Bölüm 86

1K 107 360
                                    

Mine'den

Hep birlikte balkonda oturmaya devam ediyorduk. Çok yedim, ağırlık çöktü. Normalde kahve ile enerjik olurduk da bu bile fayda etmedi. Hele ben tüm gün bir şey yemeyince zirveyi oynadım. Yemeyecektim o kadar. Yaralı kuşum tabağına koyduğum azıcık şeyi bile zorla bitirdi be. Ayağıma bir şey dolandı birden. Boncuk göz gelmiş. Ben bu kediye alışamadım arkadaş. Aniden geliyor sarılıyor.

Yerden bana bakıyordu. Kıyamıyorum da. Masumcuk. “Boncuk gözlüm az önce mama yedin, yine mi acıktın sen?” kafasını sürttü bacağıma.

-"Ayy yine mi geldi?” dedi Furkan.

-"Geldi, mecbur doyuracağız karnını.”

-"O ne sevgilim?” diye sordu Kar. Kendimi biraz daha geriye çektim.

Kediyi göstererek “Geceki hırsız.” Dedim. Keşke kedidir kedi diyerek geçiştirseydim. Hem doğruyu söylemiş olurdum hem de sevdiğimin gözleri bu halde olmazdı.

-"O kadar sesi bu mu çıkarmış?” dedi Serin masa altına eğilmiş kediye bakıyordu. Sen duydun sanki de. Biz orada hırsız peşinde koşarken uyuyordun be. Bunu diyemedim çünkü kızın gözünü haşat ettim. Demeyi çok istiyorum ama. Desem mi be? Yok olmaz. Serin'e iyi davranıyorum. Ama yanlış zamanda yanlış yerde bulunduysa da benim suçum ne? Hem karanlıkta insan mı dürtülür? Hangi devirde yaşıyoruz canım? Bunlar hep bilinmeli.

-"Bu boncuk gözlü ve bebekleri.” Dedim.

-"Aynen.” Dedi Furkan. “Bir sürü torununuz oldu güle güle büyütün.”

-"Ya yavruları nerede?” dedi Kar. Sesindeki çocuksu tatlılığa takılı kaldım.

Ayakkabılığı gösterdim. O sırada ikinci annemiz de çıkıp geldi. Arkadan da merakla uzanan 3 küçük kafa gözüktü. Az sonra 6 ya tamamlanırdı onlar.

-"Bir saniye. Babaları da mı var? Yavrulara baba kedi bakmaz ki.” dedi Kar. Kaşlarını çatmış anlamaya çalışıyordu.

-"Biz de öyle sanmıştık da babası değil o yavruların, 2. annesi.”

-"Nasıl ya?” gelen kediye şaşkınlıkla baktı.

“Çok ilginç değil mi? Bebeklerini sırayla emziriyorlar.” Dedi Furkan. Gerçekten öyleydi. Annelerden biri yuvadan ayrıldığında diğeri emziriyordu hepsini. Yalnız bunlara güzel bir yuva yapmak da gerekir. Ayakkabılıkta büyümez bu çocuklar.

Diğer anne kedi de boncuk gözlünün yanına ayağımın dibine geldi. Burunlarını birbirine yaklaştırıp selamlaştılar. Ya da ben öyle düşündüm. Ama selamlaşmaya çok benziyordu. Bir de konuşuyor bunlar arkadaş. Bahçede mangal yakarken miyav miyav ne dedikodu yaptılar öyle? Biri endişelenince diğerinin kafasını falan yalıyor. Araya girip muhabbetlerini bozmadık. 2. gelen anneye isim bulamadım daha ama vahşi bakıyordu. Leopar gibi. Vahşi göz mü desem ne desem? Buna mama vermezsek öldürür de bizi. Katil gözlü kedi. Aç bırakmamak lazım bunu. Biraz tırsarak kalktım yerimden. Mutfağa geçtim, onların payına düşen yemeklerden hazırladım. Aklıma şu geliyordu hep. Sokaktayım, açım, üşüyorum. Kimseye derdimi anlatamıyorum. Üzerine bakmak zorunda olduğum bebeklerim var ve kimse bana yardım etmiyor. Ne kadar kötü değil mi? Çöpe atılan bir parça yiyecek bile hayatlarını kurtarabilir halbuki. Tabii bulabilirlerse. Veya ne diyeyim 10 liraya alınan bir paket mama onlara 2 hafta yeter. Bir canın hayatı mı 10 lira mı? Onu da bıraktım sevmiyorsun diyelim. Sevmiyorsan zarar verme lütfen. Onun canı bir başka canlıdan daha az kıymetli diye bir şey yok. Yine sinirlendim bak.

Hazırladığım yemeği birer kaba koyarak dışarıya çıktım. Peşimden miyavlayarak koştular. Ayaklarıma dolandıklarından birkaç kez düşüyorduk ama olsun. Belirli bir mama yeri belirlemiştim. Yakında oraya alışırlardı zaten. Onlar mamalarını yerken ben masaya geri döndüm.

Mine Çiçeği (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin