Bölüm 94

1K 91 355
                                    

Kar'dan

Her şey çok güzeldi. Söylenilen şarkılar, ortam, deniz, gökyüzü Mine'min aşkla bakan gözleri her şey çok güzeldi. Yanımızdan kalkıp giden oğlana üzüldüm önce. Mine sert davrandı dedim. Ama haklıydı Mine. Bazen gerçekler acıtır. Sırf acı çekmemek için insan zihninin arkalarına iter düşüncelerini. Görmez gerçeği. Görmek istemez. Oğlanı iyi anlamamın nedeni Nisan için heba ettiğim 5 yıldı. Üzülmüyorum tabii. Nisan olmasaydı ben o bara hiç gitmeyecektim. Ruh eşime hiçbir zaman kavuşamayacaktım belki de. Hislerin ne kadar sahte ne kadar gerçek olduğunu anlayamayacaktım. Sonra bu dik bakışlı geldi birden. O barda tek hatırladığım şey mavileriydi. Ne güzeldi mavileri. Sarhoş olmam, Mine’nin yatağında uyanmam, ardından Serin'in bar daveti. Mine'nin o bardan içeriye girişi. İlk gördüğüm anda dünya durdu diyebilirim. Ağır çekimdeydik sanki. Bana doğru attığı her adım yüreğimi öyle tuhaf yaptı ki. Nisan'da hiç yaşamadığım şeydi. Hani nişan konuşmamda ben bir alıntı yapmıştım. Ruh aşkı gördüğünde onu tanır ve aşka aşık olur. Ve onu bir daha da bırakmaz. Bu aslında mitolojik bir hikayeden çıkarılan sonuçtu. Bende de aynı durum oldu işte. Aşkı gördüğüm anda tanıdım ve ona aşık oldum. Bir daha da bu dik bakışlıyı bırakamadım işte. O da beni bırakamadı. Girişimi oldu ama devamı gelmedi, gelemedi, gelmez de. Birbirimizi tamamlıyoruz biz. Yapbozun son parçası gibi. O olmadan bir işe yaramıyor. Birine bu kadar bağlanmak, bu kadar sorumluluk yüklemek doğru mu bilmiyorum. Beni değerli, özel hissettiren, bir gülüşüne günümü güzelleştiren, tek bir öpücüğüne içimdeki kışları bahar yapan bir o vardı. Çok geç olmadan ayrıldık gençlerin arasından. Arabayı ben sürecektim.

İki yudum aldığım biranın sorun oluşturacağını düşünmedim. Mine sürse sıkıntıydı gerçekten. Konuşmasını, yürümesini değiştirmemişti aldığı alkol. Sadece gülüşü daha çoktu. Tam seyirlik. Denizin ortasındaki iskeleye çıkarsın ya. En ucuna oturursun. Kimse yoktur. Kulağında güzel bir müzik. Önünde masmavi deniz. İşte ben iskelemi gülüşüne kurmak isterdim. Nasip kalbineymiş.

-"Götür bakalım bizi.”

-"Emredesiniz hanımefendi.” Deyip yavaşça çıktım park alanından. Başını koltuğun yastığına yasladı bana dönüktü yüzü. “Sen beni böyle izlemeye devam edersen kaza yaparız.” Dedim gülerek. Sürücü koltuğunda oturmanın laneti, mavileri görememek. Baktım yüzüne tebessümü duruyordu. Gözlerini yine de ayırmadı. Bir anlık gözlerimi ayırmıştım yoldan. Sadece bir anlık.

-"KAR!” diye bağırışı kulağımda kaldı. Ben ise salak gibi gözlerimi kapattım. Görmezsem bir şey olmazdı. Fren, korna sesleri, sağa sola savrulmamız. Hayal gibiydi. Tek düşündüğüm az sonra bir yere çarpacağımızdı. Radyoda çalan şarkı vardı bir de. Radyo açık değildi ki.

Sert bir şekilde durduk. “Şerefsiz.” Dedi Mine. Bana mı dedi ya? Dediyse de hak ettim. Boş boş birbirimize baktık.

Şarkı devam etti. "O bir he-man, bat-man, pac-man, mad-man
Yanında durucam ben.” Ne de güzel denk geldi şu sözler. O bir Mine Dinç. Anlamsızca gülmeye başladık. Gülmelerimiz kahkahalara karıştı. Sinirimiz de bozuldu.

Sanırım iyi değiliz.

-"Bebeğim iyi misin?” dedi.

-"Bilmiyorum.” Gerçekten ne hissettiğimi bilmiyorum. Emniyet kemerimi çözdü. Biraz daha rahatladı göğsüm. Elimi tuttu. Bir kere öptü yanağımdan.

-"Hadi hava alalım biraz.” Önce kendi çıktı arabadan. Sonra benim kapımı açtı. Ayaklarım titriyordu. Yürüyemeyeceğim sandım. Etkilenmedim diye düşünsem de yaşadığımız olaydan etkilendiğim o açıktı ki. Mine nasıl bu kadar sakindi bilmiyorum. Kaldırımların oraya oturttu beni. Arabaya dönüyordu. Elini bırakamadım. “Bebeğim 2 dakika ver bana. Yolu açayım.” Gitmesini istemedim.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora