ağabeyime doğrulttu!

Sol koluma hakim olan ağrının şiddeti ve üzerimde gezinen acımasız gözler, öfkemin çaresizliğimi yıkıp geçmesine neden olduğunda ayağa kalkmaya çalıştım. Erkam'a engel olmak zorundaydım çünkü o tetiği doğrulttuğu kişiyi vurmadan indirmezdi silahını!

" Şimdi ya kardeşimin nerede olduğunu söylersin ya da önce seni sonra da kardeşini öldürürüm."

Ağabeyim ile arasındaki mesafeyi kapatıp, silahı alnına dayandığında " Yapma...!" diye bağırarak ayağa kalktım. İçimdeki kız çocuğu elleri ile kulaklarını kapatarak olduğu yere diz çöktüğünde kalbim çırpınışlarımızın boşa olduğunu kabullenmişti ancak en zoru ağabeyimin sarfettiği sözler ile bize yaşattığı hayalkırıklığıydı.

" Tamam. Tamam söyleyeceğim! Berzan! Berfu'yu Berzan Ağa'nın yanına götürdüm!"

İnanmak istemedim... Ağabeyimin böyle bir adilik yapabileceğine inanmak istemedim ama bir umut baktığım gözleri, söylediklerini yalanlamadı...

☘☘☘☘

Alıp verdiğim nefeslerimin arasındaki mesafe kadardı ölüme yaklaşıp, uzaklaşmam... Lanetlenmiş ya da birinin ahını mı almıştım diye düşünmeden edemez olmuştum. Sanki attığım her adım, söylediğim her söz, aldığım her nefes ve kalbimin çarpışı günahtı! Mutluluk haramdı! Umut desem o zaten uğramazdı artık bize.

' Kardeşimi alıp geldiğimde vereceğim cezanı!'

Ağabeyimi ve beni kilere kapatıp gitmeden önce söylemişti bu sözleri Erkam ve ben gittiğinden beri geçen yarım saatlik sürede vereceği cezanın ölüm olmasını istiyordum. Ölüm... Yaşadığım süre boyunca bu kadar çok istememiştim ölmeyi ve sanırım çok istediğim için nasip olmuyordu.

" Buradan nasıl çıkacağımızı mı düşünüyorsun?"

" Hayır. Senin böyle bir şerefsizliği nasıl yapabildiğini düşünüyorum!"

" Ulan dua et yaralıyım Esila! Dua et!"

" Bu saatten sonra anca sen vicdan azabından öl diye dua ederim ben!"

Yaralı kolunu tutarak ara sıra sızlanan ağabeyime artık zerre kadar acımıyordum. Berfu'nun nerede olduğunu bilmediğine dair yeminler ettiğinde ona inanmış, Erkam'a öfkelenmiştim ve Erkam öz ağabeyimin yalan söylediğini anlarken ben onu öldürecek diye deli gibi korkmuştum. Şimdi ise az bile yaptı diyordum! Keşke bir sıyrıkla kurtulmasaydı onun elinden!

"Nasıl yaptın bunu ya? Berfu'yu o şerefsizin eline nasıl verirsin? O kadar insanın içinde yeminler ederken hiç mi Allah tan korkmadın?"

" Az bile yaptım onlara!"

"Az bile? Ya bu yaptığının adı ne biliyorsun değil mi abi?"

" Esila o çeneni kapat yoksa acı filan dinlemem kırarım ağzını!"

" Allah cezanı versin senin! Berfu senin yüzünden  kimbilir ne halde şimdi?"

Ona her vurulduğunda içimden bir parça koparken şimdi durmaksızın beddua ediyordum. Ve bunu artık içimden yapmıyordum. Kabul edilemez bir şeydi yaptığı ve o pişmanlık duymak yerine beni tehdit ediyordu. İnsan denir miydi artık ona?

" Bizim ne halde olduğumuzu düşünen oldu mu? Siz iki kahpe yüzünden Erkam, çarşıda pazarda nefes aldırmıyor babamla bana! İşimizden gücümüzden ettiği yetmezmiş gibi kimse iş vermiyor! Onun korkusundan Allah'ın selamını bile kestiler!"

Sağ ayağını öne doğru uzatarak bana vurmaya çalışan adama ağabey demek gelmiyordu içimden. Nefretim öyle yoğundu ki şimdi ölecek olsa bir yudum suyu esirgerdim! Biraz önce onun için ölebilecek iken yaptığı adiliği öğrendikten sonra ölse umurumda olmazdı. Gencecik bir kızın hayatını mahvedip, ailesini perişan eden birine acınmazdı ki!

