Bölüm 58

1.4K 118 287
                                    

Kar'dan

Sevdiğim bir süre sonra söylenmeye başladı. "Bu kadar yeter mi artık? Ayaklarım kutuplarda kalmış gibi. Dokunsan kırılacak seviyeye geldiler. Dondular.” Bayan mızmız ile bayan abartı açığa çıktığına göre durumu iyi demektir. İkisine de bayılıyorum o ayrı.

Saate baktım. “Güzelim sabret. Daha 10 dakika olmadı. 13’te bırakalım.”

-"Neden 13?”

-"Bilmem. Seviyorum.”

-"İyi ki 25 falan sevmiyorsun. Ayaksız devam ederdim artık.”

-"Dalga geçmelere bak. Peki senin sayın kaç?”

-"Söylerim ama o kadar durmayız.” Güldüm bu dediğine. Ciddi ciddi benimle pazarlık yapıyordu.

-"Tamam söz.”

-"19 benimki.”

-"Güzelmiş.”

-"Güzel tabii. Sen beğenince daha güzel oldu.” Flörtleşmesini sevdiğim. Pek beceremedi gerçi. Saate kontrol ettim,  dolduğunda havlu ile buzları ayağının üzerinden çektim. Sevindi. Yanına oturdum. Onun yaptığı gibi biraz daha kendimi ileriye bırakıp başımı mindere dayadım. Birbirimizi seyre daldık. Aşkın bu yanını seviyorum. Konuşmuyorsun ama gözlerinin içinde gezinip gidiyorsun. Güzel bakıyordu Mine. Sevgiyle bakıyordu. Hayranlık uyandırıyordu gözümde. Saçlarının dağınıklığı bile ayrı hoştu. Ona özgü olan her şey hoştu. Çok özeldi. Aşık olunca böyle oluyordu işte. Her şeyi ile seviyordunuz. Hayatınızı bir daire olarak düşünün. Siz de yarıçap olun. Nereye dönerseniz dönün ne kadar koşarsanız koşun dairenin merkezinden kopamıyorsunuz. Merkez dediğim yer kalbiniz oluyor. Kalbinize aldığınız ise sevdiğiniz. Birini kalbine alınca da şöyle olmuyor mu? O kişi sende tahta çıkmış gibi. Emrine amade hazır olarak bekliyorsun. Ama her şeyde olduğu gibi karşılıklıysa güzeldi bu durum. Aşk tek kişilikken güzel değil. Tek kişilik olan şey aşk değil bence. Aşk paylaşılan bir şey. Ne kadar az paylaşırsan veya hiç paylaşmazsan gitmen de kolay oluyor tabii. Ömrünü seninle paylaşandan, paylaşmaya hazır olandan ise gitmek imkansız. Yüreğinle hissetmediğine aklınla evet diyemezsin. Mantık doğrudur fakat mantığın olduğu yerde aşk yoktur. Sonradan sevgi oluşabilir, bu kabul. Mine gibi yüreğini yakar mı peki? Yakmaz. Yanmadığın ateşe niye atlarsın ki? Neyse ne çok düşündüm gözlerinde. Böyle de bir etkisi var işte sevdiğimin. Gözlerinde düşüncelere dalıp götürüyordu beni. Hipnoz ediyordu.

Mine koltuktan destek alarak kalkmaya yeltendi. Ondan önce kalkıp yardım ettim. Ayaklarının üzerine bastı. “İyi ya acımıyor.” Beni rahatlatmak için mi söylediğinden emin değildim. Yüzüme baktı “Duşa girelim mi?” dedi. Başımı salladım, kapıyı kapatıp üst kata çıktık. Üzerimizdekileri çıkardık pek de düşünmeden. Özensizce gelişi güzel. Biraz da sabırsız. Duşta yaklaşmak istediyse de izin vermedim. Daha fena oldu. Her fırsatta öpme çalışmalarını kısa öpücüklerle geçiştiriyordum. “Hadi ama!” diye yakarışları seksi geliyordu kulağa. Hızlı bir duşun ardından denize giderken giydiğimiz kıyafetlerimizi durulayıp, kurumaya bıraktık. Havlulara sarılıp hayal kırıklığı içinde olan Mine çiçeğim ile odamıza girdik. Yatağa doğru bakıyordu. Ani bir hareketle havlusunu çekip attım. Hızlı bir şekilde bana döndü. Islak saçları havayı yarıp da geçti yine yüzüne geri düştü. İki elimle omuzlarından yatağa doğru çıplak bedenini ittirdim ve düşüşünü zevkle izledim. Şaşkınlık içinde bakıyordu.

-"Şaka yapıyorsun?” yapmıyorum.

-"Hayır çok ciddiyim.” Havlumu sıyırıp atmamla gözlerindeki alev parladı. Az sonra olacakları düşündüğü gülüşünden belli oluyordu. Kendini yatakta geriye doğru çekti. Üzerine yavaşça çıkıp geriye doğru yatırdım onu. Bakışları çok güzeldi. Mavileri koyulaşmıştı. Saçlarını yüzünden çektim. Elimi ensesine götürdüm. Bugün sert oynayacaktık. Dudaklarına kavuştuğumda ona olan açlığım bağırıyordu. Kendini bana bıraktı. Başrol bendim. Dayanamayıp beni kendine daha çok bastırdı. Yine bir bütün olduk. Yine biz birbirimizin olduk. Yapbozun eksik kalan son iki parçası yine tamamlandı.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu