Bölüm 50

2K 115 302
                                    

Mine'den

Eksik uyandım. Kar yoktu kollarımda. Gün yeni yeni aydınlanıyordu.  Yataktan çıktım gelen seslere doğru yürümeye başladım. Umarım bize kahvaltı hazırlamıyordur. Mutfaktakileri yersek ölürdük çünkü. Hani farklı organizmalar oluşur ya. İşte onlar bizimle oturup iki lafın belini kıracak boyuta gelmiştir diye tahmin ediyorum. Mutfak kapısında durup sevgili nişanlımı izlemeye başladım. Elinde mavi büyük çöp torbası buzdolabını boşaltıyordu. Tezgahın üstünde temizlik malzemeleri duruyordu. Kulağındaki kulaklıktan cebindekinin benim kıymetli mp3'üm olduğunu anladım. Serin olsaydı bunu yapan, kafasına bir tane patlatır geri alırdım. Üstüne de çemkirirdim. Ama sevgilim olduğundan mırıldandığı şarkı sözleri ile sergilediği muhteşem dans figürlerini izlemem her şeye değerdi. İsterse kırsın şu aleti umurumda değil. Her şeyi yapmakta özgürdü. Arkası dönüktü. Belinden sarıldım. Dokunmamla sıçraması bir oldu. Kulaklıklardan birini çıkarıp bağırarak konuşmaya başladı, iki kelimeden öteye gidemedi.

-"Günaydın sevgilim.” Gülüşü bir daha aklımı aldı. Önce yanağından sonra boynundan öptüm uzunca. Çektim onu ciğerlerime. İşte şimdi uyandım.

-"Günaydın nişanlım.” Sarılmaya doyamıyordum. Ona doyamıyordum. Boşta olan kulaklığı kafama sokmaya çalışıyordu. Gülüp kulağımı bulmasına yardım ettim. İkimiz de çalan müziğe eşlik etmeye başladık. Kablo yüzünden hareketimiz kısıtlı da olsa sabah öpücüğümü almama engel değildi. Kendime döndürüp tezgaha yasladım. Muzip gülüşü içimden bir şeyleri söküp attı. Elimi yüzünde gezdirdim. İstekli bir hal aldı yüzü. Dudağına bir öpücük bıraktım çok küçük. Çekildiğim gibi aynı şekilde karşılık verdi. Mesela ilk öpücük iki saniye sürdü diyelim ikincisi beş üçüncüsü on saniye. Böyle geri çekilip her defasında daha uzun olacak şekilde birbirimizi öpüyorduk. İkimiz de dayanamayacak bir hale geldiğimizde belinden tutup kendime çektim. Ne yaptığımı anladığında boynuma ellerini doladı. Kucakladığım gibi dudaklarımızı ayırmadan odamızın yolunu tuttum. Önüme çıkan her şeye çarptığımdan yatağı bulmam biraz zaman aldı. Kulağımızdaki çoktan yerlerde geziniyordu. Nefes sesine odaklandım. Kendime, kalbime hakim olamıyordum. Onu öpmeden duramıyor soyunmak için bile ayrılamıyordum. Dudağımı ısırıp çekti. Bu hareketine ayrı ölüyorum. Yatakta durmadan yer değiştirdiğimizden üste kim çıkarsa bir parça soyunuyordu. Çıplaktım ama her yanımı kaplayan, örten oydu. Onu hissetmek, onun beni hissetmesi, bu denli arzulaması, gözlerinde bu anlarda ortaya çıkan bakışı; içime ürpertiyle karışık aşırı bir tutku veriyordu ki o tutkuyu bastıracak tek şey yine kendisiydi. Sonrası malum zaten. Biraz da özel kalsın, bize kalsın. Çünkü anlatırsam ölürsünüz. Siz ölürseniz biz de ölürüz. Kimse ölmesin. Bu kadar da düşünceli bir insanım işte. Ulan yine kendi kendime konuşmaya başladım. Sevgili iç sesim acaba kime sesleniyorsun? Kendinden mi saklıyorsun olanları? Kendinden mi utanıyorsun acaba? Çoklu kişilik bozukluğum var da benim mi haberim yok? Acaba böyle bir durumda insan farkında olabiliyor mu ya? Ya da şey Split diye film vardı adamın içinde 23 karakter vardı hepsiyle muhabbet ediyordu. Oluru var bak bunun mantıklı. Lan gerizekalı sussana kız kaldı yatakta. Harbi gerizekalıyım. Bunu sonra düşüneceğim. Malum daha önemli konular var şu an. Neyse sonra görüşürüz.

Duşa girip çıktık birlikte. Hayatı onunla yaşamak güzeldi, özeldi. Onun için yaşıyordum. Ne derse kabulümdü. Bu durum karşılıksız değildi tabii ki. Çok sevdik birbirimizi, ruhumuzu, az önce de bedenlerimizi. Her şeyi ile seviyordum onu. Aslında sevince her şey o olmuyor mu birden? Oluyor.  Gün böyle başlayınca geri kalanında da sarhoş gezecektik. Hafif ayık, hafif bulanık, çok aşık...

Mutfağı temizledikten sonra çöpü kapının önüne bıraktım. Sırt çantamı Kar aldı. Bavulu indirip arabaya yerleştirdim. Kafeye geçecektik.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now