" Bana laf yetiştireceğine buradan nasıl çıkacağımızı düşün?"

Sabır çekerek yüzüne baktığımda bana vurabilmek için kayarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Sol ayağı ile dizlerime vurduğunda " Bu hâlde bile bana vurmaktan geri kalamıyorsun ya sana diyecek bir şey bulamıyorum artık!" diyerek ondan uzaklaştım. Aslında söylenecek o kadar çok şey vardı ki...

" Bak eğer buradan çıkmazsam o çok sevdiğin görümcen sabaha varmadan kendini Berzan'ın altında bulacak!"

" Ne diyorsun sen be?"

Sarfettiği sözlerin adiliğini pis gülümsemesi ile tamamladığında lanetler okuyarak yüzüne baktım! Yaptığı yetmezmiş gibi sözleri ile öfkemi onu öldürmeyi isteyecek kadar arttırıyordu. Almıştı bir kere şerefsizliği eline bırakır mıydı hiç.

" Şöyle anlatayım kardeşim; Erkam verdiğim adreste kardeşini bulamayacak. Çünkü kardeşinin tam tersi istikamete gidiyor! Oraya gidip gelmesi en az iki saat sürer ve sen beni o geri gelmeden buradan çıkarmazsan Berfu'cuğun için çok geç olacak!"

Erkam'a yanlış adres verdiğini duyduğum an yerimden hışımla kalkıp kapıya doğru ilerledim. Bir an önce birilerinden onu aramalarını istemeli, geri dönmesi gerektiğini söylemeliydim.

" Kapıyı açın! Erkam'la konuşmalıyım kapıyı açın!"

Kapıya var gücümle vurup açmalarını isterken ağabeyim ensemden tutarak beni kapıdan uzaklaştırdı. Uyguladığı baskı yüzünden içim geçecek gibi olsada beni bırakması için çabalamaktan vazgeçmedim. Bir an önce ondan kurtulmalı, Erkam'a haber vermeliydim.

" Bırak! Allah belanı versin bırak!"

" Sen anlamadın galiba Esila! Ben Berzan'ın yanına gitmezsem o kızın kurtuluşu olmayacak! Şimdi adam gibi dur ve beni dinle."

Ensemi bırakıp kolumu tuttuğunda gözlerimi yaralı koluna diktim. Vurup canını yakmak istiyordum! Çünkü acıdan kıvranması içimi bir nebze de olsa soğutacaktı.

" Berfu'ya bir şey yapmasını bende istemiyorum tamam mı?"

" O yüzden mi kızı o şerefsizin eline verdin?"

"Ulan bir sus ha bir sus! İki dakika kapalı tut şu çeneni!"

Uzattığı elini itip çenemi tutmasına izin vermemek için birkaç adım geriledim. Başını önüne eğip alnını bir süre ovaladıktan sonra nefret ettiğim yüzünü kapıya çevirdi. Neler geçiyordu aklından kim bilir?

" Bak, birlikte Berzan'ın yanına gideceğiz. Ben paramı aldığımda onları ararız. Sonra ne bok yerlerse yesinler. Ama ben sözleştiğimiz saatte orada olmazsam Berfu'yu unutun!"

" Değer mi be? Üç kuruş için insanlara yaşattığına bak!"

" O üç kuruş dediğin babamla bana ömür boyu yetecek! Şimdi git bir yolunu bul!"

Erkam'ın bunu öğrendiğinde kendisini öldürebileceğini hesaba katmamış mıydı yani? Para için şerefsizlik yapıp, ölümü dahi göze almış olmasına pes deyip gözlerimi gözlerine diktim.

"Bu yaptığını öğrendiğinde seni öldürecek! Gel, gidip söyleyelim nerede olduklarını."

Geçen her dakika Erkam uzaklaşıyor, Berfu'nun durumu daha tehlikeli bir hâl alıyordu ve tek çözümü bir an önce geri dönmelerini sağlamaktı.

" Konuştuğumda o öldürmese bile Berzan öldürecek. Beni dinlersen Berfu da, ben de kurtuluruz!"

