Bölüm 32

2.6K 167 148
                                    

Kar'dan

-"Yarın düğün var.” Tabaklara çarpan kaşık seslerini babamın sesi susturdu. Mine ile birbirimize baktık.

-"Gidecek misin?” dedim.

-"Gidecek miyiz olmalıydı bu soru.”

-"Baba bizi ayrı odalara kilitle ama gelmemizi isteme.” Dedim babamın ifadesini incelemeye başladım. Bunu demeseydim keşke çünkü düşündü.

-"Kaç yıllık arkadaşın kızım ayıp olur.”

-"Baba neler yaptığını bilsen sen de gitmezdin."

-“Neler yaptı Kar söyle. Şu bir ayda neler yaptı, daha neler yaşadın, anlat da ben de kurtulayım sen de. Taksit taksit geliyorsun daha ne çıkacak artık korkuyorum.”

Mine yemeği bırakıp önüne bakıyordu. Beni kızdırmıştı sözleri. Haklıydı da.

-"Anlatamam.” Dedim sessizce.

-“İyi.” Dedi. “Hadi durmayın yemeğinizi yiyin.” İştah kalmamıştı işte. Arada parlıyordu babam. Sonra bana bakmaya başladı. “Tamam özür dilerim.” Biraz ofladı. “Ya şu girişte oturan yaşlı teyzen yok mu? Sizin başınızda dursun diye gittim kapısına. Bizim bir tanıdığın düğünü var deyince ben de gelirim dedi. Başıma kaldı. Geri döndüremedim de. Yaşlı teyzenizle düğüne gidiyorum.” Ciddi duruyordum da yaşlı teyzenin babamla düğüne gittiğini düşününce de bi gülme geldi. Tutmaya çalışırken çatlayacaktım resmen. “Sakın gülme! Sinirlerim bozuk.” diye uyarmasıyla bende hatlar koptu. Mine de rahatladı ufak sırıtışlarını yakalıyordum. Düğüne gidecek miydik? Orası hala muallaktı.

Yemekten sonra aşırı tok halimizle salona yerleştik. Sarımsak, yoğurt, hamur üstüne yağ hepimizi çarptı. Uyumaya hazır hale geldik. Düşen göz kapaklarımı toparlayamıyordum. Babam çoktan dalmıştı. Kafası geriye düşmüş horultuları bizi uyutmayacak çok fazla geliyordu. Başımı Mine'nin omzuna yerleştirdim. Her zamanki gibi o da başını başımın üzerine yasladı. Biraz da olsa uyuduk. En azından şu mayışma hissi gidene kadar.

-"Baba!” uyanmayınca biraz daha yüksek sesle seslendim “BABA!” horultusu kesildi kendini toparladı.

-"Uyumuyorum gözlerimi dinlendiriyordum.” Dedi karışık bir şekilde.

-"Tabi öyledir de biz yatacağız senin de boynun tutulmasın kanepeye geç.” Dedim. Başını salladı.

Biz de Mine ile odalarımıza geçtik. Gelen uyku yatağıma yattığımda beni terk etti. Tavanı izlesem de fayda etmedi. Telefondan bir şeyler kurcaladım, izledim, biraz kitap okudum yok. Babam çoktan uyumuştu. Mine’nin ne alemde olduğunu görmek için odasına kadar gittim ama o da uyuyordu. Resim çizsem beynimi aşırı çalıştırdığı için daha fena uykusuz kalacaktım. Balkona çıktım. Biraz temiz hava iyi gelirdi mutlaka.

Esnemelerim alıp başını gittiğinde güzel bir uyku için yatağıma geri döndüm.

Mine'den

Duyduğum ağlama sesiyle yatağımdan fırladım. Ayağıma dolanan çarşaftan bir şekilde kurtuldum. Hızla atan kalbimi tutup Kar'ın odasına koştum. Babasına sarılmış ağlıyordu. Kapı eşiğinden geçip geçmemekle kararsız kalıp olduğum yerde çakılı bir şekilde kaldım. Bir şey bile yapamıyorum. Ağzımı açsam ne diyecektim? Onları izledim. İçli içli ağladı babasının omzunda. Akıttığı her gözyaşı içimden bir şeyi de alıp götürdü. Yatağına yatırdı babası. Gözyaşlarını sildi. Ufak bir şarkı mırıldandılar. Güldüler birlikte. Kenan amca arkasını dönmeden yatağıma geçtim. Uyumak artık imkansızdı. Ne görmüştü ki bu kadar ağlamıştı. Bilmiyorum. Saatlerce onu düşünmüş olabilirim yine aynı ağlama sesiyle kalktım ayağa. Biraz daha yavaş gittim odanın kapısına. Yine babasının omzundaydı. Hiç uyanmayacak gibi uyuyan Kenan amca Kar'ın en ufak sesine duyarlıydı demek. Benden önce odaya varıyordu. Biraz daha sakinleşen Kar'ı bırakıp bana doğru bakmaya başladı. Kapıdan gözükmeden dönmek için çok geçti. Ayağa kalktı. Kaşları çatık bir şekilde yanıma geldi. Biraz fısıltıyla konuştu.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum