Bölüm 35

2.4K 158 108
                                    

Kar'dan

Bu sefer o çilekli pasta yapılacak ve sevdiğimin boğazından tatlı tatlı geçecek. Mine'nin gitmesini fırsat bilip mutfağa geçtim. Çilek reçelini Fatoş abla göndermişti. Malzemelere göz attım. Her şey vardı.

-"Hayırdır?" babamın sesiyle irkilip güldüm. Mutfakta nadir görmüştü beni. Annem yoktu ama bazı annelerden daha anneydi bana. Annemin yokluğunu hissediyorum tabii. Babam o kadar güzel seviyordu ki annemi gözle göremesem bile o sevgi, annemin varlığını içimde yaşatıyordu.

-"Pasta yapacağım."

-"Hımm yardım edelim o zaman senin o ayağı uzatman lazım unutma."

-"Şey masaya alırım malzemeleri uzatırım babacım sen merak etme."

-"Mutfakta istemiyor musun beni kızım?"

-"İstiyorum istiyorum. Sadece pastayı ben yapmak istiyorum."

-"Anladım. Tamam yapılışına karışmam. Şurada otururum bak ona göre. Bakalım kızımız mutfakta neler yapıyormuş? Görülmüş şey değil." Dalga geçmeye başladı benimle. Arada girerdim mutfağa hakkımı da yedi.

-"Sağ ol babacım sağ ol ya. Sanki hiç görmedin."

-"Gördüm kızım iki yıl önce tost yapmaya girmiştin. Haa bir de ben yazları gittiğim zamanlar mutfaktasındır mecbur. Her döndüğümde seni bir deri bir kemik buluyorum gerçi. Mutfakta olmayabilirsin de." Gömdü. Arada gömüyor. Kpss'yi kazanamadığımda da gömmüştü. Sanki kolay. Ben ezber yapamıyorum ki. Mühendis ataması zaten problem. Konuyu insanlara şöyle açıklamıştı hiç unutmam. 'Kpss'yi kazanması için neredeyse tüm soruları doğru yanıtlaması lazım. Bu da süper zeka demek. O da bunda yok.' Toprakları üstüme üstüme atmıştı. Zaten sevmediğim işi yapacak değildim. Ev kızı olmayı seçtim ben. Seçmedim kendimle dalga geçiyorum sadece. Seçsem ne olur ya? Kulağa da güzel geldi. Ama Mine var. Onunla birlikte ev kızı olur muyuz? Oluruz bence.

Babamla baş başa konuşma fırsatıydı aslında. Ne diyecektim? Babam girdi konuya.

-"Kar ben karşı çıkmıyorum. Mine de artık benim bir evladım. Öyle görüyorum onu. Ama böyle de olmaz. Aynı evde laf söz olursunuz." Babamın dedikleri karşısında elimdeki tüm işi bırakıp döndüm. Konu nereye gidecekti az çok anlasam da dinlemeye devam ettim. "Gelsin istesin seni." Oha bunu beklemiyordum.

-"Neee?" anlam verememe rağmen beni çokça güldürmüş aynı zamanda hoşuma da gitmişti. Mine beni isteyecek. Ne yapacaktık karşılıklı tuzlu kahve mi içecektik?

-"Adını koyalım şu işin kızım."

-"Baba? İstese bile evlenemeyeceğiz biliyorsun değil mi?"

-"Biliyorum. Ama ben bunu yaşamak istiyorum. Sonra biz de onu isteriz."

Babamın düşünceleri çok tatlıydı ama aynı zamanda da uçuktu. Ya şöyle düşündüm sevdiğim kadını ailesinden istediğimizi. Ben gelenekçi biri değilim ama mutluluğumuza herkesin destek olmasını da isterdim. Bir problem vardı. Mine'nin ailesi.

-"Baba hadi diyelim dediğin gibi oldu. Mine'nin ailesi problem."

-"Kahraman amcan ne güne duruyor?" mantıklı. Çok mantıklı. Yapsak mı ya ?

-"Sen ciddi misin baba?"

-"Kesinlikle. Mine gelsin konuşalım şu işi."

Konuştuğumuz konuya inanamaz halde işime geri döndüm. İçim heyecanla, mutlulukla doldu taştı. Gülümseyip durdum.

Mine'den

Yüzüğün kaçtığı yerdeki mazgalı ne kadar kaldırmaya çalışsam da yerinden oynatamamıştım bile. Yüzüğü de göremiyordum. Ağlayacağım ya. Her şey normal derken bu nereden çıktı şimdi. Bir daha Kar ile görüşmemize de izin vermez Kenan amca. Adam 25 yıl karısının yüzüğünü saklamış. Ben mal bir saatte kaybettim. Bu adam kızını bana nasıl emanet etsin? Sevdiğimle yeni de kavuşmuştuk. Ne diye içinde ne yazıyor diye bakarsın ki? Git eve. Az kalmıştı yol. Yerde oturmuş çaresizce mazgala bakıyordum. Kendimi suçlamayı bırakıp bir çare bulmam gerekliydi. Ben bulamazsam bile Furkan bulurdu. Onu aradım.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now