Sırtımı duvara yaslayıp, derin bir nefes alıp verdikten sonra dediğini yapmaya karar verdim. " Tamam." deyip başımı olumlu anlamda salladığımda tiksindiğim gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Hak olan yüzüne tükürmekti ama bunu Berfu'nun iyi olduğundan emin olunca yapacaktım. Kaçabileceğini sanıyordu fakat atladığı şey benim planlarını bozma ihtimalimdi. O pis gülümsemesini katletmek için bu gece elimden ne geliyorsa yapacaktım.

" Burada samimi olduğun biri var mı?"

" Evet. Var."

" Kim bu?"

" Dilan. Çalışanlardan biri."

" Şimdi kapıyı açmalarını isteyip bir şekilde onun yanına gideceksin ve bizi buradan çıkarmasını isteyeceksin."

O an Dilan'ın adını söylediğime pişman olup itiraz ettim çünkü onunda başını belaya sokmak istemiyordum. Yeterince üzülmüştü ve ben ağabeyimin adiliği yüzünden onu yakmayı göze alamazdım.

" Olmaz. Kızın başı belaya girer."

" Ya sabır! Esila bir an önce gitmezsek Berfu ile birlikte bizimde başımız belaya girecek! Git dediğimi yap hadi!"

Ona güvenmiyor olsam da Berfu için
" Tamam." deyip yeniden kapının önüne vardığımda Dilan'ı tehlikeye atmadan neler yapabileceğimi düşündüm ancak ondan başka kimsenin bize yardım edemeyecek olması elimi kolumu bağlıyordu.

" Oylanma hadi!"

Ağabeyimi gözlerimle onaylayıp kapıya vurdum ve az önce defalarca kez vurduğum kapı üçüncü vuruşumda açıldı.

" Ne istiyorsun?"

" Şey.. Benim tuvalete gitmem gerek."

Aklıma gelen ilk şeyi söylemek zorunda kaldığım adamdan utanarak gözlerimi kaçırdım. Aralık olan kapıyı çıkabileceğim kadar açıp, "Geç." dediğinde göz ucuyla baktığım ağabeyimin yere oturmuş olduğunu gördüm. Rabbimden bir çıkış yolu göstermesini dileyerek dışarı çıktığımda adam kapıyı sertçe kapattı.

Benimle gelmemesi için içimden dualar ettiğim adamın telefonunu cebinden çıkarıp, duvara yaslanması ile rahat bir nefes aldım. Şimdi yapmam gereken vakit kaybetmeden Dilan'ın yanına gitmekti.

Sağ elimi sancılanan göğsümün üzerinde gezdirerek avluya vardığımda konağın kapısında bekleyen iki adamdan başka kimsenin olmamasına şükrettim. En büyük şükrüm ise mutfak penceresinin ardında gördüğüm yüzün sahibi içindi.

Benim olduğum tarafa dönen adamlara görünmemek için birkaç dakika kadar olduğum yerde heyecanımın kesik kesik almama neden olduğu nefesimi düzene sokmaya çalışarak bekledim. Yönlerini kapıya doğru çevirdikleri anda duvar dibinden ayrılmadan mutfağa ulaştım. Bundan sonrasında da bir aksilik yaşanmaması için dua ederek içeri girdiğimde şu an için tek şansım olan Dilan beni görür görmez ayağa kalktı.

" Hanımım?"

" Yardımına ihtiyacım var Dilan."

Ağlamaktan kızaran gözlerini endişeyle yüzümde gezdirerek " Ne oldu hanımım?" diye sorduğunda mutfak kapısını kapatıp, tam karşına geçtim.

" Abim Erkam'a yanlış adres vermiş Dilan. Onu konaktan çıkarmamı istiyor. Çıkarmazsam Berfu'nun yerini öğrenemeyeceğim."

Şaşkınlıkla irileşen mavi gözlerini çevresinde bir süre gezdirip, yeniden bana bakan Dilan " Nasıl ya? Şimdi Erkam ağam boşuna mı gitti?" diye sorduğunda " Evet." deyip sandalyeye oturdum. Çaresizliğim dermanımı tükettiği için ayakta durmaya zorlanır olmuştum... Göz yaşlarımı tutmaya zorlandığım gibi...

"Erkam ağamı aramalıyız?"

Üzerime doğru eğilip, ellerimi tutan Dilan'a " Arayamam Dilan. Öldürecek olsa bile Berfu'nun yerini söylememekte kararlı." dediğimde " Ne yapacağız peki?" diye sordu. İşte bu noktada ne yapacağımı bende bilmiyordum. Güvenmiyordum artık ona ama doğru söylüyor olma ihtimalini göz ardı edemezdim.

" Bilmiyorum Dilan. Yine kandırıyor olabilir! Doğru söylüyor da olabilir! Ben ne yapacağımı şaşırdım."

" Ağlama... Bulacağız bir yolunu."

Bana ağlama diyen Dilan yanaklarından süzülen yaşlarını saklamak için yüzünü çevirdiği sırada masanın ucunda duran telefonu gördüm. Erkam'ı arayamazdım ama Kenan ağabeyi arayabilirdim. En azından o, Erkam'a göre daha sakindi ve bana bir yol gösterebilirdi. Hem onlardan saklayıp da daha fazla soruna sebebiyet vermemeliydim. Kenan ağabey beni anlardı.

' İnşallah...'

" Kenan abinin numarası var mı sende?"

Dilan'nın " Var." demesiyle yüzümü temizleyip " Arar mısın onu?" diye sordum. Benim gibi yanaklarını silen Dilan, acele ile telefonunu eline alıp Kenan ağabeyin numarasını aramaya koyulduğunda bitmek bilmeyen gecenin artık sonu gelsin, Berfu daha fazla zarar görmeden ailesine kavuşsun istiyordum.

" Çalıyor."

Dilan'ın uzattığı telefonu alıp, kulağıma götürdüğümde göğsümdeki sancının şiddeti arttı. Böyle giderse sabahı değil birkaç dakika sonrasını göremeyecekmişim gibi geliyordu.

" Alo."

" Ke-kenan abi benim Esila."

" Esila?"

Kenan ağabey adımı şaşkınlıkla sarfettiğinde Erkam'ın gözleri üzerindeymiş gibi hissettim. Eminim adımı duyduğunda o da şaşırmıştı ama öfkesi kısa sürede öne geçmiş olmalıydı.

" Sen nasıl arayabiliyorsun beni?"

Sorduğu sorunun cevabını verebilmem için olan biteni en başından anlatmalıydım ve zaten bunun için aramıştım.

" Kenan abi gitmeyin, geri dönün hemen!"

" Neden?"

" Abim, size yalan söylemiş. Gittiğiniz yerde Berfu'yu bulamayacaksınız! "

" Versene bir telefonu abi!"

Erkan'ın sesini duyduğumda kalbim ağzımdan çıkacakmışcasına atmaya başladı. Şimdi onunla konuşacak olursam -ki eminim beni konuşturmayıp öfkesini kusacaktı- işin içinden hiç çıkamazdım.

" Abim, Berzan'ın yanına gitmek için onu konaktan çıkarmamı istiyor. Ne olursa olsun yerlerini söylememeye kararlı. Ben ne yapacağımı bilemedim."

" Ama ben o kansız abine ne yapacağımı biliyorum! Beklesin o beni!"

Kenan ağabeyin vereceği cevabı Dilan'ın elini tutarak beklerken onun konuşması ile ne yapacağımı şaşırdım. Adam, uzaktayken bile beni öfkesinde boğmayı başarabiliyordu!

" Erkam! Bırakta konuşayım. Esila?"

Kenan ağabeyin sesini duyunca telefonu Erkam'ın sesini bir daha duymamayı dileyerek sıkıca kavradım. Bir an önce ne yapmam gerektiğini söyleyip, aramayı sonlandırmasını istiyordum çünkü Erkam'ın varlığını hissetmek bile elimi ayağımı birbirine doluyordu.

" Efendim abi."

" Ben adamları arayıp abini görmezden gelmelerini söyleyeceğim ama sen onu biz gelene kadar oyalamaya çalış. O kaçtığını zannederken biz ensesinde olacağız."

" Oyalarımda beni de kendisiyle birlikte götürmek istiyor."

" Sakın gideyim deme Esila!"

Erkam'ın bağırarak konuşması ile telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım. Araya girip de işimi zorlaştırmasa ölür sanki ağa efendi!

" Anladın mı beni?"

Gözlerimi kapatıp, " Anladım." dediğimde yine bağırarak " Onunla gitmeyeceksin!" dedi. Ben onu anlamıştım ama o beni ' Anladım.' dememe rağmen anlamamıştı!

" Tamam! Anladım, gitmeyeceğim."

Sesimi yükseltişime benim gibi şaşıran Dilan alt dudağını ısırarak yüzüme bakarken, ben öfkesinden nasibimi almak için hazırlandım.

" İyi! Şimdi git o kansız abini sokağa sal, sahibine gitsin!"

