Bölüm 55

1.6K 114 389
                                    

Kar'dan

-"Güneş gözüme gözüme girdi. Niye bu kadar parlak? Sabahın kaçı bu güneş niye parlak bu kadar?” Mine'min söylenmesiyle uyandım. Saçları dağınıktı. Yatakta oturmuş sinirli bir şekilde pencereye doğru bakıyordu. Perdenin kenarındaki hafif açıklıktan sızan güneş şansına yüzüne vurmuştu. Kalkıp kapattı. Sallana sallana geri döndü yanıma. “Uyandırdım mı seni?” dedi elini belime dolarken.

-"Uyandırdın sevgilim.”

-"Özür dilerim.” saçımdan öptü.

-"Önemli değil zaten yeterince uyudum. Hem uyanmak seni görmek demek. Seninle daha çok vakit geçirmek demek. Yatalım böyle. Kokunu tüm gün içime çekmek istiyorum.”

-"Bana uyar.” Beni kendine biraz daha çekti. Sarılmasını seviyordum. Hep onun kollarında uyanmak istiyordum. Bir bakıma onunla uyandım ben hayata. Onun nefesini hissettiğimde başladım yaşamaya. Ne kadar saçma olsa da onun gelişini siyah beyaz tüplü televizyonlardan renkli lcd ekrana geçişi benzetiyorum. Dünyam onunla renk buldu. Baharın gelişi gibi aynı. Önce dünyamı ısıttı, tek tek sevgi tohumları attı, özenle baktı, büyüttü, çiçekler açtırdı sonra da ben ne olduğunu bile anlamadan tüm dünyam o oldu birden. İyi ki de oldu.

Biraz daha sessizce yattıktan sonra konuşmaya başladı. Sesi zorla çıkıyor gibiydi. Ama yine de konuştu. “Ben bir şeyi merak ediyorum... Ama sormamam gerekiyor gibi de hissediyorum.” Ne soracaktı acaba?

-"Sor canım lütfen.”

-"Tamam ama kızma, bilmem gerekiyor. Canımı da sıkıyor bu konu.” Biraz durdu. Elini çekti belimden. “Tamam söylüyorum... Nisan'ı dünkü gelen kadın nasıl biliyor? Geldi mi Nisan buraya seninle... baş başa?” bir çırpıda söyleyip nefesini verdi, tavana döndürdü yüzünü, gözlerini kapattı. Bir yanı duymak istemiyordu işte. Bu konuya bir açıklık getirmem gerekiyordu.

-"Güzelim bana bak.” Gözlerini açıp bana çevirdi başını. Yatakta doğrulup sırtımı yasladım. Aynı şekilde o da doğruldu. Gözlerinin içine bakarak anlatacaktım her şeyi. Bir saniye bile bakışlarımı kaçırmadan tüm açıklığıyla. “Sana yalan söylemeyeceğim. Her şeyi olduğu gibi anlatacağım.” Gözlerinde üzgün bir ifade geçişini yakaladım. Bir iki saniye düşünüp bir milim yukarı kayan gözbebekleri yine beni buldu. “Nisan buraya geldi doğru. 2 kez geldi. İkisinde de ayrı odalarda kaldık. Herhangi bir yakınlaşma yaşamadık. Beni sadece kullanıyordu. Tatil aracıydım ben onun. Şimdi daha net görebiliyorum. Gözümün önünde gerçekleştirdiği flörtleşmelerini izledim. Ben ona yemek yaparken bile elinde telefon bahçede otururdu. Yemek hazırlanınca da ‘Aa haber verseydin.’ ayağına yatardı. Ki onun yardım etmesini istemiyordum. Misafir gözüyle baktım hep, diğer yanım hiç olmadı. İkinci gelişi nişanından hemen önceydi yani yakın bir tarih. Hakan olunca sana vakit ayıramadım, diye kandırdı beni. Ben de halâ benimle vakit geçirmek istiyor diye geldim. İlk gün çok iyi davrandı. İkinci gün ise Hakan gelmek istiyor, dedi. Ben de o kılıksızı istemediğimi belirtsem de akşamına damladı. Nisan’ı alıp ayrı bir otele gittiler. 1 haftalık bir tatildi. 2 gün bile ayırmadı bana. 4. gün ısrar etti onların yanına gelmem için. Ben de gittim. Fotoğrafçıları gibi mutlu pozlarını çektim tüm gün. Sonra da kendime kızıp ertesi gün İzmir'e geri döndüm. Yanlış kişiye haddinden fazla değer vermek beni sinirlendirmişti. Sema teyze aradığında zor duruma düşmüş ben olmayınca. İki hafta boyunca canımı acıttı, kızdı, konuşmadı. Özür diletti, süründürdü. Hoşuna gitti tüm bunlar. İşte tüm açıklığıyla Nisan bu. Yani ben salağım. O da beni kullandı. Beni hiç sevmedi. Ben ise seni bulana kadar hep onu sevdiğimi düşündüm. Ben sevmeyi sende öğrendim. Ben aşkı sadece sende buldum. Onunla kendini kıyaslama. Onunla kendini yan yana bile koyma. Seninle kıyaslanmak Nisan için ödüldür. Yükseltme gözünde şunu. Kendi bataklığında batsın. Elini bile uzatma. Çamuru bize bulaşmasın sevgilim. Ben seni şimdiye kadar olan her şeyden kat be kat fazla seviyorum.” Yüzünü inceledim, ciddiydi. “Lütfen aklında ne varsa sor?” dedim çünkü kafasında en ufak bir şüphe kalsın istemiyordum. Yine aynı çelişkiyi gördüm gözlerinde.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now