Ben tepki göstermesini beklerken o ' İyi' demişti. Hayret!

' Duydun beni?'

" Duydum..."

Aramayı sonlandırıp, telefonu Dilan'a verdikten sonra " Adamları durumdan haberdar edecekler. Onlar gelene kadar abimi oyalamak gerekiyor." dedim. Nasıl oyalayacağımı düşünmeye başladığım sırada Dilan " İnşallah hemen gelirler." dedi ve buruk tebessümü kalbime dokundu. Onun kırık dökük tebessümü bile bana güç vermeye yetmişti.

"Ben abimin yanına gittikten on dakika sonra sen bizi çıkarmaya gel olur mu?"

" Tamam hanımım." diyen Dilan'ın yanından ağabeyime ne söyleyeceğimi düşünerek mutfaktan çıktım. Kenan ağabeyi aramam iyi olmuştu ve şimdi sıra kendi şerefsiz  ağabeyimi onlar gelene kadar oyalamaktaydı.

Acele etmeden kilerin önüne geldiğimde kapıda bekleyen adamın telefonla konuştuğunu gördüm. Karşıdaki kişiye " Tamam Bey'im." dediğinde onların olduğunu anladım. Adama bakmayı bırakıp derin bir nefes alıp verdikten sonra kapıyı açıp içeri girdim.

Kapıyı kapattığım anda yerinden kalkan ağabeyim, kolunu tutarak " Konuştun mu kızla? Halledebildin mi?" diye sorduğunda " Evet. Hallettim. " diyerek olduğum yere oturdum. Kalbimin bu strese dayanma gücü azalıyordu ve bedenimi hareket ettirmek bile acı veriyordu.

" Peki nasıl çıkaracak bizi?"

" Adamlara çay yapıp, ön kapıya götürdükten sonra buraya gelecek. Onlar çay içerken arka kapıdan çıkacağız."

Şüphe etmemesini dileyerek yüzüne dikkatlice baktığım ağabeyim " İnşallah çabuk gelir." deyip yerine oturduğunda başımı geriye doğru atarak, duvara yasladım. Sadece biraz daha sabretmeliydim ama Berfu'nun ne hâlde olduğunu düşündükçe beklemek zor geliyordu.

Ağabeyimle aramızdaki sessizliği dakikalar sonra bozan kilit sesi ile zar zor dinginlediğim heyecanım saniyeler içinde doruğa tırmandı. Birazdan, yaptıklarıyla kendisinden ömür boyu nefret edeceğim ağabeyim gidecekti ve inşallah bizi yine kandırmıyordu.

" Hanımım,"

Dilan kapıyı açtığı anda hızla yerimden kalkıp, " Çayı verdin mi?" diye sordum. Anladığını belirtircesine başını sallayan Dilan " Verdim hanımım." dediğinde ağabeyime döndüm ve ayağa kalkan adam gidelim dememe gerek bırakmadan dışarı çıktı.

Bitmemek için ısrar eden gecenin hayır ile sonlanması Rabbimden tek isteğim iken bir yanım kırgın ve kızgındı ağabey dediğim adama. İnsan kendisini koruyup, kollayacak olan kişiye karşı güvenini kaybedip, sevgisinin yerine nefretini koyarak bir ömür nasıl yaşardı? Bir iken iki olmuştu nefretimin sahibi ve bu geceden sonra onun da yüzünü artık görmek istemiyordum...

Hatalarım olduysa affola...

Düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen 🙏


Olvasás folytatása

You'll Also Like

54.5K 6.1K 19
bebek; bi gece gecirdik ve bitti ikimiz de sarhostuk h.; sabah seksinde de oyle miydin yongbok? sabah altimda kivranirken de sarhos muydun? ✨ başlang...
2.5M 7.5K 2
Bu hikaye 4 Ocak 2017 yılında yayınlanmaya başlamış olup 4 Temmuz 2017 yılında nihayete ermiştir. Çeşitli sebeplerden dolayı kaldırılsa da yazarın ya...
38.1K 928 26
Çırılçıplak bir ağacım ben, ruhum vücudum azalıyor. Günbegün tükeniyor. Hergün bir başka hücrem beni terkediyor. Ne var ki ağaçlar gibi sonsuza dek v...
324 72 7
Serpil hanım çantasından çıkardığı kutuyu kendisine uzattı. Firuze Kutuyu açtığında hediye kolyenin ışıltısı karşısında gözleri kamaşmıştı. - Bu bana...